'Savaşa devam, biz buradayız ve evet hiçbir yere gitmiyoruz!'

“Schmitz Cargobull Türkiye olarak talepleri çok kısa sürede çözebiliyoruz.”

Öncelikle Türkiye’de yaptığımız üretim modeli ile Avrupa'da yaptığımız üretim modelini ayırmak gerekiyor. Buradaki iş modelimizde yarı montajlı gelen ürünlerin montajını yapıyoruz.  Gövdeyi oluşturan ekipmanlar hazır üretilmiş bir biçimde şasisiyle birlikte bize geliyor, biz burada aracın final montaj işlemini yapıyoruz. Tabi zaman içerisinde bunu daha detaylı hale getirmeye ve şasi montajının detayını da yapmaya başlayacağız.

“Yeni konfigürasyonda bir araç ürettiğimizde mutlaka tekrar Almanya’ya teste yolluyoruz.”

Buradaki üretim modelimiz bu; ancak Avrupa’da biz bu işi tabii ki sıfır noktasından başlayarak yapıyoruz. Frigorifik araçlar müşterinin beklentilerine göre gerek sertifikasyon gerek taşıyacağı yük gerekse de kendi içerisindeki yük güvenliği sistemlerine göre bir çok konfigürasyon söz konusu olabiliyor. Türkiye’de pazarın ağırlıklı ihtiyacı olan ürünleri üretiyoruz. Yeni konfigürasyonda bir araç ürettiğimizde mutlaka tekrar Almanya’ya teste yolluyoruz. Tüm sertifikasyon değerlerini orada tekrardan test ettiriyoruz.

Almanya’da sadece kalite test edilmiyor. Schmitz Cargobull’un kendi kalite algısı zaten var ve belli bir noktaya gelmeden serbest bırakmıyor. Burada kaliteden de çok işin sertifikasyon tarafı önemli. Bu fabrikamızda her şey bittiğinde aynı belgelendirmeye tekrardan bir daha yolluyoruz. Maksimum konfigürasyonu üretiyoruz ya da farklı bir konfigürasyon geldiği zaman da yine burada onu üretip tekrardan belgelendirme ve test için Almanya’ya gönderiyoruz.

“Yedek parçaların tümünü burada bulunduruyoruz. Bu konuda herhangi bir sıkıntımız yok.”

Schmitz Cargobull olarak ithal ettiğimiz ya da montajını burada tamamladığımız tüm ürünlerin yedek parçalarını burada bulunduruyoruz. O konuda her hangi bir sıkıntımız yok ancak birçok farklı modelden bahsettiğimiz için bazılarını burada üretime almak yerine yurt dışından direkt ithal edebiliyoruz. Örneğin, bir müşterimiz çok özel bir aracı belli sayıda sipariş ediyor, daha sonrasında başka bir müşteriden gelmeyecek bir talep ise biz onu buradaki üretim bandına almıyoruz. Almanya’daki fabrikada zaten üretilen bir konfigürasyon ise Almanya’dan direkt ithal ediyoruz.

İstenilen ekipmana göre bu süre değişse de bu talepleri çok kısa sürede çözebiliyoruz. Üst yapı grubunda ayrı, alt yapı grubunda zaten bütün parçalar stokta var. Üst yapı grubunda da bahsedilen panellerin ya da o panel bileşenleri ekipmanlarının farklı değişkenlere göre her türlü yedek parçası var. Yani bizim yedek parça stokumuzda ürettiğimiz bütün ürünlerin yedek parçası var. Diyelim ki araç çok büyük bir kaza yaptı, komple bir yan duvarın değişmesi gerekiyorsa Almanya’daki fabrikadan temin alınarak cevap verilmesi gerekiyor.

Orta ölçeğin üzerine çıkmayan hasarlarda, örneğin komple yan duvar ya da komple tavan değişmesi gerektiğinde yeniden üretmek bir zaman alıyor. Özellikle bizim durumumuzda Almanya’dan ithal edileceği için orada peşin konuşmak biraz yanıltıcı olabilir ancak tamir edilebilen hasarlarda yedek panellerimiz de mevcut. Şasi, ekipman, tavan, yan panel için çeşitli kalınlıklarda yedeklerimiz var. Bunlarda sıkıntı yaşamıyoruz.

TELEMATİK VE UYDU TAKİP

Kendi sektör tecrübemle söyleyebileceğim naçizane fikrim, telematik ve uydu takip sistemini birbirinden ayırmak lazım. Birçok uluslararası firma başka tedarikçilerle araçlarını uydu takip sistemleriyle takip ediyorlar. Frigorifik araçlarda bahsettiğimiz bu sistem içinde taşınan ürünün değerli olması, özellikle de gıda ağırlıklı olması kontrol altında taşınmasını gerektiriyor. Kapısı açık kaldığı zaman, içerideki ısı düştüğü zaman soğutucu devreye girmiyorsa şoförü uyarması ya da acaba bir arıza mı var diye kontrol etmesini sağlamak gerekiyor. Telematik Avrupa'da yoğun bir şekilde kullanılan bir opsiyon. Türkiye'de de frigorifik taşımacılık mantığına geçildikçe yavaş yavaş yasal gerekliliklerle de beraber geldiği nokta bizim için de vazgeçilmez bir konu olacak. Şu an Türkiye’de bugünden yarına yüzde yüz uygulanabilen bir sistem değil. Belirttiğim gibi hep uydu takip sistemiyle telematiği birbirine karıştırıyor sektör. Kendince sektörde yazılım geliştirmiş olan yakinen gördüğüm ancak birçok teknik konuyu bize soran firmalar olmuştu. Uydu takip sistemine birkaç opsiyon daha ekleyen kameralarla takip eden firmalar da var. Kapı açık kaldığı zaman şoförü uyaran sistemler gibi yazılım yapan özellikle bu 4.0 geçişiyle bazı nakliyeci firmalarımız var. Onları duyuyoruz ve yaptıklarını takip ediyoruz ama Türkiye’de daha henüz yüzde yüz telamatik sistemi devreye girmiş değil.

SCHMITZ KENDİ SOĞUTUCU ÜNİTESİNİ ÜRETMEYE BAŞLADI

Soğutucu konusu da ayrı konuşulması gereken bir konu. Schmitz Cargobull soğutucu ünitesini üretiyor ancak biz frigorifik araçlar için Türkiye’ye henüz soğutucu motor getirmedik. Bizdeki soğutucu konsepti aracın komple beraberinde uzun dönem servis paketiyle verilen bir konsept. Henüz bizim o yönde bir satışımız yok Türkiye’de. Bu nedenle biz muadil markalarla bazen müşterinin kendi tercihiyle bazen de bizimle birlikte soğutucu hizmetine devam ediyoruz. Aktif olarak soğutucuyla ilgili başladığımız bir durum yok. Ne üretimde ne de ithal araçlarda. Ama böyle bir konsept Schmitz Cargobull’da var, henüz bizim bölgemizde başlamış değil. Bununla ilgili gerekli bütün hazırlıkları arkadaşlarımız yapıyorlar ve yavaş yavaş devreye alınacak.

“Bugün yaşanan bu negatif etkilerin ilerleyen zamanlarda pozitife doğru döneceğini biz umuyoruz.”

Bugün yaşadığımız şu günlerde kurun olumsuz etkileri piyasa üzerinde yaşanıyor;  bunu artık herkes yorumlayabiliyor ve herkes görebiliyor. Bizim araçlarımız Euro girdi maliyeti yüksek ürünler. Bu nedenle iç pazar müşterilerinde Euro ile satılan bir ürünü TL’nin bugünkü değerinde bakınca satın alma maliyetleri biraz değil fazlaca yükselmiş durumda. Şu noktada özellikle iç pazar nakliye grubu müşterilerimizden yatırım beklemek çok gerçekçi olmaz. Türkiye’nin kendi dinamiklerine baktığınız zaman gelişmekte olan, sürekli büyüme kaydeden bir ülke. Bugün yaşanan bu negatif etkilerin ilerleyen zamanlarda pozitife doğru döneceğini umuyoruz. Tabiî ki bu ertelenen yatırımlar ya da ötelenen ihtiyaçlar bir şekilde günün sonunda tekrardan gündeme gelecek. Belki daha normal döviz kurlarını ve daha normal faiz oranlarını görmüş olacağız hep birlikte. Bu nedenle şu an üç çeyrek ya da dört çeyrek sonrasını konuşmak çok zor.

“Türkiye’deki montaj ve üretime devam edeceğiz”

Biliyorsunuz ekonomiyi belirleyen birçok faktör var. O veriler çerçevesinde biz de bunları değerlendireceğiz ancak bizim kendi iş planımızda bir değişiklik yok. Biz belli adımlarla Türkiye’deki montaj ve üretime devam edeceğiz. Mesela tamamen volümle alakalı belli ürünleri devreye alıyoruz. Arkasında belli bir âdetin olmasını bekliyoruz, bir sonraki aşamaya yavaş yavaş geçiyoruz. Hem yerlileştirilme noktasındaki kısmını hem de kapasite noktasındaki kısmını pazarın getireceği gerçek koşullara göre oluşturacağız.

Bu süreçte sürekli olağanüstü durumla bir şeyleri yönetmek çok zor ve sabırlı olmak gerekiyor. Üretici olarak müşterilerimizin bu zor zamanlarında bizim de zor zamanlarımız olacak tabi ki. Bu süreci hep beraber atlatacağımıza inanıyorum.

Özetle şunu söyleyelim; bu projeksiyon içerisinde devam eden süreçte her şey dört dörtlük, hep pozitif yönlü olmayacak. Bu imkansız ve aslına bakarsanız normal insan hayatı da böyle değil. İlla ki zaman zaman ters durumlar olacak, planladığımızın dışında yaşadığımız anları da yaşayacağız ancak bu bir durak değil. Yaşadığımız toplam bir yolculuk. Biz karar verdiğimiz plan çerçevesinde, karar verdiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz. Belki bu yaşanan günler bizim planlarımızı biraz daha geciktirecek ama sonuçta iptal edecek miyiz? Hayır! Verdiğimiz kararın arkasında duruyoruz ve burada olmaya devam edeceğiz. Savaşa devam, biz buradayız ve evet hiçbir yere gitmiyoruz!