Grupman açıldığında birçok ilkleri de beraberinde getirdi. Bize bu ilklerden bahseder misiniz?
Servisimiz, özellikle büyüklük olarak Türkiye’de bir eşi daha bulunmayan bir servis. Bizim için en önemli yenilik, güvenlik test standımızın servisimizde bulunmasıdır. “Güvenlik test standı nedir” derseniz eğer, fren testi yapabiliyoruz bu güvenlik test standında. Yük simülatöründe aracın yük altındaki fren değerlerini görebiliyoruz. Yanal kayma testi yapabiliyoruz. Yanal kayma testinin amacı da aracın
“güvenliğe çok önem veriyoruz”
Tüm araçlara uygulanabiliyor değil mi bu?
Tüm araçlara uygulanabiliyor. En önemli özelliğimiz bu. Çünkü güvenliğe çok önem veriyoruz. Onun dışında yine ilklerden birisi, bünyemizde küçük bir otel odamız var. Yani bizim müşterilerimiz özellikle otobüs grubu uzun yollardan geldikleri için veya yine kamyoncular için de geçerli dinlenme fırsatı bulabiliyorlar burada. Araçları burada tamir ve servis imkİ¢nı alırken onlar da duşlarını alabilecekleri, yatıp uyuyabilecekleri bir imkİ¢na sahipler. Ayrıca mescidimiz var. Çok ferah müşteri bekleme servisimiz var. Orada yine internet hizmeti sunuyoruz. Televizyonumuz var.
Peki, çevre konusunda ne gibi bir sistem var?
“Biz bu yağ atıklarını kanalizasyona karışmaması için yağ ayrıştırıcı sistemi kurduk.”
Biz çevreyi de düşündük. Biliyorsunuz servislerde yağ atıkları çok olur. Biz bu yağ atıklarını kanalizasyona karışmaması için yağ ayrıştırıcı sistemi kurduk. Herhangi bir şeyi yıkadığımız zaman ilk önce bu sistemin içine giriyor suyumuz. Orada yağı ayırıyor. Atık suyu kanala gönderiyor. Yağı da otomatik olarak atık yağ deposuna gönderiyor. Onun dışında yedi tane kanalımız var. Bu kanalların hepsinde merkezi yağlama sistemimiz var. Merkezi atık yağ toplama sistemimiz var. Yine bu atık yağlar da araçtan boşaldıktan sonra otomatik pompalarla atık yağ deposuna gidip ortalığa bulaşmadan, taşıma yapmadan yerine ulaşmış oluyor. Dolayısıyla temiz bir ortam yakalamış oluyoruz. Bunun dışında kaportamızda sistem 5000 dediğimiz yere gömülü şase çektirme cihazlarımız var. Bunun kolaylığı da araç yine geldiği zaman işlemin daha hızlı ve daha milimetrik onarımlar yapılabilmesi için aracı sabitleme yapabiliyoruz. Yine Türkiye’de hiçbir MAN servisinde yok;
“Kendileri dediler. ‘Şuanda Almanya’da böyle bir servisimiz yok’”
Peki, gerek kullandığınız teknoloji gerekse de verdiğiniz hizmeti Avrupa ile kıyaslarsanız nasıl bir durum ortaya çıkmış olur?
Avrupa’dan da üstteyiz şuanda. Çünkü bunu kendileri teyit ettiler. Yaklaşık bir buçuk ay önce MAN’ın üst yönetim kurulu ziyarete geldi. Kendileri dediler. “Şuanda Almanya’da böyle bir servisimiz yok”. En azından Almanya’da olmadığını biliyoruz. Almanya’da yoksa diğer ülkelerde olacağını zannetmiyorum.
“Aldığımız elemanları çok dikkat ederek aldık. Hepsi gerçekten konusunda uzmandırlar.”
Burada hizmet veren elemanlarınız eğitim olarak nasıllar? Yeni birini işe alırken eğitimli olmasına dikkat ediyor musunuz?
Aldığımız elemanları çok dikkat ederek aldık. Hepsi gerçekten konusunda uzmandırlar. Boya ve kaporta bölümündekileri pratik ve teorik sınavlar geçirerek aldık. Mekaniktekileri yine o şekilde seçtik ve aldık. Eğitim düzeylerinin üst seviyede olmasına dikkat ettik. Yine Servis Müdürümüz ODTÜ mezunu, makine mühendisi bir arkadaştır. Kendisinin Borusan geçmişi var. Süper zeki bir insan. Yani eğitim servisimizle Türkiye’deki diğer servislerle kıyasladığımızda oldukça yukardayız. Araç kabulcüleri de özel bir eğitime tabi tuttuk. Müşteri nasıl karşılanır, müşteri psikolojisi nedir? Bunların eğitimini verdik.
Peki, açıldığınız günden beri işleriniz nasıl?
Umduğumuzun üzerinde. Burası ilk açıldığında hesaplarımıza göre günde 2 ya da 3 araba girer diye düşünüyorduk. Şu anda günlük 8–10 arabaya civarında araç girişi var. Hedefimiz bunun 60 civarına ulaşmasıdır.
Peki, Türkiye’de seçim dolayısıyla birçok sektörde durgunluk yaşanıyor. Buna rağmen burayı açtınız. Tam olarak neye güvendiniz?
Biz iki senedir bunun araştırmasını yapıyorduk. Daha öncede otomotiv sektöründe olduğumuz için MAN’ın Türkiye’de böyle bir açığının olduğunu saptadık. İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle Ankara böyle bir açık var. Araç sayısı çok fazla, hizmet verecek servis sayısı ise çok az. Hizmet verenlerin ise yeterli olmadığını gördük.
Burayı açarken otobüse mi yoksa kamyona mı daha fazla ağırlık vermeyi düşünüyordunuz?
Biz yaptığımız araştırmada kamyonun daha fazla olacağını düşünüyorduk. Ki öyle olacak zannederim. Çünkü gerçekten Ankara’da çok fazla kamyon var. Otobüsün çok fazla geleceğini zannetmemiştik. Ama o da şaşırttı bizi.
Verdiğiniz hizmet konusunda nasıl bir fiyatlandırma sisteminiz var? Müşterileriniz fiyatlarınızı pahalı buluyorlar mı?
Hayır, biz zaten yetkili servis olduğumuz için MAN’ın bize vermiş olduğu sistem üzerinden çalışıyoruz. Bizde işçilikler AV olarak çıkıyor sistemden. Yani bir iş yaptığınız zaman bu işin kaç olduğu AV bellidir. 10 AV bir saate eşit oluyor. Zaten yapacağınız işler belli. Periyodik bakım yapıyorsanız o 20 AV’dir . Yani iki saat. Saat üretimimiz belli. Onu çarpınca her şey ortaya çıkıyor. Bu konuda hiçbir müşterimizden şikİ¢yet gelmedi pahalısınız diye. Bir problem yok şu anda.
Bu sistemi sizden başka kullanan var mı?
Piyasada bu AV sistemini kullanan da yok şuanda. Onda da ilki biz gerçekleştirdik. Fabrika çok istemesine rağmen diğer bayiler kullanmamakta ısrarcı olmuşlar. Ama yılbaşından sonra MAN fabrikası mecburi bir şey getirecek. Kullanmayanlara da cezai şart getirecek. Daha önceden bu sisteme alışık olduğumuz için biz direk başladık buna.
“Müşteride Servis Pahalıdır Psikolojisi Var”
MAN Otomotiv’den Ferat Genç ile servis hizmeti konusunda sektörün sorunlarını konuştuk.
Bize ilk önce şirketinizden bahseder misiniz?
Şirketimiz 1977 yılında kurulmuş, 30 yıllık geçmişi olan bir firma. Yedek parça ve servis hizmetinin ikisini aynı anda yürütüyoruz. Yedek parçanın hem toptan hem perakende ihracatını da yapıyoruz. Firmamızda şu an 110 tane personel ile hizmet veriyoruz.
Burada araçlara ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
MAN aracına verilmesi gereken bütün hizmetleri veriyoruz. Mekanik kaporta, boya, yürüyen aksam; buraya gelen bir MAN aracı hasarlı da olsa sağlam da olsa bakımda yapılması gereken bütün işlemlerin hepsini servisimizde yapabiliyoruz.
Peki, müşterileriniz daha çok hangi kesimden?
Ankara’da 30 yıllık bir geçişimiz olduğu için müşterimizin çoğu filo müşterisi. Yani TIR ve otobüs konusunda kurumsallaşmış firmalarla çalışmaya özen gösteriyoruz. Tabi bireysel müşterilerimiz de var. Ama ağırlık kurumsal firmalarda. Ankara dışında ki müşterilerimize de hizmet veriyoruz. Onlarında yine araçlarının bütün tamir ve bakımını biz yapıyoruz.
Peki, ileriye dönük hedefleriniz nelerdir?
Hedefimiz 2007’nin 8 veya 9’uncu ayında İstanbul yolunda daha büyük bir entegre tesis yapmak. Arsayı aldık. İmar çalışmalarını bitirdik. Şu anda proje aşamasında. Proje bittikten sonra inşallah bu sene temelini atmayı düşünüyoruz. 2008’in sonunda veya 2009’un ilk üç ayında orada faaliyete geçmek istiyoruz. O zaman bütün bu kaporta, otobüs ve kamyon servisler hepsi bir yerde olacak.
“Bizim en kolay yaptığımız iş müşterinin arabasını bitirip teslim etmek. Esas zor ondan sonra başlıyor.”
Sektör olarak ne tür sorunlarınız var?
Sektörün sıkıntısı derseniz, bizim işimiz durmuyor ama piyasanın sıkıntısı haliyle bizi de buluyor. Devletin para politikaları ister istemez bizim çalıştığımız firmalara da yansıyor. Bizim en kolay yaptığımız iş müşterinin arabasını bitirip teslim etmek. Esas zor ondan sonra başlıyor. En büyük sıkıntımız şu an tahsilİ¢t.
Devletin para politikasının tam olarak neyinden şikİ¢yetçiğiniz?
Tabi ekonomist olmadığımız için tam olarak da çözemiyoruz. Ama ben ticari bir zihniyetle bakıyorum. Müşterilerimle yaptığım görüşmelerde “biraz daha beklemem lazım, biraz daha önümü görmem lazım” diyorlar. Bu da yine devletin politikasıyla ilgili bir şey diye düşünüyorum. MAN’ın piyasadaki ağırlığı her geçen gün artıyor. O ağırlığın altından kalkabilmek için tabi ki bizim de düzgün insanlarla iş yapmamız gerekiyor. Bir taraftan biz parayı tahsil edip MAN’a ödememiz lazım. Onun da Avrupa’ya ödemesi lazım ki bu sistem düzgün çalışsın. Bu güne kadar öyle bir sıkıntı yaşamadık ama bu günden sonra yaşanacak gibi gözüküyor. Eğer seçimlerden sonra düzgün bir para politikası izlenmezse piyasada bir sıkıntı yaşanacak diye düşünüyorum. Artık bıçak kemiğe dayanmış durumda.
Seçimlerin bunda etkisi var mı?
Seçimlerin de bunda biraz etkisi var tabi. Hem seçim dönemi hem cumhurbaşkanlığının bu hale gelmesi birbirini tamamlayıcı bir etkisi oldu. İnsanlar yüzde 50 acaba diyordu şimdi o acabalar yüzde 80’lere çıktı. “Türkiye’de gerçekten bir sıkıntı olabilir mi”, dövizin çok düşük kalması düşüncesi insanları çok tedirgin ediyor. Biz 1.950 liralık kurdan mal almışız şimdi o malı 1.700 liradan satıyoruz. Orda bizim yüzde 10’luk kar marjımız gitti. Bu sefer de sermayede küçülmeye gidiyorsunuz. Çünkü malınız dövizle geliyor. Fabrika da tabi ki o günkü döviz kuruyla çarpıp malı size teslim ediyor. İnşallah bu sıkıntılar geçici olur, çok kısa zamanda bunu ülke olarak aşarız. Aşmazsak zaten bu bir zincir ve bu zincirin halkaları tek tek kopmaya başlayacak gibi.
Peki, işlerinizi geçen yılla karşılaştırırsanız nasıl bir sonuç çıkar ortaya?
Geçen yıla göre araç girişlerimizde yükselme var. Ama tahsilİ¢tlarda çok büyük düşüşler var. Parayı alamadığınızda o müşteri bir daha geldiği zaman o müşteriye karşı soğukluk hissediyorsunuz. Geçen ki hesabı daha açık duruyor, bir de bu binecek. En büyük sıkıntı paranın bir an önce piyasaya çıkması ama bu enflasyon olayından ötürü ben paranın çok hızlı ortaya çıkacağına pek inanmıyorum. Buradan çıkan biz işimizi iyi analiz edeceğiz işimizdeki bazı masrafları nasıl kısabiliriz küçültme anlamında değil de her işletmenin gözden kaçan bazı masrafları vardır. O masraflarımızı aşağıya çekip belirli bir yerlerden tasarruf etmemiz lazım ki ayakta durabilelim.
Servisinizdeki malzemeler ithal mi yoksa yerli ürün mü?
Ürünlerimiz ithaldir. MAN Türkiye, Almanya’dan ithal ediyor. Bayilere dağıtıyor. Biz de servisler olarak satıyoruz.
Türkiye’de servis hizmetleri veya yedek parça satışlarının pahalı olduğu yönünde bir izlenim var. Bu izlenim hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz pahalı değiliz. Şimdi Türkiye de var olan ağır vasıta araçların hepsinde bu izlenim var. Türkiye de servisler pahalı. Ama pahalı değil. Bu gün her toplantıda genel müdürlerle bunu tartışıyoruz. Piyasayı araştırıyoruz. Piyasada satılan parçanın bizde kaç para olduğunun hesabını yapıyoruz ama müşteride servis pahalıdır psikolojisi var.
Peki, Türkiye’de verilen servis hizmetlerini kalite olarak Avrupa’yla karşılaştırsak, Avrupa standartlarını yakalamış durumda mıyız?
Avrupa standartlarını yakalamış değiliz. Almanya’daki standardı fiziksel olarak yakalayamadık ama iş yapma açısından yani teknik olarak yüzde 90 oranında yakalamış durumdayız. Bu da tabi uzun bir süreç. Birden olmuyor. Teknik eleman yetiştirmek o insanları burada istihdam ettirmek baya bir zaman alıyor.
“İşini bilen insanlar iş yapıyor”
Ankara’da birçok sanayi kuruluşunun olması birçok sektöre olumlu etkiler katıyor. Bu sektörlerden birisi olan taşımacılık sektörü Ankara’da oldukça gelişmiş. Ve bununla ilgili birçok firma hem yurt içi hem de yurt dışı olmak üzere faaliyetlerde bulunuyor. Bu firmaların çok olması Ankara’da ikici el kamyon satan yerlerin de canlı olmasına neden oluyor. Bu firmalardan biri de Uludoğan Otomotiv’in sahibi aynı zamanda Başkent Kamyon Galericileri Sitesi Başkanı Ali Uludoğan ile ikinci el kamyon piyasasını konuştuk.
Bize ilk önce şirketiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şirketimiz 2002 yılında kuruldu. 2002 yılından önce ben zaten 1988 yılından 2000 yıllarına kadar nakliyeyle uğraştım. Ve ondan sonra da ikinci el kamyon alım satım işine başladık. 2002 yılından itibaren de bu işi devam ettiriyoruz. Sektörde de ismimizin olduğuna inanıyoruz.
“Bu Noter’in kesinlikle kalkması gerekir.”
İkinci el araç alım-satımında ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Alım-satım konusunda Noter’in kalmasını istiyoruz. Noter kalkarsa araç sattığımda hemen trafikten gidip ruhsatımızı çıkartırız. Bu sadece bizim için değil kullanıcı içinde böyle. Bu noterin kesinlikle kalkması gerekir.
Peki, Noterin aradan çıkması satış konusunda güvensizlik yaratmaz mı?
Yok! Kesinlikle yaratmaz. Aksine güvensizlik uyandırıyor. Çünkü Noter’e gidiyorsunuz satış işlemi yapıyorsunuz arkasından gidiyorsun trafikten ruhsat çıkarıyorsun. O arada örneğin; arabanın üstüne haciz geldi. Önceden bir şey olmuyordu ama yeni bir kanun değişikliği olduğunu duydum. Şimdi etkiliyor. “Git o haczi temizle de gel” diyor. Yani bizim için de kullanıcı için de bu zor bir şey. Sadece trafikten olduğu zaman gideriz beraber aynı Avrupa’da olduğu gibi bunun ruhsatını çıkarırız. Herkes işine bakar. Eğer haciz varsa zaten trafikte bellidir bu. Bunun devri olmaz. Şimdi Noter’de satış yaparken trafikte haciz geliyor. O zaman her iki taraf da zor durumda kalıyor. Bu yüzden Noter’in kesinlikle kalkması gerekiyor.
“Piyasada güvenin olduğu ortamda işini bilen insanlar iş yapıyor”
Peki, şuanda işleriniz nasıl? Seçimler nedeniyle yaşanan ekonomideki durgunluk sizi de etkiledi mi?
İşlerimiz iyi. Hiç durgunluk hissetmiyoruz. Çünkü memlekette bir güven var. Dikkat ettiyseniz borsa rekor kırdı. Enflasyon düşüyor. Piyasada güvenin olduğu ortamda işini bilen insanlar iş yapıyor. Her sektörde olduğu gibi nakliye sektöründe de işler işini bilenler tarafına kayıyor. İkinci el kamyon işinde de işini ciddi yapanlar aldığı arabanın devrini firmasının üstüne alanlar hiçbir sıkıntı olmadan işi yürütüyorlar.
“Bizim buradaki galericilerden bir farklılığımız var. Bizde kamyon olarak marka farklılığı yok.”
Sattığınız araları sizden daha çok kimler alıyor?
Bizden nihai kullanıcılar alıyor. Firmalar alıyor. Türkiye geneline de araç satıyoruz. Bizim buradaki galericilerden bir farklılığımız var. Bizde kamyon olarak marka farklılığı yok. 4 senedir kimsenin araç almada bir sıkıntısı yok. Sadece en önemli bir konu o da şu: insanlar araç alırken hesabını iyi yapması gerekiyor. Banka kredileri ucuz hesaplı deyip de borcun altına girerlerse eğer; sonunda sıkıntı çekerler. Bu sıkıntıyı çekmemeleri için insanlara diyorum ki bu işi bilmeyen insanlar bu arabayı almasın. Banka kredisi sıfır bile olsa bu işi bilmek gerekiyor.
İkinci el piyasasında fiyatları neler belirliyor?
Tabi ki piyasadaki iş belirliyor. Devletin piyasaya çıkardığı işler belirliyor. Aslında bu arz talep meselesidir. 2003 ve altı araçların fiyatları gittikçe düşüyor. Bu da tahmin ediyorum ki Avrupa standartlarına uyduğumuz için. Eskiden uzun şase on teker araçlar vardı. Bunlar artık yavaş yavaş piyasadan kalkıyor. Şimdi şantiye tipi on teker araçlar var. Damperli dediğimiz araçlar. Bir de tır çekici türünden araçlar. Bir de kırkayaklar var. Yani gittikçe Avrupa normlarına uyan bir sistem var.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |