1950 den 2003 yılları arasında bir kanunu ve mevzuatı olmadan kendi mecrasından haksız rekabete maruz kalarak tabiri caizse karın tokluğu ile taşımacılık sektörü kendi yağında kavrulmuştur iki binli yıllarda mevcut hükûmet AB uyum yasaları çerçevesinde karayollarını disipline edeceğim diye bir mevzuat hazırlığına başladı gerekçe hazırdı her on yılda bir ‘’Karabük ilinin nüfusu kadar insanımız trafik kazalarında can veriyor’ ’derlerdi yeni mevzuat trafik kazalarını azaltacak ve sektör dönüşecek para kazanacak filomuz gençleşecek tır bu sözleri katıldığımız tüm bilgilendirme toplantılarında ve basından duyar olduk ekmeğimi karayolu taşımacılığından kazanan birisi olarak gerçekten heyecanlandım anlatımlar kulağa hoş geliyordu.
Ne oldu da her şey tersine döndü?
Devlet taşımacılar adına Şoförler ve otomobilciler federasyonu kamyoncular adına da Kamyoncu Kooperatifleri Merkez Birliğini muhatap aldı buradaki yöneticiler ya derslerini iyi çalışmadılar sektörün sorunlarından habersizlerdi yada umursamadılar ve dinlenmediler ki 10 Temmuz 2003 Yılında 4925 sayılı Karayolu Taşıma kanunu Muhalefetinde katılımı ile meclisten jet hızı ile geçti eğer sektör temsilcileri muhalefeti bile doğru bilgilendirmiş olsa idi en azında muhalefet partileri ilgili kanunu anayasa mahkemesine taşırlardı maalesef bunların hiç biri olmadı 4925 sayılı kanuna istinaden çıkarılan karayolu Taşıma Yönetmeliği ilk hali ile Karayolu taşımacılığını tamamen kartelleştirecek ve Türkiye’nin Milli çıkarları ile çelişecek bir yapı getiriyordu.
Çaresiz kalan Karayolu Taşımacılık sektörü Kamyoncu Kooperatifleri Çalışma Grubu Oluşturarak Ankara’nın yollarına düşer kamyonum Dergisi ve Sahibi Sayın Nuray Pekcan’ının gayretleri ile düzenlenen paneller ve yoğun toplantılar neticesinde mevzuatta kısmen değişiklikler yapılarak günün koşullarına uyduruldu en azında kartelleşme tehlikesi bertaraf edildi.
Mali yeterlilik denildi sektöre fahiş fiyatına belgeler satıldı oysa mali yeterlilik işletme sermayesi olarak alınmalı idi çeşitli düşük faizli krediler ya da hibe finansmanlar sağlanmalı idi. Mesleki yeterlilik dediler hiçbir eğitime tabi tutmadan 12 tl karşılığı sürücülere anlamsız içeriği boş belgeler verdiler oysa 2003 yılına kadar ağır vasıta sürücü belgesi olanlardan SRC aranmaz denilse idi yeterli olacaktı Mesleki saygınlık dediler sektörü haksız rekabete teslim ettiler sektöre girişi birey ve kurum bazında zorlaştırdılar araç girişini teşvik ettiler atıl kapasiteyi artırdılar para kazanamayan sektör nasıl saygınlık kazanacak bilen varsa söylesin.
Son günlerde yolcu taşımacılığında yaşanan trafik kazalarında 30 yurttaşımız can verdi bu kazalar ciddi bir şekilde inceleneceğine basınımız suçluyu bulmuş kar lastiği bu güne kadar olan trafik kazaları istatistiklerine bakıldığında aslan payını sürücü hatası yer alıyor bu müneccimler nerden biliyorlar kar lastiği hatasını yolun alt ve üst yapı hatası olamaz mı? Otobüsün üretim hatası olamaz mı kontrol edilemeyen kaçak ya da yapma motorin türevleri olamaz mı? Haksız rekabete maruz olan para kazanamayan firmaların sürüş mevzuatını uygulamaması olamaz mı? Değerli okuyucularım bu soruları daha çoğaltmak mümkün herkes şapkasını önüne koysun teşhisler doğru olmasa sonuçta doğru olmaz ve hasta kayıp edilir.
Saygılarımla Nizamettin Karadağ
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |