Renault, karbon ayak izini düşürmeye yönelik çalışmaları sayesinde, dünya çapındaki binlerce şirket arasında öne çıktı.
Renault Grubu da CDP’nin küresel ısınmaya karşı lider olarak gördüğü seçkin “A-Listesi” şirketlerine dahil edildi. Mal varlıkları yaklaşık 100 milyar dolara denk gelen 827 yatırımcı adına CDP, dünya çapında her iş alanına mensup 2 bin’den fazla şirketi karbon ayak izi azaltma çabaları konusunda detaylı analize tabi tuttu ve A-Listesini belirledi.
“Küresel ısınmaya karşı çalışmalarımız sayesinde en üst düzey olan A notunu elde etmiş olmaktan onur duyuyoruz. Renault, karbon ayak izini azaltacağını kamuoyu önünde taahhüt eden dünyanın ilk otomobil üreticisi oldu. Bununla birlikte kolay ulaşılabilir elektrikli araçların küresel olarak pazara sunulması için de büyük çaplı yatırımlar gerçekleştirdi. Elektrikli araçlar alanında devam eden inovasyon çalışmaları sayesinde ki bu çalışmalara yüksek sürüş menzili de dahil karbon ayak izimizi ciddi biçimde azaltma hedefimize emin adımlarla yürüyoruz,” diye ifade etti Renault Grubu Strateji ve Çevre Direktörü Jean-Philippe Hermine.
Çevresel sorumluluk konusunda öncü ve istekli bir duruş sergileyen Renault Grubu 2010 – 2016 yılları arasında faaliyetlerinin tamamında karbon ayak iziniyüzde 17’den fazla düşürdü.
Karbon ayak izinin küçültülmesi Renault’nun en büyük hedeflerinden biri ve şirketin stratejik planında her zaman en ön planda yer alıyor. Bu konu, performans göstergesi ve şirketin her bir fonksiyonunda yönetim göstergesi olarak ele alınıyor. Hedef, çevresel bilinci artırmak ve enerji tüketimini azaltmak.
Renault 2011’de karbon ayak izini azaltma konusunda hedef bir rakam belirleyip bunu kamuoyu ile paylaşan dünyanın ilk otomobil üreticisi oldu. İlk hedef dünya çapında satılan her araç başına toplam karbon ayak izini 2013 sonuna kadar yüzde 10 azaltmaktı. Renault bu hedefine ulaştı ve ardından “2016: Drive the Change” planı çerçevesinde her yıl ortalama yüzde 3 daha azaltma çabasına girişti. Şirket bu şekilde toplam karbon ayak izini 2010-2016 arasında yüzde 17’den fazla küçültmeyi hedefledi.
Renault, 2015 sonunda karbon ayak izini (1) 2010 yılına göre yüzde 17,2 oranında küçültmüştü. Üstelik bu küçülme son tarih olan 2016’dan önce gerçekleşti. Sadece 2015 yılı için bile CO2 emisyonlarındaki azalma Barcelona(2) büyüklüğündeki bir şehrin bir yıllık CO2 emisyon miktarına eşitti.
Renault Grubu’nun karbon ayak izi değerine şunlar dahil: aracın kullanım ömrü boyunca oluşturduğu (aracı hareket ettirmek için gereken enerjinin üretilmesi ile birlikte araç üretiminde kullanılan malzemeler) sera etkisi yaratan gaz emisyonları (en başta CO2); ticari operasyonları (tasarım, üretim, nakliye, araç ve parça satışı, faaliyet destekleme fonksiyonları) esnasında ortaya çıkan emisyonlar. Renault, karbon ayak izini küçültmek için tüm bu unsurları dikkate alıyor.
Renault elektrikli otomobilleri, günümüzün iklim değişikliği ile ilgili kaygılara karşı son derece etkin ve hızlı bir yanıt anlamına geliyor: Elektrikli otomobiller sürüş esnasında hiç CO2 yaymıyor(3), ve toplam karbon ayak izi Avrupa’daki her hangi bir içten yanmalı motora sahip araçtan daha küçük. Şirket, karbon içermeyen elektrik üretmek için yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesiyle karbon ayak izini daha da küçültecek. Renault Avrupa’da elektrikli otomobiller alanında öncü konumda ve Avrupa’nın en çok satan elektrikli aracı durumundaki ZOE gibi otomobillerle bu pazarda Avrupa’nın lideri durumunda. Bu arada ZOE’nin menzili 400 km(4)’ye yükseltildi. Renault 2011 yılından beri 100 bini aşkın elektrikli otomobil satışı gerçekleştirdi ve bu sayede 125 bin ton CO2’nin atmosfere karışmasının önüne geçmiş oldu.
Renault aynı zamanda tüm ticari operasyonlarında da karbon azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüyor: üretimde, mühendislikte, nakliyede, satışta, vs. Renault, yenilenebilir enerji kullanımını artırarak üretim tesislerinin enerji verimliliğini yükseltmeye yönelik çalışmalar yürütüyor. Buna en güzel örnek Fas’ta bulunan karbonsuz Tanca tesisidir. Bu tesis, otomotiv endüstrisinde türünün tek örneği olup, enerjisini yerel tarım artıklarından alan bir biyo-kütle kazan kullanıyor. 2015 yılında bu tesisin enerjisinin yüzde 91’i yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildi ve böylelikle her sene 90 bin tondan fazla CO2’nin atmosfere karışması engellendi.