Roder Mersin Temsilcisi, Erman Nakliyat Sahibi ve Türkiye Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclisi Üyesi Mehmet Deniz tüm bu unvanlarının hakkını vermiş ve kara ulaştırmasının Mersin’deki problemleri konusunda oldukça kafa yorarak formülüyle beraber ortaya koymuş.
Nakliyecilik sektörünü gidişatından memnun musunuz?
“… sektörün önünün açık olduğunu görmüyorum.”
Bugün Türkiye’de bir milyon kamyoncu var. Zaten devlet yakalayacağını yakalamış yakalanmayanların da keyfi yerinde istediğini yaparak yaşıyor. Tabi bu işten ne kadar memnunuz ne kadar değiliz bu sektörün yapısına bağlı. Sektör ne durumda ise bizde o durumda oluyoruz. Sıkıntı içindeyseler bizde sıkıntı çekiyoruz. 92’den bu yana çok güzel günler de geçirdik. Şu an bu sektörün önünün açık olduğunu görmüyorum.
Ne gibi problemler onlar?
Birincisi, bir kamyon ya da tır sahibi 30- 40 günde bir sefer yapıyor. Bu maliyetlerini arttırıcı bir neden.
Bunun sınır kapısının kapasitesiyle ilgisi yok mu?
Gerçekte orayla kaynaklanan bir durum. İkincisi 2001 yılından 2005 yılına kadar bu ülkeye yapılan taşımalarda misli bir artış söz konusuydu. 2005 yılında 560 bin civarında çıkış vardı. Bu 560 bin çıkışın tamamı transit taşıma değildi. Bir kısmı başka amaçlar için yurt dışına çıkan araçlardı. Ama 2006 yılında bu başka amaçlı araçlar da çıkamaz hale geldi. Bunlara paralel olarak transit çıkış yapan araçların sayısında yüzde 50 dolayında bir azalma oldu. Irak’taki taşımalardan dolayı geçen yıl Türkiye’nin bütün ihracatında yüzde 15’lik bir artış olmasına rağmen, yine Kapıkule gibi batıya açılan kapılarda taşımalar yüzde 15’ten fazla artış beklenmesine rağmen, Türkiye genelinde dış çıkışlarda yüzde 7’lik bir azalma yaşandı. Bu Irak’tan çoğunlukla da Habur’dan kaynaklanan bir durum. Düşünebiliyor musunuz, Habur’daki azalma Türkiye genelini yüzde 7 azaltmış durumda.
Peki, diğer kapılarda da bu problemleri yaşıyor musunuz?
Özellikle doğu kapılarının çoğunda yaşıyoruz. Doğu kapılarında neler yaşanıyor? Bir diğer problemde 2006 yılında Cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş bir araç girişi oldu.
“… bu kadar aracın ve şirketin sektöre girmesine izin verilmesi yapılabilecek en büyük kötülük.”
Yani 11 bin araç kadar uluslararası çalışan yeni araç girdi piyasaya. Şimdi Cumhuriyet tarihi boyunca 33 bin civarında araç ile dış taşımacılık yapılıyorken, 2006 yılında bu 44 bin’e çıktı. Ve kısmi işsizlik var sektörde. Bana göre bu kadar aracın ve şirketin sektöre girmesine izin verilmesi yapılabilecek en büyük kötülük. Roder müracaatlarından biliyorum her hafta 2 firma kuruluyor. Bu kadar firmayı istihdam edecek bir dış ticaretimiz yok.
Aslında bir potansiyel var ama potansiyelden de fazla araç var…
“… Rusya işi paylaşmak istiyor’
Türkiye, Avrupa’nın ve Rusya’nın en büyük lojistik sektörüne sahip. Sadece Mersin olarak değil, Türkiye bölgesinin en büyük kara ulaştırma sektörüne sahip. Şimdi bu özelliği gören diğer ülkeler bir takım zorluklar çıkarmaya başladılar; İran gibi. Avrupa ülkeleri vize sorunu yaratmaya başladılar. Aynı şekilde kota problemi var. Rusya öteden beri yaşatıyor bunu. Bunun anlamı ‘artık biz Türk kamyonları istedikleri gibi dolaşsın istemiyoruz, işi paylaşmak istiyoruz’. Şimdi bunu görmeden yatırıma girişmek doğru değil.
Uluslararası taşımacılıkta ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeler neler ve neler önerebilirsiniz aksaklıkların giderilmesi için?
Belge sayısının çokluğu beni tedirgin ediyor. Mesleğe giriş kuralları daha katı olmalı ve dondurulmalıdır. Araç sayısı da şirket sayısı da dondurulmalıdır. O şirketin bir mali değeri olmalıdır. Haksız rekabete neden olan koşulların en büyüğüdür bu. Bu alanda çalışan personelin de iyi eğitilmesi gerekir. Yani uygulayıcılar da tam eğitimli değil. Bir kural koyuyorsan önceden beyan edersin. Keyfiliğin önüne geçilmesi gerekir. Vatandaşı ezmeden sağlıklı çalışma ortamı yaratılmalıdır.
Peki, son olarak Mersin Limanı’nın özelleştirilmesiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Ben özelleştirmeyi destekliyorum. Dört yıla yakın bir süredir bunlar tartışılıyor Mersin’de. Uzun süreden beri limana bir çivi bile çakılmış değil. En azında bu bir kayıptır. Bir kere siz limana bir gemi getirdiyseniz veya bir yük boşaltacaksanız eğer, dışarıdan işçi bulmak zorundaydınız. Sendikanın işçisi var ‘ben çalışmam’ diyor. Buna hakkı yok. Ama orası icra edilmiş bir bölgeydi. Ben işçi getirmiyorum sen çalışacaksın diye, o zaman da cezasını alıyoruz. Malın yarısı telef oluyor indirirken ya da yüklerken.
Yani hem limana hem de dışarıdan getirdiğiniz işçiye ücret ödüyorsunuz…
Dışarıdan da istediğiniz işçiyi getiremiyorsunuz oraya. Yine onların uygun gördüğü işçiyi getiriyorsunuz. Diğerlerine izin vermiyorlar. Dışarıdan getirdikleri işçileri kendileri tayin ettikleri içi ücretleri de bir hayli yüksektir. Çünkü bundan pay alıyorlar. Sonra ne oldu pahalılıktan ötürü dünyanın en modern limanlarından birine rakip oldu. Bu limandan Irak’a giden malların çoğu da yerine ulaşmadı. Akaryakıtta dahil olmak üzere. Su bile satıldı.
Gerçek taşıyıcının faturasını değil ısmarlama faturalarla açığını kapatıyorlar. Bu kayıt dışılığı ortadan kaldırmak gerekiyor. Bu ülkeye yazık. Bana göre bu çok çabuk çözüme kavuşturulabilecek bir sorun. Bir kere malı taşıtan kişiden gümrükleme belgelerini ve taşıt faturalarını karşılaştırın. Sorun basitçe çözülür.
Kaçak Akaryakıt Çözüm Değil!
RAN-NAK 2003 yılında kuruldu ve akaryakıt taşımacılığı yapıyor. RAN-NAK yetkilisi Ahmet Tapkan sorularımızı yanıtladı.
Mersin’de nakliyecilik alanında yaşadığınız problemler nelerdir? Örneğin kaçak akaryakıt sorunu konusunda ne düşünüyorsunuz?
Buna akaryakıt kaçakçılığı demeyelim, insanlar artık çaresiz kaldığı için alternatif yakıt kullanıyor. İlk başta para kazanıyorum zannediyor ama daha sonra araçlarında büyük arızalar yaşandığında, para kazanmadığını anlıyor. O yakıtı kullanmaktan vazgeçiyor ama olan olmuş oluyor. Bu bizi de etkiliyor. Sonuçta biz bu akaryakıtı bu insanlara satacaktık veya taşıyacaktık. Maliyeti bir şekilde aşağı düşürdüler. Şimdi de bunlar fiyatları tekrar yukarı çıkarmak için uğraşıyor.
Sizce bunun çözümü nedir?
Firmaların seçici olması gerekiyor. Yani fiyatı düşükse sebebi bellidir. Her şeyin bir maliyeti var. Firmayı seçerken daha çok farklı konulara bakmalı. Firmanın sermaye yapısına bakması lazım, araç yapısına bakması lazım. Bugün 76 model bir araçla 2005 model araç bir olabilir mi? Kesinlikle bir olamaz. Maliyet açısından 76 model aracın daha pahalı olması gerekirken, daha ucuza taşıyor. Bu adamın arabası eski, yedek parça sorunu fazla, yakıtı fazla, ama ona rağmen bu adam daha ucuza taşıyorsa illaki bunda bir sebep vardır.
Bu hem araçlara hem de çevreye zarar veren bir şey. Nasıl bir düzenleme yapılması gerekiyor önlenebilmesi için?
Yok, bunlar yasayla düzeltilecek şeyler değil. Yani yasayla nasıl düzeltirseniz düzeltin asıl mesele firmaların nakliye şirketlerini seçerken seçici davranmamasıdır. Ben firmaya, nakliye şirketimin tanıtımıyla ilgili bir dosya getirdiğimde daha dosyanın yüzüne bile bakmadan, bana kaça taşıyorsunuz diyor.
Peki, ADR konvansiyonuna hazır mısınız?
Kesinlikle hazırız. Her şeyimiz, araçlarımız tam. Onun için zaten bizim maliyetlerimiz yüksek oluyor. ADR ve diğer taşımacılıkla ilgili çıkan kanunlar aslında çok iyi. Bu belki de taşıma sektörüne bir şekilde hayat verecek ama burada devletin kanunun arkasında durması lazım. Bunu çok iyi denetlemesi gerekiyor. Sistemin yerine oturması ve bunun üstüne inatla gitmeleri lazımki sermaye yapısı güçlü olan, bu işi yapabilecek insanlar ortaya çıksın. Fiyatlar da ona göre oluşsun. ADR konusunda geç kalınmış.
ADR taşımacılığının zorlukları neler?
Bugün bir iş makinesiyle büyük bir parça taşıyorsanız o an, sadece yolda giderken sağınıza solunuza çok dikkat etmek zorundasınız ama 30 bin lt akaryakıt benzin taşıyorsanız bu bir bomba gibidir bunu taşımak kolay değil…
Mersin Limanı’nın özelleştirilme süreci ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Özelleşmesini dört gözle bekliyoruz. Suriye ve Lübnan’a giden gemiler özelleşmeyle birlikte buradan geçecek. Bu onların bize gelmesi, onların yükünü bizim taşımamız demektir. Yani burası bir aktarma limanı olacak. Özelleşmeyle birlikte işlemler daha hızlı yürütülebilecek. Bu yüzden sefer sayısı artacak, maliyetler düşecek. Burası bölge limanlarından daha cazip hale gelecek ve iş olanağı artacak, insanlar da daha çok kazanacak.
Özelleştirme; hem ucuzluğu, hem kaliteyi, hem de rekabeti getirir…
118 adet araç filosuna sahip olan Arıhan Uluslararası Nakliyat Şirketi yetkililerinden Tekin Tuğcu ile nakliye sektörü hakkında konuştuk.
Nakliye sektöründe yaşanan gelişmelerde sizi en çok neler etkiliyor?
Nakliye giderleri önemli rol oynuyor daha çok. Nakliyenin dışında da Bulgaristan’ın AET’ye girmesi dolayısıyla şoförlerimiz çok büyük sıkıntı çekti. Gerçi şuanda yavaş yavaş bu sorun çözülüyor ama şimdiye kadar da baya zorluk yaşadık. RODER’in Bulgaristan Konsolosluğu ile bir görüşme yapması gerekiyor. Düzeliyor yavaş yavaş. Birde Avusturya ve İtalya ile belge sorunu var. Tabi bunlar bizim için büyük bir sorun. Bir türlü bunu da aşamadılar. Bulgaristan ve Romanya’nın AET’ye girmesinin güzel bir tarafı da, tır karnesi kullanmıyoruz
Limanın özelleştirilmesi hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Biz aynı zamanda Amerika’dan ithalat yapıyoruz. Transit olarak Mersin Liman’ından Serbest Bölge’den Irak’a mal taşıyoruz. Limanın özelleştirilmesi iyi olur. Özelleştirme hem ucuzluk hem rekabet hem de kaliteyi getirir.
Mersin’de kaçak akaryakıt konusu sıkça gündeme geliyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Mersin’de konumu gereği kaçak mazot kullanabilirler. Kaçak akaryakıtın son model arabalara konulmasında mahsur var. Arabalara çok büyük hasarlar veriyor. Biz genelde kullanmıyoruz. Araçlarımızın çoğu Irak’a gitmesine rağmen pek tasvip etmiyoruz bunu. Ama maliyet girdileri çoğalıyor. Mazot Türkiye’de çok pahalı. Bizde en büyük problem işte bu; mazot fiyatlarının yüksek olması. Bu yüzden aracı kullananlar dönüşlerine yetecek kadar mazot getirebilse getiriyorlar. Getiremeyenler yine buradaki mazotu kullanıyor. Her araç sahibi maliyetini düşürmek için dönüşüne yetecek kadar kaçak mazot alıyor. Şimdi düşünün mazot burada 2.250’lerde geziyor. Adam 70 sente mazot alıyorsa neden gelsin Türkiye’deki pahalı mazotu aslınki...
Uluslararası taşımacılık yaparken sizi en çok zorlayan konu nedir?
Nereye giderseniz gidin Avusturya’yı çiğnemeden geçemiyorsunuz. 60 gün verdiler şu anda. Oradaki işçiler orada kalıp, araçlar Almanya ile İtalya arası devamlı çalışıyor o vizeyle. Onlar için yetmiyor tabi. Totalde altı ayda 60 gün yeterli şoförler için.
Bu uygulamanın sebebi sizce ne olabilir?
Tahmin ediyorum kaçak çalışmak gibi bir durumu önlemek. Çünkü Avrupa’daki işsizlik yüzde 30’lara vardı. Adam kendi pazarını teslim ediyor. Dışarıdan gelen biri çalışıyor. Kendi insanları işsiz. Tahmin ediyorum bunun etkisi var. Romanya üye oldu. Hep işsiz. Daha önce Polonya’yı aldılar. Tüm Polonyalılar Avrupa’ya dağıldı.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |