S.S. Tunçbilek Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkan Yardımcısı Şaban Kırmızı;
“U-ETDS İLE KAÇAKÇILIĞIN ÖNÜNE GEÇİLMİŞ OLUYOR”
Aynı zamanda Tunçbilek Belediye Başkanlığı görevini de yürüten Başkan Mustafa Düzgün sektöre yönelik değerlendirmelerinde, “Ben 9 saatten fazla araç kullanamayacaksam bu bana ek bir külfet getirecek. Bunun nakliyeye yansımaması mümkün değil; ben bir günde gittiğim yere iki günde ancak gidip geleceğim.” diyor.
Kütahya’yı ve kooperatifi tanıtarak sözlerine başlayan Başkan Düzgün, “Kütahya, maden ve enerji bakımından önemli bir belde; tarımı, santralleri, kömürü ile devamlı gündemde. Kooperatifimiz 1990 yılında kurulmuş. Ben, 2010 yılından beri S.S. Tunçbilek Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanlığını yürütüyorum; 2019 yerel seçimlerinde de Belediye Başkanlığına seçildim. Aynı anda iki görevi de yürütmeye çalışıyoruz. Başkan Yardımcımız Şaban Kırmızı ile yönetiyoruz. 2013 ve 2014 yılında çıkan bir kanun ile çift üyeler kaldırıldı, Emet ve Tavşanlı’dan üyelerimiz vardı. Giden üyelerimiz oldu, şu an 56 üyemiz var. Misafir üye statüsünde yine iş verdiğimiz de oluyor. Maden ağırlıklı bir işimiz olduğu için genelde işilerimiz saha içi oluyor. Yeraltından çıkan kömürlerin taşınmasını ya da lavvarın ürettiği kömürlerin tesislere nakliyesini yapıyoruz. Uzun yolda da sabit işlerimiz var. Bursa Çimento ve Balıkesir Varaka Kağıt ile çalışıyoruz. Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ile 12-15 aylık ihale işimiz oluyor, karşılıklı oturup anlaşıp sözleşme imzalayıp devam ediyoruz. Bizim burada L Belgesi olmayan ihaleye giremiyor. Yeterli kapasitede kendi öz malı varsa K Belgesi ile ihaleye girebiliyor. İş alsa bile yükü çektiremiyor, kendi çekmek zorunda onda da biz takibini yapıyoruz. Her belgenin yapabileceği iş tanımı net olmalı, bu çok önemli bir şey. Araçlarımızın da geneli çift çeken kamyon ve her markadan çekicimiz var. Araç parkımızda 2013-2014 ve üzeri Euro 5- Euro 6 araçlarımız var.” şeklinde konuşuyor.
Başkan Yardımcısı Şaban Kırmızı kooperatife yönelik, “Biz bir de sosyal yardımlaşma kömürlerini taşıyoruz; bunların da ihalelerini aldık. Yeterli araç sayısına sahibiz; her gün 12-13 tane araç çıkışımız oluyor.” açıklamasında bulunuyor.
“Bize TİO Belgesi ile Alakalı Hiçbir Bilgilendirme Gelmedi”
TİO Belgesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Düzgün, “Şu anki mevcut belgenin durumundan konumumuz itibari ile memnunuz. Bizim burada demir yolu var; buradan Türkiye’nin her yerine demiryolu ile kömür gidiyor. Ancak bu belgenin şu an bize ne gibi bir külfet getireceği ya da üzerine belli bir miktar para ödenecek mi, onlar da önemli. R1 Belgesi yenileme durumu söz konusu olduğunda; ‘bu belge olmuyor , TİO Belgesi alacaksınız’ derlerse tabii ki fiyatına bakmaksızın o belgeyi almak durumdayız. Belge ile ilgili bilgilendirme noktasında kesinlikle bir eksiklik var; ancak önceki K1 Belgesi olayında bir sıkıntı yoktu. Herkesin bilgisi vardı; fakat şu an bize bu TİO Belgesi ile alakalı hiçbir bilgilendirme gelmedi. Biz birkaç hafta önce Kütahya’daki kooperatifler ile bir toplantı yaptık. Kütahya’da 8 kooperatif var; 7 kooperatif katıldı, belgeyi biz orada öğrendik.” diyor.
“Biz Şimdiki Fiyatlarla, O Sistemde Yapamayız”
Takograf uygulaması ile yük taşıma sürelerinin uzayacağını ve bunun da nakliye ücretlerine yansıması gerektiğini belirten Düzgün, “Ben mesleğe 1998 yılında başladım. Bu sistem o yıllardan beri var; ancak bir türlü tam olarak uygulanamıyordu. Son birkaç yıldır tam olarak uygulanması gündeme geldi. Yeni araçlarımız yeni takograflarla uygun şekilde çıkmaya başladı; ancak Türkiye ne kadar uyum sağlar veya ne kadar uygun onu bekleyip göreceğiz. Yurt dışında çalışan şoför arkadaşlarımız, keskin ve katı bir şekilde bu kurala uymak zorunda olduklarını söylüyor. Takografı dolduktan sonra bir adım gidemiyorlar;cezaların caydırıcılığı çok fazla. Burada tam anlamı ile altyapı sağlandıktan ve caydırıcılık da olduktan sonra uygulanır diye düşünüyorum. İllaki nakliye fiyatlarında bir artış olur; çünkü Türkiye’de kimse 9 saate uyum sağlayamaz. Ben buradan çıktığımda 3-4 saatlik uyku ile 32-36 saatte Kilis’e gidip geliyordum. Şoförü dinlendirmek için buradan çıkıyordum; Kilis’e yükü boşaltıyordum, ertesi gün yükümü sarıp 36 saatte buraya geliyordum. Gittiğimiz her yer aynı, genelde 3-4 saatlik uyku ile gidip geliyoruz. Ben 9 saatten fazla araç kullanamayacaksam bu bana ek bir külfet getirecek. Bunun nakliyeye yansımaması mümkün değil; ben bir günde gittiğim yere iki günde ancak gidip geleceğim. Bizim şoförümüz Pozantı’da veya Konya’da kontağı kapatıyor. Takograf uygulandığında öyle gidemeyecek; keşke sistem otursa. Bizim nakliyecimizde ‘aman yanarız, biteriz’ havası hakim. Bunun sıkıntısını başta yaşarız; fakat bu fiyatlara kesin yansır diye düşünüyorum, yansımak da zorunda. Çünkü biz şimdiki fiyatlarla o sistemde yapamayız. Biraz dişimizi sıksak eminim fiyatlara daha güzel şekilde yansıyacak. Güncel fiyatla biz o takografa uyamayız; uysak para kazanamayız. İşçilik maliyeti ve gün var. Fiyatlarda iyileştirme yapılabilir; ancak hali hazırdaki sistemle bu iş yürümez. İki günde yapılan iş dört günde yapılacak orada sıkıntı yaşanacak. Keşke herkes uysa da bir an önce geçsek.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Başkan Yardımcısı Kırmızı takograf uygulamasına ilişkin, “Mola yerlerinin çoğaltılması gerekiyor. Bizim buradan Konya’ya giden bir şoför için mola yeri çok, mola yerleri açısından rahatız, sürelerimiz de yetiyor; ancak mesela İstanbul hattı var.” diyor.
“Kaçakçılığın Önüne Geçilmiş Oluyor”
U-ETDS sistemine yönelik açıklamalarda bulunan Kırmızı konuşmasında, “Bir aracı takip etmek çok zor. Şoförü gönderiyorsun, bizim burada zaten araç çıkışımız var. Biz ‘araç çıkış yaptı’ diye bildiriyoruz. Büyük firmalarda başladı. Araç yükü alıp e-irsaliye almak için bekliyor, maliyeden onay gelmeden firma araç çıkışına izin vermiyor. Böylece kaçakçılığın önüne geçilmiş oluyor. Biz kooperatif olarak aracın çıkışını yaptığımızda onun girdisini çıktısını ayrı bir personel ile takip ettirmek zorundayız. Herkesin akıllı telefonu kullanıp verileri girmesinde problem olacak. Bu da ayrı bir maliyet demek.” sözlerine yer veriyor.
Vergi borçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Düzgün şunları dile getiriyor; “ Bu vergi yükü herkesin sırtında. Dolayısı ile insanımız bundan kaçmak için resmi olmayan yollara başvuruyor. Keşke daha düzgün, belirli bir vergi sistemi olsa da herkes vergisini verse, yanlış durumlar söz konusu olmasa. Vergi sisteminde bir değişiklik yapılması şart. Esnafın vergi borcu var; insanlar 7-8 yıldır illaki bir yapılandırma bekliyor. ‘Bir yapılandırma çıkar öderim’ gözü ile bakıp, ‘matrah artırımı çıkar, matrah artırımı yaparım’ diyor.”
“Sektörde HGS Büyük Sıkıntı”
Sektörde karşılaştıkları sorunlara değinen Düzgün, “Bizim sektörde HGS büyük sıkıntı; ya plakayı okuyamıyor ya sistemsel başka bir sıkıntı oluyor. Gelen cezaların hepsi bu şekilde; bir de 10 katı kadar ceza uygulanması çok ağır. Mesela plakasını gizliyordur bunlar bu cezaları hak ediyor; ancak yüzde 99’u sistemsel sıkıntıdan kaynaklı oluyor. Kooperatif olarak tabii ki devletin tüm şartlarına uyarak hizmet vermek istiyoruz; ancak devletin desteği ile daha iyi olacaktır.” diyor ve ekliyor, “ Mesela bizim kooperatifimizin teminat mektubu olayı sıkıntı. Resmi dairelere ihalelerde teminat mektubu veriyoruz. Mektup verildikten sonra o işi kim yapmış, kimler çıkmış hepsinin takibini yapmak zorundayız. İşi alması ayrı, alıp çektirmesi ayrı bir dert. Kooperatiflerde yükü kim çekmiş plaka dökümünü veriyoruz. Mesela araç sahibinin BAĞKUR, SSK borcu veya plakaların vergi borcu varsa mektup çözülmüyor. O dönemde biz bu işi aldık, 3 ayda bitirdik; 3 aylık dönemde bize kim iş yaptıysa o dönemdeki bütün borçlarından mesulüz. İşi o dönemde ben yaptırdıysam aracın borçlarından ben mesulüm.”şeklinde konuşuyor.
“Belediye Kooperatiften Çok Daha Farklı”
Tunçbilek Belediye Başkanlığı görevini de yürüten Başkan Düzgün Belediye Başkanlığına ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor; “Belediye kooperatiften çok daha farklı. Bölgemiz ile alakalı sorunları, çözüm önerilerimizi ve yapılmayanları anlattık. Bizim sıkıntımız genelde işsizlikle alakalıydı. Bu nedenle 3 ay belediye işine kafa yoramadım; vatandaşa iş bulma hizmeti ile ilgilendik. Yapılması gereken hizmetlerimiz vardı, onları anlatarak bir seçim süreci geçirdik. Ben 2014 yılında da aday olmuştum, kısmet 2019’a oldu. Şu an hizmetlerimizi devam ettiriyoruz; pandeminin başladığı günden bugüne kadar ‘Evde Kal’ sürecinde üzerimize düşen görevi fazlası ile yerine getirdiğimize inanıyoruz. Temizlik, dezenfekte ve ilaçlama konularında halkımıza gerekli hizmeti sunduk. Servisler, toplu taşıma araçları, camilerimiz, kurslar, okullar ve parklar dezenfekte edildi; ne gerekiyorsa onu yapmaya çalıştık.”
“Belediyemizde Kendi Aldığımız veya Hibe Alınan Araçlar Var”
Belediyenin araç parkına ilişkin de detaylar veren Düzgün; İki tane çöp toplama aracımız var. Arazöz, kanal açma, vidanjör, çöp toplama, süpürge, itfaiye ve damperli kamyonumuz mevcut. Araçlarımız yeni sayılır o konuda araç parkımız iyi; biz sadece beldemiz ile kalmayıp köylerimize kadar hizmet götürüyoruz. Araç parkımız şu an için yeterli, bu konuda sıkıntı yaşamıyoruz. Yeni araç almak gündemimizde yok; ancak çöp toplama aracımızı belki yenileyebiliriz. BMC ve Ford marka 4 adet damperli kamyonumuz, bir tane de DOC marka kırkayak kamyonumuz var. Belediyemizde kendi aldığımız veya hibe alınan araçlar var.” açıklamasını yapıyor.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |