Kentiçinde çeşitli lastik tekerlekli araçlarla yolcu taşımacılığı hizmeti sunulması yasal mevzuat açısından bakıldığında gerek 5216 sayılı büyükşehir yasası, gerekse 5393 sayılı belediye yasası kapsamında yerel yönetimlere verilmiş bulunmaktadır.
Belediyeler günümüzde bu hizmeti bazı alanlarda kendi otobüs işletmeleri ile bazı alanlarda ise genelde özel halk otobüsü olarak tanımlanan özel otobüslerle yerine getirmektedir. Belediyelerin otobüs işletmeleri ayrı müdürlük olabildiği gibi belediye bünyesinde amirlikler aracılığı ile de sağlanmaktadır.
Özel halk otobüsü çalıştırılan yerel yönetimlerin bazıları bu hizmeti süreli ihaleler karşılığı verebilmekte, bazıları ise belediye meclisi, encümeni veya büyükşehirlerde UKOME kararıyla yönetmelik-yönerge benzeri düzenlemelerle her yıl ruhsat yenileyerek yürütmektedir.
Kamu ve özel otobüs işletmelerinin dışında taksi, dolmuş ve minibüs gibi taşıtlarla gerçekleştirilen ticari taşımacılıkta kentlerimizde görülmektedir. Bunlarla ilgili mevzuat da yukarıda belirtilen yasalar çerçevesinde geçerli olmaktadır.
Ancak geçmiş yıllarda bu tür düzenlemeler il veya ilçe trafik komisyonu kararları ile yapılmıştır. Bu şekilde hak sahibi olan taşımacı esnafın günümüzde belediyelerce yapılan düzenlemelerden etkilenmesi durumunda konu yargıya taşınmakta ve kaotik sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca kamu veya özel otobüs işletmeciliği ile diğer türler arasında da ortak kullanılan güzergahlarda sorun yaşanmaktadır. Bunun dışında bazı il ve ilçelerde gelişigüzel gelişen işyeri personel servis taşımacılığı da haksız rekabeti körüklemektedir.
Kentiçi toplu taşıma hizmeti ile doğrudan belediyeler görevli ve sorumlu olmaktadır. Ancak çeşitli şekillerde özel kişi ve kuruluşlarca da sunulan bu hizmetin kaliteli ve verimli bir biçimde sürdürülmesinden özel ve tüzel kişilerin de sorumluluğu kaçınılmazdır.
Toplu taşıma yükümlülüğünü üstlenen kişi ve kuruluşlar belediyelerin belirlediği ücret tarifesi ile çalışmak zorunluluğundadır. Bu tarifenin gerçek maliyetlerin altında kalması nedeniyle de hizmetin kalitesinde kaçınılmaz düşüş yaşanmaktadır. Genelde bireysel ağırlıkta olan oluşumların kurumsal bir şekle dönüşmesi zaman içinde bu sorunun kalkmasına yardımcı olacaktır.
Hizmet kalitesini düşürücü gelişmeler yolcu şikayetlerine yol açmakta, bu da özel işleticilerin önünde önemli bir handikap oluşturmaktadır. Dolayısıyla toplu taşıma hizmetini devreden belediyeler kadar gerek bireysel gerekse kurumsal işleticiler sorumlu tutulmaktadır.
Bireysel ve kurumsal firmalar bu sorunları personel kalitesini yükseltici eğitim seminerleri, şoför ve biletçilerin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi eylemlerine ağırlık vererek gidermeye çalışmaktadır.
Kentlerde yaşanan benzer sorunların çözümü yolunda belediyelerin kontrollü özerklik olarak tanımlanabilecek yöntemlerle özel sektörden toplu taşıma hizmeti alması ülke genelinde bütünlük sağlayacak bir uygulamayla mümkün bulunmaktadır.
Her geçen gün pahalılaşan toplu taşıma yatırımları karşısında, bu hizmete talip olacak ve sürdürecek özel ve tüzel kişilerin mağdur olmaması için tarafların hak ve hukukunu koruyan, kaliteyi ve verimliliği artıracak düzenlemelere de ihtiyaç bulunduğu görülmektedir.