2004 yılında kuruluşunu gerçekleştirdiği Gelecek Otomotiv’i Türkiye’nin en başarılı 224. şirketi yaparak zoru başaran Hekim Toloğ, Mercedes Benz tarafından yapılan; dünyadaki bütün şubeleri kapsayan ve müşteri memnuniyeti kriterlerini (CSI – Customer Satisfaction Index) baz alan değerlendirmeler sonucunda Müşteri Memnuniyeti Ödülü’nü de almayı başardı.
Bu başarının arkasındaki sırrı ve Gelecek Otomotiv’i daha yakından tanıyalım istedik. Mercedes – Benz Türk’ün yıldızını daha çok parlatmak için yeni yatırımlar yapacaklarını ifade eden Toloğ’a bırakıyoruz sözü…
Hekim Toloğ kimdir? İş hayatına nasıl girmiş ve neler yapmıştır?
Hekim Toloğ, Şırnak Silopi doğumlu, 45 yaşında, boyundan uzun 3 erkeğe babalık eden bundan dolayı da, kısmet olur ise çok genç yaşta dede olmaya aday, Türkiye’nin en genç ve en yakışıklı Mercedes-Benz bayisi olduğu tescillenmiş kendisi ile barışık , dünya ile barışık hümanist, yetiştiği mutlu aile ortamının kendisine kattığı kıymetli değerlerin farkında olan, bundan da büyük mutluluk duyan biridir.
Yetiştiğim coğrafyada hayatın getirdikleri ile erken yüzleşmeniz gerekmekte. Bu coğrafyanın durmaya, dinginliğe, geride kalmaya, zayıf olmaya, korkak olmaya tahammülü yok. Bu yüzdendir ki, erkeğimiz
de kızımız da erken olgunlaşıyor, erken evleniyor, erken iş hayatına atılıyor. Ben de 12 yaşında iş hayatına atıldım. Öyle atıldık dediysek çiklet ve su satarak değil, çok genç yaşta gümrük komisyonculuğu yaparak ticarete merhaba dedim. Büyük firmaların gümrük işlerini takip edip, sonuçlandırmak, çıkan sorunlar üzerine kafa yorup çözümler geliştirmek, kısacası tuttuğunu koparmak, özgüvenimi oldukça geliştirdi ve bugünlerime ışık tuttu. Bir ara her çocuğun hayalinde olan, gücü en iyi hissettiğiniz, her yere gidebildiğiniz için adeta özgürlüğü de simgeleyen şoförlük mesleği beni de oldukça cezbetmişti. Ancak çok genç yaşta kullandığım kamyonu devirince, benden kullanıcı olmaz, olsa olsa çok iyi bir kamyon satıcısı olur diyerek Otomotiv işine girdim. Her musibette, bir hayır vardır misali bu kararımdan dolayı hiçbir zaman da pişmanlık duymadım. Kendi ilimizde başka bir Otomotiv markasına uzun yıllar hizmet verdikten sonra 2004 yılında Diyarbakır bayiliği ile Mercedes- Benz’in bayisi oldum. Sırası ile Erzurum Malatya’yı devreye aldık. Kısmetse Kızıltepe ve İstanbul bayiliklerini de yakın zamanda hayata geçirerek yatırımlarımıza devam edeceğiz.
“İstanbul lokasyonumuz ile birlikte dengelerin daha da değişeceğine, birçok ezberin bozulacağına yürekten inanıyorum.”
Sektörün en genç ve başarılı temsilcisi olarak bu statüye erişmenizin temel şifrelerini bizimle paylaşır mısınız?
Yaptığını sevmek, gerçekten istemek, risk almak. Başarımın temel şifreleri bunlar. Severek yapılanlardan, kötü bir sonuç çıkmaz
diye düşünüyorum. Örneğin severek yenilen yemeğin bile, yiyeni şişmanlatmayacağına inanan insanlardanım. Ben işimi çok seviyorum. İşimi sırf yapmış olmak için, dostlar alışverişte görsün misali yapmıyorum. Ve gerçekten işini severek yapanlarla çalışıyorum.
İstemek. Bana göre insan bir şeyi gerçekten isterse, bununla ilgili hayaller kurar ve istediğine ulaşmak için çaba sarf ederse başaramayacağı hiçbir şey yok. Yıllar önce Gelecek Otomotiv ile Türkiye’nin en çok kamyon satan bayisi biz olacağız dediğimde, kamyon satış danışmanı arkadaşımızın uzaklara dalarak bu iş nasıl olacak diye düşündüğünü hatırlıyorum. Şu anda Türkiye’nin en çok kamyon satan 2. bayisi Gelecek Otomotiv. Birinci ile aramızda ki fark çok az. Bunu 11 yıl gibi kısa zaman da yapmak çok muazzam bir şey. Ayrıca Türkiye’nin yaklaşık ¼ nüfusuna sahip olan İstanbul’da, İzmir, Bursa, Ankara, Adana, Gaziantep gibi büyük metropollerde bayiliğiniz olmadan bunu başarmak daha da büyük keyif. İstanbul lokasyonumuz ile birlikte dengelerin daha da değişeceğine, birçok ezberin bozulacağına yürekten inanıyorum.
Risk almaya gelince ticaretin on da dokuzu cesarettir, cesareti olmayanın başarılı olamayacağına, insiyatif almayanın büyüyemeyeceğine yürekten inanıyorum. Korkakla işimiz olmaz, bizde çalışan her birey insiyatif almak zorunda, benim yapabildiğim her şeyi çalışanım da yapar, kendilerine bu yetki sonuna kadar verilmiştir. Kriz dönemlerinde en büyük büyümeleri ve sıçramaları yakaladık. Herkes küçülmeye, eleman çıkarmaya çalıştığında biz daha çok çalışarak, akıllı riskler alarak hedeflerimizi arttırdık ve gerçekleştirdik. Allah’ta hiçbir zaman bizi utandırmadı ve mahcup etmedi.
“Asıl misyonumuz bölgeden kazandığımızı yine bölge de yatırıma dönüştürmek, yaptığımız yatırımlarla da daha çok insanımızı istihdam etmek.”
Performans gösterdiğiniz bölge Türkiye’nin üzerinde çok polemik yapılan ve desteğe ihtiyaç duyan, aynı zamanda da doğal şartları zor bir bölgesi… Siz bölgenin insanı olarak nasıl bir misyon üstleniyorsunuz? Ve bu bölgenin sahip olduğu değerlerin öne çıkması için neler yapılması gerektiğini düşünmektesiniz? Ve zor şartları nasıl aşmaktasınız?
Bizim bölgemiz gerçekten sıkıntılı bir bölge, yaklaşık 30 sene süren ve bizi inanılmaz geriye götüren olumsuzluklar, bizleri maddiyatın dışında manevi olarak da oldukça yordu. Ancak son süreçte cesur adamların attığı adımlar ve yaratılan olumlu ortam gözlere sinen korkunun da ortadan kalkmasına, insanların sadece günü yaşamak değil, daha da uzun vadeli planlar yapmasına vesile oluyor.
Şirketimizin tanıtımlarında misyonumuzu “Güçlü ve güvenilir kadromuzla, ileri görüşlü ve dinamik yapımızla, Mercedes-Benz markasını en iyi şekilde temsil ederek, karlı satış sonrası hizmetlerimizi müşterilerimize sunarak, gerek müşteri memnuniyeti gerekse yıllık
ciro bazında otomotiv sektörünün lideri olmak” olarak belirtiyoruz. Ancak asıl misyonumuz bölgeden kazandığımızı yine bölge de yatırıma dönüştürmek, yaptığımız yatırımlarla da daha çok insanımızı istihdam etmek.
Bölgemizin istenen seviyeye yükselebilmesi için öncelikle güvenlik sorunun ortadan kalması gerekiyor. Yakın zamana kadar, bırakın yatırımcının risk alıp yatırım yapmasını, insanlarımız akşam eve sağ salim dönüp dönemeyeceğini bilmediğinden, ailesi ile helalleşerek dışarı adım atıyordu. Diyarbakır ilinde 1 kamyon karpuz fiyatına evler satılıyordu. Ancak çok şükür bunları aştık, atılan son adımlar ile birlikte yatırımcılar da bölgeye gelebilmek için sıraya girdiler. İstikrar sağlandı, gayrimenkuller kıymetlendi. İnsanlar günlük değil artık yaşlanınca neler yapacağım diye planlar yapmakta. Ümidimiz istikrarın devamı.
Bölgemiz gerek yer altı ve gerekse yer üstü varlıkları ile oldukça zengin. Ancak bunlardan, son yaşananlardan dolayı gerektiği gibi faydalanılamamış. Her tarafında var olan yer altı zenginliklerimizi işleyememişiz, madenlerimizi, mermerimizi yeni yeni değerlendiriyoruz. Dünyanın bilinen en eski yerleşim yerlerine sahibiz ancak bunu değerlendirememiş, hakkını verememişiz. Örneğin Barcelona ‘ya yaptığımız gezide, İspanyolların 100 yıllık geçmişi olan tarihlerini o kadar akıllıca pazarlayıp büyük gelirler elde ettiğini görünce oldukça şaşırmıştım. Bizler 3000 yıllık geçmişi olan ve adeta her yerden fışkıran varlıklarımızın değerlerini bilememiş akıllıca kullanamamışız. Bana göre sadece surları ile sadece dört dine mabetlik yapmış Ulucamisi ile adeta açık hava müzesi olan Diyarbakır’ımız bile doğru değerlendirilir ise bölgeyi ve bölge insanını ihya eder. Mardin’deki, Şırnak’taki kıymet ölçülmez varlıkları saymıyorum bile.
Özel sektör ve devletin hızla gelişmekte olan bölgeye yaklaşımı ne olmalıdır ki gelişme süreci ivme kazansın?
Devletin bölgede istikrarı, kalıcı baharı sağlaması gerekiyor. Bunun içinde attığı cesur adımların da devamını getirmesini bekliyoruz. Bana göre, özel sektör yatırım yapacak bakir yerler arıyor. Bölgemiz bu iş için biçilmiş kaftan. Yeter ki onlar da devlet kadar cesur olsunlar. Bölge insanı kendisine değer verene daha çok değer vererek sarılıyor. Genç iş gücü sayısı yatırım yapmak için çok büyük etken. Devlet zaten gerekli düzenlemelerle gerekli teşviki sağlıyor. Yani yatırım yapmak için her türlü imkân var. Herkesin değerli katılımını bekliyoruz.
“İşimiz sonuçlanıncaya kadar olamayacak şeye bakarız demeye,olmayınca da başımızı eğmeye bizde rastlanmaz.”
Temsil ettiğiniz markanın sizin dikkat çeken performansınıza etkisi nedir?
Şahsınızın ve markanın gücünü satışta nasıl dengelemektesiniz?
Öncelikle 100 yıldan fazla geçmişi olan güvenliğin, sağlamlığın, yeniliğin öncülüğünü yapmış ve gün itibari ile her segmentte yaptığı satışlar ile pazar da lider olmuş bir markayı temsil etmek müthiş avantajlı bir şey. Marka zaten sizi daha iyisini yapmaya teşvik ediyor, adeta itekliyor. Ancak nice güçlü markanın basiretsiz ellerde heder olup gittiğine de şahitlik yapan biri olarak sadece markanın değil onu temsil edenlerin de çok iyi olmaları gerektiğine inanıyorum. Yani yapılan işin hakkının verilmesi gerektiğini, sadece para ve pul ile bu işlerin büyümediğini belirtmek istiyorum. Naçizane böyle güçlü markaların bayilikler verirken, maddiyatı en son düşünen, kısmen ihtiraslı, kısmen agresif, başarıya
aç insanlarla yürümeleri gerektiğini düşünüyorum. Dinazorlaşmış, işe başlamadan önce ne kadar kazanacağını düşünen, acımasız, sorunlarla başa çıkmaktan aciz insanlarla birliktelik yapmamalarını tavsiye ediyorum.
Markamızın görünen yüzü bile satış yapmamızda oldukça etken, ancak bizler görünmeyen yüzünü, buz dağının altındaki gücünü de
karşımızdakine anlatıyor, bizlerin de kendilerini yalnız bırakmayacağını taahhüt ediyoruz.
Yaptığımız işte hizmetimi yaptım, paramı aldım, işim bitti diye düşünürsen karşındaki insanlar da böyle düşünür ve tek seferlik alışverişler yaşarsınız. Ben ve ekibimden biri kesinlikle böyle düşünemez. Biz uzun vadeli birliktelikleri düşünüyor ve ona göre yürüyoruz. Benim ve ekibimdeki her arkadaşın telefonu 24 saat açıktır. Biz her müşterimize sonuna kadar dürüst olmak zorundayız. İşimiz sonuçlanıncaya kadar olamayacak şeye bakarız demeye, olmayınca da başımızı eğmeye
bizde rastlanmaz. Kendimizi düşündüğümüz kadar karşımızdakini de düşünmek zorundayız. Karşımızdakinin bizden hayır görmesini, razı olmasını istemekteyiz. Bizler kazan-kazanı en iyi uygulayan bayiyiz. Başarımızdaki ana etken bunlar.
“Bizimle tanışan, bizden vazgeçmiyor.”
Siz sadece bölgenizde değil aynı zamanda batıda güçlü satışlar yapmaktasınız, bu başarıyı nasıl yakalıyorsunuz?
Satışta, batıda farklı, doğuda farklı davranmıyoruz. Karşınızdakini tanıyorsanız, ürününüzü tanıyorsanız ve tabi ki kendinizi tanıyorsanız iş bitiyor. Sektördeki müşterilerin önemli kısmı bizim bölgeden. Kendileri ile sürekli irtibat halindeyiz. Müşterilerimiz de birbirlerini tanıdığından, yönlendirmelerle bize ulaşıyorlar. Zaten serbest rekabet kanunu gereği Türkiye’nin tamamı aslında bizim bölgemiz. Sahada da bu işi layıkıyla yapan satış ekibimiz var. Potansiyeli bulup, irtibat kurup, satışlarımızı gerçekleştiriyoruz. Türkiye de önemli yüksek adetli teslimatlar yaptık. Bizimle tanışan, bizden vazgeçmiyor. Çünkü yanlış yapmıyoruz. “Balın iyi olsun, sineği Bağdat’tan gelir.” diye çok sevdiğim bir atasözü var.
Biz balımıza da, kendimize de sonuna kadar güveniyoruz. Dolayısı ile başarılar kendiliğinden geliyor. Kendi şirket kültürümüz ile yetiştirerek oluşturacağımız ekibimiz ile Kostantiniyye’yi de kalitemiz ile buluşturacağız İnşallah. Çok önemli geçiş noktası üzerinde kurulacak olan lokasyonumuzun gönlümüze göre olabilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyoruz. İstanbul bayiliğimizle servis hizmeti vermemizin avantajı ile de çok daha volümlü satışlara da imza atacağız.
Ayrıca Kızıltepe’yi de çok önemsiyoruz. Çünkü merkezi batıda da olsa ipek yolunu kullanmak zorunda olan bütün firmalara servisimiz vasıtası ile hizmet vereceğiz. İpek yolu, bildiğiniz gibi seyru seferin en üst seviyede olduğu güzergâh. Kızıltepe’deki faaliyetlerimiz ile zaten satış portföyümüzde olan müşterilerimize servis hizmetini de vereceğimizden yapılacak olan yeni satış görüşmelerimiz de büyük avantaj yakalayacağımızı düşünüyorum.
Gelecek Otomotiv’in şu anki altyapı ve insan gücünü anlatır mısınız?
Diyarbakır, Malatya ve Erzurum lokasyonlarımız toplam yaklaşık 50.000 m² üzerine kurulu. 3 lokasyonumuzda da en son teknoloji ekipmanları kullanıyor ve sürekli güncelliyoruz, bunun için hiçbir masraftan kaçınmıyoruz. 3 lokasyonda yaklaşık 250 kişilik ekiple hizmet veriyoruz. Ekip arkadaşlarımızın tamamı Mercedes-Benz’den gerekli eğitimleri alıyor. Oldukça külfetli olan bu eğitimlerin dışında da dönem dönem akademisyenler desteği ile dışarıdan takviye eğitimler de alıyoruz. İnşallah İstanbul ve Kızıltepe’nin de faaliyete girmesi ile toplam 70.000 metrekare üzerinde yaklaşık 500 kişilik bir ekiple hizmet vermeye devam edeceğiz.
Kadronuzu oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz; yöre insanın profili tercihlerinizde nasıl bir rol oynuyor?
Öncelikle nereye yatırım yapıyorsak, çalışanlarımızın da oralı olmalarına özen gösteriyoruz. Yönetim kademesinde birkaç kişi istisna olmak şartı ile tüm çalışanlarımızı ilgili şehirden seçiyoruz. Öncelikle kendi şirket kültürümüze uygun, uzun süreli çalışabileceğimiz arkadaşları tespit ediyoruz. Yeni arkadaşlarımıza kendi eğitimlerimizi veriyor, markamızın eğitimleri ile de destekliyoruz. Kendi şirket kültürümüzü aşılıyoruz. Günü kurtarmayı düşünen, yanlış işe meraklı, eline beline ve diline hâkim olmayanlarla, kendisini düşündüğü kadar karşısındakini düşünmeyenle, gülmeyi bilmeyen ve karşısındakine de gülmeyenle, çalışmayı sevmeyenle, karşısındaki üzülünce kendi de üzülmeyen insanlarla da işimiz olmamasına özen gösteriyoruz.
“Üç lokasyonumuz da şeref kürsüsünden inmiyor.”
Gelecek Otomotiv olarak ve sizin şahsınızda en önemli ve dikkat çekici hedef nedir?
Markamız, uzun yıllardır, müşteri memnuniyetini ölçmek için bağımsız bir şirket vasıtası ile araştırma yapıyor ve bayilerini denetliyor.
Gelecek otomotiv de uzun yıllardır tüm ürünlerde ilk üç sırayı kimseye kaptırmıyor. Yani üç lokasyonumuz da şeref kürsüsünden inmiyor. Başarısının tesadüf olmadığını da öylelikle kanıtlıyor. Bunun ile ilgili Tüm Dünya bayileri arasından seçilerek alınmış ödülümüz de var. Aslında yaptıklarımızın tamamının sonucunu gösteren değerlendirme neticesi, showroomlarımızı, çalışanlarımızı, yaklaşım tarzlarımızı, müşteri üzerindeki algımızı, dürüstlüğümüzü, verdiğimiz sözü tutup, tutmadığımızı, müşteriye gereken önemi ve değeri gösterip göstermediğimizi kısacası bizi ve tüm yaptıklarımızı yansıttığı için ben şahsen çok önemsiyor ve değerli buluyorum.
“Sektörde marka olacağız.”
Gelecek planlarınız nedir?
Adımızı seçerken özellikle “Gelecek”i seçtik. Bizler sektörde marka olacağız. Şu anda çocuğumuzu büyütür gibi markamıza emek harcıyoruz. Onun sağlıklı büyümesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Gelecek’i haram sütle beslemiyor, korkak büyütmüyor, mihmandarlarını iyi seçiyoruz. Bunun semeresini de çok hızlı bir şekilde alıyoruz. Fortune araştırmasında her geçen yıl yükselen şirketimiz, 500 firma arasında 224. sırada; hedefimiz ilk 100 arasında olmak. Bir diğer hedefimiz Türkiye’de satılan her beş üründen birinin tarafımızca fatura edilmesi, “Gelecek” logolu plakalıkla dolaşması.
Teşekkür ederiz…