Türkiye’de de 2012 yılından bu yana uygulanan ‘Lastik Etiketleme’ uygulaması sayesinde Avrupa’da satılan bütün lastikler gibi Türkiye’de satılan lastikler de “Üç performans” kriteri ile etiketleniyor. Global ölçekte en büyük lastik üreticilerinden Michelin’in de desteklediği yol güvenliği ve çevre konusunda lastiğin kalitesini belgelemeyi amaçlayan uygulama ile sürücülere tutarlı ve güvenilir bir alışveriş zemini sunuluyor.
Yakıt ekonomisi, ıslak zeminde fren mesafesi ve dış lastik sesi olmak üzere “Üç performans” kriterinde gerçekleştirilen uygulama, müşterilere farklı lastik markalarının performanslarını değerlendirme fırsatı veriyor. Peki iyi ve kaliteli bir lastik performansının tüketiciler tarafından da fark edilmesini sağlayan ‘Lastik Etiketleme’ uygulaması, hangi kriterlerle ölçülüyor?
Isı, yol yüzeyi, su derinliği ve hız olmak üzere zorlayıcı koşullarda gerçekleştirilen testler, ıslak zeminde fren mesafesini ölçerek yol ve yolcu güvenliği konusunda lastiği etiketliyor. Uygulamanın bir başka avantajı da sürücülerin kullandığı lastiğin çevreye olan etkisini bilme imkânına kavuşması. Lastiğin yuvarlanma direncinin ölçüldüğü testlerde aracın yakıt tüketimine paralel olarak çevreye olan etkileri de ölçülerek bir standart değer belirleniyor. Her 5 depo yakıtın biri lastikten kaynaklanıyor ve lastik satın alırken, lastiğin yakıt tüketimine etkisini unutmamak gerekiyor.
‘Lastik Etiketleme’ uygulamasının son kriteri ise trafik gürültüsünü artıran lastiğin çevreye yaydığı sesin sınıflandırılması. Uygulama ile lastiğe yerleştirilen etiket üzerindeki üç dalga simgesi, lastiğin gürültüsünün mevcut limitle aynı seviyede olduğunu, iki dalga simgesi lastiğin mevcut limitin 3 dB1 altında olduğunu veya düzenlemedeki standartların iki katı sessiz olduğunu ve bir dalga simgesi lastiğin mevcut limitin 6db1 altında olduğunu veya düzenlemedeki durumu belirtiyor.