Her geçen gün gelişen elektrikli araç piyasasının artık ticari araçlara da sirayet edeceğini düşündüklerini ve bu anlamda da sektöre yön vermeyi hedeflediklerini söyleyen TruKKer İcra Kurulu Üyesi-Avrupa & BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan, “Son tüketici için üretilen elektrikli araçlar gibi, Türkiye'de üretilen bir elektrikli ticari araca da ihtiyacımız olacak. Bu noktada odaklanmamız gereken ilk konu şehir içi taşımacılık olmalı. Çünkü lojistik sektöründe, şehir içinde teslimat yapan 4 tonun altındaki araçları elektrikliye dönüştürmek ilk aşamada çok daha uygulanabilir” dedi.
Orta Doğu ve Orta Asya pazarlarında bölgenin en büyük karayolu taşımacılığı platformu olarak sektörün öncüsü olan TruKKer, sürdürülebilirlik hamlelerini hızlandırıyor. Bu yolda gelişmekte olan elektrikli araçların artık lojistik süreçlere de dahil edilmesi gerektiğinin ve bu hamleyle hem daha çevreci hem de daha tasarruflu taşımacılığın sağlanmasının mümkün olacağına dikkat çeken TruKKer İcra Kurulu Üyesi-Avrupa & BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan “Karbon emisyonu ve karayolu taşımacılığı dediğimiz zaman, karayolu taşımacılığı tüm emisyonun %10’una, lojistik ise bunun %75’ine neden oluyor. Dolayısıyla toplamın neredeyse %7,5’i karayolu taşımacılığına dayanıyor. Bu nedenle daha dramatik önlemler almamız gerekiyor. Elektrikli araçlar da bunun önemli bir parçası. Tır, kamyon ve büyük araçların çevreye sunduğu zararı ortadan kaldırmamız gerekiyor. Buradaki kritik nokta, ticari araçlardaki elektrik dönüşümünü ve hatta sonrasında hidrojen dönüşümünü gerçekleştirebilmek. Bu yolculukta, ilk fazda şehir içi teslimat taşımacılığına odaklanmamız gerekiyor. Sadece İstanbul'daki teslimat araçlarının elektrikliye dönüştürmesinin bile tek başına karbon emisyonunu olumlu etkileyeceğini belirtti.
“Lojistik sektöründe çevreci düzenlemelere şehir içi taşımacılıktan başlanmalı”
Türkiye'de tüketimin yüzde 40'ı İstanbul’da yapıldığına ve kısa mesafeli teslimat taşımacılığında İstanbul’un bir numaralı karbon emisyon kaynağı olduğuna dikkat çeken Arıkan; “Sadece İstanbul'da kargocuların eve teslimat yaptığı araçları elektrikliye dönüştürmek bile tek başına karbon emisyonunu çok etkiler. Personel servisleri ya da toplu taşıma araçlarını elektrikliye çevirmeye odaklansak bile çok iyi bir noktaya gelebiliriz. Biz de Dubai'den sonra bu nedenle İstanbul'u 2. pilot alan haline getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için üretim, enerji, lojistik tarafını bir araya getirecek konsorsiyumlar kurulması gerekiyor. İstanbul'un karbon emisyonunun nereye geleceğini yıllar içinde hedeflemeli ve buna göre ilerlemeliyiz. Şehir içindeki fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor zira bu bölgede elektrikli araçlar, ortalama günde 250 kilometreden fazla yol yapmıyor bu nedenle menzil problemi yok, şarj istasyonu bu mesafe için yeterli” açıklamasında bulundu.
Tüketim ve e-ticaret sektörlerinde pilot çalışmalar başlayacak
Türkiye’de bu konuda yatırım fırsatlarını takip ettiklerini ve bu konuda öncü bir rol oynamayı hedeflediklerini söyleyen Arıkan, “Karbon ayak izini azaltmak, her yaptığımız işte önceliğimiz. Ancak 20 ton ve üzeri araçlar kullandığımız için öncelikle karbon ayak izini burada azaltmayı maalesef şu an önceliklendirmiyoruz. 4 tonluk bir alanda çalışarak dönüşümü mümkün kılma sorumluluğuyla çalışıyoruz. Kafamızdaki çözümün gerçekten sürdürülebilirlik açısından faydalı olacağından emin olmak istiyoruz. Önümüzdeki 1 yıl içerisinde elektrikli araçlara yönelik yatırımlarımızı duyurmaya başlayacağız. Kendi yazılımımız ve iş modelimizi dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu yeşil dönüşümün sektörde gelişmesi için çok önemli bir adım olacak. Dönüşüm hamlemizi, ayrı bir marka yaratarak gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu noktada araç tarafında üreticilerin katkısına, istasyon tarafında devlet desteğine ihtiyacımız var. Şu aşamada yerli ve yabancı batarya üreticileriyle görüşmeler halindeyiz. Elektrikli araçların yük sahipleriyle buluşabileceği bir sistem geliştirmek istiyoruz. İlk etapta uzun menzilli değil, ağırlıklı olarak hızlı tüketim ve e- ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren 4 tondan küçük kısa menzilli elektrikli araçlar üzerine bir pilot çalışma yürüteceğiz çünkü şehir içi taşımacılıkta değişimi başlatmak ilk fazda çok daha uygulanabilir” dedi.
“Lojistik sektörü, karbon emisyonunun sadece görünen yüzü”
Karbon emisyonunun sadece üretimle bitmediğini ve taşıma, raflama, tedarik zinciri süreçlerinin tümünde yeşil dönüşümün gerektiğini belirten Arıkan, sürdürülebilir bir yapının organizasyonu için tüm oyuncuların sorumluluk alması gerektiğini belirtti. Arıkan sözlerine şöyle devam etti: “Ekosistemin tüm oyuncularının dönüşüme inandığı bir yapı gerekiyor. Bu süreç, tüketicinin tüketim sonrasında ambalajı ne yaptığına kadar takip edilmesi gereken bir zincir. TruKKer olarak bu konudaki hedeflerimizi ve şu an nerede olduğumuzu araştırdığımız önemli bir rapor hazırlıyoruz. Fizibilite tarafında dolar karşılığı getirisini ve karbon emisyonu karşılığını da hesaplıyoruz. Ortaya çıkan sonuçlar bizim attığımız adımları an ve an güncelliyor.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |