Sadece Rusya’dan 20 milyar dolara yakın ithalat yapıyoruz, bunun önemli bir kısmı enerji ithalatı. Bununla birlikte özellikle; buğday, arpa gibi tarım ürünleri ithal ediyoruz. Ukrayna ile de bu boyutta olmasa da buna benzer ve bir de coğrafi anlamda önemli stratejik ilişkilerimiz var. Bizim hiç ticari ilişkilerimiz olmasa bile, sonuçta; komşunuzla hiç gelip gitmiyorsunuz. Ancak evinde yangın var. Savaşın kazananı olmaz daha az ve daha çok kaybedeni olur. İnsancıl bir sorun var ve bu sorunlar haliyle ülkemizi de etkiliyor. Hâlâ orada tır şoförlerimiz ve pek çok insan var. Orada koridor açılması gündemde. Tabii çoğu getirildi; ancak hâlâ gelemeyenler var.
Otomotiv Krizi Küresel Çapta Çok Büyük Boyutlarda
Özellikle yarı iletken çip denilen stratejik bir ürün var. Pandemiyle birlikte bunlarda kıtlık başlayınca Avrupa başta olmak üzere birçok ülke kapanma kararı aldı ve arz yönlü sıkıntılar ortaya çıkmıştı. Daha sonra tabii bütün dünya açılınca mevcut talep arzdan fazla ortaya çıktı. Özellikle de ham madde, girdi anlamındaki ürünler mevcut talebi karşılayamamaya başlayınca doğal olarak hem nihai malların üretiminde hem de tedariğinde sıkıntılar ortaya çıktı. Özellikle otomotiv krizi küresel çapta çok büyük boyutlarda; Volkswagen firmasının CEO’su yüz bin kadar otomobilin monyajını Çin veya Amerika Birleşik Devletleri’nde yapma kararı alacaklarını ifade ediyor. Çip krizinin ardından bazı emtialar özellikle; nikel, paladyum ve neon gazı gündeme geldi.
“Kriz, Özellikle Otomotiv Sektörünü Pazarı Çeşitlendirmeye Yönlendirecek”
Özellikle Ukrayna neon gazı üretiminin yüzde 90’ını karşılayan bir ülke ve yarı iletken çip üretiminin temel maddelerinden biri olan paladyumun da yüzde 40’ının Rusya tarafından karşılanıyor. Almanya’dan tutun Finlandiya’ya kadar doğal gazın yüzde 80, yüzde 90’ı Rusya’dan karşılanıyor. Rusya’ya sert çıkmamalarının nedeni de bu. Burada da alternatif yollar ortaya çıkıyor. Özellikle bilimsel yayınlarımda pazarın çeşitlendirilmesi yönünde ciddi vurgular yapmışımdır. Burada da; tedarik bağlamında Avrupa ve Amerika’nın tabii ülkemizin de en başta pazarı çeşitlendirmesine gerektiği görüldü. Nihayetinde Rusya’da bu kozunu kullanıyor. Ortaya çıkmış olan bu kriz, özellikle otomotiv sektörünü başta Avrupa olmak üzere bizim gibi ülkelerde pazarı çeşitlendirmeye yönlendirecek. Tabii öncelikle ham maddelerde arz sıkıntısı nedeniyle ciddi bir küresel arz sorunu ve maliyet artışı söz konusu.
İki tane yoğunlaşma var; birincisi ithalatta pazar bazında yoğunlaşma. Yani belli ülkeler üretiyor ve biz hep belli ülkelerden ithal ediyorsunuz. Bir de bununla birlikte ithalatta ürün bazında yoğunlaşma var. Yani bir çip krizi ortaya çıkıyor; Volkswagen’den tutun Mercedes’e kadar dünyanın en önemli otomotiv üreticileri sekteye uğruyor. Örneğin, ısınmada da doğal gaza bağımlıyız. Alternatif ısınma araçları genel anlamda üretilmemiş, varsa da az sayıda ya da maliyeti çok daha yüksek. Bu bağlamda özellikle madde ve pazar anlamında çeşitlendirmelere gidilmesi gerekiyor.”
“Lojistik Hep Kurtarıcı”
Burada dış ticaret açığı her zaman olduğu için hizmet gelirlerine ihtiyaç artıyor; hizmet gelirlerinde de favorimiz hep turizm. Ancak savaş ortamı uzayacak gibi görünüyor ve en önemli turist potansiyelimiz de Rusya başta olmak üzere Ukrayna. Burada alternatif ise lojistik.. Lojistik hep kurtarıcı ve aslında pandemide de kurtarıcı oldu. Yani yıldız sektör… Tabii ki yeterli olmayacak; fakat transit ticaretten elde edilecek olası gelirler de ön plana çıktı. Bu bağlamda kurtarıcı; lojistik sektörü.
“Orta Koridor Türkiye İçin Bir Nimet”
Çin’den Avrupa’ya ürünlerin ağırlıkla Kuzey Koridoru’ndan gidiyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu ve merkez (hub) konumda olduğu Orta Koridor’a göre Kuzey Koridor’un iklimsel dezavantajı var. Biri yaklaşık bin kilometreyi aşkın bir uzunlukta ve bunlar hep lojistik maliyetleri etkiliyor. Savaş tabii ki olumsuz bir durum; ancak olumsuzluklardan olumlu bir durum çıkarmamız gerekiyor. Kuzey Koridor’unda; Rusya, Ukrayna bir de Belarus ayağı var. Burada aksamalar ve kapanmalar ortaya çıkınca Orta Koridor’un ne kadar stratejik olduğu fark edildi ve bir kez daha önem kazandı. Güney Koridor’unda işin içinde İran var. İran’a uygulanan ambargolar, orta doğudaki çatışmalar, sıkıntılar belli. Bunları da dikkate aldığımızda Orta Koridor çok önemli. Orta Koridor’da Hazar Denizi çok ciddi bir bağlantı. Burada Kazakistan, Türkiye en önemli bağlantılar. Türkiye zaten Avrupa bağlantısı ve Türkiye için özellikle lojistik sorunların, komşularla olan ilişkilerin, Avrupa ile olan sınır güvenliğinin, sınırdaki beklemelerin, gümrük sorunlarının ortadan kaldırılmasına yönelik politikaların hızla üretilmesi ya da iyileştirilmesi gerektiğini vurgulamıştım. Gerçekten Orta Koridor Türkiye için bir nimet.
Türkiye’nin merkez hat olarak kabul edildiği Orta Koridor’un önemi, sadece Türkiye, Çin ya da Avrupa açısından değil, Amerika Birleşik Devletleri açısından da daha çok fark ediliyor.” diyor.
Bu savaş ortamı ve maliyet artışları, tedarik ve arz sıkıntıları ciddi anlamda sorun. Sıkıntı sadece enflasyonun yüksek olması değil, ürünler ucuz bile olsa gelemiyor. Çünkü tedarik zinciri bozuk. Öncelikle bu sıkıntıları aşmamız lazım. Yani yoğunlaşmalar azaltılmalı… Rusya ve Ukrayna’ya turizmde bile ne kadar bağlıymışız. Tabii Avrupa da bunu konuşuyor. Kesinlikle hem ham maddenin hem de ülkelerin çeşitlendirilmesi bağlamında ciddi politikalar üretilmeli. Bu en stratejik konu. Lojistik bağlamında da farklı güzergahlar olmalı…
FOB ve CIF fiyatlamaları var. Ödemeler bilançosu rakamlarında özellikle ithalatta CIF malın maliyetiyle birlikte freight dediğimiz navlun ve insurance dediğimiz sigorta maliyetleri önemli. Yani malın maliyeti belki 10 dolar; fakat size 50 dolara geliyor. Türkiye’nin lojistik maliyetleri arttıkça artıyor. Burada özellikle koridorlar önem kazanıyor. Savaşla birlikte görüyoruz ki ithalatta güvenlikle ilgili olarak sigorta maliyetleri de artıyor. Tabii hem ihracatta hem de ithalatta navlun maliyetleri artıyor; bu da Türkiye’nin ihracatı ve ithalatının olumsuz yönde etkilenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunlar dış ticaret açıklarının arttığı, cari gelirlerin önem kazandığı dönemde ciddi bir handikap.
“Karayoluna Bağımlılık Azaltılmalı”
Karayollarına olan bağımlılığımızda da bir yoğunlaşma var. Karayoluna bağımlılık birçok nedenden dolayı azaltılmalı. Lojistik performans endeksinde hız çok önem kazanıyor. Hız endeksine baktığınızda dünyada 44’üncü; izleme ve takipte 42’nci sıradayız. Büyük balık küçük balığı yutar değil, hızlı balık yavaş balığı yutar. Bu bağlamda lojistikte hız da çok önemli. Bu sıralamada birinci sırada genelde Almanya ve Hong Kong var. Örneğin, Çin üst sıralarda değil; fakat Almanya, Singapur ve Hollanda başı çekiyor. Biz zaten lojistik performans endeksinde 47’nci sıradayız. Dünyada alt segmentlerde ortalamalar değişiyor. Bu bağlamda diğer rakiplerimizin önüne geçmemiz gerekiyor. Aslında bu perspektifte savaş bize bir fırsat tanıdı da diyebiliriz.
“Tedarik Zinciri Zorlaştı, Maliyetler Artmaya Başladı”
Brent petrolün varil fiyatı pandeminin göbeğindeyken 20 dolarlara düşmüştü, Teksas petrolü bir ara negatif oldu denildi. Şimdi 120’ler, belki 150’leri bulacak. Bu perspektifde de tabii Türkiye’de benzinin, motorinin fiyatının 30’ları bulacağı söyleniyor. Tabi bunlar özellikle Ukrayna, Rusya savaşına bağlı olarak ortaya çıkabilecek durumlar. Özellikle Avrupa’da buna yönelik ciddi sıkıntılar ortada. Tabii ki enerjiye, benzine, petrole ulaşım zorlaştı. Tedarik zinciri zorlaştı, maliyetler de bu nedenle artmaya başladı. Umarım bu savaş ortamı bir an önce sona erer. Yoksa çok ciddi maliyetlerle karşılaşılacak gibi görünüyor; özellikle ithalat yönünden bağımlılık düzeyi yüksek olan ülkelerin, ki en başta da Avrupa’nın.