Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2011 kasım ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı 16 milyon 42 bin 526 taşıt bulunuyor. Bu taşıtların yüzde 50'sinden fazlasının 12 yaşından, üçte birinin ise 16 yaşından büyük olduğu tahmin ediliyor.
Avrupa'daki sıkı emisyon kurallarının önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi de kapsayacağı düşünüldüğünde, hurda niteliğindeki milyonlarca aracın trafikten ihracı daha da önemli bir konu haline geliyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ''Ömrünü tamamlamış araçların kontrolü hakkında yönetmelik'' uyarınca, 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren hurda araçların teslim edileceği kabul yerlerini belirledi.
Bu kapsamda sayıları 842 olan ''Ömrünü tamamlamış araç teslim yerleri'', geçen yıl 44 bin 159 aracı hurda olarak teslim aldı. Bu araçlar otomobil, kamyonet gibi araçları kapsıyor. Kamyon ve otobüs bunların arasında bulunmuyor. Bu taşıtlar 3,5 tonu aşmayan en fazla 8 kişilik oturma kapasitesine sahip taşıtlardan oluşuyor.
Bu noktalarda araç sadece hurda sahibinden teslim alınıyor. Bu araçlar daha sonra arındırma ve söküm işlemlerinin yapıldığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan lisanslı geçici depolama alanları denilen ve şu anda sayıları 58 olan tesislere sevk ediliyor. Burada da gerekli ayrıştırmalardan sonra demir hurdasının kullanımı için demir-çelik fabrikalarına yönlendiriliyor.
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Genel Koordinatörü Hayri Erce, dünya ekonomisinin, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında düşük büyüme yaşayacağını, Avrupa'da bazı ülkelerde de küçülmenin kaçınılmaz olacağını dile getirerek, böyle dönemlerde ülkelerin kendi iç pazarlarına yönelmesinin kaçınılmaz avantaj sağlayacağını kaydetti.
Erce, dünyada ve Avrupa'daki bu tür olumsuzluklar karşısında ülkelerin kendi iç pazarlarında büyümelerinin ve iç pazar dinamiklerini hayata geçirmelerinin önem kazandığına dikkati çekerek, Türkiye'nin kendi iç dinamiklerini hayata geçirmesi noktasında çok şanslı bulunduğunu ifade etti.
16 MİLYONDAN FAZLA ARAÇ
Türkiye'de araç parkının 16 milyonun üzerinde olduğunu, bu araç parkının yüzde 50'sinin 12 yaş, üçte birinin de 16 yaş üzeri araçlardan oluştuğunu dile getiren Erce, ''Bugün Türkiye ekonomisinin bu düşük büyüme sürecinde yaşlı araçların değişimini teşvik etseniz, bir şekilde yaşlı araçların trafikten çekilmesini teşvik edecek bir motivasyon sunsanız, iç piyasadaki canlanmayı daha hızlı kılarsınız ve o zaman 1 milyonlu adetli pazarları daha hızlı yakalarız. Diğer taraftan da üretimde ciddi artışlar olabilir, ihracattan kayıplar karşılanabilir. Yani Türkiye, dünyanın bu düşük büyüme sürecinde iç pazar dinamiklerini çok akıllı değerlendirmesi lazım'' dedi.
Hayri Erce, Türkiye'de bu noktada çok büyük fırsatların olduğuna değinerek, böyle bir olayın Avrupa'da istenilse bile yapılamayacağını, çünkü Avrupa'da araç parkı yaşının çok genç olduğunu ifade etti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın çıkardığı ''Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik'' kapsamında Bakanlıkça uygun bulunan ''Ömrünü tamamlamış araç teslim yerleri''nin belirlendiği dile getiren Erce, bu kapsamda her firmanın 81 ilde ''Ömrünü Tamamlamış Araç Teslim merkezlerini'' kurduğunu söyledi.
"TÜKETİCİ, TESLİM ETMEYE TEŞVİK EDİLMELİ"
Erce, bu sistemin çok güzel olduğunu, ancak kullanılmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çünkü gidip o aracı teslim ettiği zaman onun karşılığında bir ekonomik getirisi yok. Onun yerine bir hurdacıya veriyor. O araçlar da yeniden maalesef sisteme giriyor. Kaçak yedek parça olarak giriyor. Onun yerine bir motivasyon olsa, tüketiciye denilse ki, 'Oto teslim merkezine gidip aracını teslim ettiğin zaman ben sana X lira veriyorum'. O zaman hem insanların eski araçlarını değiştirmek açısından çok ciddi bir motivasyon olacak, gidecek bu oto teslim merkezlerine bu araçlarını verecek, yeni araç alırken ekonomik olarak bir katkı olacak hem de siz iç pazar dinamiklerini hayata geçirmiş olacaksınız ve ekonomik aktiviteyi hızlandıracaksınız. Bu gerçekten üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken ve hayata geçirilmesi gereken bir konu. Hele ki Avrupa'daki sıkıntı daha da baş gösterirse bu tarz organizasyonları aktiviteleri hızla hayata geçirmek gerekecek.''
Türkiye'nin 2023 vizyonu çerçevesinde dünyada ilk 10 ekonomi içinde yer almak istiyorsa, ana ihracat pazarlarının ağırlaştığı bir dönemde, iç pazardaki tüketim dinamiklerini çok iyi harekete geçirmesi gerektiğini dile getiren Erce, anca böyle yaparak diğer ülkeler arasından sıyrılabileceğini kaydetti.