Kimya sektöründe dünya çapında her yıl 700 milyon ton taşımacılık ve tedarik zinciri yönetimi yapılıyor. DHL’in araştırması, firmaların lojistik faaliyetlerini yönetim kurulları seviyesinde ele alarak 5 adımda rekabet avantajlarını artırabileceklerini ortaya koyuyor.
Dünya lideri lojistik firması DHL’in yayınladığı “Yönetim kurulunda tedarik zinciri – Kimya sektöründeki firmalar için 5 altın öneri” araştırması, her sektörde olduğu gibi kimya alanında da işletmelerin lojistiğe üst yönetim düzeyinde eğilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu yaklaşımla kimya şirketleri performanslarını geliştirerek rekabet avantajlarını artırabilecek. Şirketlerin üzerinde durması gereken noktalar ise lojistik maliyetlerini optimize etmek, daha iyi stok yönetimi ile ayrılan sermayeyi minimize etmek, lojistik için gereken varlıklara akıllıca yatırım yapmak, baştan sona güvenlik süreçlerine titizlikle yaklaşmak ve lojistik hizmetlerini ayrıştırıp, farklılaştırmak.
DHL’in kara ve raylı sistem taşımacılık faaliyetlerini yöneten birimi DHL Freight’in Güneydoğu Avrupa CEO’su Selçuk Boztepe şöyle konuştu: “Kimya sektörü dünyanın en büyük ve en önemli sektörlerinden biri. 3 trilyon euroluk bir küresel pazar büyüklüğünden bahsediyoruz. Bu sektörde her yıl 700 milyon ton taşımacılık yapılıyor. Ancak birçok yönetici lojistik süreçlerine proaktif ve stratejik olarak değil, sadece bir sorun olduğunda ilgilenmeleri gereken bir hizmet olarak bakıyor. Özellikle küresel şirketler ya da yurtdışına açılmayı hedefleyen işletmeler için lojistik ve tedarik zinciri anahtar bir unsur olarak iş geliştirme süreçlerinin bir parçası haline gelmeli. Yaptığımız araştırmada 5 önemli adımı işletmelerinde uygulayan yöneticiler, lojistik ihtiyaçlarına dair operasyonlardan daha fazla katma değer sağlıyor. Bu adımlar sayesinde firmalar daha esnek bir yapıda rekabet avantajı kazanıyor ve iş ağlarını genişletiyor”.
Akademisyenler tarafından DHL için hazırlanan raporda lojistik için baştan sona bir yaklaşım benimsenmesi, maliyet optimizasyonu sayesinde lojistik süreçlerden kazanılan faydanın artırılması, tedarik zinciri esnekliğinin sağlanması, lojistik varlıklara yapılacak akıllı yatırımlar, tedarik zinciri sürecindeki güvenlik yönetiminin standartlaştırılması ve lojistik hizmetlerin ayrıştırılması gibi adımların önemine dikkat çekiliyor. Yöneticilerin de lojistikle ilgili bakış açılarını değiştirmeleri; bu hizmeti nakliyat ya da kargo değil, iş süreçlerinin bir parçası olan stratejik bir varlık olarak görmeleri gerekiyor. Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da kara ve raylı sistem taşımacılık faaliyetlerinden sorumlu DHL Freight’in Güneydoğu Avrupa Bölge CEO’su Selçuk Boztepe şöyle konuştu: “Kimya şirketlerinin yönetim kurulları henüz lojistiğin ve tedarik zincirinin işletmeleri için ne kadar büyük bir fırsat olduğunu tam olarak fark etmedi. Önerdiğimiz 5 yöntemi uygulayan yöneticiler, şirketlerinin daha iyi performans elde etmek için hangi yönlerden geliştirilebileceğini kavrayarak rekabet güçlerini artırabilir.”
Türkiye’nin ihracatında yılda yüzde 2,4 büyüme
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan verilere göre, 2014 yılında Kimyevi Maddeler ve Mamulleri ihracatı yıllık yüzde 2,4’lük bir büyümeyle 17.8 milyar dolara ulaştı. Bu ihracatı gerçekleştiren bölgeler arasında İstanbul, Kocaeli, İzmir, Ankara’nın yanı sıra Gaziantep, Bursa, Adana ve Manisa da öne çıktı. DHL Freight olarak İstanbul, İzmir ve Ankara’daki merkezlerinin yanı sıra Anadolu’da da ofisler açarak önümüzdeki dönemde Türkiye’de 10 ofise ulaşmak istediklerini belirten Selçuk Boztepe ekledi: “Türkiye’de lojistik sektöründe önemli bir potansiyel var. 2014’te Mısır, Irak, Almanya, Malta ve İtalya sırasıyla en çok kimyevi madde ve mamulleri ihraç ettiğimiz ülkeler oldu. 2014 yılında kimyevi ürünler ihracatımızda bazı ülkelerde artış, bazılarında ise daralma yaşadık. İMMİB, AKİB, EİB, GAİB gibi önemli kuruluşlar ülkemizin ihracatla kalkınması ve ekonomik zorluklardan etkilenmeden büyümeye devam etmesi için çaba gösteriyor. Biz de Anadolu’daki firmalara ulaşmayı, onlarla dirsek temasında olmayı, iş ortağımız olan lojistik tedarikçilerinin kimya taşımacılığında eğitim ve gelişimlerine katkıda bulunmayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. DHL Freight olarak bu sürecin lojistik boyutuna dair sektörde farkındalığın artması için çalışıyoruz.”
AKİB’in açıkladığı bilgilere göre Türkiye, kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründe en çok plastik alanında öne çıkıyor. Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler, kauçuk eşyalar ve anorganik kimyasalların da ihracatta önemli bir payı var. Genel olarak ürün gruplarının ihracatında artış yaşanırken, mineral yakıt ve yağlarda düşüş gözlemleniyor. DHL’in araştırmasında önerilen 5 adımı izleyen şirketler, pazarın ve uluslararası ticaret koşullarının etkilerine karşı şirketlerine avantaj kazandırabiliyor. İş dünyasının olası risklere karşı çeşitli önlemler alarak taarruza geçtiği bu dönemde, rekabet avantajı yaratabilecek adımlar ve çözüm önerileri konuşulmaya devam edecek gibi görünüyor.