B20 Türkiye ve Accenture işbirliğinde düzenlenen B20 Türkiye Dijital Ekonomi Forumu gerçekleşti. B20 Türkiye Dijital Ekonomi Formu'nda konuşan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin şunları söyledi:
'' Elimizin altındaki bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabletler artık yaşamımızın olmazsa olmazı haline geldi. Artık İnternet olmayan bir iş hayatı düşünemez hale geldik. Önümüzdeki dönemde internet ekonomisinin sadece G20 ülkelerinde yılda yaklaşık yüzde 8 büyümesi bekleniyor. Eğer İnternet ekonomisi bir ülke ekonomisi olsaydı dünyada beşinci sırada olacaktı. Büyüme hızı Çin’den daha yüksek olacaktı. İnternet bir iş sektörü olarak kabul görseydi, küresel gayri safi milli hâsıladaki ağırlığı tarım ve hizmetlerden daha fazla olacaktı.
Bundan 10 sene önce, yani 2005 yılında, küresel nüfusun 6’da biri, yani yaklaşık 1 milyar kişi Internet kullanıcısıydı. Bugün ise bu rakam 3 milyarı aştı. 5 yıldan kısa bir süre içerisinde bu rakam 4 milyara çıkacak. Ancak bir de madalyonun öteki yüzü var. Bize çok normalmiş gibi gelen İnternet’e dünya nüfusunun yarıdan çoğunun hiç erişimi yok. Bu rakam 4.2 milyar insana tekabül ediyor. Afrika’da İnternete erişim oranı %13’e iniyor.
G20 dönem başkanlığı gündeminin ilk sıralarında yer alan en az gelişmiş ülkelerde, bu yılın sonunda internet erişimi oranının ise %10’unun altında kalması bekleniyor. İnternet’e erişimi olan büyük bir çoğunluk da İnternet’i iş yapmak için değil, sohbet etmek için kullanıyor. Çünkü İnternet üzerinden iş yapmak yeni beceriler edinmeyi gerektiriyor.
Yani İnternet bir yandan yeni fırsatlar getirirken, bir yandan da dünyada yeni uçurumlar oluşturuyor. En tehlikeli uçurum da KOBİ’ler için. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, KOBİ’lerin büyümesinin temelinde inovasyona yönelik yatırımlar var. Bunun yolu da dijital teknolojilerin etkin kullanımından geçiyor. Bu teknolojileri etkin kullanamayan KOBİ’ler rekabet yarışında geride kalacak.
Sadece KOBİ’ler de değil, tüm sanayi sektörü bir yeniden yapılanma sürecinden geçiyor. Dünya yeni bir sanayi devrimini yaşıyor. Almanya buna Sanayi 4.0 diyor, ABD’de ise İkinci Makine Çağı ifadesi tercih ediliyor. Yada bizim bugün kullandığımız gibi Üçüncü Dalga, yani Üçüncü Sanayi Devrimi diyenler de var. Adına ne dersek diyelim, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sanayiyi yeniden şekillendirdiği bir dönemi yaşıyoruz.
Birinci Sanayi Devrimi, buharın enerji üretiminde kullanılmasıyla başlamıştı, İkinci Sanayi Devrimi Henry Ford’un seri üretimiyle hayatımıza girmiştir. Üçüncü dalgayı ise bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler ortaya çıkardı.
Fabrikalarda insanların yerini robotların almaya başlaması, makineler arası iletişimin ucuzlaması, 3 boyutlu yazıcıların yaygın olarak kullanılması ve üretim süreçlerinin büyük veri teknolojileri ile kurgulanmaya başlanması rekabet yarışının kurallarını değiştirdi.
Birinci ve İkinci Sanayi Devrimi’ne geç intibak eden gelişmekte olan ülkelerin zenginleşebilmeleri için, bu yeniçağı yakalamaları gerekiyor. Aksi takdirde, önümüzdeki dönemde zengin ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki gelir düzeyi farkı kapanmayacak, açılacaktır.
Dijital ekonomi yeni bir devrim ortaya çıkardı. Elbette, her zaman olduğu gibi, önce davrananlar da bu sürecin kazananları olacak. Hiçbir devrim sancısız olmaz. Yaşanan bu büyük değişimin sorunsuz olması doğal olarak beklenemez.
Bu dönüşümün en önemli sorunlarının başında, kişisel verilere ilişkin güven ortamı geliyor. Veri dijital ekonomide adeta para kadar kıymetli. “Paran kadar konuş diye bir söz” vardır biliyorsunuz, artık “verin kadar konuş” diyorlar. Nasıl kullandığımız paraya güvenmeden ekonomi işlemezse, veri kullanımına ilişkin güven olmadan da dijital ekonomi işlemez.
Kişisel verilerin korunmasına ilişkin kurallar, kullanıcıların hassasiyetlerini giderirken, inovasyonun da önünü kesmemelidir. Bu alanda iş dünyası ve devletlerin ortak çalışması gerekir. Tabii ki yasal çerçeveyi hazırlamak ve uygulamak devletlerin görevidir. Biz de iş dünyası olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız. Dünyada dijital ekonominin gelişiminin, kişisel verilen korunmasına ilişkin karşılıklı güven ortamının tesisi ile olacağının bilincindeyiz.
Bu vesileyle ülkemizde de Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun’un biran önce yasalaşmasını bekliyoruz. Dünya standartlarında, bir kanunumuz olursa Türk şirketlerinin yurtdışında iş yapma maliyetleri de azalacaktır.
Biz sene başında, B20 Dönem Başkanlığımızın çerçevesini oluştururken, dijital ekonominin tüm Görev Güçlerimizle dirsek temasında olduğunu gördük. B20 Görev Güçleri yıl boyunca yaptıkları çalışmalarda dijital ekonomiye ilişkin önerilerini 6 başlık altında topladı. Bu önerileri bugün yayınlanan raporumuzda bulabilirsiniz. Daha önce yayınladığımız raporlar gibi Dijital Ekonomi raporunu da web sitemizde yayınlıyoruz, ayrıca kağıt harcamıyoruz. Zaten dijital ekonominin ruhuna da bu uygun olurdu.
Bu rapor, B20 Görev Güçlerinden gelen tavsiyeleri bir araya getiriyor ve gelecekte yapılacak çalışmalar için bir çerçeve oluşturuyor. Çin Dönem başkanlığında B20’nin dijital ekonomi konusuna daha da güçlü bir şekilde eğilmesini bekliyoruz.
Tavsiyelere kısaca göz atacak olursak,
Birinci olarak, küresel ölçekte iş yapmayı kolaylaştırmak için ülkeler arasında kişisel verilere dair mevzuatın uyumlu hale getirilmesini ve bu verilerin aktarımına yönelik kısıtlamalardan kaçınılmasını bekliyoruz. Kısıtlamalarla yeni iş modellerinin ortaya çıkmasının engellenmemesini bekliyoruz. Özellikle KOBİ’lerin önünü açan bulut bilişim gibi uygulamaların önünün kesilmemesini bekliyoruz.
İkinci tavsiyemiz, dijital ekonomi için küresel ticaret sisteminin iyileştirilmesidir. E-ticaret ve diğer ticaret faaliyetleriyle iştigal eden KOBİ’lerin gümrüklerde yaşadıkları sorunlara çözüm bulunması gerekiyor.
Üçüncü olarak, şirketlerin dijital ekonomiye olan erişimlerinin geliştirilmesi bizim için son derece önemli. Bu kapsamda B20 olarak, G20 hükümetlerine G20 Büyüme Planlarına beş yıl içinde herkese geniş bantlı ağ bağlantısı hedefi koymalarını öneriyoruz.
Dördüncü önerimiz B20 istihdam görev gücünün alanına giriyor. Hedefimiz insan sermayesinin gelişen dijital ekonomiye uyumlu hale getirilmesi. G20 Liderlerine, genç nesillerin Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (BTMM) becerilerinin dijital ekonomi için geliştirilmesini öneriyoruz.
Beşinci önerimiz dijital ekonomi için finansmana erişimi kapsıyor. Son yıllarda KOBİ’ler için dijital teknolojilerle yapılan, kitlesel fonlama, kişiden kişiye kredi sağlama gibi yeni tip finansman kaynakları ortaya çıktı. G20 hükümetlerinden beklentimiz, alternatif finansman kaynaklarının ortaya çıkmasına ve büyümesine; düzenlemelerin ve politikaların uyumlaştırılması suretiyle destek vermeleridir.
Son önerimiz ise herkesin hayatını çok kolaylaştıracak bir öneri; devlet süreçlerinin dijital hale getirilmesi. Kamu alımlarından, gümrük işlemlerinin dijitalleştirilmesine kadar süreçlerin dijital ortama alınabilmesi çok önemli. Biz Türkiye’de bunun güzel örneklerini ortaya koymaya başladık. E-devlet sistemi bu örneklerin başında geliyor. Umuyoruz ki hem ülkemizde hem de tüm dünyada devlet süreçleri daha etkin biçimde dijitalleşir ve vatandaşların hayatı kolaylaşır.
Son olarak, peki bu tavsiyeler nasıl uygulanacak? G20’den ne bekliyoruz? G20’nin dijital ekonomiye alakası bugüne kadar ne yazık ki çok sınırlı kalmış. Oysa gelişmiş ülkeleri bir araya getiren G7 bu konuda çok aktif. G20’nin de G7’yi yakalaması lazım. Bu nedenle, Antalya zirvesinde G20’den bir alt çalışma grubu kurmasını öneriyoruz. Bunu da katılımcı bir şekilde özel sektörle beraber yapmasını istiyoruz.
İnternet’in bugüne kadarki hızlı gelişimi açık yapısının bir sonucu oldu. İnternet’in bir sahibi olmadığı için, yeni iş modelleri kısıtlanmadan gelişebildi. İnternet girişimciliğin önünü açtı. İşte bu nedenle İnternet’in yönetişiminde kamu, özel sektör, sivil toplum ve kullanıcılar beraber rol almalıdır. Tabii ki hiçbir mecra kuralsız gelişemez. Bu İnternet için de geçerli.
İş dünyası olarak İnternet’le ilgili konan kurallarla ilgili beş beklentimiz var: Kurallar İnternet’i kısıtlayan değil, İnternet’in önünü açan bir rol üstlenmelidir. Kurallar hızlı teknolojik gelişime ayak uydurabilecek şekilde sade ve esnek olmalıdır. Kurallar özel sektörün görüşü alınarak konmalıdır. Kurallar girişimcilere işini nasıl yapacağını dayatmamalı, sadece bir genel çerçeve çizmelidir. Kuralların devletler arasında uyumlu olmasına özen gösterilmelidir.
Gördüğünüz gibi, dijital ekonomi bizlere 15 yıl öncesine kadar hayal dahi edemeyeceğimiz bir dünyanın kapılarını açıyor. Bilgiye erişimin çok daha kolay olduğu, uzakları yakın eden bir dünya. Böyle bir dünya dijital ekonominin dönüştürücü gücü ile mümkün. Bu fırsatı en iyi şekilde kullanmak da bizlerin elinde. Bu duygularla, sizleri saygıyla selamlıyor ve B20 Dijital Ekonomi Forumu’nun hayırlara vesile olmasını diliyorum.''