“KARTELLEŞEN BİR TAŞIMACILIK SEKTÖRÜNÜN VURACAĞI İLK YER TÜRKİYE SANAYİSİDİR”
“Belki de Bundan Sonra Yetkililerimiz Karayolu Taşımacılığını Önemser, Feryadına Kulak Verirler ve Bu Salgın Fırsata Dönüştürülür”
Sektörün salgın öncesinde de sıkıntılı bir dönemde olduğunu belirten Karadağ, “Karayolu taşımacılık sektörü salgın öncesinde de zaten kötü durumdaydı. Artı ek vergi mahiyetinde trafik cezaları, karayolu ücretleri… Çok fazla konu var. Üzerine de salgın eklenince ekonomik bir durgunluk söz konusu oldu ve sektörümüz daha çok zorlandı. Ama belki de bundan sonra yetkililerimiz karayolu taşımacılığını önemser, feryadına kulak verirler bu salgın fırsata dönüştürülür. Karayolu taşımacılığı da bir nebze nefes alır. Bizim ümidimiz bu.” diyor.
“Maalesef Bizim Ülkemizde Karayolu Taşımacılığı Üvey Evlat”
Karayolu taşımacılığının göz ardı edilen bir meslek olduğundan söz eden Karadağ şunları dile getiriyor; “Maalesef bizim ülkemizde karayolu taşımacılığı üvey evlat. Yolcu taşımacılığında biraz daha farkındalık var. Çiçek Taksi, Akasya Taksi gibi mesela, bunlar taksileri kamuoyuna tanıtan onların bakış açılarını değiştiren algısal diziler ve çok önemli şeyler. Kamyoncu esnafı ile ilgili benzer şeyler göremiyoruz. Hatta kamyoncu dediğinizde ‘trafik canavarı’ denirdi. Bir dönem bayramlarda kamyonların trafiğe çıkması yasaklanıyordu. Sonra gördüler ki kamyonlar yokken trafik kazaları daha çok oluyor. Tekrar kamyonların trafiğe çıkışına izin verildi. Karayolu taşımacılığı stratejik bir sektördür, bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Biz aynı zamanda kamusal bir işlemi yerine getiriyoruz. Ama bizim ülkemizde maalesef sağlık çalışanları ile ilgili ve bizimle ilgili de kavram kargaşası oluyor. Bence ülkemizde herkes üzerine düşen görevi yapmalı. Karayolu taşımacıları olarak biz de onu en iyi şekilde zor koşullarda yapmaya çalışıyoruz. Hele sağlık çalışanlarını, emekçilerini elbette kutluyorum onlar şu an daha çok zorlanıyorlar. Ama onlar kadar olmasa bile çeyreği kadar bir şeyler hak ediyoruz.”
“Üretim, İthalat ve İhracatın Aksaması İşlerimizin Günlük ve Aylık Sefer Bazında Yüzde 50 Düşmesine Neden Olurken Tahsilatlarımızı da O Bazda Düşürdü”
İşlerinde yaklaşık yüzde 50 oranında düşüş olduğunu ve bu durumdan olumsuz etkilendiklerini dile getiren Karadağ, “Zaten TÜİK raporları da açıklandı. İhracatımız yüzde 40 azalmış. Dolayısı ile biz de limanlardan ithalat, ihracat taşımacılığı yaptığımız için üretim, ithalat ve ihracatın aksaması işlerimizin günlük ve aylık sefer bazında yüzde 50 düşmesine neden olurken tahsilatlarımızı da o bazda düşürdü. Artık dijital ortam söz konusu, yetkiliyi bulmak ve şehirlerarası gidip tahsilat yapmak zorlaştı. Bundan düzeyli bir şekilde etkilendik.” şeklinde konuşuyor.
“Bizim Sektörümüz Zaten Sıkıntılıydı, Salgın Sonrasında Sıkıntılar Katmerlenerek Devam Edecek”
Korona virüs salgın süreci sonrasına dair değerlendirmelerde bulunan Karadağ, “Bizim sektörümüz zaten sıkıntılıydı, salgın sonrasında sıkıntılar katmerlenerek devam edecek. Muhtemelen üretim kirliliği daha çok artacak. Konum olarak lojistik üs konumundayız. Dolayısı ile taşımacılığımız da bundan olumlu etkilendi ama bu olumlu etkilenmeyi bizim sektörümüzde başarı ile devam ettirebilmemiz için devletten beklentimiz var.” diyor ve ekliyor “Devletten beklentimiz açıkçası karşılıksız bir yardım değil. Sektörümüzün de böyle bir talepte bulunacağını düşünmüyoruz. Bizim talebimiz kronikleşmiş sorunların çözülmesidir. Örneğin finansman kaynaklarına erişimimiz zor. Hiçbir taşımacı esnafı herhangi bir bankadan kredi alıp aracını yenileme imkanına sahip değil. Bırakın işletme maliyetini aracını yenileme maliyetine bile sahip değil. Bir kere bunların düzeltilmesi gerekiyor. Kamyoncu esnafında haciz olmayan araç yok. Bankaya gittiğimizde, haciz ibaresine rastlanıldığında zaten evraklarınıza bakmadan sizi kapı dışarı ediyorlar. Vergi dairesi tarafından e-haciz konulmayan kamyoncu esnafı yoktur. Kamuoyunda şöyle anlaşılabilir; ‘kamyoncu vergisini ödemiyor’. Kamyoncu esnafı düzenli ödemiyorsa vergisini, büyük bir çoğunluğu ödüyor. E- haciz HGS, OGS sisteminden kaynaklanıyor.”
“2011 Yılında Getirilen Basel II Kriterleri Kartelleşmeyi Ön Gören Bir Banka Kriteri”
Hacizler nedeni ile finansal destekten yararlanamadıklarını dile getiren Karadağ, “Zamanın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım kamuoyuna açık söyledi; sistemin sağlıksız olduğunu. Hatta muayeneye giden araçların plakalarında delik varsa hemen değiştiriliyor. Çünkü HGS delik olan kısmını başka bir harf olarak okuyabiliyor. Maalesef bunu kanıtlama şansımız yok. Hesabınızda para var, OGS’den geçmişsiniz almamış. ‘15 gün sonra alıyor’ deniliyor, bu sefer de cezası ile tahsil etmeye başlıyor. Derken hesabınız tükeniyor. Bir de 4 katı ile çarpıldığı için yeni paralı karayolu ve köprüler son derece fahiş fiyatlardan düşünülürse 75 ay gecikme ve 4’e katlanması aracın fiyatını aşan bir maliyet. Peki, bu nasıl oluşuyor? Bunu Ulaştırma Bakanlığı otomatik vergi dairesine bildiriyor. Vergi dairesi bunu bir vergi tahsilatı olarak görüyor ve sizin hesabınıza işliyor. O ödenmediği takdirde de e-haciz olarak banka hesabınıza haciz konuluyor. Bu vesile ile sizin finans ile ilişiğiniz kesiliyor. Sektör finansman olanaklarını kullanamaz ise nasıl kendini yenileyecek? Nasıl gelişecek?” diyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor, “Bu işin ilk boyutu, bir diğer boyutu da sadece taşımacıları değil ülkemizi ilgilendiren bir mevzu. Bu 2011 yılında getirilen Basel II kriterleri. Bu kriter kartelleşmeyi ön gören bir banka kriteri. Bizi tamamen dijital bir kart sistemine bağlamış durumda. Diyelim ki bir gecikmeniz var. Sizin skorunuza yansıyor. Faturanızı ödememişsiniz bu skorunuzu olumsuz etkiliyor. Banka ile herhangi bir kredi ilişkiniz olduğunda bu sefer faiz oranlarının en yükseğine maruz kalıyorsunuz. Yani kredi bulsanız bile normal bir işletmenin iki katı kadar fazla faizle kredi bulabiliyorsunuz.”
“Trafik Cezaları, HGS, OGS ve Karayolu Taşımacılığından Kaynaklanan Cezalar Bizim Sektörümüzü Ciddi Anlamda Daralttı”
Sektörün haksız rekabete maruz kaldığını vurgulayan Karadağ şunları dile getiriyor; “Nereden bakarsanız bakın esnafımız dezavantajlı konumda. Haksız rekabete maruz bir sektör. Biz şimdi vergilerimizden çok şikayetçi değiliz, tabi ki ödeyeceğiz, bir devlet çatısı altında yaşıyoruz. Trafik cezaları, HGS, OGS ve karayolu taşımacılığından kaynaklanan cezalar bizim sektörümüzü ciddi anlamda daralttı. En azından bu salgın sonrası HGS, OGS cezalarını belki bir sefere mahsus, 4’e katlanmaksızın faizleri affederek anaparanın ödenmesi bağlamında bir beklentimiz var. Bunun sağlanması kısmen sektörümüzü rahatlatacaktır. En azından bu pandemi sürecinde ödenemeyen SGK ve vergilerimizin yeniden yapılandırılması ile sektörümüzün nefes alacağını düşünüyoruz.”
“Bu Ülkede Ticaret Odaları, Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri, Şoförler Federasyonu Var; ama Tüm Bu Kurumlara Rağmen Sektör Düzelemiyorsa ve Kronikleşmiş Sorunlar Çözülemiyorsa Demek ki Bu Problemler Devletin Nezdinde Detaylı Bir Şekilde Anlatılmıyor”
İlgili Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) olmasına rağmen sektördeki sorunların düzelmediğini belirten Karadağ; “Türkiye’de yaklaşık 20 bin bakkal kapandı, el değiştirdi. Bugün marketler zincirinin birisi televizyonlarda 9 bininci şubesini açtığını söylüyor. 9 bin bakkalın kapanıp yerine bu zincirin açıldığını söylüyor ama maalesef Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’ndan bir çıkış görmedik. Bu ülkede Ticaret Odaları, Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri, Şoförler Federasyonu var ama tüm bu kurumlara rağmen sektör düzelemiyorsa ve kronikleşmiş sorunlar çözülemiyorsa demek ki bu problemler devletin nezdinde detaylı bir şekilde anlatılmıyor. Bütün STK’lar var mı? Var. Sektör yok olmak üzere mi? Evet. O zaman zincirin bir yerinde kopukluk var. O zayıf halkayı bulmak gerek. Bu da sektör ile devletin buluşmasındaki problem.” diyor ve şöyle devam ediyor; “Devlet kime soruyor, bizi temsil edenlere soruyor. Belki yüzde 100 olmasa da yüzde 80 onların görüşleri doğrultusunda kural koyuyor. Eğer onlar da sektöre ilgisizlerse, cevap veremiyorlar ise koyulan kurallar yanlış olduğu için sonuçları da yanlış olacak. Sektör de olumsuz etkilenecek. Maalesef geldiğimiz nokta bu. O zaman ne yapılması gerekiyor? Yurdunu seven aklı başında insanların sektörü doğru kanallarda buluşturması gerekiyor. Kronik problemlerimizi çoktan çözecek hamleler gelmedi. Bundan sonraki süreçte belki uzun vadeli olacak bu, daha rasyonel ve daha sivil örgütlenmeler gerçekleşecek.”
“Sektörümüz Gücünü Birleştirmeli, Biz Motorlu Taşıma Kooperatifleri, Lojistik ve Taşıma Şirketleri Ayrı Değiliz Bir Bütünüz”
Taşıma şirketlerinin bir araya gelerek sorunlara çözüm araması gerektiğini belirten Karadağ, “Sektörümüz gücünü birleştirmeli, biz Motorlu Taşıma Kooperatifleri, Lojistik ve Taşıma Şirketleri ayrı değiliz bir bütünüz. Sektörümüzün bir bütün olarak birleşmesi gerekiyor. Motorlu taşıyıcılar olarak, taşıma modlarının tümünde taşıma yapan şirketler bir araya gelmeli; çünkü bizim sorunlarımız ortak. Bir Taşıyıcılar Kooperatifi üyesi HGS’yi kullanıyor, şirket arabası kullanmıyor mu? Dolayısıyla bunu ivedilikle sağlamamız gerekiyor. Maalesef biz kamyoncu esnafında gördüğümüz duyarlılığı Ticaret Odalarında göremiyoruz. Yani Ticaret Odalarının altında Taşıyıcılar Kooperatifleri ve nakliye şirketlerinin de örgütlü olmasına rağmen bir kıpırdanma görmüyoruz.” açıklamasında bulunuyor.
“Bugüne Kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığının Nakliye Sektörü ile İlgili Projeler Geliştirdiğini Duymadım, Tanık da Olmadım ”
Nakliye sektörüne dair sorunların çözümüne yönelik projelerin olmamasına değinen Karadağ, “Bugüne kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanlığının nakliye sektörü ile ilgili projeler geliştirdiğini duymadım, tanık da olmadım. Bir ara İstanbul Ticaret Odası bünyesinde Kara Taşıma Grubunu oluşturmuştuk, orada bir aktivitemiz oldu. Onun dışında TOBB nezdinde bu yok. Peki, Motorlu Taşıyıcılar Ticaret Odası üyesi mi? Nakliye, lojistik şirketleri üye mi? Üye. Aidat ödüyor mu? Ödüyor. Ancak sorunlar ile ilgili Ticaret Odalarını biz görmüyoruz. O zaman ne yapmamız gerekiyor. Şoförler federasyonu bir tarafta duruyor, federasyon ile ilgili de maalesef çok can alıcı çalışmalar göremiyoruz. O zaman daha sivil bir örgütlülük gerek bize. Bir ara Karayolu Taşıma Kooperatifleri çalışma grubunu oluşturmuştuk. O ciddi düzeyde sorun çözdü. Bizim böyle bir şey yapmamız lazım.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“Kartelleşen Bir Taşımacılık Sektörünün Vuracağı İlk Yer Türkiye Sanayisidir”
Gereken önlemlerin alınmamasının kartelleşmeye yol açacağını vurgulayan Karadağ, “Kartelleşen bir taşımacılık sektörünün vuracağı ilk yer Türkiye sanayisidir. Bugün Tokat’tan İstanbul limanlarına bir kamyonu çok rahatlıkla 3 bin TL’ye götürüp getirebiliyorsunuz, yükünüzü taşıtabiliyorsunuz. Kartelleşme ile 7-8 şirketin eline geçtikten sonra siz Tokat’tan İstanbul’a 3 bin Euro’ya bir kamyonu götürüp getiremezsiniz. Peki, o zaman ne olacak? Bu maliyeti kim ödeyecek? Bu maliyeti T.C. vatandaşı ödeyecek. Antalya’dan İstanbul’a domatesi 750 liraya taşıtamayacaksınız. 2 bin Euro’ya taşıtacaksınız. Bu nereye yansıyacak? Kilo başına yansıyacak. Bunu da vatandaşımız ödeyecek. Yani şunu demeye çalışıyorum bireysel örgütlülüğün dışında kartelleşen bir nakliye sektörünü Türkiye’nin sosyo-ekonomik altyapısı kaldıramaz. Bu ülkeyi yok etmek demektir, bu kadar önemli. Onun için herkes elini taşın altına koymak zorunda. Şu an Türkiye’de bireysel örgütlenen nakliye sektörü çok avantajlı, bunun kullanılması gerekiyor. Ama maalesef gelişen olaylar bireysel nakliye sektörünü hızla yok ediyor.” diyor.
“Ne Acıdır ki, Böyle Çabalarımız Olduğunda Yine Sektörümüzün İçinden Birileri Önümüzü Kesmeye Çalışıyorlar”
Karadağ, sektöre dair mali yeterliliğin sağlanması gerekliliğine yönelik; “Ne deniliyordu 4925 sayılı kanun çıktığında; ‘mali yeterlilik’ deniliyordu. Bu sektörde mali yeterliliği sağlayarak mesleki yeterliliği sağlayacağız. Peki, nasıl olacak? Bu kadar trafik cezası, OGS, HGS ile mali yeterlilik nasıl sağlanacak? Bırakın mali işletmeler için yeterliliğin sağlanmasını, taşımacının mevcut finansmanı yok oluyor. Bunların derli toplu bir şekilde devlet yetkililerine anlatılabilmesi gerekiyor. Ne acıdır ki, böyle çabalarımız olduğunda yine sektörümüzün içinden birileri önümüzü kesmeye çalışıyor. Ama maalesef bindikleri ağacı kesmeye çalıştıklarının farkında değiller.” diyor ve ekliyor, “ Burada biraz da bizi yönetenlerin payı var. Özellikle devleti yönetenlerin bunu çok iyi çek etmeleri gerekiyor. Sonuçta siz eğer işlevsiz, bu sektör için proje üretmeyen kurumların toplantılarına üst düzeyde katılırsanız, oralarda devlet adına boy gösterirseniz bu bir teşviktir. Dolayısıyla yanlış sonuç alırsınız. Bu bugüne kadar böyle gitmiştir ama düzelmesi gerekiyor. Güçsüz devletin güçlü bireyi olmaz yani sonuçta birlikte olunca bir şeyler elde edilir. Devlet ve sektör güçlü olunca içindeki bireyler de güçlenir. Sadece Motorlu Taşıyıcı Kooperatifleri ile hareket etmeyelim çünkü biz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri olarak bu ülkenin taşımacılarının bir kısmıyız. Bunu bir bütün olarak değerlendirmek gerekir”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |