2000’li yıllarda “Lojistik” kavramının lügatimize yerleşmesiyle birlikte nakliye sektörü, gözde sektörlerden biri haline geldi. Bugün Avrupa Birliği normlarında çevreye duyarlı yaklaşık 70 bin çevreci araçla, Avrupa’ya taşıma yapıyoruz.
Bu araçların dağılımına baktığımızda %10’u Euro 4, %20’si Euro 5 ve %30’u Euro 3’tür. AB’ye taşıma yapan araçların %95’i Euro normundaki araçlardan oluşmaktadır.
400-450 bin insanın istihdam edildiği, 7,5 - 8 milyar dolar ciroya ulaşmış bir sektörden bahsediyoruz ki; Türkiye’nin jeopolitik konumu itibariyle, ticaretin konumuna baktığımızda Türkiye’nin Lojistik Üs olma yolunda dünya’da emsali olan ülkeler arasında en avantajlısı olduğunu görüyoruz.
Firmaların dağılımına baktığımızda en büyük yoğunluğun İstanbul’da olduğunu görmekteyiz. İşlevsellik bakımından Türkiye’nin en büyük gümrüğü ise Halkalı Gümrüğü’dür. Bilindiği üzere burası TCDD tarafından işletilmektedir. Gümrüğe giren her araçtan da 15 TL park parası ve 15 TL kantar ücreti alınmaktadır. Aynı gün araçların işlemleri yapılamaz ve ertesi güne kalınırsa, ödenen ücret 45 TL’ye çıkıyor. O gün de yapılmaz ise bir 15 TL daha artıyor. Adeta deli dumrul vergisi gibi; giriş 30 TL, ondan sonraki her gün için 15’er TL..!
Şimdi siz bir hizmet alırsınız ve bunun karşılığında bir bedel ödersiniz. Bunu gözünüz görmez..! Ancak hizmet almadan bir bedel öderseniz, bu ödeyeceğiniz bedel bir kuruş bile olsa çileden çıkarsınız. Doğal olarak tepki gösterirsiniz..! “Kardeşim bu neyin bedeli” dersiniz..! İşte sorun da burada ya..! TIR’lar gümrüklü sahaya giriyor, ortada trafiği yönlendirecek personel yok. Onca para alınıyor, araç parklarına yatırım yok..! Gümrükte personel yetersizliği desen, had safhada..!
Cumartesi günü saat 12:00’de sıraya giren bir TIR, 8 saatte ancak gümrüklü sahaya ulaşabiliyor..! İşlemlerini tamamlayamaz ise, çıkışı Pazartesi gününe kalıyor..! Hele birde TIR’ın beyannamesi kırmızı ise, Cumartesi günü onun işlemlerinin tamamlanması hepten zor. Çünkü yetişmiyor, işlem mesaisi bitiyor. Mesai bitmese bile gece o işlemi yapacak fiziki mekanlar yok..! 20 Nisan’da işlemleri yetişmeyen 200-250 civarında TIR 22 Nisan akşam saatlerinde çıkışı sağlandı.
TIR’ların kalmasına mı yanarsınız, o sıralarda yaktığı mazota mı yanarsınız, kaybettiği zamana mı yanarsınız ya da şoförlerin dolan çalışma sürelerine mi orasına da siz karar verin!!!
Halkalı da TIR kuyruklarına şahit oluyoruz. Zaten gümrük çevresinde ikamet eden mahalle sakinleri de TIR şoförlerinden sürekli şikâyet halinde ve onları hep öcü gibi göstermektedir. Madem araç başı bu kadar para alınıyor, bu kuyruklara da biran önce çözüm bulunmalı. Bir yandan yabancı plakalı araçların fiyat kırarak sardırmaları, diğer yandan Avrupa’da karşımıza çıkartılan belge sorunları ile ağır cezaları yetmezmiş gibi birde kendi topraklarımızda, kaderimize terk edilmiş haldeyiz. 2023 hedefleri diyoruz, 2035 yılı vizyonu diyoruz ama ayağımıza sıkıyoruz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu anlamış değilim..! 2013 yılı Nisan ayının ikinci haftasında sıra kavgası çıktı biliyor musunuz? Gümrük sırasında ilerleyen iki şoför, “ben önce, sen sonra” derken birbirlerine girdi ve bıçaklar çekildi. Sonuç, ikisi de yaralı..!
İNSAF BE..!
Avusturya, 1990’lı yıllardan bu yana Türk ihraç malı taşıyan araçları RO-LA trenine binmeye zorladı. Macaristan-Avusturya treninin kaldırılmasıyla güzergâh dayatmasına dönüştü. Yükselen maliyet ve 8 saatlik tren yolculuğu için 4 güne varan beklemeler yüzünden Almanya ve ardı ülkelere yapılan milyarlarca Euro tutarındaki ticaretimiz tehdit altına girdi. Geçtiğimiz günlerde (23 Nisan 2013) Avusturya üzerinden geçebilmek için Slovenya’nın Maribor kentinde 4 gündür tren bekleyen sürücülerimiz haksızlığa karşı isyan ederek, yaptıkları eylemle seslerini duyurmaya çalıştı. AB ülkelerinin araçları trene dahi binmeden karayolu ile transit geçerken, Türk plakalı araçların zorla bir taşımacılık moduna mahkum bırakılmaları ve de rezervasyonları olmasına rağmen trene alınmayıp bekletilmesi nedir sizce? İnsaf be..! Bu kadar da olmaz ya..! Bu sorunun çözümü konusunda da başta Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız olmak üzere ilgili bakanlıklar biran önce devreye girmelidir. Aksi takdirde bu işler yapılamaz hale gelecek..! Biz yapamazsak, bizim taşımalarımızı da kimin yapacağını buyurun siz düşünün..!
Konfüçyüs’ün yıllar önce dile getirdiği bir söz tam bizim için söylenmiş gibi; “Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.” O halde biz de diyoruz ki : “Sizler için yolların açık olması için hep çalışacağız..!”
Caner Tan
Tan Lojistik Genel Müdürü