Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, 7 gün 24 saat sismik olarak Marmara Denizi'ni izlediklerini belirterek, "Ekstra anormal bir durum yok. Halkı normal günlerin dışında paniğe sevk edecek bir durum söz konusu değil." dedi.
Özener, Fransız Le Figaro gazetesinin "İstanbul'da deprem basıncı en yüksek seviyede" başlıklı haberi üzerine, yaptığı açıklamada, bu haberin, yeni bir bilgi içermediğini söyledi.
Türk bilim insanlarının 1999 Marmara depreminden sonra bir sonraki depremin Marmara denizi içinde olacağını, İstanbul'u etkileyeceğini, 7 ve üzeri büyüklükte gerçekleşeceğini söylediklerini vurgulayan Özener, Marmara Denizi'nde araştırmalarının devam ettiğini anlattı.
Haluk Özener, 2,5 senedir Marmara Denizi'nin ortasına kurdukları jeolojik ölçüm yöntemleriyle incelemelerini sürdürdüklerine ve 600 günden fazla veri topladıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Marmara'da bilimsel çalışmalar devam ediyor. 7 büyüklüğünde deprem olacağı bilgisi sürpriz bir bilgi değil. 7 gün 24 saat sismik olarak Marmara Denizi'ni izliyoruz. Ekstra anormal bir durum yok. Halkı normal günlerin dışında paniğe sevk edecek bir durum söz konusu değil. Yazıda 'depremin 7 ila 8 büyüklüğünde olabileceği, ancak bunun bugün mü 30 sene içinde mi olabileceğini bilinmediği' yer alıyor. Biz bunu 20 sene önce söyledik. Aynı gerçeklik devam ediyor, anormal bir durum yok. Depremin yeri ve büyüklüğü ile ilgili yeni haberler değil. Depremin nerede olabileceğini, ne büyüklükte olabileceğini tahmin edebiliriz ama zamanını söyleme şansımız yok. Bundan 6 ay önce de benzer yazılar çıktı, bu tür yazılar sürekli çıkıyor."
Depremin bir doğa olayı olduğunu hatırlatan Özener, Marmara'nın fay hattı nedeniyle hareketli bir bölge olduğunu ifade etti. Özener, "Bu deprem tekrarlayacak, ne zaman tekrarlayacak bunu bugünkü teknoloji ile söyleme şansı yok. Depremi engelleyemeyiz ama depreme hazırlıklı olmamız lazım, depremle yaşamayı öğrenmemiz, deprem zararlarını önleyecek önlemler almamız lazım." diye konuştu.
"Olağanüstü bir durum değil"
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ali Pınar, metnin Marmara Denizi altında kurulan gözlem ekibinde rol alan Fransız bilim adamlarının yayınladığı rapora dayandığını belirtti.
Bunun bilimsel bir çalışma olduğunu, Marmara Denizi'nde bu şekilde bilimsel çalışmalar yapıldığını ifade eden Pınar, bu yöndeki incelemelerin de devam ettiğini söyledi.
Pınar, "1999'daki depremden sonra Marmara Denizi'nde çok sayıda araştırma yapıldı. Bu şekilde benzer makaleler görmek mümkün. Bu olağanüstü bir durum değil. Marmara Bölgesi için herhangi bir yeni bir durum söz konusu değil. Deprem etkinliğinde herhangi bir anormallik yok. Marmara Denizi etrafında herhangi bir hareketlilik yok. Sismik cihazlarla yapılan gözlemlerle, depremin uzunluğu, derinliği ve büyüklüğü hesaplanabilir. Ancak depremin ne zaman olacağını bilmek mümkün değil." ifadelerini kullandı.
"Bunlar palavra şeyler"
İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, sosyal medyada yer alan İstanbul'da deprem beklentisi konusundaki söylentileri ciddiye almadığını söyledi.
Üşümezsoy, Kumburgaz çukuruyla Çekmece'den başlayan iki fay hattının varlığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Fakat o fay hatları birbiriyle bağlantılı değil. Marmara'da kırılmadığı söylenen fay hattı burası. Şimdiki söylenti 50 kilometrelik bu fay hattı için. Bu fay hattında şu an aktif bir depremselliği göremiyoruz. Bu fay hatları üzerinde değişik söylentiler oluyor fakat söz edildiği gibi bir hareketlilik yok. Depremde ses dalgası çıkmaz. Tam tersi uzun süre hareketsiz kalınır ve susmuş olan bu yapı birdenbire patlar. Oradaki fay hatlarında sızıntılar oluyorsa bu tehlikesizliği gösterir. Bu söylentiye itibar etmemek gerekir."
Söz konusu fay hatlarının da büyük bir deprem yaratmayacağını dile getiren Üşümezsoy, "Burası iki küçük faydan oluşuyor ve kitlenme derecesi çok sığ. Faylarda akma var ve bunlardan 'Büyük bir deprem geliyor.' söylemi kulağından tutarak fili tanımlamak gibidir. O fay üzerinde ciddi bir stres birikimi görmüyoruz. Bahsedilen konu eski bir varsayımdır, gelecek en büyük deprem de 1999'dakinin üzerine çıkamaz." değerlendirmelerinde bulundu.
Jeofizik Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Le Figaro'da geçmişte yapılan bir çalışmanın yeni gibi sunulduğunu ifade ederek, yazının sonunda depremin zamanın önceden belirlenemeyeceği bilgisinin yer aldığını söyledi.
Yazının kötü bir çeviri olduğunu kaydeden Gündoğdu, "Bizim istasyonlarımıza hızlı bir şekilde baktım, herhangi bir anormallik yok şu anda. Biz o istasyonlarda birçok şeyi görebileceğimizi biliyoruz, orada bir belirti yok. Bir sürü değişkenin ölçüldüğü istasyonlar var, Marmara'nın, Kocaeli'nin güneyinde onlar da bir şey yok. Bunlar palavra şeyler. Daha önceden yapılan bir çalışma, şimdi olacakmış gibi gösterilmiş." diye konuştu.