Bugün 7 milyara ulaşan dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyarı aşacağını hatırlatan Royal Dutch Shell CEO’su Peter Voser, “Bu sayı, enerji, su ve yiyeceğe duyulan küresel talep üzerinde muazzam bir etkiye sahip olacak. Aslında bir enerji sorunundan çok daha fazlasıyla karşı karşıyayız. Geleceğe dönük enerji sorunumuz, küresel bir güvenlik, çevre, ekonomi ve istihdam sorunudur. Enerjiyi daha verimli kullanmamız konusunda daha akıllı adımlar atmamız gerekecek” dedi.
Royal Dutch Shell CEO’su Peter Voser, 7 milyar nüfusa ulaşan dünyayı yakın gelecekte enerji sorunlarının beklediğini söyledi. Tahminlere göre 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyarı aşacağını hatırlatan Voser, “Geleceğe dönük enerji ihtiyaçlarını akılcı bir şekilde planlamak, neslimizin karşı karşıya geldiği en önemli zorluklardan biri. Geleceğe dönük enerji sorunumuz, küresel bir güvenlik, çevre, ekonomi ve istihdam sorunudur. Gelecekte, yenilenebilir enerji ve temiz fosil yakıtların kullanımı çok daha yaygın olacak. Karşımıza daha fazla seçenek çıkacak fakat bu seçenekler çok daha maliyetli olacak. Dolayısıyla enerjiyi daha verimli kullanmamız konusunda daha akıllı adımlar atmamız gerekecek” dedi.
Doğal gazın önemi artıyor
Sorunun çözümü için birden fazla cephede küresel işbirliği ve yeni bir liderlik düzeyine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Voser, şunları söyledi:
“2050 yılına kadar dünya enerji ihtiyacının yüzde 30'unun yenilenebilir enerjiyle karşılanacağını düşünüyoruz. Fosil yakıtların yanı sıra, doğal gaz da giderek daha önemli bir rol oynayacak. Çünkü doğal gaz en temiz yanan yakıttır ve rüzgâr kesildiğinde veya güneş battığında yüksek miktarda yedek kaynak gerektiren rüzgar ile güneş enerjisinin en iyi eşdeğeridir. Gaz aynı zamanda yüzde 50 ila yüzde 70 daha az karbondioksit salarak kömür santralleri için mükemmel bir alternatif teşkil ediyor. Elektrik üretmek için kömür yerine gaz kullanmak, enerji sektöründe karbondioksit emisyonları azaltmak adına dünya için açık farkla en hızlı ve en ucuz yoldur. Kaynak tabanının geniş ve dağınık bir şekilde yayılmış olması, enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye yardımcı olabilir ki tüm bunlar enerji güvenliliğini artırır.”
Shell gelecek için çalışıyor
Voser, Shell’in, gelecekte küresel enerji sisteminin nasıl etkileneceğini anlamak için zaman ve enerji harcadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Shell, ticari dengeler arasındaki bağlantıları tespit etmek ve daha iyi anlamak için çeşitli alanlardan uzmanları bir araya getirdi. İlk bulgularımız, gelecekteki su, enerji ve gıda krizlerini önlemeye yardımcı olabilecek iki önemli faktör belirlememize yardımcı oldu: ‘akıllı kentsel gelişim’ ve ‘sera gaz düzenlemesi ile fiyatlandırma’ Akıllı şehir teknolojisi, daha etkili ve verimli bir toplu taşıma, atık ısı ve verimli enerji kaynakları kullanan enerji tasarruflu binalar ve tasarımlarıyla elinde çok büyük bir fırsat tutuyor. Altyapımızı geliştirmek için büyük yatırımlar yaparak, bir yandan yeni iş olanakları yaratırken diğer bir yandan enerjiye duyulan ihtiyacın bir kısmını karşılayabiliriz. Ancak acilen ihtiyacını duyduğumuz bir sera gazı düzenlemesi ve fiyatlandırması konusunda henüz bir küresel uzlaşmaya varılabilmiş değil.”
Shell yatırımlarında karbondioksit değerlendirmesi yapıyor
Shell’in önemli yatırım kararları alırken karbondioksit için fiyat faktörü üzerine odaklandığını kaydeden Voser, bu konudaki beklentilerini şöyle açıkladı:
“Bir projenin fiyat faktörleri göz önüne alındığında mantıksız bir sonuç ortaya çıkıyorsa, o projeye devam edilmiyor. Ancak, yaygınlaşan en uygun fiyatlı karbondioksit azaltma tedbirleri sadece ve sadece hükümetlerin karbondioksit fiyatlandırmasını teşvik etmesi sonucunda gerçekleşebilir. Bu, bizi yeniden liderliğe ve küresel işbirliğine duyduğumuz ihtiyaca geri getirir. En yüksek enerji tüketen ülke ve bölgelerimiz arasında tutarlı bir enerji politikasının olmaması, doğrudan liderlik yani iş dünyası, devlet ve toplum arasındaki temel güven eksikliğinden kaynaklanan bir sonuçtur.
Devlete, kural koyma, karbon yakalama ve depolama gibi uzun yıllar sonra faydasını göreceğimiz yeni teknolojilere yapılacak yatırımların teşvik edilmesi konusunda önemli bir görev düşmektedir. Kazananları ve kaybedenleri seçmek yerine, devlet hedefler belirlemeli ve pazarın en etkili çözümü bulmasını sağlayacak uygun teşvikleri sağlamalıdır. Etkin kararlar sayesinde iş dünyası elinde bulundurduğu sınırsız insani beceri ve yaratıcılık kaynağını zorlukları yenecek inovasyon, teknoloji ve yatırıma yönlendirebilir. Bu zorluklara rağmen, sorunun üstesinden geleceğimize inanıyorum.”