DHL Supply Chain, dünyada 60’tan fazla ülkede, 2 bin 400 lokasyonda, 120 bin çalışanı ve 23 milyon metrekare depolama alanında hizmet sunuyor. Şirket yılda 13 milyar euro büyüklüğünde ciroya sahip. DHL Supply Chain Türkiye ise 2000 yılında faaliyet göstermeye başladı. Toplam 1.530 çalışanı ve 315 bin metrekare depolama alanı ile otomotivden teknolojiye, sağlıktan perakendeye yedi farklı sektördeki dev firmalara depolama ve dağıtım yanında etiketleme, paketleme, teknik servis, eve teslimat, yedek parça lojistiği ve ters lojistik gibi hizmetler de sunuyor. DHL Supply Chain Türkiye’nin 17 adet lokasyonu bulunuyor.
Depolama alanını 500 bin metrekareye çıkaracak
DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Hakan Kırımlı, 2011 yılında da yaklaşık yüzde 30 büyüme hedeflediklerini ve bu kapsamda yatırımlarını ara vermeden sürdürdüklerini kaydetti.
Kırımlı, “DHL Supply Chain olarak Türkiye’de organik ve inorganik olarak büyüme planlarımız var. Şu anda şirket satın alma dahil pek çok yeni yatırım gündemimizde yer alıyor. Organik büyüme yönünde 2011 yılı yatırım planlarımız arasında; depolama alanlarımızı arttırmak, yeni depolama teknolojisi ve IT altyapısı yatırımları yapmak gibi konular yer alıyor. Önümüzdeki dönemde kapalı depolama alan büyüklüğümüzü 315 bin metrekareden 350 bin metrekareye, bir buçuk yıl içerisinde ise 500 bin metrekareye çıkarmak istiyoruz. İstanbul’un her iki yakasında ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda bazı illerde yeni depo yatırımlarımız olacak” diye konuştu.
“Son teknolojileri yakından takip ediyoruz”
DHL Supply Chain için teknoloji kullanımının hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğuna vurgu yapan Kırımlı, şirket olarak son teknolojileri yakından takip ettiklerini ve ihtiyaçlarına göre kullanma yoluna gittiklerini belirtti. Depolamada faaliyetlerini en hızlı ve hatasız şekilde yapmalarına yardımcı olan bir yönetim sistemi kullandıklarını ifade eden Kırımla konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Depomuzdaki işlemler RF el ve forklift terminalleri ve PC terminaller yardımı ile yönetiliyor ve raporlanıyor. Gelişmelere göre RFID kullanımını da planlarımız içinde tutuyoruz. Araç takipte kullanılan GPS teknolojisi sayesinde da¬ğıtım aracımızın bulunduğu yeri, hızını, yakıt tüketimini ve taşıma sırasındaki ısı kontrolünü de takip edebiliyoruz.”
Altyapı yetersizliği sektörü zorluyor
Türkiye’de yurtiçi taşımacılığın halen ağırlıklı olarak karayolu ile yapıldığına ve altyapı yetersizliği nedeniyle modlar arasındaki dengenin kurulamamış olduğuna dikkat çeken Kırımlı, “Mevcut demiryolu ağının yetersizliği ve liman bağlantılarının bulunmaması nedeniyle demiryolunun en önemli beslenme noktası olan limanlardan gerçekleşen yük trafiğinin azlığının da altyapı yetersizliğinin önemli bir göstergesi olduğunu söyledi. Ancak atılan adımlar ile zaman içerisinde bu şartların iyileşeceğine inandığını kaydeden Kırımlı, “Özellikle oluşturulacak olan lojistik köyler, üretim merkezleri ve depolar ile deniz yolu, demiryolları gibi alternatif modlar arasında çift yönlü olacak şekilde bağlantıların tamamlanması, sektörün daha çok güçlenmesini sağlayacak. Ayrıca sektördeki çok parçalı yapılanma da hizmet kalitesinin sektör genelinde istenilen düzeye gelmesine engel oluşturuyor. Gerçekleşecek bazı denetleme ve düzenlemeler, bu çok parçalı yapıda konsalidasyonu sağlayarak, hizmet kalitesinin artmasını sağlayacak” açıklamasında bulundu.