Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Demiryollarında halen tekel var, serbestleşmenin sağlanması için altyapının yenilenmesi lazım” dedi.
Türkiye'de ulaştırma alanında son 9 yılda, Amerika ve Avrupa'da uygulanan hizmet sektöründeki kriterlerle serbestleşme adına çok önemli gelişmelerin kaydedildiğini, özellikle havacılık sektöründe 2003'te 8,5 milyon olan hava yolcusu sayısının 52 milyona ulaştığını belirten Bakan Yıldırım, 24 havalimanı sayısının 47'ye, Anadolu'nun her tarafına tarifeli seferler yapan firma sayısının da 7'ye yükseldiğini hatırlattı.
Türkiye'nin bayrak taşıyıcısı Türk Hava Yolları'nın da bu süreçte kendini yenilediğini ve THY'nin yolcu sayısının yıllık 30 milyona ulaştığını kaydeden Yıldırım, ''Tekel hakkı olan THY de bu kararımızdan sonra ciddi rahatsız oldu. 'Bayrak taşıyıcı şirketimiz batırılmak isteniyor. Bu bakan karar verdi bizi batıracak' dendi. Bayrak taşıyıcımızın sektördeki payı yüzde 50'ye inmiş, taşıdığı yolcu sayısı 30 milyona ulaşmış. Kaybeden yok, firmalar kazanıyor. Vatandaş hayli hayli kazanıyor'' dedi. Dünyada havacılıktaki gelişmenin ortalama yüzde 5 civarında olduğunu, Türkiye'nin gelişmesinin ise katlayarak gittiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
''Daha güzeli 15 milyon vatandaşımız ilk defa uçağa binme fırsatı yakaladı. Özel sektörden firmaların girmesiyle seçenek arttı, fiyatlarda da makul düzeyde düşüşler yaşandı. Havayolundaki fiyatlar bugün 2003'tekinin yarısı kadar. Ya o yanlıştı ya bu yanlış. Tekel, seçme şansının olmayışı, sadece hizmet kalitesinin gelişmemesiyle sınırlı kalmıyor, fiyatlarda da erişilebilir olmaktan çıkıyor. Rekabet, serbestleşme özellikle ulaşım alanında en zor düzenlenen alandır. Ama Türkiye 9 yılda hala yeni AB'ye giren üye ülkelerin dahi yapamadığı işi başarmış, sistemi oturtmuştur. Havaalanı işletmeciği Avrupa'ya, dünyaya model olmuştur.'' Havacılıktaki serbestleşmeyle istihdamın arttığını, sektörde doğrudan çalışan sayısının 48 binden 110 bine çıktığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Vatandaşların artık İzmir'den Anadolu'ya gitmek için İstanbul'a, Ankara'ya gitmesi gerekmiyor. Kalite verimlilik artıyor. Piyasaya yeni oyuncular, işletmeler giriyor. İstihdam artıyor. Yenilikçi uygulama, üretim ve yeni ürünler ortaya çıkıyor. Ülkemizin uluslararası rekabet gücü artıyor. Sektörün daha canlı, daha dinamik olması sağlanmış oldu. Hizmete erişim, hizmette seçeneklerin çoğaltılması vatandaşa karşı kamu idarisinin çok önemli bir sorumluluğu ve görevidir.''
Rekabet ve serbestleşmenin ölçüsüz olması halinde ise vahim sonuçların yaşanabileceğine değinen Yıldırım, ''Burada Rekabet Kurumu, kamu idaresi devreye giriyor. Herkes çalışsın ama kimse birbirinin ayağına çelme takmasın. Yarış kalitede olsun. Haksız rekabetle yarış olmaz'' dedi.
Türkiye'de en fazla kullanılan ulaşım türü olan karayollarının da dünyada ve Türkiye'de serbestleşen ilk alanlardan biri olduğunu bildiren Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'de bu alanda yaşanan serbesti ile birlikte yaşanan kaosun ise karayolları taşımacılığına yönelik kanunla düzenlendiğini hatırlattı. Bu kanuna yönelik sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle birlikte adım attıklarında, kendilerine cesaret verenlerin bir yandan da endişeyle ''Sayın Bakanım, bu işe burnumuza sokmayalım. Burası tehlikeli bir alan'' dediklerini ifade eden Bakan Yıldırım, şöyle konuştu: ''Kardeşim oraya girme, buraya girme biz neyin bakanı olacağız? Bir yerde sorun varsa, kıyısından dolanmak kamu sorumluluğu olamaz. Vatandaşa dürüst olacağız, zor olanı da vatandaşla paylayacağız. 50 senelik sorunlar, dengesiz yapılar vardı. Karayolu taşımacılığında şimdi 39-40 tane kurumsal tanım var. Bu değişimi görmezsek uygulamazsak, yarışta geri kalırız. Karayolu sektörünün düzenlenmesinde sektör kuruluşlarından çok büyük destek aldık. Başlangıçta çok çetin direnişler oldu ama bir noktada buluştuk. Geçmişte, ağırlık kontrolüne karşı çıkanlar, bugün 'şu noktada kaçak geçişler var' diyor. Epey bir mesafe kat ettik.''
Düzenlemelerle trafikteki 60 bin civarında aracın çekildiğini ve bu uygulamanın devam edeceğini bildiren Yıldırım, şu bilgileri verdi: ''Eski araçları, vergi borçlarını silerek trafikten kaldırıyoruz. Yolları da bu yürüyen bombalardan kurtarıyoruz. Türkiye'de kanundan önce 20 bin araç tartılıyordu, şimdi yıllık 7 milyona çıktı. Ülkemizde 15 milyon motorlu araç var, biz 16 milyon araç muayenesi yaptık. İlk muayenede bu araçların 3'te 2'si geçemiyor. Sıfır araç, icabında geçemiyor. Vatandaşın sağlığı, emniyeti, güvenliğinin ne kadar riske edildiği gördük.''
Türkiye'de denizcilikte de büyük oranda serbestleşme sürecinin tamamladığını ve İDO gibi bir dünya markasının ortaya çıkarıldığını belirten Yıldırım, Türkiye'nin gemi inşaatında dünyanın 6'ıncı büyük üreticisi, yat üretiminde marka yaratarak Avrupa 3'üncüsü olduğunu söyledi. Bakan Yıldırım, deniz ticaret filosunun iki katına ulaştığını ve tamamına yakını özel sektör tarafından işletilen 180'nin üzerinde liman ve iskele ile sektörde hizmet verildiğini ifade ederek, ''Önceden filonuz ülkenizi taşıyacakken, siz filonuzu taşıyordunuz. Türkiye o günlerden bugünlere geldi'' dedi. Demiryolları ve posta alanlarını serbestleştirmek istediklerinin, postada fiili durumda serbestleşme sağlandığını, demiryollarında ise hala altyapı eksikliklerinin, devlet tekelinin devam ettiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu: ''Demiryollarında hala tekelimiz var. Serbestleşmenin sağlanması için altyapının yenilenmesi lazım. Sektör, zihnen, altyapı ve kalite olarak hazır değilse, serbestleşmeden bu kez ülke, insanımız zarar görür. Demiryollarında yol yenilemeleri devam ederken, yeni yüksek hızlı tren hatları da devreye sokuluyor. Ülkemizin demiryolu altyapısını güçlendiriyor. Altyapı kanunundur ama üstyapıyı herkes kullanabilmelidir. Herkes hizmete kesintisiz, kısıntısız erişebilmelidir. Kamunun gücünü firmaları öldürmek için değil yaşatmak için kullanmalıyız. 'Kamu gemi, uçak işletsin' anlayışı geride kaldı. O kadar güzel işler yapan firmalar ve hizmetler var ki bizim bunu yapmamıza gerek yok. Bu alanlarda düzenlemelerimizi geciktirmeden yapacağız.''
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin yarım asra yaklaştığını, ancak Gümrük Birliği'nde verilen taahhütlerin halen yerine getirilmediğini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu: ''AB'den beklentimiz 1996 Gümrük Birliği'nin gerektirdiği taahhütleri daha fazla geciktirmeden uygulamasıdır. AB, önce samimiyet testinden geçmelidir. Verdiğiniz sözlerine yerine getirin, ondan sonra adımlarımızı atalım. Biz nasıl emin olacağız AB'ye bütün eşit haklarıyla ortak olacağımıza. Bunun ispatı Gümrük Birliği vecibelerinin yerine getirilmesidir. Türk milleti bunu bekliyor.''
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |