“Almanya ve Türkiye Arasında Trafik Ölümlerinde 15 Kat Fark Var”
“Farkın Bu kadar Yüksek Olmasının Başlıca Sebebi Hız Sınırlayıcı Düzeneğin İptali”
Konuşmasına trafik kazalarının Avrupa ve Türkiye olarak karşılaştırmasından başlayan Lök şunları söyledi; “Türkiye’de bütün trafik kazalarındaki ölümlerde 2022 yılına kıyasla 2023 yılında yüzde 25’lik bir artış var. Avrupa’da ise biraz azalarak, stabilliğini sürdürüyor. Avrupa’da da hedef; trafik ölümlerini 2030 yılında 2021 yılının yarısına indirmek. Otobüs kazalarına gelecek olursak, 2023 yılında Türkiye’de otobüs kazalarında olay yerinde 115 kişi yaşamını yitirmiş durumda. Daha sonra hastanede tedavi sırasında olan rakamın son halini bilmemekle beraber tahminen toplamının 230 civarında olduğunu varsayıyoruz. Almanya’ya gelecek olursak 2022 yılında şehirlerarası otobüs kazalarında sadece sekiz kişi yaşamını yitirmiş. 2022 yılındaki bizdeki sayı ise 148 kişi. Almanya’daki otobüs kullanımıyla Türkiye’deki otobüs kullanımını karşılaştıracak olursak; Almanya’da yılda 77 milyon kişi şehirlerarası otobüsle taşınırken bizde bunun karşılığı 144 milyon kişi. Yani yaklaşık iki kat fark varken, trafik ölümlerinde neredeyse 15 kat civarı bir fark ver. Bu farkın birçok sebebi olsa da ilk sırada otobüslerde hız sınırlayıcı düzeneğin iptali geliyor.”
“Hız Sınırlayıcının Ayarsız Olması Hafif Kusur Kabul Ediliyor”
“Hız Sınırlayıcılarının Hemen Devreye Alınması Gerekiyor”
“Otobüslerdeki hız sınırlayıcının ayarsız olması araç muayenede hafif kusur kabul ediliyor. Ama tabi bunun arkasında başka nedenler var. Sanayi Bakanlığı’nın otobüslerdeki hız sınırlayıcının ayarlanmasıyla ilgili bir mevzuat yayınlaması gerekiyor. Bunun bir an önce yapılması gerekiyor.” diyen Lök devam etti; “Bütün Avrupa’da otobüsler 100’le gidiyor, bizde ise otoyollarda 120-130 civarlarında ve hatta daha fazla hızla gidiyorlar. Kamyonlar-çekiciler Avrupa’da 90’la gitmek zorunda, orada da hız sınırlayıcı devreye giriyor, bizde ise 120-130 kilometre hızla giden tırlar var. Ben şöyle bir hesap yaptım; 40 tonluk römorklu bir tırın 90 kilometre hızla gittiği zaman sahip olduğu kinetik enerji 1 ise, siz bunun hızını 127 kilometreye çıkarttığınızda bunun kinetik enerjisi 2’ye çıkıyor. İki katına çıkması da çarpışma sırasındaki tahribatı artırıyor. Yakıt tüketimi de en az iki katına çıkıyor. Yani bu araç zaten 90 kilometreye göre üretilmiş, tasarlanmış. Bunun hız sınırlayıcısını iptal edip 127 kilometre ile gitmesi teknik olarak bir felaket. Bir de o araç çarpışma sırasında 127 kilometre hızla giderken, üç tane üç dingilli kamyonun kinetik enerjisine sahip oluyor. Yani 127 kilometre hızla giden bir tır çarpışma yaşadı mı üç tane kamyon çarpmış gibi ya da 80 tonluk bir tır çarpmış gibi oluyor. Otobüslerde de benzer bir çalışma yaptım; normalde 100 kilometre hızla gitmesi gereken bir otobüsün kinetik enerjisi 1 oluyor, bir de bunun yakıt tüketimi yaklaşık 100 kilometre mesafe ve hızda 17 ile 20 litre arasında oluyor. Bu hızı siz 141 kilometreye çıkarttığınızda kinetik enerjisi 2’ye çıkıyor ve yakıt tüketimi iki katından daha fazla artıyor. Örneğin; 130 kilometre hızla gittiğinde yakıt tüketimi 40 litreye çıkıyor. Teknik verilere girerseniz bir otobüsün 140 kilometre hızdaki yakıt tüketimi nedir sorusuna bir cevap bulamazsınız. Çünkü böyle bir çalışma yok. Araç üreticisi de böyle bir şey yapmıyor. Çünkü ona göre bu otobüs 100 kilometre hızla gitmek zorunda ve onun vermiş olduğu izin de 100 kilometre. Yani otobüsü 100 kilometre hızın üzerinde kullanmak otobüs üreticilerinin izinlerini de hiçe saymaktır. Peki, kamunun görevi ne? Bir kere bu hız sınırlayıcılarının hemen devreye alınması gerekiyor. Tabi konu sadece hız sınırlayıcı ile bitmiyor, bir de çalışma şartları, takograf denetimleri, araç muayenesinin güncellenmesi vesaire de bulunuyor.”
“Bizim Araç Muayenemiz Avrupa Birliği Seviyesinde Değil”
“Elektronik Sistemler Mevcutta Var Ama Bunlar Muayenede Denetlenmiyor”
Araç muayenelerinin güncellenmesi gerektiğinin vurgusunu yapan Lök bu konuda noksanlıklar olduğunun altını çizdi; “Bizim araç muayenemiz Avrupa Birliği seviyesinde değil. Bizim araç muayenemiz 1996 yılı mevzuatına göre yazılmışken, Avrupa’da 2009 ve 2014 yıllarında mevzuat değiştirildi. GSR 1 Avrupa’da 2016 yılında devreye girdi. Bu da kamyon ve otobüslere elektronik sistemleri zorunlu hale getirdi. Bunun yanında bir de muayene sistemi güncellendi. Avrupa Birliği’nde ağır taşıtlarla ilgili güvenlik sistemleri devreye girdiğinde hemen akabinde bir araç muayene mevzuatı da devreye girdi. 2014 yılında yeni bir araç muayene mevzuatı yayımlandı. Bu mevzuat, GSR 1 ile devreye giren elektronik sistemlerin bir On Board Diagnostic (OBD) dediğimiz arıza tespit cihazıyla kolaylıkla denetlenmesine imkan veriyor. Yani elektronik sistemleri zorunlu tuttu ve muayenede de bunların çalışıp çalışmadığını kontrol ediyor. Bu bizde yok. Yani şu an bizde 2016 seviyesinde araçlar devreye girdi, hem üretimde hem ithalatta varlar ama bu sistemlerin çalışıp çalışmadığı OBD ile kontrol edilmiyor. Elektronik sistemler mevcutta var ama bunlar muayenede denetlenmiyor. Bütün bunlar aslında şuna geliyor; bu kadar kaza ve ölümün olduğu, otobüs ölümlerinin artığı bir ülkede acaba neden ilave tedbirler alınmıyor? Öyle bir merdiven altı sistem var ki bunlar aracın tüm sistemlerini iptal edebiliyor. Sistemleri iptal edilen bu araçlar da muayeneden geçiyor. Bunun olduğu bir ortamda trafik kazası ölümlerinde azalma beklemek ya da bütün suçu otobüs şoförlerine yıkmak büyük bir hata. Bence otobüs şoförleri bu sorumluluk zincirinin en son, en zayıf ve ceza alan tek halkası.”
“Otobüs Kazası Ölümlerinin Artması Otobüs Yolculuğunun Güvenliğine Büyük Bir Darbe Oluyor”
Otobüs kazası ölümlerinin artmasının otobüs yolculuğunun güvenliğine büyük bir darbe olduğunu belirten Lök devam etti; “Dünyanın her yerinde güvenli olan otobüs yolculuğu bizde niye ölümlü ve riskli bir seyahat aracı? Almanya’da bizim yarımız kadar insan taşınıyor ama bizim neredeyse onda birimizden daha az ölümlü kaza oluyor. En son Mart ayında Almanya’da dört kişinin öldüğü bir otobüs kazası oldu, yer yerinden oynadı. Otoyolu kapattılar, inceleme yaptılar, aracın teknik durumuna baktılar ve sonunda tamamen bir sürücü hatası ihtimali ortaya çıktı. Ölümlü bir otobüs kazası bir daha o tarihten sonra olmadı. Bizde sadece Polatlı’da dokuz yaşamın yitirildiği kaza bile nerdeyse Almanya’daki ölümlerin iki katı demek. Geçtiğimiz gün bu sefer Doğu’da bir otobüs kazası yaptı, bir hafta içerisinde iki ölümlü otobüs kazası oldu. Ancak bunlar bu işin fıtratında yok. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Bu araçları biz Türkiye olarak bütün Avrupa’ya satıyoruz ama orada böyle ölümlü kazalar yapmıyorlar. Bizdeki fark şu; bizde merdiven altı geliyor, bu aracın üzerindeki birtakım sistemleri iptal ediyor. Örneğin; benim uzman arkadaşım Fatih Tayyar Dizdar, otobüslerdeki egzoz sistemindeki iptallerin direk yangına neden olduğunu gayet iyi açıklıyor. Bütün bunları birleştirecek olursak bu güvenli ve sürücüsünün dinlenmiş olduğu araçlarda, kazaların ve ölümlerin olmaması lazım.”
“Muayenenin Güncellenmesi, İlave Birtakım Denetimlerin Girmesi Lazım”
“Hız Sınırlayıcı İptali Tek Konumuz Değil, Daha da Çok Problemlerimiz Var”
2016 yılı ve üzeri araçların öne çekilmesi gerekliliğini ve bu araçlardaki elektronik sistemlerin çalışıp, iptal edilmediğinin de denetlenmesi gerektiğini yineleyen Lök; “Muayenenin güncellenmesi, ilave birtakım denetimlerin girmesi lazım. Ben size Almanya’dan örnek vereceğim; Almanya’da yılda iki tip muayene yapılıyor ağır taşıtlar için. Bunlardan bir tanesi Türkiye’de yapılan muayenenin aynısı, bir diğeri ise ağır taşıtlara ilave sökme takmalı farklı bir muayene. Aynı muayenenin tekrarı değil ve otobüslerde normal muayenenin yanında üç tane muayene giriliyor. Bu olduktan sonra yılda bir yapılan muayenede frenle ilgili kusurlar yüzde 5’in üzerinde çıkmıyor. Bu da araçları tabi ki güvenli hale getiriyor. Hız sınırlayıcı iptali tek konumuz değil, daha da çok problemlerimiz var. 2027 yılında muayene sistemimizin yeniden yenilenmesi gerekiyor. Yeni bir muayene olması gerekiyor, ihaleden önce muayene mevzuatının yenilenmesi gerekiyor. Önümüzdeki bir yıl içinde herhalde bu mevzuatlar değişecek. Bunların kamuoyuyla tartışılarak yapılmasını, bambaşka bir muayene sisteminin gelmesini ve Almanya’dakine benzer bir ilave sökme takmalı bir muayenenin gelmesini diliyorum.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |