Konular tespit ettim, özetler çıkardım. Alt alta sıraladım. Sonra vazgeçtim!
Logitrans yazacaktım, sektör gelecek yıl için ne düşünüyor yazacaktım, lojistikçiler ne durumda yazacaktım, yabancı sermaye sızmalarını yazacaktım. Hepsinden vazgeçtim, kendimi yazacağım.
İnsan kendiyle bu kadar dalaşır mı? Kendine her daim hesap sorar mı? Hep mücadele mi etmek zorundadır? Hep bir şeyleri kazanmak için kazımak tırmalamak mı zorundadır? Hakkı için mücadele etmek, hakkını yiyenlere karşı da hep nazik (!) davranmak zorunda mıdır? Olanları olmamış gibi görmek kimi zaman da salağa mı (pardon) yatmak zorundadır? Ve işte hep kendinle dalaşmak ve neden kendine bunu yapıyorsun diye hesap sormak zorunda mıdır?
Zorundadır! Çünkü haksızlık ve adaletsizlik karşısında yapılacak tek şey, hem sisteme uyum göstermek bu uyumlanma durumu yüzünden de kendiyle didişmektir. Yani anlayacağınız çelişkiler içinde debelenmektir!
İşimi seviyor muyum? Çooook… Başarılı mıyım? Çooook ;)
E sorun ne? İşte sorun yukarıda yazdıklarım.
Beni takip ve tebrik ediyorsanız Sevgili Dostlar önümüzdeki yıl beni çok üzmeyin. Hiç üzmeden olmaz biliyorum ama suyunu çıkarmayın. Az az fazla acıtmadan!
Bakın o zaman neler oluyor!
Nasıl güzel işler çıkıyor… Ne verimli ne faydalı işler çıkıyor!
Deneyin bakalım… Bir de böyle olsun. Belki siz de daha mutlu olursunuz.
Size güzel bir şiirle veda ediyorum bu kez… Neyzen’den
FELEK
Rehbersin dedin ben ise kördüm,
Elimle başıma çok çorap ördüm.
Kendimi bıraktım âlemi gördüm,
Hesapsız günahlar aldırdın felek!
Şifadır dedin zehir tatdırdın,
Gençliğin okunu boşa attırdın,
Körlerin yurdunda ayna sattırdın,
Çıkmaz sokaklara daldırdın felek!
Barışmadı gönlüm merd ile zenle,
Ne bir iş bilenle, ne boş gezenle
Hicran köşesinde bozuk düzenle,
NEYZEN'e her telden çaldırdın felek!
Sahra-i cedid 1913