Yrd. Doç. Dr. Mesut Düzgün: “6 Ayda 140 Bin’e yakın Kişiye Belgelendirme Yaptık, Yaklaşık 40 Bin Eksik Evrakı Sisteme Dahil Ettik.”
Yıllardır sektörün en büyük sorunları arasında yer alan SRC belgeleri konusunda umut verici adımlar atılıyor. Göreve gelen Gazi Üniversitesi, Karayolu Ulaştırması Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mesut Düzgün yaklaşık bir hafta içinde SRC belgelerini çıkarabildiklerini ifade etti.
Kamyonum Dergisi olarak sürekli takipçisi olduğumuz “SRC” konusunda son gelişmeler hakkında Karayolu Ulaştırması Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde 10 ay önce göreve başlayan Yrd. Doç. Dr. Mesut Düzgün’ün konuğu olduk.
SRC belgelerinde daha önce yaşanan sıkıntılardan, belgelerin teslim sürelerine kadar tüm detayları bizimle paylaşan Düzgün, hedeflerinin gelen evrakların tüm işlemlerini beş gün içerisinde tamamlayıp belgelerin teslimini sağlamak olduğunu belirtti.
Gazi Üniversitesi Rektör Danışmanlığı görevini sürdüren Yrd. Doç. Dr. Mesut Düzgün aynı zamanda Otomotiv Mühendisliği konularında çalışıyor. 35 yaşında olan Düzgün; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü gibi kurumlarla özellikle ulaşım, lojistik, taşıt güvenliği gibi konularda birçok çalışmada bulunmuş. Aynı zamanda Polis Akademisi’nde Ulaşım Güvenliği Anabilim Dalı’nda da Öğretim Üyesi olarak derslere giriyor.
Düzgün; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün Mesleki Yeterlilik Sistemi faaliyetlerinin bir kısmını yürüttüklerini, bu kapsamda Bakanlığın taleplerine göre buradaki süreçle ilgili görülen aksaklıkları, eksiklikleri, yapılması gerekenleri yine Bakanlık yetkilileriyle görüşerek değerlendirdiklerini belirtti.
“Dört Ana Görevimiz Var”
Görevi ile ilgili bilgilendirme yapan Düzgün, Karayolu Ulaştırması Uygulama ve Araştırma Merkezi hakkında da şöyle konuştu; “Temel 4 ana başlıkta Bakanlık yetkisinde olan bazı belgelendirme görevlerini Gazi Üniversitesi’ne devretmiştir. Bunlardan bir tanesi muafiyet kapsamında Mesleki Yeterlilik Belgesi almaya hak kazanan kişilerin belgelerinin tanzim edilip kendilerine ulaştırılmasıdır.
İkinci başlığımız muafiyet kapsamına girmeyen kişilerin Mesleki Yeterliliklerini ölçecek Mesleki Yeterlilik Sınavları’nın gerçekleştirilmesi ve bu sınav sonuçlarına göre belgelendirmenin düzenlenmesi ve kişilere gönderilmesidir. Üçüncü başlığımız ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Gazi Üniversitesi arasında yol güvenliği, karayolu taşımacılığı mevzuatı ve özellikle trafik kazalarının azaltılmasına yönelik yapılacak ortak bilimsel çalışmalar yapılmasıdır. Yapılan protokol metnine göre en son başlığımız da bu mesleki yeterlilik sistemi içerisinde gerekli müfredatların, ders içeriklerinin ve derslerin belirlenmesi, bununla ilgili kursların, eğitimlerin düzenlenmesidir. Başlangıçta buna oldukça ihtiyaç duyulurken bu konuda bugün yapılan herhangi bir faaliyet bulunmamaktadır.
2014’de 200 Bin Kişinin Sınava Girmesi Bekleniyor
Protokol kapsamında eğitimcinin eğitimi çalışmaları yapılmış, SRC eğitimleri yapılmış, ders müfredatları ve soru bankaları oluşturulmuş; ikinci aşamada muafiyet kapsamında belgelendirme başlamış. Üçüncü konu ise sınav; sınav başlangıçta çok düşük sayıda aday için yapılırken sonrasında her geçen gün artarak 2014 yılına kadar gelinmiş. 2013 yılında sınav yapılan aday sayısı 196 bin kişi civarındaydı. 2014 öngörüsü de 200 binin üzerinde olacağı yönünde.”
2003 yılından önce taşımacılık yapan sürücülerin, ilgili belgelerini Karayolu Ulaştırması Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ulaştırmaları halinde SRC belgelerini alabileceklerini belirten Düzgün 2003 yılından sonra çalışmaya başlayanların ise bu konuda Bakanlığın yetkilendirdiği eğitim kurumlarında eğitim alıp sınava girmelerinin gerektiğini vurguladı.
Adayların Sadece Sınava Girmeleri Yeterli Olacak
2013 yılına kadar SRC belgeleriyle ilgili sınavların Gazi Üniversitesi tarafından yapıldığını ancak 2014’ten itibaren Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının bu sınavı kurum olarak yapacağını belirten Düzgün, “Sınava giren kişilerin belgelerini özel eğitim kurumları alıyor. Özel eğitim kurumları bu belgeleri Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın elektronik veri tabanına yüklüyor. Adaylar sadece sınava giriyor, başarılı olduğu takdirde belgesi tanzim edilip gönderiliyor. Bakanlık yetkilileriyle yapmış olduğumuz toplantılarda sınav sonuçlarının üniversitemiz merkezine gelmesi durumunda muafiyet kapsamındaki belgeler gibi aynı şekilde kartları bizim hazırlayıp, kendilerine ulaştırabileceğimiz konusunda bir mutabakat sağlanmıştır.
Sınav konusunda ise Bakanlık 2014 yılı için kendi programını yaptı. 2014 yılı sınavlarıyla ilgili kurumumuza iletilen yazışmalara istinaden tekrar Bakanlık yetkilileri ile temas kurduk. Özellikle Bakanlık yetkilileriyle sınavın aslında iyi bir ölçme değerlendirme gerektirdiğini, iyi bir altyapının kurulu olması gerektirdiğini belirttik. Bakanlık yetkilileri ise bu hususun Bakanlık üst yönetim koordinasyon toplantısında alınmış bir karara bağlı olduğunu, bu konuda kendilerinin bir çalışma yapmak istediklerini belirttiler. Biz de her konuda destek ve yardımda bulunabileceğimizi söyledik”.
“Aday Yoğunluğuna Göre Sınav Yapılıyordu”
Sınavlarla ilgili konuşan Düzgün, “Aday yoğunluğuna ve eğitim kurumlarının eğitim durumlarına göre 2013 ve öncesi için yapılan çalışmalarda ve incelemelerde, geçmişte yapılan sınavların genellikle aday sayısına göre iki ayda, üç ayda veya dört ayda bir yapıldığı görülmektedir. Bu konuda sınav takvimini belirleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının ilgili birimleridir. 2013 yılı aslında bunun en yoğun olduğu dönem ve o yıl beş tane sınavın gerçekleştirildiği görülüyor. Bir dönem Tehlikeli Madde Taşımacılığı ile ilgili münferit sınav yapılırken 2013 yılının son iki sınavında, Tehlikeli Madde Taşımacılığı da normal SRC 1-2-3-4 mevzuatıyla aynı şekilde sınava tabi tutulmuştu. Sınavın hazırlık birimi Karayolu Ulaştırması Uygulama ve Araştırma Merkezi’ydi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yetkilileriyle bizim merkezimizin ortak çalışması sonucunda sınav hazırlanıyordu. Burada Üniversitemiz diğer bölgelerde yapılacak sınav organizasyonu ve lojistik hizmetleri için kurum dışından destek almıştır. Ancak bu desteğin sadece sınavın lojistik hizmeti ile sınırlı kalması yönünde çalışmalarımız olmuştur.
“Sınav Organizasyonunu Kendimiz Yapabiliriz”
Biz üniversite yönetimi olarak göreve geldiğimizde ilk üzerinde çalıştığımız konu şuydu: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı sınav yetkisini bize veriyor, biz bu sınav hizmetini bir üniversite olarak verebilecek bir durumda iken dışarıdan hizmet alımları yapıyoruz. Üniversitemizin kendi insan kaynağını kendi altyapısını kullanarak bu sınavları yapmalıyız.’ dedik. Ancak 2014 yılı için Bakanlık sınavı kendi yapma kararı alınca bunu gerçekleştiremedik.” şeklinde bilgi verdi.
2013 yılına kadar sınavları düzenlediklerini ancak son yıllarda yapılan sınavların yoğunluğu nedeniyle asıl iş olan belgelendirme konusunun ikinci planda kaldığını ifade eden Düzgün Ocak ayından itibaren belgelendirme konusunda yaptıkları yoğun çalışmalar hakkında şöyle bilgi verdi: “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yasal mevzuatına göre birtakım istenilen temel belgeler bulunmaktadır. Karayolu Ulaştırması Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak bu temel kriterleri gösteren belgeleri alarak bunlara göre bütün çalışmalarımızı yapıyoruz.
Kişinin ehliyeti, nüfus cüzdanının fotokopisi, sigorta dökümü (2003 yılından öncesine ait), bu kartların basılma bedeli olan ücretlerini yatırdıklarına dair banka dekontları ve dilekçeleri gerekiyor. Bu evraklardan biri eksik olduğu zaman kişinin müracaatını alıp belgelendirmeyi tamamlayıp sonuçlandıramıyorsunuz. Ancak günümüz iletişim teknolojilerinin çok geliştiği bir dönem. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın veri altyapısı MERNİS ile uyumlu çalışıyor. Yani biz kişinin TC kimlik numarasını girdiğimizde bilgilerini MERNİS’ten görebiliyoruz. Ehliyetle ilgili yine TC kimlik no’sunu girdiğimizde ehliyet bilgilerini görebiliyoruz. SGK bilgilerini SGK dökümü olarak görebiliyoruz. Bankaya yatırdığı parayı zaten kendi sistemimizle görebiliyoruz. Kişinin bir tek ıslak imzalı dilekçesi kalıyor. Ancak yine de belgelerinin arşivlenmesi amacı ile bu belgelerin bize ulaşması gerekmektedir. Bu konuda bazı çalışmalar yapmaktayız, kısa bir süre zarfında bazı belgeleri elektronik ortamda arşivleme şansımız olacağından bu belgeleri Bakanlık ile alacağımız ortak kararlardan sonra talep etmeyebiliriz.
“Evrak Eksiği Olan Dosyaları Sisteme Kazandırdık”
Müracaat eden kişi mevzuat çerçevesinde müracaatı esnasında beş tane belgeden bir tanesini eksik gönderdiğinde müracaatı eksik evrak kısmında kalıyordu ve işlemi tamamlanamıyordu. Eksik olan belgeyi sonradan tek gönderiyordu. Ancak her iki farklı gruptaki evraklar, evrak yoğunluğundan dolayı birleştirilemiyordu. Bizim elimizde iki milyon sekiz yüz binden fazla kişinin belgesi arşivde depolanmış durumda. Burada o belgeye ulaşmak, o belgeyi yeniden almaktan daha zor olacağı için, önceden kişiden tekrar bu müracaatları tam olarak yapması isteniyordu. Bizim ilk yaptığımız iş eksik evrak sistemini revize ederek, eksik evrakların ayrı sınıflandırılması ve tam evrakların hemen işleme alınmasını sağlayarak belgelendirme sisteminin önünü açmak oldu. Örneğin dilekçesiz kişilere merkez müdürü olarak benim ön inceleme kontrolümden geçmek kaydı ile yatırdığı ücrete göre müracaat formu düzenledik. Bankada ücreti yatırırken kişi zaten beyan ediyor. ‘SRC 2-4, 1-3 ücreti yatırıyorum’ diye. SGK dökümünde eksik olan kişiler için bir birim oluşturduk. E-SGK’dan girip kişilerin dökümlerinin alınıp dosyalarının içine konulup yeterliliklerini kazandırdık. Böyle yaparak ilk altı ayda sadece eksik evrak tamamlayarak 40 bine yakın kişiye belgelendirme yaptık.
“6 Ayda 140.000 Kişiye Belgelendirme Yaptık”
Bunun haricinde 2013 yılı Ağustos ayında haftalık 2500-3000 civarında olan belgelendirme işlemlerimizi haftalık 5500-6000 civarına yükselttik. Sonuç olarak 2014 yılının başından günümüze 140.000 kişiye belgelendirme yapmış bulunmaktayız. Göreve geldiğimde henüz inceleme safhasına geçmemiş 30.000 civarında evrak vardı. Bu süreçte elimizdeki birikmiş olan evrakları da tamamlayarak günlük gelen her evrakı sürece aynı gün içerisinde dahil edebiliyoruz. Haziran ayı itibariyle haftalık 6.000 yakın belgeyi sisteme girdiklerini ifade eden Düzgün şöyle devam etti; “Bugün itibariyle postadan çıkmış veya bizim müracaat bankomuza elden getirilmiş evraklar dahil yaklaşık olarak bin civarında evrakımız veri girişi ve hak kazandırma için bekliyor. Bu bin evrak bizim iki günlük emekle eriteceğimiz bir sayı. Dolayısıyla iki gün önce merkezimize gelmi sisteme dahil edilmiş olan evraka bugün itibariyle yeterlilik kazandırıyoruz; bu süre maksimum iki gündür. Ocak ayında bu rakam yaklaşık olarak kırk beş gün civarındaydı. Kırk beş gün önce gelen evraka bugün yeterlilik kazandırabiliyorduk.
Belgelendirme süreciyle ilgili bizim Mart ayı hedefimiz bir aydı. Bir evrak bize geldiğinde bir ay içerisinde bütün işlemleri yapılıp kişiye teslim edilecekti. Biz bunu başardık. Bugün sabah itibariyle de geçen hafta gelen evrak bugün postaya çıkmış, yani 5 günde evrak işlemi tamamlanmış oluyor. Haziran ayı itibariyle hedefimiz ise bir hafta oldu. Muafiyet kapsamında bize gelen belge bir hafta içinde postadan açılsın, dosyalaması yapılsın, klasörlensin, veri girişi yapılsın, kartı basılsın ve postaya verilsin. Kartı postaya verilip bizden çıktığında en fazla beş gün geçmiş olsun. Bunu şu anda iki gün gecikmeli olarak yedi gün gibi bir sürede yapabiliyoruz.”
Genel olarak bakıldığında sektörde verilen eğitimlerin, eğitim sonrasında sınavın çok zaman kaybettirdiği, hele ki bu kadar yoğun çalışan sektör temsilcileri için bu sistemin gerçekçi olmadığı yönünde tartışmalar var. Bu soruya yanıtınız nedir?
Bu sistemle ilgili görüşlerini belirten Düzgün bu tür düzenlemelerin gelişmiş toplumlarda var olduğunu hatta gelişmişlik göstergelerinin ‘olmazsa olmazı’ şeklinde yorumluyor ve şöyle devam ediyor; “Ulaştırma Bakanlığının burada belirlemiş olduğu yol haritası iyi bir yol haritası. Ancak biz Türkiye’de kurumlar arası ilişkilerde mevcut iletişim alt yapısını çok iyi çalıştırabilen bir ülke durumda değiliz. Yavaş yavaş bu seviyeye gelmeye başladık. Ve geçmişe göre son yıllarda ilerleme hızımız daha da yüksek. Kurumlarla ilgili bazı fikir alışverişlerinde bulunuyorsunuz, bir bilgi lazım oluyor. O kurum başka bir kuruma ‘Biz bu bilgiyi sizinle paylaşamayız’ diyebiliyor. Burada kişisel bilgilerin paylaşımı tabi ki kanuni düzenlemeler gerektiren işler. Dolayısıyla düzenlemeler yapılırken asgari seviyede, hitap edilen kitlenin de özellikleri, istenilen evraklar ve bunlara hizmet üretilecek süreçlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ancak her şeye rağmen gelinen nokta oldukça ümit verici diye düşünüyorum”.
Arşivde 300 Bine Yakın Kart Var
Şuan ellerinde 300 bine yakın basılmış kartın olduğunu da belirten Düzgün şuana kadar 4 milyona yakın kart belgelendirmesi yaptıklarını ifade ediyor. Hali hazırda yürürlükte 3 milyon 800 bin civarında, iptal edilmiş ise 380 bin civarında belge olduğunu ifade eden Düzgün, “Arşivimizde bulunan kartların yaklaşık olarak 100 bini ücretini yatırmamış olanlar. Diğerleri ise ücretini yatırmış ancak ikametgâhında bulunamamış kişilerin kartları. Dolayısıyla burada kişiler adreslerini güncellediklerini bize dilekçe ile bildirdikleri takdirde ya da fax, internet yolu ile bilgilerini ulaştırmaları durumda kartlarını adreslerine gönderebiliriz. Ayrıca bugünlerde adresle ilgili bir çalışma daha yapıyoruz. Bu kişilerin kendileri buraya gelmeden yine bir defaya mahsus kendi imkânlarımızla gönderme şansımız olabilir mi diye? Adrese dayalı nüfus sisteminden alalım istiyoruz. Özellikle bu günlerde seçim olduğu için insanların adresleri daha güncel olacaktır. Bu adreslere bir defa daha göndermemiz durumunda yüzde yetmiş kadarını göndermiş oluruz. En azından arşivimiz de ciddi oranda eritilmiş olur, kişilerin mağduriyetleri giderilmiş olur. Ancak burada temel sıkıntı şu: Belgelendirme ücreti içerisinde posta ücretini de alıyoruz; fakat bir defa posta ulaşmadan geri geldiği taktirde ikinci posta ücreti için kaynağımız bulunmamakta. Bakanlık ile bu konuda görüşmelerimiz ve kaynak arayışımız devam ediyor. Bu süreci biran evvel sonuçlandırmak ve basılmış kartları ikinci defa postaya göndermek istiyoruz.”
Son olarak tavsiye ve iletmek istedikleriniz nelerdir?
Öncelikle sizlere ve sizin şahsınızda Derginize, duyarlılığınız ve bu fırsatı bizlere verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bizler ülkemiz insanlarına en iyi hizmeti üretmek için görev yaptığımız inancındayız. Gazi Üniversitesi olarak Ulaştırma Bakanlığımızın bizlere tevdii ettiği bu görevi layığı ile yapma gayreti içerisindeyiz. Belgelendirme süreci ile ilgili olarak elimizdeki bütün imkânları kullanıyor ve yeni hizmet standartlarımızı oluşturuyoruz. Haziran ayı sonu itibari ile daha hızlı hizmet vereceğimizi buradan duyurabiliriz. Tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.