“2013 ve öncesi olan araçlar belirlenen takvime göre TSE’ye başvurup taşıt uygunluk belgesi veya taşıt durum tespit belgesi almak zorundadırlar. Örneğin 2006-2013 model taşıtların 30 Haziran 2015’e kadar başvurmaları gerekiyor. Bu takvime uyulmaması halinde idari para cezası uygulanacak. Yakın zamanda denetimler başlayacak."
Her geçen gün önemi artan bir konu ADR! İnsan sağlığı, çevre sağlığı, güvenlik, ekonomi hep bu başlığın altında barınan konular… Bu önemli konu defalarca sayfalarımızda yer buldu… Bu sayımızda Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Vekili görevinden Genel Müdür Vekilliğine atanan İzzet Işık’a yer veriyoruz. Ve sektörün dikkatle takip etmesi gereken konuları birinci ağızdan bir kez daha öğreniyoruz.
Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürü İzzet Işık’ı makamında ziyaret eden Genel Yayın Yönetmenimiz Nuray Pekcan ve satır başları…
Öncelikle yaptığımız bütün faaliyetleri kamuoyu ile paylaşma imkanı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü bilindiği gibi Bakanlığımızın teşkilat yapısı içerisinde yeni kurulan bir genel müdürlük. Tehlikeli madde taşımacılığı zinciri içerisinde yer alan karayolu, deniz yolu, hava yolu ve demiryolu ile yapılan taşımalara yönelik olarak düzenlemeler yapan bir genel müdürlük. Tehlikeli maddeler özellikleri itibariyle tehlike arz eden maddeler olduğu için lojistiği de çok hassastır. Uluslararası sözleşmelerin belirlemiş olduğu standart ve kurallara uygun olarak bu taşımanın yapılması gerekiyor. Bu kurallara uyulmadığı takdirde herhangi bir dikkatsizlik ve kaza sonucunda son derece büyük felaketlerle karşı karşıya kalınabilir. Dolayısıyla biz dünyada olduğu gibi Türkiye’de de taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler çerçevesinde hassas bir şekilde tehlikeli maddelerin taşınmasına ilişkin düzenlemelerin yapılması için adımlar atıyoruz.
Bilindiği gibi Türkiye 22 Mart 2010 tarihinde ADR’ye taraf oldu. Uzun bir taraf olma süreci yaşadık. ADR’ye taraf olduktan sonra Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığının düzenlenmesine yönelik ikinci mevzuatın hazırlanması yönünde çok önemli adımlar atıldı. Özellikle yeni genel müdürlüğün kurulması ile birlikte bu biraz daha hızlandırıldı. Bu kapsamda Türkiye’de yapılan tehlikeli madde taşımacılığının büyük bir kısmı karayolu ile yapıldığı için karayolu sektörü daha hassas bir sektör konumuna geliyor. Bundan dolayı özellikle ADR’nin Türkiye’de uygulanmasına yönelik ADR çerçevesinde bir takım Yönetmelikler, Tebliğler, Yönergeler hazırlanarak yürürlüğe konulmaktadır. Bunların başında, tehlike maddelerin karayoluyla taşınmasını, yönetilmesini ve denetlenmesini düzenleyen Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmeliktir. Tehlikeli madde taşımacılık zinciri içerisinde yer alana tüm tarafların hak, görev ve yükümlülüklerini belirleyen bir yönetmeliktir. Daha önce 2007 yılında hazırlanan bir yönetmelik vardı. Günün şartlarına göre 2 yılda bir revize edilen ADR sözleşmesi dikkate alınarak bu yönetmelik revize edildi. Yönetmelik 24 Ekim 2013 tarihinde revize edilmiş haliyle yayınlandı.
Yine aynı şekilde, 2004 yılından bu yana yürürlükte olan Karayolu Taşımacılık Faaliyetleri Mesleki Yeterlilik Eğitimi Yönetmeliği kapsamında, tehlikeli madde taşımacılığı faaliyetinde bulunan araç sürücülerinin eğitimine yönelik bir yönerge hazırlandı. Karayoluyla Tehlikeli Madde Taşıyan Araç Şoförlerine Yönelik Mesleki Yeterlilik Eğitimi Yönergesi revize edilerek 2013 yılında yürürlüğe konuldu.
“ADR’de Öngörülen Önemli Bir Mevzuatı Yürürlüğe Koyduk”
Bunların dışında ‘Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı hakkında bir tebliğ hazırlandı. Mayıs 2014 yılında yayınlanarak yürürlüğe konuldu. Bu da önemli mevzuatlardan bir tanesidir. ADR’nin ön gördüğü hatta şart koştuğu bir düzenlemedir. Çünkü tehlikeli madde taşımacılığı faaliyetinde bulunan işletmeler tehlikeli madde güvenlik danışmanı bulundurmak veya bu hizmeti almak zorundadır. Burada da ulusal programda AB’ye aday ülke olarak Türkiye’nin bu konuda taahhüdü vardır. Tehlikeli madde güvenlik danışmanı tebliğinin yayınlanması ile hem AB’ye uyum konusunda taahhüdümüzü yerine getirmiş oluyoruz hem de ADR’de ön görülen önemli bir mevzuatı yürürlüğe koymuş oluyoruz.
“Faaliyet Belgesi Zorunluluğu Getirildi”
Tehlikeli madde taşımacılığı zinciri içerisinde yer alan ve yıllık net 50 ton ve üzeri ; tehlikeli madde dolduran, paketleyen, yükleyen, gönderen, boşaltan, alıcı ve tank konteynır/taşınabilir tank işletmecileri yani Karayolu Taşıma Yönetmeliğine göre Yetki Belgesi sahibi olup taşıma yapan işletmeler dışında kalan işletmelere (bunlar kayıt altında değildi) yayınlamış olduğumuz bir yönerge ile faaliyet belgesi alma zorunluluğu getirdik. Tehlikeli Madde Taşımacılık Faaliyet Belgesi bölge müdürlüklerimiz tarafından düzenleniyor.
Böylece Tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınmasına yönelik olarak yürürlüğe konulan temel 4 dört tane mevzuattan bahsedebiliriz.
İdari olarak bizim temel görevlerimizden bir tanesi de taşımacılığa yönelik olarak bir takım düzenlemelerin yapılması, bunların izlenmesi, yönetilmesi ve denetlenmesidir. Biz bu çerçevede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Tehlikeli madde taşımacılığını Türkiye’de, uluslararası standartlara uygun olarak, belli bir düzene oturtmaya çalışıyoruz. Yönetmeliklerin bir takım öngördüğü ikincil mevzuatlar; yönergeler, genelgeler ve bir takım uygulamalar söz konusu. Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Yönetmeliği ve Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı yönergesi için belli konularda belli bir geçiş dönemleri sağlandı. Bir takım faaliyetler de denetime tabi olarak yürütülüyor.
“Yeni Üretilen Araçların ADR’li Olması Şarttır!”
Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Yönetmeliğinde öngörülen temel unsurlardan bir tanesi araçlarla ilgili olan konudur. Tehlikeli madde taşımacılığında kullanılan araçların ADR’ye uygun olması gerekir. Tabi bunun sosyal- ekonomik şartlarının, ya da idari ve teknik durumu dikkate alarak belli bir zamana yayılması gerekir. En az hasarla süreci yönetmek ve dönüşümü sağlamak önemli.
2014 model araçlar, ADR’li olmak zorundadır. Bunun için de bakanlık olarak TSE ile ortak çalışıyoruz. Bu kapsamda TSE şu ana kadar hem yeni üretilen araçlarla ilgili olarak, üretim yeri uygunluk belgesi veriyor, tank ve ambalajların tasarım onay belgesi ve ayrıca araçların dönemsel teknik muayenesini yapıyor. Yine tankların ilk muayenesi ve ara muayenesi ve periyodik muayenesini yapabiliyor. Dolayısıyla yeni üretilen ADR’li araçlar bu sisteme göre belgelendiriyor.
Mevcut araçların ise TSE’ye başvurup durum tespit belgesi almaları lazım. Yani araçlarının ADR’ye uygunluğunu değerlendirmek üzere Yönetmelikte belirlenen takvime göre başvuruda bulunmaları gerekiyor. Burada 2014’ten önce üretilmiş ve tehlikeli madde taşıyan araçların ADR’ye uygun bir hale getirilmesi ile ilgili süreç ve prosedürden bahsediyoruz. 27 Ağustos 2014 tarih ve 29101 sayılı RG yayımlanan Yönetmelik değişikliğinde;
- 2006-2013 model taşıtlar 30/6/2015 tarihine kadar,
- 2000-2005 model taşıtlar 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında,
- 1996-1999 model taşıtlar 1/1/2016-30/6/2016 tarihleri arasında,
- 1990-1995 model taşıtlar 1/7/2016-31/12/2016 tarihleri arasında,
- 1986-1989 model taşıtlar 1/1/2017-30/6/2017 tarihleri arasında,
- 1985 model ve öncesi taşıtlar 1/7/2017-30/6/2018 tarihleri arasında.
başvuruda bulunmak zorundadırlar.
Bu model araçların yönetmelikte belirlenen bu takvime göre durumlarının tespit edilmesi gerekiyor. TSE bunları kontrol edip durumlarını değerlendirecek. Eğer durumu uygunsa bunlara taşıt uygunluk belgesi verecek. Eğer durumu uygun değilse bunlara taşıt durum tespit belgesi düzenleyecek. Daha sonra bakanlığın belirleyeceği usul ve esaslara göre durumu uygun olmayanlara bir çözüm bulunacak.
“Sektörle Birlikte Çalışıyoruz”
Eski araçların durumunu değerlendirmek için sektörle birlikte bir çalışma yapıyoruz, bir çalışma grubu kurduk. Bu çalışma grubu şu anda çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışma sonucunda durumu uygun olmayan araçlara nasıl bir çözüm bulunacağı yönünde bir sonuca gidilecek. Bunların durumu bir takım tadilatlarla ADR’ye uygun hale getiriliyorsa belli usul ve esaslar çerçevesinde ADR’ye uygunluk belgesi verilebilir. Durumu uygun olmayanlara da zaten Yönetmelikte modeller için belirlenen faaliyete bulunma süreçleri var.
Burada önemli olan husus şudur; bu araçlar 2013 ve öncesi olan araçlar belirlenen takvime göre TSE’ye başvurup taşıt uygunluk belgesi ve taşıt durum tespit belgesi almak zorundadırlar. Örneğin 2006-2013 model taşıtların 30 Haziran 2015’e kadar başvurmaları gerekiyor. Bu takvime uyulmaması halinde denetimler sırasında idari para cezası uygulanacak.
Şöyle açıklayalım, süreç devam ediyor; bizim elimizde, özellikle, Akaryakıt ve LPG dağıtıcı firmaları , taşımacılık dernekleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve TÜVTÜRK ile yaptığımız çalışma sonucunda 55 bin civarında kayıtlı tankerin olduğunu görüyoruz. Tabi net bir rakam değil. Henüz elimizde sağlıklı bir istatistik yok. Bunların biz yüzde 90’ının ADR’ye uygun olmadığını düşünüyoruz. ADR’ye uygun olmayan taşıtların yenilenmesi için belli bir süreç gerekiyor. İlgili tarafların bir araya gelerek bir takım çözüme yönelik kararların alınması gerekiyor. Burada çekici ve tanker kamyonlar var, yarı-römork ve tank dediğimiz üst yapı denilen bir kategori var. Bunların kademeli olarak ADR’ye dönüştürülmesi gerekiyor. Nakliye Firmalarının kendi filolarını ADR’ye dönüştürmesi gerekiyor. Bunun için yatırım planlarının yapılması gerekiyor. Bu süreçte, araç üretim altyapıları geliştirilecek, araçlar, depolar, işletmeler mevzuata uygun hale getirilecek. Eğitimli sürücü ve personel ile Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanları bulundurulacak. Tabi bunların hepsi bir maliyet demektir. Bu da 5 milyar dolar civarında bir yatırıma tekabül ediyor.
“Haksız Rekabet Koşullarını da Önlememiz Gerekir”
Ama bir taraftan da haksız rekabet koşullarının önlenmesi gibi bir görevimiz var. Serbest, adil ve sürdürülebilir bir rekabet ortamında taşımacılığın yapılmasını sağlamak. Mesela kimi firmalar hakikaten büyük paralar ödeyerek yatırım yaptı. ADR’ye uygun araçlar aldı, filolarını yenilediler ve yenilemeye devam ediyorlar. Bir taraftan da ADR’ye uygun olmayan eski araçlarla daha ucuz taşıma yaparak taşımacılık faaliyetini sürdüren firmalar var. Bunun için bizim bir denge sağlamamız gerekiyor. Yönetmelikle, mevzuatla ve sektörle ortak çalışarak bunun alt yapısını oluşturuyoruz.
“Denetimler İçin Kendi Personelimizi Eğitiyoruz”
Denetimleri yapabilmek için bu işle yetkili olan personeli eğitmemiz gerekiyor. 655 sayılı kanun hükmünde kararname kimlerin denetim yapabileceğini belirlemiştir. Burada birinci derece olarak bakanlığın kendi personeli ve bölge müdürlükleri personeli geliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, belediyeler ve gümrük müsteşarlığına bağlı birimleri de denetim sürecinde yer almaktadır. Şu anda bu denetim elemanlarını eğitiyoruz. Türkiye- AB mali işbirliği çerçevesinde bir proje başladı. Tehlikeli Madde Taşımacılığına Destek AB Eşleştirme Projesi. Bir milyon Euro’luk bir proje. Bu proje kapsamında gruplar halinde en az iki yüzün üzerinde denetim elemanını eğitiyoruz. Bunların eğitimleri bu yılsonuna kadar tamamlanacak. Yol Kenarı Denetim istasyonlarını bu denetim için de kullanacağız. Özellikle buralarda tehlikeli madde taşıyan araçlarla ilgili yani yükün ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak, doğru taşınması denetlenecektir. Yükleme, işaretleme ve etiketleme ile araçlarda bulunması gereken belgeler açısında denetimler yapılacaktır. Bu eğitimleri tamamladıktan sonra yılbaşından itibaren daha geniş kapsamlı daha yoğun bir şekilde denetimleri yapacağız.
“Sektörün Sürece Aktif Olarak Katılmasını İstiyoruz”
Sürecin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için, bakanlığımız , kamunun diğer ilgili kurumları ve sektör koordineli olarak çalışıyor. Dolayısıyla sektörün bu sürece daha aktif olarak katılmasını istiyoruz. Hem karar alma hem de uygulama yapmak için. Hem araç üreticilerinin hem de bu araçları kullananların, taşıma zinciri içerisinde yer alan tarafların deneyimlerinden faydalanmak istiyoruz.
Avrupa Birliği kapsamında yürüttüğümüz bu eşleştirme projesi kapsamında çok geniş bir paydaş listemiz var. Tüm tarafların, sektör temsilcilerinin bir e-mail ağı var. Hem de bu çalışmaları yaparken sektörle ilgili bir portföy oluşturduk. Dolayısıyla sektöre çok kolay ulaşabiliyoruz.
Diğer taşıma modları ile alakalı olarak da sektör boş değil. Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü kurulmadan önce de tehlikeli maddelerin deniz yolu, hava yolu ve demir yolu ile taşınmasına yönelik olarak ilgili kurumların o günkü şartlarda geliştirdikleri ve uygulamaya koydukları mevzuatlar vardır. Şu anda taşımacılık o mevzuatlara göre yapılıyor. Deniz yolu ile ilgili olarak, deniz yolu taşımacılığında IMDG KOD dediğimiz tehlikeli maddelerin deniz yolu ile uluslararası taşınması kurallarını belirleyen ve Türkiye’nin de taraf olduğu ve uluslararası taşımalarda uyguladığı bir uluslararası mevzuat var. Bu kapsamda yine Bakanlığımızın yayımlamış olduğu Tehlikeli Maddelerin Denizyoluyla Güvenli Taşınmasına Yönelik 36 Adet IMO Uygulama Talimatı var. Dolayısıyla bu talimatlar çerçevesinde taşımacılık yapılıyor. Ama tehlikeli maddelerin deniz yolu ile taşınmasına ilişkin idari para cezalarının da öngörüldüğü daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. Hazırlanan Yönetmelik taslağı görüşe gönderildi, kamu kurum ve kuruluşların görüşleri alınacak. Yılsonuna kadar onu yayınlayacağız.
Şu anda yürürlükte olan liman tesislerinde tehlikeli madde elleçleyen, yükleyen, dolduran personelin eğitimiyle ilgili eğitim yönetmeliği var. Bu kapsamda eğitimler veriliyor.
Yine hava yolu ile ilgili olarak, Havayoluyla Tehlikeli Maddelerin Taşınması Eğitim yönergemiz var. Bu yönerge kapsamında farklı kategorilerde farklı faaliyet alanlarında eğitimler veriliyor. Burada devam eden bir süreç var.
Demiryolu ile ilgili olarak, TCDD Genel Müdürlüğü’nün yayınlamış olduğu 505 no’lu bir genel emir var. Tehlikeli Maddelerin Demir Yolu ile Taşınması, Yükletilmesi, Boşaltılması ve Depolanmasına ait 505 numaralı genel emirdir. Bu emir çerçevesinde, TCDD Genel Müdürlüğü tehlikeli madde taşınmacılığı ile ilgili faaliyetleri ve taşımcılığı sürdürüyor. Ancak TCDD’nin yeniden yapılandırılmasından dolayı (TCDD bilindiği gibi alt yapı ve işletme diye iki ayrı Genel müdürlüğe ayrılacak, özel işletmelerin de taşıma yapmasına imkân sağlanacak.) tehlikeli maddelerin demir yolu ile taşınması için yeni bir yönetmelik hazırlıyoruz. Bu yönetmelik 2015 yılının başında yayınlanarak yürürlüğe girecek.
Karayoluna ve eğitime dönecek olursak, sürücülerin eğitimi önemli bir konu. Dolayısıyla bizim ulusal mevzuatımızda ADR’de öngörülen bir takım şartlar ve kurallar esas alınarak böyle bir eğitim yönergesi hazırlandı ve yürürlüğe konuldu. Bu yönerge kapsamında 2012 yılının ortalarından başlayarak eğitime çok büyük bir ağırlık ve önem verdik.
“Eğiticilerin Eğitimini Sağladık”
Özellikle Türkiye’de şoförlere yönelik eğitim verecek yetkilendirilmiş eğitim kurumları az olmasından dolayı veya bu eğitim kurumlarında eğitim verecek eğiticilerin sayısının yetersiz olmasından dolayı 2010 yılında bu eğitimlere başlanmış olmasına rağmen Türkiye genelinde yaygınlaştırılamadı. 2012 yılında peş peşe üç tane eğiticilerin eğitimi programı uygulayarak yani eğitim verecek eğitim kurumlarının eğitici ihtiyacını karşılama yönüne gittik. 90’a yakın eğiticiyi, yabancı uzmanları Türkiye’ye getirerek temel eğitim, tanker eğitimi, sınıf 1 ve sınıf 7 eğitimi verecek şekilde eğitip piyasaya arz ettik.
“59 Tane Yetkili Eğitim Kurumu Var”
Bu kapsamda da bir taraftan yeni eğitim merkezlerinin tehlikeli madde eğitimi verecek şekilde yetkilendirdik. Bugün 59 tane eğitim kuruluşu yetkilendirilmiş durumda. 40 binin üzerinde sürücü temel eğitimi, tanker eğitimi, sınıf 1 ve sınıf 7 eğitimi aldı. Bunların bir kısmı sadece temel eğitim, bir kısmı hem temel eğitim hem tanker eğitimi, bir kısmı temel eğitimi ve sınıf 1 dediğimiz patlayıcılara yönelik eğitim ve sınıf 7 dediğimiz radyoaktif maddelere yönelik eğitim de almıştır. Dolayısıyla ADR’nin öngördüğü bu 4 farklı kategoride şu anda Türkiye’de eğitim veriliyor.
“Yılda 6 Sınav Yapmayı Planlıyoruz”
Bu eğitim kurumlarından eğitim almış sürücüler adaylarından merkezi sınava giren ve başarılı olanlara ADR sürücü eğitim belgesini düzenliyoruz. Bu kapsamında yılda 4 kere sınav yapılıyordu 2013 yılına kadar, 2014 yılında biraz aksamalar oldu. Bu yıl Temmuz ayında bir sınav yapabildik. Aralık ayında da ikinci bir sınav yapılacak. Bu eğitim merkezlerinde eğitim almış çok fazla aday var. Temmuz ayında 12 bin 500 sürücü bu sınava girdi. Yine aralık ayında da 10 binin üzerinde bir sürücünün sınava girmesini bekliyoruz. Bu eğitimi alan, sınavda başarılı olan sürücülere biz bu belgeyi düzenliyoruz. Bugüne kadar 18 bin 900 civarında sürücü SRC 5 belgesini almaya hak kazanmıştır. Bu da iyi bir rakam ama yetersizdir. Bu sayının gittikçe artması bekliyoruz.
Sayının artması için eğitim merkezlerini yaygınlaştırma süreci devam ediyor. 2012 yılına kadar 9 tane eğitim kuruluşu vardı. Bugün 59 kuruluş var. Yapacağımız denetimler ve önümüzdeki süreçte sektöre yapılan tanıtım, eğitim panel gibi faaliyetlerle şoför adaylarını bu eğitim merkezlerine yönlendireceğiz. Dolayısıyla hem denetimler hem de yapılacak tanıtım ve bilgilendirme toplantıları ile bu sayının daha da artacağını düşünüyoruz. 2015 yılında bu sınavlar tekrar bir düzene oturacak. 6 tane sınav yapmayı planlıyoruz.
Türkiye’nin sosyal yapısı dikkate alındığında on line eğitim-sınavının kısa vadede yapılabilir olduğuna çok emin değilim. Orta vadede online sınav sisteminin yapılabilirliği, alt yapı ihtiyaçları, riskleri vs konusunda bir ön fizibilite çalışmasını yapıyoruz. Tabi bunlar için belli bir zaman gerekiyor. Bu çalışmaları sonuçta Bakanlık makamının olurlarına arz edeceğiz. Şu anda mevzuatta buna imkân vermiyor.
Bu 59 eğitim kuruluşunun önümüzdeki dönemde kaça çıkması hedefleniyor.
59 eğitim kuruluşunun daha da artması arz talep dengesine bağlı. Dağılımı farklı, belli bölgelerde sayı çok fazladır. Özellikle, Karadeniz, Doğu Anadolu ve güney doğu Anadolu bölgesinde yeni eğitim merkezi açmak isteyen kuruluşların olacağını düşünüyorum. İhtiyaca göre sayı gittikçe artacaktır. Bu yapacağımız tanıtım, bilgilendirme ve denetimlerle beraber eğitim merkezlerinin sayısı artacaktır. Bu eğitim merkezleri aynı zamanda tehlikeli madde güvenlik danışmanı eğitimi de verebiliyor. Bu 59 eğitim kurumundan 18 tane eğitim kurumu bizden tehlikeli madde güvenlik danışmanı eğitimi vermek üzere yetki almıştır.
SRC eğitimlerinin ücretleri konusuna bakanlık olarak müdahil olmuyoruz.
Ücretlendirme konusunda serbest piyasa şartları geçerli. Belirlenen taban ve tavan fiyatları yok. Bakanlık olarak bu konuya şimdiye kadar müdahil olmadık. Tehlikeli madde güvenlik danışmanı için de eğitim kurumu henüz yeterli sayıya ulaşmadığı için eğitici sayısı yeterli olmadığı için fiyatları biraz yüksek olabilir. Eğitim merkezi sayısı, eğitici sayısı arttıkça bu fiyatların düşeceğini düşünüyorum.