2040 yılında petrol ve doğal gaz dünya enerjisinin yarısından fazlasını oluşturacak
Küresel enerji görünümünü 2040 yılına kadar biçimlendiren güçleri ve bu dönüşümün etrafındaki belirsizlikleri ele alan BP Enerji Görünümü 2018 raporunun değerlendirildiği 3. DEK (Dünya Enerji Konseyi) Konuşmaları; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı ve Dünya Enerji Konseyi (DEK) Türkiye Başkanı Alparslan Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, BP Türkiye Ülke Başkanı Mick Stump, BP Grup Baş Ekonomisti William Zimmern’in katılımıyla 18 Eylül’de Ankara’da Sheraton Otel’de düzenlendi. Toplantıda, enerji talebinin artışı ve çeşitliliği, 2040 yılında sektöre hâkim olacak enerji çeşitleri ve BP Enerji Görünümü 2018 raporunun detayları konuşuldu.
Elektrikli otomobillerdeki hızlı büyüme bile petrol talebini ortadan kaldırmıyor
BP Grup Baş Ekonomisti William Zimmern’ın toplantıda sunumunu gerçekleştirdiği BP Enerji Görünümü 2018 raporuna göre, enerji talebindeki artışın yaklaşık yüzde 70’ini elektrik oluşturuyor. Rapor taşımacılık sektöründe elektriğin penetrasyonunu hem elektrikli araç sayısını (EV’ler) hem de her bir aracın ne kadar yoğun kullanıldığını göz önüne alarak ölçüyor. Gelişen Dönüşüm Senaryosu’nda*, küresel otomobil parkındaki EV’lerin payı 2040 yılına kadar yaklaşık %15’e ulaşacak ki bu da neredeyse 2 milyarlık bir otomobil parkında 300 milyondan fazla otomobil demek. Bununla birlikte, elektrikli otomobillerin kullanım yoğunluğu da hesaba katıldığında, elektrikle çalışan binek otomobillerin kilometre payı yüzde 30’un üzerinde.
Senaryoya göre dikkat çeken bir başka konu ise yenilenebilir enerjinin %400’ün üzerinde büyüme ve küresel enerji üretimindeki artışın %50’sinden fazlasını oluşturma beklentisi. Elektrikli otomobillerdeki çok hızlı büyümenin petrol talebinin çökmesine neden olacağı fikri temel rakamlarla desteklenmiyor. Her ne kadar elektrik en önemli artış gösterecek enerji kaynaklarından birisi olsa da petrol ve doğal gazın dünya enerjisinin yarısından fazlasını oluşturması bekleniyor. İçten yanmalı motorlar yasağının uygulandığı ve çok yüksek verimlilik standartlarının görüldüğü bir senaryoda bile, petrol talebi 2040 yılında bugünkü seviyeden daha yüksek olarak hesaplanıyor.
Gelişen dönüşüm senaryosuna göre, enerji talebinin büyümesi ve tüketimin daha da artacak olması sebebiyle karbon emisyonları 2040 yılına kadar yüzde 10 artış gösteriyor. BP Enerji Görünümü 2018; 2040 yılına kadar karbon emisyonlarının neredeyse yüzde 50 oranında azaltıldığı keskin bir düşüşü içeren ‘Daha Hızlı Dönüşüm’ senaryosunu da inceliyor.
BP Türkiye Ülke Başkanı Mick Stump; “Talep büyümeye devam edecek ve küresel enerji tüketimi 2040 yılına kadar yaklaşık üçte bir oranında artacak”
BP Enerji Görünümü 2018 raporunun bir dizi senaryoyu ele aldığına vurgu yapan BP Türkiye Ülke Başkanı Mick Stump; “Küresel çapta enerji talebi büyümeye devam ediyor. 2040 yılına kadar artan enerji talebinin dörtte biri yenilenebilir enerji kaynakları tarafından karşılanabilecek; petrol ve doğal gaz dünya enerjisinin yarısından fazlasını oluşturmaya devam edecek. Her sene yayımladığımız bu rapor sayesinde hem BP hem de sektör olarak enerji endüstrisindeki bu değişimlere hazırlanıyoruz. Türkiye’nin de enerji dönüşümleri açısından büyük bir stratejik öneme sahip olduğunu görüyoruz. Ekonomisi en çok büyüyen 20 ülkeden biri olan Türkiye, geleceğin en önemli enerji kaynaklarından olan doğal gaz projeleri ile de dünyanın odağında bulunuyor. Bugün Türkiye, dünya ölçeğinde büyük Akaryakıt, Madeni Yağ ve Havacılık operasyonları ve TANAP ve BTC gibi büyük enerji projeleri ile enerji ülkesi konumunu koruyor. Biz de BP olarak bu gibi projelerde yer almaya ve Türkiye’deki yüz yılı aşkın varlığımızı yeni yatırımlarımızla daha da geliştirerek sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
DEK Türkiye Başkanı Alparslan Bayraktar; “Enerji sektöründe bütüncül ve kapsamlı yaklaşım önemli.”
Enerji sektöründe orta ve uzun vadeli planlamalarla birlikte bütüncül ve kapsamlı bir yaklaşımın gerekliliğine vurgu yapan Alparslan Bayraktar; “Enerji politikalarının başarıya ulaşmasında olmazsa olmaz unsurlarından biri politik hedeflerde devamlılık, belirlilik ve öngörülebilirliktir. Geçmiş dönemde Milli Enerji ve Maden Politikası altında çizdiğimiz vizyonun yeni dönemde de kuvvetli bir şekilde devam edeceğini belirtmek isterim. Bu anlamda, arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa odaklı politikaları, birbiriyle ve gelişen ve değişen piyasa koşullarıyla uyumlu şekilde, önceliklendireceğiz. Enerji piyasalarını bundan 15-16 yıl önce çok önemli bir karar ile serbestleştirmeye başlayan Türkiye, bu dönüşümü başarıyla gerçekleştirmiştir. İçinde bulunduğumuz yeni dönem, zorluklarla beraber fırsatları da beraberinde getirmektedir. Özel sektör paydaşlarımız için planlama ve bütüncül yaklaşım öne çıkarken piyasanın ihtiyacı olan değişimlere gerekli esnekliğin de kamu tarafından sağlanması gerekiyor.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |