Türkiye, coğrafi konumundan dolayı Çin, Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa arasında önemli bir aktarma merkezidir. Coğrafi konumumuz Türk lojistik sektörüne önemli bir avantaj sağlasa da rekabet için yeterli değildir. Üretim teknolojilerinin sürekli geliştiği günümüz koşullarında katma değer yaratacak faaliyetlere odaklanılması gerekmektedir.
Dolayısıyla ekonomide sürdürülebilir bir üretim ve katma değer elde etmek için ulaştırma sistemleri geliştirilmek zorundadır. Bunun için karmaşık lojistik ağ süreçlerinin doğru şekilde yönetilebilmesi ve sürdürülebilir taşımacılık faaliyetlerinin doğru şekilde yerine getirilmesi şarttır.
Ülkelerin kendi sınırları dışında gerçekleştirdikleri alım-satım faaliyetleri, hem ulaştırma hacmini arttırmakta hem de ülkelerin mevcut lojistik yeteneklerini geliştirmelerine katkı sağlamaktadır. Taşımacılığın gelişmesinde dış ticaret etkili olduğu gibi dış ticaretin gelişmesinde de döviz kurundaki gelişmeler etkili olmaktadır.
Özellikle son dönemde ülkemizde yaşanan ithalat-ihracat dengesizliği nedeniyle tır ve intermodal konteynerlerin boş dönüşlerinin yarattığı maliyet artışlarının navlunlara yansıması ülkenin lojistik maliyetlerinin artmasına neden olmuştur.
İthalat taşımalarında meydana gelen yüzde 20-25 oranındaki azalma ithalat tarafında operasyonları, satın almaları durma noktasına getirmiştir. İthalatın azalmasıyla özellikle AB ülkelerinden önemli sayıda Türk tırı boş dönmektedir. Bu azalmaya bağlı olarak, 2019 yılının ilk aylarında Türk araçlarının Avrupa ülkelerinden boş dönüşleri toplamda yüzde 50’ye yakın artmıştır. Başta Batı Avrupa olmak üzere, Doğu Avrupa ve Güney Avrupa ülkelerinden boş dönüş sayılarındaki artışın ise daha fazla olduğunu söylemek mümkündür. Yabancı araçların Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye boş giriş sayıları ise yüzde 82 oranında artmıştır.
Türk araçlarının ihracat taşıma sayıları 2019 yılı mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9 artarak 103 bin 914 adetten 112 bin 963 adede çıktığı görülmektedir.
İthalat ve ihracat dengesindeki bu dalgalanmalar tedarik süreçlerinin belirsizleşmesine, verimlilik kaybına ve lojistik maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra taşımacılık ve lojistik hizmet veren firmalar da artan maliyetler nedeniyle en uygun maliyetli taşımacılık çözümlerini oluşturmakta ve müşterilerine sunmakta zorluk çekmektedirler.
Mevcut ekonomik durumun yarattığı zorluklardan ve maliyet artışlarından dolayı ihracat ve dış ticaret firmaları farklı pazar arayışlarına odaklanırken, lojistik ve taşımacılık sektörü de bu arayışlara paralel olarak alternatif taşıma modları ve rotaları üzerinde çözümler üretmeye çalışmaktadır. Tek modlu taşımacılık yerine denizyolu ve karayolu taşımacılığıyla entegre edilebilecek şekilde demiryolu ve intermodal taşımacılığının daha yoğun kullanılabileceği seçenekler üzerinde odaklanılmıştır. Mevcut kombine ve intermodal taşımacılık kapasitesinin arttırılması yönünde çabalar sürdürülmektedir. Bu çerçevede oluşturulacak iş birlikleriyle hem Orta Asya yönünde taşımacılık kapasitesinin arttırılması, hem de sahra altı Afrika pazarlarına yönelik çözümlerin yaygınlaştırılması taşımacılık sektörünün gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. UTİKAD olarak biz de sektörümüzü temsil ettiğimiz her platformda intermodal taşımacılığın altını çizmekteyiz. Türk lojistik sektörünün öncü sivil toplum kuruluşu olarak hem üyelerimiz nezdinde kombine taşımacılığın önemini vurguluyor hem de kamu nezdinde modlar arasındaki entegrasyonun sağlanabilmesi için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.