Kamyonum Dergisi Haber Müdürü Öykü İmset, Türkiye Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği Başkanı İhsan Beşer ile yaklaşmakta olan Kuşak Yol (BRI) ve Orta Koridor Üzerinde Yeni Pazarlar Kongresi ve Fuarı’nı konuşurken, Orta Koridor ve Türkiye’nin artmakta olan önemine değindi. Konuşmasında ayrıca Çin’in bir tehdit olmadığını vurgulayan Beşer, Çin’in yakın zamanda Türkiye’nin önemli bir ihracat pazarı haline geleceğini düşündüğünü de ifade etti.
Kendisinin Çin ile ilişkilerinin 2010 yılına dayandığından bahsederek sözlerine başlayan Beşer, Derneği 2018 yılında Çin Halk Cumhuriyeti Elçiliği tavsiyesi ile kurduklarını dile getirdi. O güne kadar birçok müsteşarlıkla ortaklaşa yapılan toplantı ve organizasyonların bu kuruluşun altyapısı olduğunu ifade eden Beşer bu süre içerisinde de yine pek çok üyeleri ve işbirlikleri ile toplantılar gerçekleştirdiklerini belirtti. Tüm bunları yaparken Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliğinin çok büyük katkısı olduğunu belirten Beşer; “Aynı zamanda devletimizin tüm kurum ve kuruluşları ve STK’lar ile de iyi bir iletişim kurarak, hızlı adımlarla yol aldık.” dedi.
“Üç Birimimiz ile Pazara Girmek İsteyenlere Destek Sunuyoruz”
Derneklerinin pazara girmek isteyenler için üç birimi olduğunu ifade eden Beşer bunları; Tanıtım ve Pazarlama Birimi, Fuar Birimi ve Hukuk Birimi olarak açıkladı. Bu birimlerin hizmetlerini detaylandıran Beşer şu ifadeleri kullandı; “Tanıtım ve Pazarlama birimimiz ile üyelerimiz ve ülkemiz firmalarının çalışmalarını doğrudan Çin Halk Cumhuriyeti tarafında bilgilendiriyoruz, aynı zamanda firmalarımızın Çin’deki lobi faaliyetlerini yürütüyoruz. Fuar birimimizde de aktif ve sürdürülebilir şekilde çalışıyoruz. Örneğin; iki sene öncesinde Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin 50. yıldönümünde de Türkiye-Çin Kültür ve İş Geliştirme Forumu’nu düzenlemiştik. Orada da Türkiye ve Çin tarafından yüzden fazla firmanın katılımını sağlamıştık. Hukuk birimimizde ise her iki ülkenin mevzuatlarında karşılaşabilecek sorunlar ya da Çin Halk Cumhuriyeti ile olan problemlerin çözümü noktasında, hızlı ve doğrudan çözüm üretiyoruz. Bu birimimizin de bugüne kadar önemli çalışmaları oldu.”
“Türkiye’nin Ticareti Şekil Değiştirdi”
Konuşmasının devamında Türkiye’yi çok sevdiğini ve Türkiye’nin oldukça bereketli topraklar üzerinde bulunduğunu ifade eden Beşer; “Türkiye’nin hangi bölgesine giderseniz gidin bir bereket vardır. Tarım, sanayi, endüstri toplumu derken şimdi de bilim toplumu olduk. Katma değerli ürünü daha fazla elde edebilen bir topluma da dönüştük. Tüm bu gelişmeler ışığında ticaretimiz de şekil değiştirdi.” şeklinde konuştu.
“Çin, İhracatta da Dünyanın En Büyük Pazarı”
“Pek Çok Şehrimizde Çin’e Satabileceğimiz Bir Ürünümüz Var”
Çin’in artık sadece ithalat noktasında değil, doğru çalışmalar yapılırsa ihracat noktasında da dünyanın en büyük pazarı olduğunu dile getiren Beşer, Çin’in dünya pazarının neredeyse üçte birini oluşturduğunu ve ekonominin hızla Avrupa’dan Asya’ya kaydığını sözlerine ekledi. Ticaretteki bu değişimi, Türkiye’nin bereketiyle birleştiğimizde ortaya güzel bir tablo çıktığını belirten Beşer şöyle devam etti; “Dolayısıyla bizim pek çok şehrimizde Çin’e satabileceğimiz bir ürünümüz var. Özellikle maden ve mermer sanayinde Çin, en büyük ihracat kalelerimizden biri. Gıda sektöründe yaşanan ufak sorunlara rağmen; yaş meyve sebzede de Tarım ve Orman Bakanlığımızın önemli çalışmaları var. Bu ticarette kanatlı hayvan, süt ve süt ürünleri oldukça önemli. Çinli turistlerin Türkiye’ye gelmesi ile birlikte zaman içerisinde farklı damak tatları oluştu, örneğin şu anda Çin’de birkaç firmamızın süt ürünlerinde tadımları başladı. Zamanla bunların artacağını öngörüyor ve buna inanıyoruz. Örneğin şu anda PTT AVM’nin Çin’de bir e-ticaret noktasında açtığı bir Türk pavilionu var ki; Türkiye’nin önemli markaları da orada yerini almış durumda. Pek çok markamızın zaman içerisinde yine orada çalışmalarını, satışlarını ve tanıtımlarını gerçekleştireceklerini düşünüyoruz. Bu noktada güzel bir altyapı çalışması var.”
Konuşmasına 14-16 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan Kuşak Yol (BRI) ve Orta Koridor Üzerinde Yeni Pazarlar Kongresi ve Fuarı’ndan bahsederek devam eden Beşer; bu fuarın ‘hem üreticiler hem de sanayiciler için daha fazla ne yapılabilir?’, ‘Her sektöre nasıl daha fazla katma değer katılabilir?’ sorularından ortaya çıktığını ifade etti.
“Fuarımızda Pekin’den Londra’ya Kadar Tüm Ülkeleri Buluşturuyoruz”
“Orta Koridor’un Ortasında Buluşuyoruz”
Kuzey, Orta ve Güney Koridoru olduğunu belirten Beşer, Orta Koridor’un Pekin’den Londra’ya uzanan bir yol olduğunu ve bu arada gerçekleşen ticareti kapsadığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti; “Biz de bu fuarımızda Pekin’den Londra’ya kadar olan tüm ülkeleri buluşturuyoruz. Türkiye, Azerbaycan, Çin Halk Cumhuriyeti, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan büyükelçiliklerine de stant açmak suretiyle, çok kalabalık, güzel ve farklı sektörlerin tek çatı altında toplanacağı bir fuar için hazırlık yapıyoruz. Şu anda hazırlıklarımız ve katılımcılarımız çok iyi gidiyor. Orta Koridor’un ortasında buluşuyoruz!”
“Doğru Noktada Doğru İletişim Kurmak İçin Önemli Bir Çalışma”
“Stant Alan Firmalarımıza B2B Görüşme Programı Hazırlıyoruz”
Fuarın katılımcı ve ziyaretçiler açısından pek çok avantajı bulunduğuna dikkat çeken Beşer sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir iş insanı fuarın kapsadığı coğrafyayı tek tek gezmeye kalksa hem vakit hem de nakit olarak çok büyük bir külfetin altına girecek. Ayrıca doğrudan muhatap bulmak da oldukça zor olacak. Biz ise devletlerin kontrolünde, Bakanlıkların desteği ve gerçek şirketlerin doğrudan muhataplarının katılımıyla herkesi bir araya topluyoruz. Aynı zamanda fuarımızda stant alan firmalarımıza B2B programı hazırlıyoruz. Fuarın hem ekonomik, hem zaman olarak büyük bir avantaj sunduğunu ve doğru noktada doğru iletişim kurmada önemli bir çalışma olduğunu biliyoruz. Çin pazarına açılmak isteyen, bu pazarı tanımak isteyen, kafasında soru işareti olan, piyasaya yeni giren tüm firmalar için bu fuarın en etkin ve doğru organizasyon olduğunu söyleyebilirim. En kısa zamanda bütün katılımcılarını açıklayacağımız ve yılın ikinci yarısında gerçekleştireceğimiz fuarımıza yoğun bir ziyaretçi katılımının olacağını da öngörüyoruz. Medya sponsorlarımız arasında Kamyonum Dergisi de bulunuyor. Bu noktada inşallah güzel bir etkinlik ortaya koyacağımızı düşünüyoruz.”
Aynı zamanda Çin’den maden ve gıda sektörüne hizmet veren birçok firmanın katılımının gerçekleşeceğini de belirten Beşer, Özbekistan ve Azerbaycan ziyaretlerinin tamamlandığını da sözlerine ekledi. Fuar kapsamında Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TOBB ve DEİK’e de teşekkürlerini dile getiren Beşer, ilgili kurumların her konuda destek verdiklerini belirtti.
“Türkiye’nin Orta Koridorun Ortasında Yer Alması Onun En Büyük Kazancı Haline Gelecek”
“Son Birkaç Yılda Tüm Dünyanın Dengesi Değişti”
Konuşmasına Orta Koridor ve Orta Koridorda Türkiye’nin önemine değinerek devam eden Beşer; “Orta Koridor çok stratejik bir hal aldı ve almaya da devam edecek. Türkiye’nin de Orta Koridor’un ortasında yer alması onun en büyük kazancı haline gelecek. Son yıllardaki gelişmeler tamamen alışılmışın dışında. Bundan sadece birkaç yıl önce Çin’de başlayan pandemi süreciyle beraber, bütün dünyanın dengesini değiştiren bir sürece girdik. Hem insanların yaşamı hem tüketim alışkınları öyle değişti ki hem hayatın doğal akışına hem de ticarete çok büyük etkileri oldu.” dedi.
Bu etki ve değişikliklerden birinin; lojistik maliyetlerinde ciddi bir fiyat dengesi değişikliği olduğunu belirten Beşer devam etti; “Bundan beş sene öncesine kadar 300-400 dolar verdiğimiz konteynırların fiyatı o dönemde 12-13 bin dolarları buldu. Bir de üzerine konteyner krizi yaşandı. Özellikle Süveyş kanalının da tıkanmasıyla beraber lojistiğin de bir tıkanışa girmesi her şeyi alt üst etti.”
“Türkiye, En Önemli Kavşak Noktası Olarak Kendine Yer Buldu”
Lojistik fiyatları artınca büyük firmaların kendi ürünlerini en uç noktaya ulaştırmak için ara ve orta noktalarda alternatif üretimlere ve farklı partnerliklere yöneldiklerini belirten Beşer, bu yönelimde en göze çarpan ve tercih edilen yerlerden birinin de Türkiye olduğunu vurguladı. Dünya ekonomisinin Avrupa’dan Asya’ya kaymasında Orta Koridorun ortasındaki Türkiye’nin çok büyük bir avantajı olduğunu yineleyen Beşer devam etti; “Hareket ve üretim artarken, Türkiye en önemli kavşak noktası olarak kendine yer buldu.”
“İlişkilerin Daha da Güçlenip Gelişeceğini Ümit Ediyoruz”
Asya ile Avrupa arasındaki geçiş hattında Türkiye’nin ortada bulunduğunu ve Çin’e uzanan yolda bulunan diğer ülkelerin de Türki Cumhuriyetler olduğunu söyleyen Beşer; “Zaman içerisinde buradaki ilişkilerin de daha da gelişip güçleneceğini ümit ediyoruz. Şu ana kadar bu noktada yaptığımız tüm çalışmalarda bazen ağır bazen hızlı olsa da hep yol aldık. Günün sonunda amacımıza ulaşacağımıza inanıyorum ve bu nedenle hep dile getiriyorum.” dedi.
“Çin Bir Tehdit Değil”
“Henüz Hiçbir Kamyonumuz Çin’e Girebilmiş Değil”
Türkiye’nin Çin Halk Cumhuriyeti’ne olan lojistiğinin de zaman içerisinde açılacağına ve sektör ile tüm ülkelere katkı sağlayacağına inancının tam olduğunu belirten Beşer sözlerini şöyle sürdürdü; “Çin’in bir tehdit olduğunu söyleyenler de var. Ancak bu noktada biz tamamen farklı düşünüyoruz. Türkiye’nin, İpekyolu olarak tabir edilen ticaret yolunda önemli hamleler ile kayda değer ekonomik kazançlar elde edeceğini öngörüyoruz. Türkiye- Çin arasında bir karayolu anlaşması bulunuyor; ancak henüz hiçbir kamyonumuz oraya girmiş değil. Bunun da en kısa zamanda gerçekleşeceğini ümit ediyoruz.”
“Türkiye Her Geçen Gün Hareket Kazanıyor, Buna Hazırlıklı Olmalıyız”
“Planlamamızı Doğru Yaparsak Firmalarımızın Değerini Artırmış Olacağız”
Türkiye’nin milli aracı TOGG’un dolayısıyla da milli sanayinin kendileri açısından çok önemli olduğunu ifade eden Beşer; “Yeni yapılan enerji yatırımlarıyla da beraber Türkiye’deki ticaret hacminin ve katma değerin artacağını öngörüyoruz. Türkiye, her geçen gün hareket kazanıyor, dolayısıyla buna hazırlıklı olmalı, altyapısı için doğru çalışmalı ve firmaları da olabildiğince buna hazırlamalıyız. En kısa yoldan, en doğru planlama ile kazanmalıyız. Hem Avrupa hem Çin hem Amerika’daki firmaların, Türkiye’ye ciddi manada talepleri olduğu bu dönemde sektörel bazlı planlamalarımızı da doğru yapabilirsek, hem ülkemizin hem de firmalarımızın değerini artırmış olacağız.”
“Dünya Artık Global Bir Köy Konumunda”
“Elimizdeki Potansiyelden Olmamak Lazım”
Ticaretin 30/40 yıl öncesine kıyasla oldukça farklı olduğunu dile getiren Beşer konuyla ilgili şöyle konuştu; “Ulaşım-lojistik zordu, internet altyapısı yoktu, teknoloji bu kadar gelişmemişti. Her şey kağıt üzerinde hallolabilirken, şimdi tüm dünya tek tuşla parmaklarımızın ucunda. Artık dünyada öyle büyük ölçekli işletmeler var ki; bu işletmelerin bütçeleri bazen ülkelere eşdeğer. Artık dünya ‘global köy’ olarak geçiyor. Bu global köyde herkes, her noktaya hızlıca ulaşabiliyor ve her yerde çalışabiliyor. Bugün bizim lojistikçilerimiz de bu noktaya gelmiş durumda, onları kutluyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde depolar kuruyor ve bu depolardan ürünlerimizi satabiliyoruz. Bu depolar Türkiye’de de kuruluyor, yani bir denge oluşmuş durumda. İthalat ve ihracatımız zaten belli, onu veya bunu tehdit olarak görürken elimizdeki potansiyelden olmamak lazım.”
“Çin Artık Bilinçli Bir Tüketim Toplumu”
“Çin Önemli Bir İhracat Pazarı Haline Gelecektir”
Bürokratların kendi aralarındaki görüşmelerinin bazen sıcak bazen rölantide devam etmesinin normal olduğunu ancak önemli olanın ticari mekanizmanın hızlı ilerlemesi, halkların kaynaşması ve güven duygusunun sekteye uğramaması olduğunu belirten Beşer; “İşte bunu gerçekleştirdiğimizde hem Türkiye’nin hem de bu yol üzerindeki Türki Cumhuriyetlerin çok büyük kazanımları olacak. Mutlaka endişe ve riskler olacak ancak biz krizi fırsata çevirebilmeliyiz. Türkiye bu konuda oldukça iyi. Girişimcilerimizin de ihracat odaklı çalışması ve lobi faaliyetlerini etkin yapabilmesi çok önemli. Unutmamalıyız ki; Çin almak için uzak değilse, satmak için de uzak bir noktada değil! Çin artık bilinçli bir tüketim toplumu haline geldi. Çin’i iyi tanıyıp, doğru ürünü doğru ambalajla pazara sunduğunuzda çok büyük potansiyeller barındırıyor. Bunu başaran önemli firmalarımız da var. Sadece katma değerli ürünlerde bir üst seviyeye çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle Çin de önemli bir ihracat pazarımız haline gelecektir.” şeklinde konuştu.
“Savaş, Gıda Krizini de Beraberinde Getirdi”
“Her Geçen Gün Alternatif Hatlar Ortaya Çıkacak”
Sözlerine son dönemde yaşanan gelişmelerden bahsederek devam eden Beşer şöyle konuştu; “Rusya Ukrayna savaşı bu iki ülke arasında devam ediyor gibi görünse de Avrupa ve Amerika’nın Ukrayna’ya desteği, alenen olmasa da Çin’in Rusya ile iyi ilişkilerinin olması, İran, Suriye ve Rusya’nın etrafındaki bazı ülkelerin doğrudan Rusya’ya taraf olması, Polonya ve Romanya ülkelerin taraf tutması gibi etkenlerle akıllara ‘3. Dünya Savaşı olur mu?’ ‘Sulh nasıl gerçekleşir?’ gibi soruları da getirdi. Savaş ilk başladığında iki-üç ay içerisinde bitecek gibi görünmesine rağmen yıllara devam eden bir süreçten bahsediyoruz. Kuzeyde gerçekleşen savaş her ne kadar Rusya-Ukrayna özelinde gerçekleşen bir savaş olsa da sonucunda gıda krizini de beraberinde getirdi. Bu durum da tahıl koridorunu gündeme getirdi. Çünkü Ukrayna, pek çok hammaddenin ucuza alınabildiği; dünya ticaretinde önemli bir ülke konumundaydı. Bunun yanı sıra bu sürecin her geçen gün alternatif hatların gelişmesine neden olacağını söylemek de mümkün.”
“Yeni Ticaret Hatları Ülkelere Değer Katar”
Dünya ticaretini değiştirip ülkelerin zenginleşip fakirleşmesine neden olan en önemli şeyin; yeni ticaret hatları olduğunu ifade eden Beşer devam etti; “Baktığınız zaman Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselip şahlanmasına, uzun yıllar dünyaya hükmetmesine İstanbul Boğazı’na sahip olması neden olmuştur. Amerika’nın dönem içerisinde bu denli gelişip büyümesi de yine denizyolu taşımacılığı açısından farklı bir hat olmasından gelmektedir. Süveyş Kanalı da yine çok büyük önem taşır. Dolayısıyla ticarette ürünü güvenli ve hızlı bir şekilde son tüketiciye ulaştırmaya yarayan her hat önem taşır ve bulunduğu yere değer katar.”
“Riskler, Sıkıntılar ve Menfi Lobiler Hep Devrede”
Orta koridor kapsamında birçok yatırımın ülkelerce devam ettiğine değinen Beşer; “Her geçen gün teknoloji gelişiyor, yatırımlar da bu doğrultuda şekil değiştiriyor. Şu an Orta koridor üzerinde bulunan Türkiye dahil tüm ülkelerin titizlikle yürüttüğü hummalı bir çalışması var. Tabi ki bir ticaret yolu her zaman başka pazarlara risk ya da başka firmalara potansiyel bir alternatif oluyor. Dolayısıyla bu süreçte riskler, sıkıntılar ve menfi lobiler hep devrede. Bunun olumlu hava estirecek rüzgarlar olduğunu söyleyemem. Çünkü; İpekyolu, Kuşak Yol, Orta Koridoru hayata bir geçiren yapı olsa da, Amerika Birleşik Devletleri’nin de alternatif çalışmaları ve lobileri var. Bu hep devam edecek. Önemli olan ise bizim ülke olarak da hazırlıklı olmamız.”
“Öyle Dokunuşlar Yapıyorlar ki Rekabet Şansı Zorlaşıyor”
Karayolu ve denizyolunda güçlü olduğumuzu, lojistikçiler ve gümrükçülerimizin tecrübeli olduğunu ve iyi çalışan bir hatta sahip olduğumuzu söyleyen Beşer, uçak kargodaki maliyetlerin ise çok yükseldiğini ifade etti. Dolayısıyla bu hatta dönem dönem lojistik anlamında AB ve ABD’nin kendi firmalarını destekleyen paketler sunduğunu belirten Beşer; “Bazı sektörlerde öyle dokunuşlar yapıyorlar ki, sizin firmanızın rekabet şansı çok zor oluyor. Umuyorum ki Orta Koridor üzerinde bulunan ülkelerimiz de firmalara böyle bir katkı sunacakları çalışmalar içerisine girecektir. Lojistik anlamında firmalara sağlanacak bu küçük dokunuşlarla firmalarımızın, büyük pazarlarda rekabeti de başka yerlere taşınacaktır, bütün ülkeler büyük pazarlarda para kazanacaktır.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |