Pirelli HangarBicocca Sanat Yönetmeni Vicente Todolí’nin küratörlüğünü üstlendiği ve Fondazione Merz ile iş birliği ile gerçekleştirilecek sergi, Pirelli HangarBicocca’nın 5.500 metrekarelik Navate ve Cubo isimli mekanlarında düzenlenecek ve ziyaretçiyi iglo şeklinde yerleştirilen 30’dan fazla büyük ölçekli eserin kalbine çekecek. Bu eşi görülmemiş manzaranın olağanüstü bir görsel efekt yaratması bekleniyor.
İlk iglonun yaratılmasından elli yıl sonra düzenlenen bu sergi, aynı zamanda Mario Merz’in eserlerine, tarihsel önemine ve yenilikçi yaklaşımına genel bir bakış sunuyor. Özel koleksiyonlardan ve Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía (Madrid), Tate Modern (Londra), Hamburger Bahnhof (Berlin) ve Van Abbemuseum (Eindhoven) gibi uluslararası müzelerden toplanan 'iglolar', ilk kez bu kadar fazla sayıda ve bir arada sergilenecek.
Todoli: “Hayatta bir defa yakalanabilecek bir fırsat olacak”
Pirelli HangarBicocca Sanat Yönetmeni Vicente Todolí, sergiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Igloos sergisi için başlangıç noktası olarak Mario Merz’in 1985 yılında Zürih’teki Kunsthaus’ta Harald Szeemann'ın küratörlüğüyle düzenlenen kişisel sergisini aldık. O sergide sanatçının o güne kadar ürettiği her türlü iglo, büyük sergi salonunda Szeemann'ın deyişiyle ‘bir köy, kasaba, gerçeküstü bir şehir’ olarak düzenlenmişti. Pirelli HangarBicocca'daki sergimiz, savaş sonrası kuşağın en önemli sanatçılarından birinin yarattığı deneyimi (bu kez sayısı 17’den 30’un üzerine çıkmış olarak) yeniden yaşamak için hayatta bir defa yakalanacak bir fırsat olacak.”
Antolojik ve retrospektif sergilerde yer alan eserleri içeriyor
Milano projesi, Szeemann ve Merz’in fikirlerini ileriye taşıyarak sanatçının iglo yaratımlarını nasıl bütünlük içinde bir vizyonla geliştirmeye devam ettiğini vurguluyor. Öyle ki, sergi sonraki yıllarda tasarlanan ve Avrupa ve dünyanın önde gelen müzelerinde düzenlenen antolojik ve retrospektif sergilerde yer alan eserleri de içeriyor. Sergi, Merz’in CAPC musée d'art contemporain de Bordeaux’daki kişisel sergisi için tasarladığı, iç mekan için üretilmiş en büyük iglo olan on iki metre çapındaki La Goccia d'Acqua (1987) ile açılıyor.
Sergi, Merz’in araştırmalarını çağdaş sanat panoramasına yerleştiriyor
Navate bölümündeki sergi akışı, kronolojik sırayla sergilenen setlerle ilerliyor; “Igloo di Giap” (1968) ve “Acqua scivola” (1969) gibi 60'larda tasarlanan ilk igloların ardından 70'lerin tasarımları “Igloo di Marisa” (1972) ve “If the hoar frost grip thy tent Thou wilt give thanks when night is spent” (Ezra Pound) (1978) geliyor. İgloların daha karmaşık, ikili, üçlü ve kesişmeli hale geldiği 80'lerin evrimi, yine bu bölümde “Igloo del Palacio de las Alhajas” (1982) ve “Chiaro Oscuro” (1983) gibi eserlerle sergileniyor. Doksanlı yılları ise yine Vicente Todolí'nin küratörlüğünü üstlendiği, Fundação de Serralves'teki kişisel sergisi vesilesiyle müzenin parkı için yarattığı “Senza titolo” (1999) ile temsil ediliyor. Sergi Merz'ın araştırmalarının en yenilikçi yönlerini ve temalarını son 50 yılın uluslararası çağdaş sanat panoramasına yerleştiriyor. Bunun için doğal ve endüstriyel malzemeler kullanılıyor, yazılı sözler şiirsel ve ilham verici şekillerde uygulanıyor ve böylece çevreleyen mekan ve mimari ile diyalog kuruluyor.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |