Kamyonum Dergisi’nin gelenekselleşen toplantılarında üçüncü durak Mersin’di. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleşen toplantıya sektör mensupları ve Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ve Tüvturk’ten üst düzey bürokratlar katıldı.
Nuray Pekcan; “Verimli bir toplantı olacak”
Kamyonum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nuray Pekcan’ın yaptığı açılış konuşmasıyla toplantı başladı. Pekcan konuşmasına “2003 yılından beri değişik etkinliklerle bu sektöre hizmet etmeye başladık.” diyerek başladı.
Sektöre bilgi sağlayacak bir toplantı olacağının altını önemle çizen Nuray Pekcan; “Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, TÜVTURK gibi kurumlardan çok değerli bürokratlarımız burada sizlere bilgi vermek için bulunuyorlar. Sizlerin vasıtasıyla toplantıya katılamayanlara bu bilgilerin ulaşacağını düşünüyoruz. Verimli bir toplantı olacağını düşünerek, katılımcılara ve değerli bürokratlarımıza teşekkür ederek toplantımızı açıyorum.”dedi.
Ufuk Maya; “TCDD’nin Yenice’de oluşturacağı lojistik köy, Ulaştırma Bakanlığı’nın Mersin’e yeni bir konteyner yapma düşüncesi de Mersin’in doğru yolda hareket ettiğini göstermektedir.”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleşen toplantıda ev sahibi olarak Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Lojistik Sektör Temsilcisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya da söz aldı. Maya; “Hepinizin bildiği gibi Mersin taşımacılık sektörüyle var olmuş; geçiminin önemli bir kısmını bu sektörden kazanmış ve kazanmaya da devam etmektedir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kentimizin üstlendiği bu görevi daha da ileri aşamalara taşıyabilmek amacıyla Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın da desteğini alarak Mersin’in uluslararası lojistik üsse dönüşmesi için bizler ciddi çabalar sarf etmekteyiz. Bunun için stratejik yol haritamızı hazırladık; çok yakında bunları kamuoyuyla da paylaşacağız.” dedi.
“Ayrıca TCDD’nin Yenice’de oluşturacağı lojistik köy, Ulaştırma Bakanlığı’nın Mersin’e yeni bir konteyner yapma düşüncesi de Mersin’in doğru yolda hareket ettiğini göstermektedir.” diyen Ufuk Maya, sorunların masaya yatırılması ve bu sorunlara çözüm bulunmasını talep ederek sözlerini noktaladı.
Nevaf Kılıç; “Önümüzdeki süreç ekonomimiz açısından kayıp bir yıl olarak geçecektir. Ciddi tedbirler alınıp, yapısal reformlar yapılmadan bu krizden kurtulamayız”
Kılıç Grup Genel Müdürü Nevaf Kılıç krizin olumsuz etkilerini anlattığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Son derece zorlu bir süreçten geçen sektörümüz, bir yandan tüm dünya ülkelerinin yaptığı gibi küresel krizin olumsuz etkileriyle boğuşmaya başlamıştır. Önümüzdeki süreç ekonomimiz açısından kayıp bir yıl olarak geçecektir. Ciddi tedbirler alınıp, yapısal reformlar yapılmadan bu krizden kurtulamayız. Belirsizliğin devam etmesi, derinleşen krize rağmen ciddi tedbirler alınamaması taşımacılar olarak tedirginliğimiz artırıyor. Kaygılarımız olsa da gelecekten umutsuz olmak bize yakışmaz. Türk lojistik pazarının 2008 yılı sonu itibariyle 90 milyar dolarlık değeri sektörden sektöre değişse de ortalama olarak bir ürünün satış fiyatının % 4 ile % 20’sini lojistik giderleri oluşturuyor. Lojistik giderleri Kuzey Amerika’da gayri safi milli hasılanın % 10’nunu, Avrupa’da % 11’ini, Türkiye’de % 13’ünü oluşturuyor. Buna göre Türkiye’deki potansiyel lojistik pazarının 80–90 milyar dolar olduğu söylenebilir. Başta uluslararası taşımacılık ve gümrük olmak üzere dış kaynak kullanımının % 50 olduğu varsayımıyla mevcut pazar büyüklüğünün 40–45 milyar dolar olduğunu biliyoruz.”
Nevaf Kılıç komşu ülkelerle yapılan ticarette rota değişikliğine gidilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi; “Komşu ülkelerle ticaretimiz gelişiyor; artık yüzümüzü batıya değil; doğuya çevirmeliyiz. Bugün toplam ticaretimiz içerisinde komşu ülkelerle ticaretimiz % 40’ı buldu. 2009-2010 yılları için Irak’tan umutluyuz. Tahminimize göre Irak ile ticaretimiz 25 milyar dolarları bulacaktır. Irak’ın içerisinde Musul ve Bağdat’ta bir takım sıkıntılar var, onlarda giderilirse bizim arkadaşlarımız hem Suriye üzerinden Arabistan’a, hem de Kuveyt’e mal taşıyacak duruma gelir.”
“Mersin’de kurulacak lojistik merkezi taşımacılığa bilimsellik ve bilinç katacaktır”
Mersin lojistik merkezi için adımların atılmasını isteyen Kılıç; “Mersin doğu-batı-kuzey-güney yolları üzerinde demiryollarıyla önemli taşımacılık yapılan illerinden biridir. Her geçen gün kapasitesini arttıran liman yatırımları ve serbest bölgesi başta olmak üzere birçok avantaj ve özelliği de Akdeniz Havzası’nın ve Avrasya’nın en önemli lojistik üssü olmaya adaydır. Lojistik tüm sektörlerle doğrudan ilişkilidir. Günümüzde ulusal ve uluslararası alanda yaşanan zor rekabet koşullarında giderek düşen kar marjlarının olumsuz etkileriyle baş edebilmek; ancak yerinde lojistik tercih ve uygulamalarıyla mümkündür. Doğru uygulanan lojistik yöntemleriyle maliyetlerde düşebilir. Kurulacak lojistik merkezi taşımacılığa bilimsellik ve bilinç katacaktır.”
Lojistik sektörünün en önemli sorunları ve beklentilerini ise Kılıç şöyle sıraladı; “Donanımlı personel ve donanımlı bürokrat, fiziki mekanlar, finansal sorunlar ve sermaye birikim yetersizliği, değişmeyen ve değiştiremediğimiz bürokrat paradigması… Bu paradigma Mersin Serbest Bölgesi’nin koşan bacağına kurşun sıkmıştır. Mevzuat yetersizliği, mevzuattaki KOBİ tanımındaki karmaşa, Ulaştırma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü birimleri, Dış Ticaret Müsteşarlığı birimleri, Gümrük Müsteşarlığı birimleri arasındaki eşgüdüm ve koordinasyon sıkıntıları, bu birimlerin genelge ve mevzuatları arasındaki çelişki, tutarsızlıkların neden olduğu sorunlar ve gecikmeler, Habur Sınır Kapısında yaşanan sorunlar diğer sıkıntılarımızı oluşturmaktadır.”
“Devletimizin elini sırtımızda hissetmek istiyoruz”
Önerilerini ise Kılıç şu sözlerle dile getirdi; “Özel sektörün sınır tanımayan girişimci ruhu ve işletme vergisi harikalar yaratacaktır. Bu anlamda devletimizin elini sırtımızda hissetmek istiyoruz. Bankalarla gerekli mutabakatın sağlanarak, likidite krizi yaşanmaması için kredilerin kullanılması ve kredilerin çağrılmaması yönünde düzenlemelerin yapılması, tüm Avrupa ülkelerinin Türk araçlarına uyguladığı kota sorunları ve uygulamalarının çözülmesi, akaryakıt fiyatlarında taşımacılık sistemine yönelik bire fiyatlandırmanın oluşturulması, (ÖTV’lerin düşürülmesi… vs) ihracatımızın ve sektörümüzün desteklenmesi amacıyla akaryakıt konusunda sınır kapılarımızda uygulanan yükleme noktalarından itibaren ÖTV’siz ve KDV’siz akaryakıt alımına ilişkin düzenlemenin yapılması, ülkeye girişte verilen 550 litre miktarındaki akaryakıtın çıkışlarda olduğu gibi ÖTV’siz, KDV’siz akaryakıt alımı, girişlerde yine sınır kapılarındaki akaryakıt istasyonlarından alınmasına imkân verilmesi, uluslararası taşımacılık şirketlerinin KOBİ kapsamına alınması, özellikle İran giriş çıkışlarında alınan akaryakıt farkının sona erdirilmesi (son zamanlarda 450 dolarlık bir iyileştirme sağlandı ama bence yetersiz), gümrükleme işlemlerinde nakliyecilere tam yetki verilmesi, sektördeki mevcut kapasite sorunun daha fazla derinleştirmemek maksadıyla Karayolları Taşıma Kanunu ve Yönetmeliğinde belirlenen hususlar uyarınca verilen uluslararası taşıma yetki belgelerinin belirli bir süreyle dondurulması, sektörümüzün MTV uygulamasından muaf tutulması, son olarak Şanlıurfa - Habur arası duble yol çalışmalarının acilen bitirilmesini istiyoruz.”
Kılıç sözlerini; “Bölgesel Bilgilendirme Toplantısının düzenleyen sektörün sesi ve çözüm üretmeyi kendine misyon edinen, başta Genel Yayın Yönetmeni Nuray Pekcan olmak üzere Kamyonum Dergisi’ne teşekkür ediyorum. Toplantıların başarılı ve verimli geçmesini diliyorum.” diyerek bitirdi.
Ahmet Cebeci; “Mersin-Adana otobanındaki ücretlendirme kalksın”
Mersin Nakliyeciler Derneği Genel Sekreteri aynı zamanda Deniz Nakliyat firma sahibi Ahmet Cebeci, “Sorunlarımızı gelen kişilere anlatıp; yetkililere ulaştırmaktan bıktık.” diyerek şunları söyledi; “Mersin olarak ne turizm ne de sanayi kenti olabildik. Ancak ve ancak nakliyeciler kenti olabildik; nakliyeciliği de sahipsizlikten olsa gerek dile getiremiyoruz.”
Ahmet Cebeci konuşmasını şu taleple sonlandırdı; “Biz ayakta durabilmek adına Mersin ve Adana arası bu kadar kısa mesafedeki otobanın İstanbul’daki gibi, Gebze’deki gibi ücretlendirilmesinin kalkmasını istiyoruz.”
Çetin Nuhoğlu; “Sınır kapılarındaki mazot sınırlaması kalksın; dövizimiz yurtdışına gitmesin”
Tırsan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu; “Bölgelerimizin bilgilendirme sürecine katkı sağlamak açısından bu toplantılarda Kamyonum Dergisi’ne her türlü desteği vereceğimizi belirttik; bu toplantıların büyük faydası olduğuna inanıyoruz.” diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi; Gümrük kapılarında son noktada ihraç malı taşıyan araçlara ÖTV ve KDV’den muaf olarak verilen akaryakıtın 550 litre ile sınırlandırılması gibi bir durum yok; bu sanırım Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bir uygulaması herhalde; çünkü kanunda da yok. Temel olan şu ki; benim nakliyeci arkadaşım yurtdışına çıkıyor ve son noktada bu mazotu alıyor; bu mazotla beraber Almanya’ya kadar gidecek ve ihraç malını taşıyacak. Doğal olarak kendisi bir gelir elde etmeyecek. Yaptığı şey Türkiye’nin performansı ve ihracatı ile alakalı. Siz taşıma sırasındaki maliyeti nasıl yükseltirseniz o kadar ihracatın maliyeti yükselir. Bu anlamda Bakanlar Kurulu yurt dışına direk çıkış yapılan kapılarda böyle bir uygulama başlattı. Bu Türkiye’nin ihracatının teşvikidir. Bir de son noktadadır; kamyoncu o mazotu aldıktan sonra Türkiye’nin içine dönmüyor; kapıdan çıkıp gidiyor. Eğer siz mazotu sınırlarsanız; bu arkadaşlarımız mazotu Macaristan’dan, Bulgaristan’dan almak zorunda kalıyor; böylece Türkiye’nin dövizi yurt dışına gidiyor.”
Tip onay belgesinin kontrolü noktasında belirsizlik olduğunu ifade eden Nuhoğlu; “Bu belgenin kontrolünün nasıl yapıldığı noktası net değil. Bu konuda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı veya TSE ile birlikte bir çalışma yapılabilir. Motorlu araçlar bildiğiniz gibi şase numarası ile takip ediliyor; treylerde sadece şase numarası var ve münferit tip onay belgesi de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı vermediği için son zamanlarda bu konuda ciddi sıkıntı yaşanıyor. Kötü niyetli şoförler aracın şase numarasını değiştirerek bir başka firmadan fatura alarak, o sahte tip onay belgeleriyle, aracı ortadan kaldırıp tekrar yeni bir model yeni bir araç gibi piyasaya sürüyorlar. O nedenle bu sahteciliği önlemek için tip onay kontrolü yapmak gerekir.”dedi.
Ulaştırma Bakanlığı’ndan denetimler noktasında haksız rekabeti önlemek için daha ağırlık vermesini rica eden Çetin Nuhoğlu hurda araç alımlarını ise şöyle değerlendirdi; “164.000 aracın piyasadan çekilmesiyle 600 milyon lira para piyasaya para girecek. 560.000 araç var; bunun 164.000’i çekilirse inanılmaz bir kapasite boşluğu yaratır. Bu araçların çekilmiş olması bizim araçlarımızın yolunu açar.”
“Her yıl MTV almayın”
Nuhoğlu son olarak şu taleple sözlerini sonlandırdı; “Bu sektör çok önemli; diğer sektörlere destek olan bir sektör. Biz her aldığımız araç için, her yıl MTV ödüyoruz. Bunu almayın bizden.”
Konuşmaların ardından panelin ilk bölümüne geçildi.
Mehmet Özkan; “AB standartlarındaki uluslararası standartlara uygun dijital takograflara geçmemize çok kısa bir zaman kaldı”
İlk panelist Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Ölçüler Standartlar Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özkan; “AB standartlarındaki uluslararası standartlara uygun dijital takograflara geçmemize çok kısa bir zaman kaldı.” müjdesini vererek başladığı konuşmasında şunları söyledi; “Hepinizin yakından bildiği gibi kamyon, çekici ve otobüslerde takograf cihazı bulundurmak zorunludur; ancak bununla ilgili yine kanunda bir takım muafiyetler söz konusudur. Resmi taşıt olarak tescil edilmiş ve bundan sonra tescil edilecek olan araçlar, bir de şehir içi ve belediye mücavir alanı içerisinde yolcu ve yük taşıyan araçlar bu cihazları kullanmaktan muaftırlar. Ülkemizde kullanılan takograflara baktığımızda mekanik, elektronik ve elektromekanik cihazlar olarak ayırabiliriz. AB’nde ise tamamen bunların dışında dijital takograf sistemine 2006 yılından itibaren geçilmiştir.”
“3516 Sayılı Ölçüler ve Ayarlar Kanunu’na göre takograf cihazı uluslararası bilimler sistemine göre üretilmeli, doğru ayarlı olmalı, doğru ayarlı olduğu tespit edilip bir damgalama sistemine geçilmelidir”
Ülkemizdeki takograf uygulamasının kanuni sürecine yönelik ise Özkan şu bilgileri verdi; “Ülkemizde takograf cihazına yönelik mevzuatı incelediğimizde 1986 tarihinde Bakanlığımızca çıkarılmış olan 86/1–8 Sayılı Tebliğ ile takograf cihazı ile ilgili mevzuat yürürlüğe konmuştur. 2006 yılına kadar takografla ilgili durum bu tebliğ içerisinde yürütüle gelmiştir. 2006 yılında AB mevzuatının ülkemiz mevzuatına dahil edilmesi ve bu alanda uygulamaya geçilmesi düşüncesinden hareketle 10736 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı çıkartılmış ve takograf cihazları 3516 Sayılı Ölçüler ve Ayarlar Kanunu kapsamına alınmıştır. Bu kapsama alınınca takograf cihazı bir ölçü aleti olarak adlandırılmıştır; bunun anlamı şu ki; bu cihaz uluslararası bilimler sistemine göre üretilmeli, doğru ayarlı olmalı, doğru ayarlı olduğu tespit edilip bir damgalama sistemine geçilmelidir. Doğru ayarlı olma özelliği kullanım süresi boyunca devam etmelidir.”
Takograf cihazı üreticisinin tip onayı alabilmesi için izlemesi gereken yollara ilişkin ise Özkan; “İlk olarak doğrudan Bakanlığa müracaat edecek. Bakanlık tayin ettiği muayene kuruluşuna yönlendirecek, muayene kuruluşundan alınan test ve uygunluk belgesi sonucunda tekrar Bakanlığa gelecek ve Bakanlık tip onayını ilgili firmaya vermiş olacak. Bir diğer yol, imalatçı doğrudan muayene kuruluşuna başvurarak gerekli test ve işlemleri yapacak, diğer belgelerle birlikte Bakanlığa başvurarak tip onayını almış olacak.”dedi.
Takograf cihazının periyodik muayenesine gelince…
Mehmet Özkan, “Takograf cihazının periyodik muayenesini şu an için henüz belirlemiş değiliz.” diyerek bu konudaki çalışmaların devam ettiğini söyledi. Özkan konuya ilişkin; “Araçların teknik muayeneye gitme süresi ile eş değer olmasını planlıyoruz. İlk akla gelen cihazın arızalanması durumunda yapılacak işlemler neler olmalıdır? Cihazının arızalandığında Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş teknik servise müracaatınızı yapacaksınız; teknik servis gerekli doğrulamayı yaptıktan sonra geçici bir damgalama işlemi yürütecek. 15 günlük süre içerisinde hangi ildeyseniz Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’ne müracaat ederek cihazınızı yeniden damgalandıracak ve kullanıma devam edeceksiniz.” dedi.
Yeni bir süreç başlıyor
Özkan takograf üreticilerinin ve kullanıcılarının dikkatle takip ettiği konuşmasında şunları söyledi; “2010 yılının Haziran ayından itibaren özellikle uluslararası yük ve yolcu taşımacılığında kullanılacak yeni tescil araçların karşı karşıya kaldığı duruma gelince; bu araçlar AB ülkelerinde uygulanan, ülkemizde hala uygulaması olmayan dijital takografları kullanmakla yükümlüdür. Ama üzerine basarak söylüyorum; bunlar yeni tescil araçlar için geçerli; bir sonraki adım ise diğer araçları da kapsayacak şekilde olacaktır, diye düşünüyorum. Kamu olarak bu alandaki çalışmalarımızı son aşamaya getirdik. Sizlerin gerek işleyiş, gerekse mevzuat açısından sıkıntı yaşamamız için gereken tedbirleri almış durumdayız. Bu takograf ülkemizde üretilmediği için belgelendirme ve burada kullanılacak kartların basımı, dağıtımı ve takibi bizler için yeni bir sürecin başlangıcı olacaktır. Bilinmeyen iş ve işlemlerle karşı karşıya kalmak durumunda olacağız. Kamu olarak buna hazırlıklıyız ve çalışmalarımızı yaptık.”
Mevcut takograflar ne olacak?
Özellikle kullanılmaya devam eden takografların durumu ile ilgili ise Mehmet Özkan şu bilgileri verdi; “Mevcut durumdaki takografların ne olacağı sorusu akıllara gelebilir. 3516 Sayılı Ölçüler ve Ayarlar Kanunu alınmamış bir ölçü aletinin damgalanmayacağı yönünde bir hüküm içeriyor. Dolayısıyla daha önce kullanımda olan ve sizlerin araçlarının üzerinde bulunan aracın bir parçası olan takograf cihazlarında mutlaka tip onayı almak durumundadır. Bunun için biz, yoğun olarak üreticilerle temas halindeyiz. En az iki yıllık bir geçiş süreci öneriyoruz. İlk muayeneye kadar cihazını yenileyen ve tip onay almak isteyenler için herhangi bir engel söz konusu değil. Aracınıza çok cüzi miktarlarla eskisini verip, tip onaylı olanını almanız mümkün. Ancak sizleri herhangi bir sıkıntıya sokmamak için iki yıllık bir geçiş süreci tanımayı öngörüyoruz. Bunun için mevzuat düzenlenmesi Bakanlığımızca son aşamaya getirilmiştir. Test ve muayenelerini yapacak kuruluşların kriterleri belirlendi. O kriterlere uyan kurumların çalışmaları son aşamasına getirildi ve muayene işlemlerinde teknik kriterlerin ne olacağı çalışması sonuçlandırıldı. Ve sizin için en önemli aşama olan teknik servislerin belirlenmesi de son aşamaya getirildi. Bu servisleri yetkilendirdiğimizde sizlere kullanımdaki ve yeni çıkacak takograflarla ilgili hizmet verecek duruma gelecektir.”
Uluslararası alana yönelik ise Özkan; “Bizim ülke olarak ve kurucu olarak imzaladığımız ATR Anlaşması dediğimiz bir anlaşma söz konusu. Bunun anlamı uluslararası karayolu taşımacılığı yapan taşıtlarda çalışan personelimizin çalışmalarına ilişkin 1 Temmuz 1970 yılında imzalanan Avrupa Anlaşması var. Bu anlaşma 1976 yılında yürürlüğe girdi. Biz de ülke olarak bu anlaşmayı ilk imzalayan ülkelerden birisiyiz. Bahsi geçen dijital takograf Avrupa Birliği ülkelerinde 1 Mayıs 2006 yılında zorunlu uygulamaya konulmuştur. ATR anlaşmasına taraf olan ve AB’ne aday ülkeler içerisinde yer alan ülkelere 16 Haziran 2010’a kadar süre tanınmıştır. Yeni tescil edilecek araçlar bu cihazlarla donatılmalıdır.” dedi.
Dijital takograf uygulamasına geçtiğimizde sistem içerisinde yer alacak kurum ve kuruluşlar nelerdir?
Özkan yukarıdaki sorunun yanıtını arayanları şöyle bilgilendirdi; “İlk önce ülke otoritesi yani uluslararası otorite belirlenecektir. Bu amaçla yapılan çalışmalarla ulusal otoritemiz belirlenmiştir. Çok kısa zaman içerisinde kamuoyuyla paylaşılacaktır. Bir diğer otorite kart dağıtım otoritesidir; ulusal otoritenin belirlenmesiyle görev dağılımı içerisinde çok kısa zamanda belirlenecektir. Avrupa Araştırma Merkezi ve AB ile birlikte iş ve işlemleri yürütecek bir merkezimizin de çalışması son aşamaya gelmiştir. Dijital takografta kullanılacak olan kartların kişiselleştirmesini yapacak kuruluşlar yine ulusal otorite tarafından belirlenecek ve açıklanacaktır.”
Dijital takograflarla ilgili sürecin gelişimi
Özkan konuşmasını şu özetle noktaladı; “Ulusal otoritenin belirlenerek AB komisyonuna bildirilmesi, ulusal güvenlik politikasının hazırlanarak deklare edilmesi ve AB komisyonuna gönderilmesi, kartları basacak, kişiselleştirecek ve dağıtımını yapacak kuruluşun tespit edilmesi, kartlar için güvenlik sertifikası ve tanınırlık sertifikasının alınması, ulusal yetkili otoritenin takograf sistemi bilgi işlem ağını kurarak AB komisyon ile veri alışverişinin sağlanması, takografı işletmeye açacak olan servis kriterlerinin belirlenmesi ve servislerinin yetkilendirilmesi. Dijital takograflarda kullanılan kartlara geldiğimizde sürücü kartı, servis kartı, firma kartı ve denetim elemanı kartı diye dört farklı tip kart kullanılmaktadır. Dördünün de tip onayı almış olması istenen hususların başında gelmektedir. Bu kartlar için güvenlik sertifikası alınması zorunludur. İşletilebilirlik sertifikası alınması da zorunludur.”
Zafer Dağlar; “Sektörün % 98 yetki belgesi sistemine dahil”
Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Zafer Dağlar, kendi haline bırakılan karayolu taşımacılığının kendi dönemlerinde yeniden yapılandırıldığını söyledi. “Sektörün % 98 yetki belgesi sistemine dahil edilmiş durumdadır.”dedi.
İlgili Bakanlıklar ve birimlerle birlikte etkin denetim yaptıklarını ifade eden Dağlar, seyyar ve diğer etkin denetimlerle kestikleri ceza miktarları hakkında ayrıntılı bilgi verdi.
Araç muayene istasyonları ile ilgili de bilgi veren Zafer Dağlar, araç muayene istasyonlarında randevulu sisteme geçildiğini de hatırlattı.
Tüm taşımalarda geçiş belgesiz uygulamayı hedeflediklerini belirten Zafer Dağlar uluslar arası anlaşmalarla ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı. Otomasyon sistemi ile artık elektronik ortamda verilere ulaşılabilmenin kolaylığını da belirten Dağlar, bu sistemle verilere çok kısa sürede ulaşıldığını söyledi.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Şube Müdürü Kemal Oktar, motorlu taşıtlar vergisi affı, indirimli ÖTV oranlarının uygulanması, yurt dışına çıkışta ÖTV’siz motorin alımı, uluslararası taşımacılıkta KDV istisnası konularında bilgi verdi. Kemal Oktar ayrıntılı olarak yaptığı sunumda şu bilgilere yer verdi; “5838 Sayılı Kanunun Geçici 2. Maddesi uyarınca motorlu taşıtlar vergi affından yararlanacak araçlar dört grupta düzenlendi. Bu düzenleme hurdaya ayrılan 31 ve daha büyük yaştaki araçları, yok olan veya taşıt niteliğini kaybeden 12 ve daha büyük yaştaki araçları, 5.7.2003 tarihinden önce çalınan araçları, 25.5.1997 tarihinden önce noter senediyle satılıp kayıt ve tescil kaydı değiştirilmeyen araçları kapsıyor. 1979 ve daha eski model araçların hurdaya ayrılarak teslimi için, yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren faaliyeti olmayanlar adına kayıtlı, Model yılı 1979 ve daha eski olan, otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtı, panelvan, otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet, TIR çekicisi, motorlu karavan, motosiklet ve benzerleri bedelsiz olarak İl Özel İdaresine, veya azami ağırlığı 3,5 tonun üzerindeki Kamyon, Tanker ve TIR Çekicileri ile sürücü dahil 16 ve daha fazla koltuklu Otobüsler MKEK Hurda Müdürlüğüne, teslim edilmek suretiyle uygulamadan yararlanmaları düzenlenmiştir. Mülkiyeti muhafaza, rehin, haciz konulmuş araçlarda bunların kaldırılması gerekir.” (Vergi ve benzeri kamu alacakları için 6183 sayılı Kanuna göre konulan hacizler hariç)
“Mükellefiyeti olanlar kendi vergi dairesine, olmayanlar herhangi bir vergi dairesine dilekçeyle başvurarak taşımacılık dışında bilanço esasına göre defter tutmasını gerektiren faaliyeti olmadığına dair yazı alacak”
Oktar konuşmasını şöyle sürdürdü; “Mükellefiyeti olanlar kendi vergi dairesine, olmayanlar herhangi bir vergi dairesine dilekçeyle başvurarak taşımacılık dışında bilanço esasına göre defter tutmasını gerektiren faaliyeti olmadığına dair yazı alacak. Bu yazı ve bir dilekçe ile trafik tescil kuruluşuna başvurularak belge alınacaktır. Bu kapsamdaki işlemlerde “Temiz Kağıdı” aranmayacak. Vergi dairesi ve trafikten alınan yazılarla birlikte bir dilekçeyle herhangi bir il özel idaresine başvurularak 30.6.2010 tarihine kadar araçlar bedelsiz teslim edilecek. İl özel idaresince düzenlenecek teslim tutanağı ve bir dilekçeyle trafik tescil kuruluşuna başvurularak aracın hurdaya ayırması işlemi tamamlanacak. Kayıt ve tescil edilmemiş araçlar için noter senedi veya kamu kurumunun satış belgesi ibraz edilerek ikametgah veya işyerinin bulunduğu yerdeki trafik tescil kuruluşuna başvurulacak ve önce tescil, sonra hurdaya ayırma işlemi yapılacak. Araçlarını Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Hurda Müdürlüklerine teslim edecek olanlar da vergi mükellefi ise kendi vergi dairesine, değilse herhangi bir vergi dairesine dilekçeyle başvurarak daha önce belirtilen yazıyı alacaktır. Bu yazı ve bir dilekçe ile herhangi bir trafik tescil kuruluşuna (6183 sayılı Kanuna göre haciz şerhi bulunanlar tescilli olunan trafik bürosuna veya aracı teslim edecekleri hurda işletmesinin bulunduğu yer tescil bürosuna) başvurularak hurdaya ayırma işlemi gerçekleştirecektir. Vergi dairesi ve trafikten alınan yazılarla birlikte bir dilekçeyle araçlar 30.6.2010 tarihine kadar (Ulaştırma Bakanlığınca belirlenen takvime göre) MKEK Kırıkkale, İzmir (Aliağa) veya Kocaeli (Seymen) Hurda Müdürlüğüne teslim edilecektir. (4925 sayılı Kanun m.33/5 ve Ulaştırma Bakanlığının 56 Sıra No.lu Tebliği.) Bu kapsamda hurdaya çıkarılan araçlarla ilgili olarak 31.12.2009 tarihine kadar tahakkuk edip ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi, gecikme zammı, gecikme faizi ve cezaları ile 31.12.2008 tarihine kadar plakaya kesilmiş olan cezalar terkin edilecektir.
“Başvurusunu 31.12.2009 tarihinden sonra yapanlar 2010 yılına ait MTV’nin birinci taksidini ödeyecekler”
Oktar sözlerini uyarılarla şöyle sürdürdü; “Ancak başvurusunu 31.12.2009 tarihinden sonra yapanlar 2010 yılına ait MTV’nin birinci taksidini ödeyeceklerdir. 30.6.2010 tarihine kadar aracını hurdaya ayrılıp teslim etmeyenler bu uygulamadan yararlanmayacaktır. Yok olan veya taşıt niteliğini kaybeden 1998 ve daha eski model araçların tescil kaydının silinmesi ile ilgili de bir düzenleme getirilmiştir.
Yok olduğu veya taşıt niteliğini kaybettiği mahkeme kararı, itfaiye, polis, jandarma tespit tutanağıyla; yurt dışına çıkıp orada çalınma, yok olma, taşıt niteliğini kaybetme vb. nedenlerle geri gelmediği Dışişleri Bakanlığı veya gümrük idaresi yazısıyla ispat edilen veya 1.1.2004’den itibaren trafik cezası kesilmemiş, sigorta yaptırılmamış, araçta, tescil belgesinde veya sahibinin adres bilgilerinde değişiklik yapılmamış, yaralamalı veya ölümlü kazaya karışmamış, sürücü belgesine ceza kesilmemiş olması nedeniyle yok olduğu ya da taşıt niteliğini kaybettiği kanaatine varılan 1998 ve daha eski model araçlar, birikmiş MTV borçlarının 1/4’ü ödenmek suretiyle hurdaya ayrılabilecektir. Bu amaçla aracın tescil kaydının bulunduğu trafik tescil kuruluşuna bir dilekçe ve ilgili belgelerle birlikte başvurulacaktır. İlgili trafik tescil kuruluşundan alınacak yazının ekleneceği bir dilekçeyle MTV yönünden bağlı olunan vergi dairesine başvurulacaktır. Ödeme süresi gelmiş ve geçmiş olan motorlu taşıtlar vergisi toplamının 1/4’ü 31.12.2009 tarihine kadar ödenecektir. Vergi dairesi ödeme yapılan araçları üç gün içinde trafik tescil kuruluşuna bildirecek, temiz kağıdı aranmadan trafik tescil kaydı silinecektir. Kaydı silinen araçla ilgili MTV’nin 3/4’ü, gecikme zammı, faizi, cezası silinecek, vergi borçlarıyla ilgili 6183 sayılı Kanuna göre konulan hacizler kaldırılacaktır. Kaydı silinen aracın daha sonra bulunması veya var olduğunun tespiti halinde, alınmayan vergi, ceza, zam ve faizler toplamı ilgili yılın ocak ayı itibariyle MTV olarak istenecektir.”
5.7.2003 tarihinden önce çalınmış olan araçlar ne olacak?
Oktar sözlerine vergi dairesi kayıtlarında 5.7.2003 tarihinden önce çalındığına dair kayıt bulunan araçlarla ilgili olarak” düzenleme ile devam etti ve şunları söyledi; “Çalınma tarihi ile (5.7.2003’den önce olmak koşuluyla) bulunma tarihleri arasında, henüz bulunmamış ise 5.7.2003 tarihine kadar tahakkuk etmiş, 28.2.2009 tarihine kadar ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi, zamları, faizleri, cezaları ile plakaya kesilen para cezaları, mükellefin başvurusuna gerek olmadan vergi dairesince silinecektir.
25.5.1997 tarihine kadar noter senediyle satılıp tescil kaydı değiştirilemeyen araçlarda durum ne?
25.5.1997 tarihinden önce noter satış senediyle satılan, ancak alıcının kendi üzerine kayıt ve tescil ettirmediği araçların satıcının 28.2.2009 tarihine kadar vergi dairesine başvurmamış olması nedeniyle satıcı adına tahakkuk eden MTV, gecikme zammı, faizi, cezaları, plakaya kesilen cezalar, satıcının 31.12.2009 tarihine kadar başvurması üzerine (alıcı adına tescil yapılıp) silinecektir.”
İNDİRİMLİ ÖTV ORANLARI
17.3.2009–15.6.2009
Tarihleri Arasında
Araç Cinsi ÖTV Oranları Geçerli Olan Oranlar
TIR çekicisi 4 1
Kamyon, Kamyonet 4 1
Kapalı kasalı panelvan 10 1
Otobüs (26 +) 1 0
Midibüs (16 - 25) 4 1
Minibüs (10 – 15) 9 2
Otomobil, Jip, Karavan (<1600 cm³) 37 18
(1600-2000 cm³) 60 54
(2000< cm³) 84 80
Motosiklet (< 250 cm³) 22 11
(250 < cm³) 37 32
Yurt dışına çıkış yapan araçların vergisiz motorin alımı hangi sınır kapılarında geçerli?
Kemal Oktar; “İhraç malı taşıyan C1, C2, L2, M3 yetki belgeli TIR ve kamyonlar yurt dışına çıkış yaparken vergisiz motorin alımından yararlanabilir.” diyerek şu bilgileri verdi; “ Ambarlı, Pendik, İpsala, Tekirdağ, Kapıkule, Hamzabeyli, Çeşme, Çanakkale Kepez, Gürbulak sınır kapılarında uygulanır. Sadece motorin alımları bu kapsamdadır.
İstisnadan yararlanılabilecek yakıt miktarları:
* TIR çekicileri için 550 litreyi,
* Kamyon ve tankerler için, istiap haddi;
- 15 tona kadar olanlarda 300 litreyi,
- 15 tonun üzerinde olanlarda 400 litreyi,
* Frigrofik depoları için ayrıca araca tanınan miktarı, geçmemek üzere, aracın standart depo hacmi kadardır.”
Türkiye’den yurt dışına veya yurt dışından Türkiye’ye yapılan, ya da yurt dışından başlayıp Türkiye’den geçip yurt dışında biten yük ve yolcu taşımacılığı KDV’den istisna tutuluyor
Uluslararası taşımacılıkta kullanılacak aracın kiralanması istisna kapsamına girmemektedir. Ancak aracını kiraya veren aynı zamanda bu araçla yapılacak taşımacılığı organizatör firmaya karşı yüklenirse, bu durumda KDV istisnası uygulanabilecektir. Yurt dışındaki bir noktadan başlayıp, Türkiye’den geçmeksizin yine yurt dışındaki bir başka noktaya yapılan taşımacılık KDV’nin konusuna girmemektedir.”
Uluslararası taşımacılıktan doğan KDV iadeleri konusunda verdiği bilgilerle konuşmasını sonlandıran Oktar şunları söyledi; “Mükellefin kendisinin, adi ortaklık veya kolektif şirketlerde ortaklık payıyla sınırlı olmak üzere ortakların vergi ve SGK primi borçlarına, miktarına bakılmaksızın mahsup edilir. Her bir aylık iade tutarı 1.000 liranın altında ise ilgili belgeler vergi dairesine ibraz edilmek suretiyle nakden iade edilebilir. 1.000 liranın üzerindeki iadeler inceleme veya YMM iade raporu düzenlenerek ya da teminat verilerek yerine getirilir. Karşılıklılık ilkesi çerçevesinde yabancı taşımacıların Türkiye’de ödedikleri KDV, İstanbul Ulaştırma Vergi Dairesince iade edilmektedir.
Ethem Ceylan; “Sınır Gümrük İdarelerinde herhangi bir sorunla karşılaşmamaları ve gecikme olmaması için tır karnesinde taşıdığı eşyaya ilişkin bilgilerin tam ve eksiksiz olarak girilmesi gerekiyor”
Gümrük Müsteşarlığı Gümrük Müdürü Ethem Ceylan, tır karnesi kapsamında uluslararası taşıma yapanların karşılaştıkları sorunlar ve uygulanan çözüm yöntemlerine ilişkin bilgi verdiği konuşmasında şunlara değindi; “Tır karnesi sitemiyle ilgili Sınır Gümrük İdarelerinde herhangi bir sorunla karşılaşmamaları ve gecikme olmaması için tır karnesinde taşıdığı eşyaya ilişkin bilgilerin tam ve eksiksiz olarak girilmesi gerekiyor. Tır karnesinde gümrük idaresince yapılan tescil işlemleri ve diğer işlemlerin doğru olarak yazılıp kontrollerinin yapılması gerekmektedir. Hatalı ya da eksik girildiğinde sınır gümrüğünde sorun yaşanabiliyor. Bu da yazışmalarla çözülerek işlemler tamamlanıyor; aracın çıkışı gerçekleştiriliyor. Firma yetkilileri gümrükle ilgili işlemleri ciddiye alıyorlarsa sorun yaşanmıyor zaten.”
Serkan Üzülmez; “Yapılan çalışmalarla ağır vasıtanın karıştığı kaza oranları büyük ölçüde azaldı”
Mersin Trafik Denetleme Şube Müdür Yardımcısı Serkan Üzülmez, “Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü olarak asli gör
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |