7 Haziran 2012 tarihli kanun ile yürürlüğe giren 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu ile Türk Hukukunda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri bakımından yeni bir pencere açılmış oldu. Alternatif Uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan Arabuluculuk tarafların bağımsız bir arabulucu önderliğinde bir araya gelerek dostane bir şekilde çözüme hızlı ve ekonomik bir şekilde ulaşabilmesini sağlar.
1 Ocak 2018 tarihi itibariyle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununda yapılan düzenleme ile işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalarda arabuluculuk bir dava şartı olarak hayatımıza girmiş bulunmaktadır. Temel amaç iş mahkemelerinin yükünü hafifletmek ve sürecin daha ekonomik ve hızlı bir şekilde çözümünü sağlamak idi ve istatistik verilere göre önemli ölçüde de başarılı oldu. 2018 yılı içinde Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın girişimleriyle bu kez Ticari Davalarda arabuluculuk dava şartı olarak 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi.
Dava şartı, dava açmadan önce bir alternatif uyuşmazlık yöntemi olarak arabuluculuğa başvurmanın zorunlu ve bir ön koşul olması anlamına gelir. Dolayısıyla iş davalarında ve/veya ticari davalarda Arabuluculuk Bürosuna başvurulmadan dava açılması halinde mahkeme herhangi bir işlem yapmaksızın davayı usulden reddeder.
1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarihli 7155 sayılı Kanunun 20.maddesi kapsamında belirtilen ve ticari konulardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir. Yeni düzenlemede, Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler işlemez. Arabulucu görevlendirildiği tarihten itibaren 6 hafta içinde süreci sonlandırmakla yükümlüdür. Bu süre zorunlu hallerde 2 hafta daha uzatılabilir.
Arabulucu taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişi olarak bulunur ve taraflar arasındaki iletişim ortamını kolaylaştırarak kendi çözümlerini kendilerinin üretmeleri konusunda onlara yardımcı olur.
1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapılan yeni düzenlemede en çok sorulan soru şudur. Ticari davalarda arabuluculuk zorunluluğu hangi davaları kapsıyor? Mevzuata göre uyuşmazlığın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli ticari davaya ilişkin ise ve Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu ile diğer kanunların ilgili maddelerinden doğan ticari davalara ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk zorunluluğu aranmaktadır.
Her ne kadar arabuluculuğa başvurulması dava şartı olarak zorunlu hale getirilmişse de, Arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözümü gönüllülük esasına dayalıdır ve dava şartı olmayan hallerde de ihtiyari olarak seçilebilir. Taraflar, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabuluculuk görüşmelerinde gizlilik ilkesine uyulması esastır.
Taraflar uyuşmazlıklarını tahkim yoluyla çözmeyi kararlaştırırlarsa, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz ve taraflar başvuruda bulunmadan uyuşmazlıklarını tahkim yoluyla çözebilirler.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin Tük Hukuk Sistemine girmesi hem hızlı ve ekonomik çözümlere ulaşmayı sağlayacak hem de mahkemelerin yükünü hafifletecektir.