“KOTA BİTERSE HİÇBİR TÜRK ARACI AZERBAYCAN’A GİREMEYECEK!”
“YETKİLİLER BU SEKTÖRÜ YETERİNCE DİNLEMİYOR!”
“SORUNUN ÇÖZÜMÜ BİZDE”
Abdullah Özer’den, Azerbaycan’ın Türk nakliyecilerine uygulamaya başladığı yeni düzenlemelere, Orta Koridor’daki son gelişmelere, yeni lojistik güzergâhlara, sektörün beklentilerine ve Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinin bir araya gelmesi ile alınan kararlara dair değerlendirmelerini dinledik. Özer, lojistik sektörünün dinlenilmediğini belirtirken, sektörel sorunların çözümünün nakliyecilerde olduğuna ve yetkililerin kendilerine kulak vermesi gerektiğine dikkat çekti.
Sözlerine, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarını kaybedenlere de başsağlığı dileyerek başlayan Abdullah Özer, “Felaketlerle boğuşuyoruz, felaketlerle boğuşurken de kimseden direktif almadan, geçmişte de olduğu gibi vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için sahada yer aldık. Bu deprem felaketinde de nakliye sektörümüz insanların ihtiyaçlarını ulaştırmak adına mücadele verdi; sektörümüz destan yazdı... Bu yönden sektör temsilcilerine teşekkür ediyorum.” dedi.
Konuşmasının devamında sektöre dair değerlendirmelerine geçen ve bu yılın, hem ithalat hem de ihracatta, geçen yıla göre daralma ile başladığını ve sürecin halen devam ettiğini aktaran Özer, “Yani mücadelemiz devam ediyor…” şeklinde konuşarak sektör değerlendirmelerine başladı.
“Kota Biterse Hiçbir Türk Aracı Azerbaycan’a Giremeyecek!”
Azerbaycan’ın Türk nakliyecisine yönelik aldığı; sınır gümrüklerinde ücret karşılığı alınan Azerbaycan geçiş belgesinin kaldırılması ve ağır yük taşıtları için şehir vergisi uygulamasının sona erdirilmesi gibi birtakım yeni kararlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Özer sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Öncelikle Azerbaycan’da bir geçiş ücreti sorunu vardı, ülkemizin en üst makamları; gerek Derneğimiz gerekse de Bakanlıklarımız olmak üzere tüm yetkililer bunu çözmek için sürekli bir çalışma içerisindeydi. Ben 2010 yılından bu yana Uluslararası Nakliyeciler Derneği’ndeyim ve her katıldığımız KUKK toplantısında bu uygulamanın kaldırılmasına yönelik kararların alındığına şahit oldum. On yılın sonunda ise ağır yük taşıtları için şehir vergisi ücretlerinin kaldırılması, azami ağırlığın 38 tondan 41 tona yükseltilmesi, tehlikeli madde taşımalarından alınan ücretin kaldırılması gibi birtakım kararlar alındı. 2016 yılında “Geçiş belgelerinin kapılardaki satışını da kaldıracağız.” diye söylemişlerdi. Bu uygulama bize “Kota dâhilinde taşıma yapacaksınız!” demek oluyor. Yani kota biterse hiçbir Türk aracı Azerbaycan’a giremeyecek!”
“Azerbaycan Kilit Bir Noktada”
“Verilen Belge Kotasına Bakarsak Bu Sene Azerbaycan’ı Kullanamayacağız”
Azerbaycan’ın konumu itibari ile önemli bir yerde; Orta Koridor’da yer aldığını belirten Özer, Kazakistan, Rusya, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Moğolistan’a Azerbaycan üzerinden gittiklerini yani bu bölge için Azerbaycan’ın kilit bir noktada olduğunu vurguladı ve şunları ekledi; “Ancak verilen belge kotasına bakarsak bu sene Azerbaycan’ı kullanamayacağız. Çünkü bize verilen Azerbaycan transit kotamız 35 bin; biz bunun 13 binini dördüncü ayın başına kadar, işler yokken kullanmışız. Bu da demek oluyor ki; sene sonuna kadar bu sayılar bize yetmeyecek. Peki, ek belge gönderilecek mi? Malum ülkeler birbirlerine ek belge gönderirken bir şeyler talep ediyor. Bu taleplerin konuşulması, maillerin gitmesi ve cevap gelmesi derken sektör sınırlarda bekleyecektir. 2022 yılında Kazakistan’da yaşamıştık, şimdi kardeş ülke Azerbaycan’da da yaşayacağız gibi görünüyor.”
“Belge Sorunları ile Nakliyeciler Mağdur Edilmemeli”
Transit geçiş belgelerinde yaşanabileceğini belirttiği sıkıntının çözümüne dair de değerlendirmelerde bulunan Özer şunları aktardı; “Çözümü belgelerin Azerbaycan’dan libere olması... İki devlet tek millet söylemi ve duruşumuz ile dünyada herkesin örnek aldığı bir ülkede nakliyeci yıllarca vize ile gitti, bu ayıbı kaldırdılar; şimdi belge sorunun çözülmesi için yıllarca uğraşacak, bunu seslendirecek miyiz? Bence Azerbaycan nakliyecisi de Türkiye’ye gelirken belge kullanmamalı, Türk nakliyecisi de Azerbaycan’dan geçerken belge kullanmamalı; ya da yetkililerimiz söylemlerini değiştirmeli. İki devletin vatandaşları samimi olarak birbirlerine sarılıyorken böyle belge sorunları ile nakliyeciler mağdur edilmemeli.”
“Biz Buradan Gittik, Araçlarımız Rusya’da Kaldı;
“Üç Bin Araç Rusya Vladikavkaz Sınır Kapısında Bekliyor”
“Bu Durumun Sebebinin Kardeş Ülke Olması Bizi Üzüyor!”
Rusya Vladikavkaz Sınır Kapısı’nda bekleyen araçlar olduğundan da söz eden Özer değerlendirmelerine şu şekilde devam ediyor; “Azerbaycan’dan gidip de dönecek araçlarımıza maalesef Azerbaycan’ı kullanmaları için 14 gün süre vermişlerdi; o süre dolduğu için yaklaşık iki bin 500, üç bin araç Rusya Vladikavkaz Sınır Kapısı’nda bekliyor. Bir de Rusya’da sistem çökmüş, yine bu şoförler 20, 25 gün orada bekleyecek. Bu, ülkemize, fabrikalara gelecek ithalat ürünlerinin beklemesi demek. Beklemesinin de tek nedeni; Azerbaycan’dan ücretli aldığımız transit belgelerin kapılardan kaldırılması ve onların geçebilmesi için daha belgenin olmaması; yani biz buradan gittik, araçlarımız Rusya’da kaldı. Araçlar ya gemi ile gelecek ki gemi maliyetli ya da Vladikavkaz’dan gelecek, bunun için de 25 gün bekleyecek. Ortada garip bir durum var; ve bu durumun sebebinin kardeş ülke olması bizi gerçekten üzüyor. İki ülke yetkililerine de sesleniyorum! Yangın oluyor Azerbaycan itfaiyesi geliyor, deprem oluyor Azerbaycan uçağı hiç sormadan geliyor; ancak bir tek nakliye üzerinden böyle uygulamalar uygulamak mantıklı değil. Çünkü nakliyeciler insanların ihtiyaçlarını taşıyor. Biz damarın içindeki kanız, ancak bunu durdurmak için yetkililer her şeyi yapıyor; nakliyecinin durması her şeyin durması demek.”
“Türk Devletleri Teşkilatı Üye Ülkelerinde, AB Ülkelerindeki Gibi Bir Sistem Uygulanabilir”
Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinin Orta Koridor için ele aldığı belirtilen Tek Pencere ilkesine ve sınır geçişlerine dair konuşan Özer, “Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri bir ismi koyuyor, ancak o ismin altını doldurmuyor. Örneğin, AB ülkelerine gittiğinizde hiçbir gümrükte durmadan geçiyorsunuz. Yani Macaristan’dan sonraki AB’nin tüm ülkelerine bakabilirsiniz, bir tek Romanya sınırına kontrol noktası koyarak kontrolü biraz daha sıkılaştırdılar. Böyle bir uygulama neden Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinde de olmasın. Neden zorlaştırıyoruz ki! Bir ülkenin gümrüğünden geçmek için ürünün tırda, şoförde saatlerce beklemesinin amacı ne? Bir ürünün tüketiciye daha hızlı ulaşmasının önündeki engelleri kaldırmaktan daha doğal ne olabilir? Türkiye gümrüğünden bir araç hareket ediyor, varış ülkesindeki gümrüğe gitmeden o yükü boşaltma imkânı yok. Varış ülkesinin gümrüğünde yükün fiziki kontrolü yapılır, gerekli evrak işlemleri bittikten sonra o ürünü alacak kişiye teslim edilir. Neden sınırlarda günlerce beklemek zorunda kalıyoruz! Örneğin, önceden Boğaz Köprüsü’nden geçerken gişeler vardı, para verip geçerdik. Şimdi parayı toplamanın bile saniye sürdüğü cihazlar varken neden Sarp’ta dört, beş gün, Vladikavkaz’da 15 gün, Azerbaycan sınırında dört gün, Rusya sınırında üç gün bekliyoruz. Bir ürünün tüketiciye varana kadar 10 bin kilometre yolda 20 gün sınırlarda beklemesinin mantığı ne? Bunun çözülememesinin nedeni ne? Aslında çözümü çok basit!” dedi.
“Ülke Yöneticilerinin Daha Aktif Olması ve Keskin Kararlar Alması Gerekiyor”
“Bir Karar Alındığında Sürece Yaymamak Gerekiyor”
“Bu coğrafyada sorunların çözümü liderlerin aktif olarak yetkilileri çalıştırmasından geçer.” diyerek sözlerini sürdüren Özer, UND olarak yıllarca toplantı yaptıklarını; ancak tehlikeli madde taşımalarından alınan ücretin veya ağır yük taşımalarından alınan şehre giriş ücretinin Cumhurbaşkanlığı seviyesinde konuşulmaya başlandığında kaldırıldığını ifade ediyor. Özer, “Sorunların çözülebilmesi adına ülke yöneticilerinin daha aktif olması ve keskin kararlar alması gerekiyor. Örneğin İran’da Türk nakliyeciler olarak çok sorun yaşıyoruz. İran’ın akşam aklına geleni sabah Türk nakliyecisine uygulama gibi geleneği var. Bir karar alındığında sürece yaymamak gerekiyor; bunun önce altyapısını çalışmak, topladıktan sonra deklarasyon yapmak lazım ki insanlara umut verilmesin. Bakanlıklar düzeyinde yapılırsa Tek Pencere sisteminin olacağına inanmıyorum. Yani AB gibi keskin kararlar alınması lazım; Macaristan’dan girdikten sonra Avrupa’da kimseyi görmeden dolaşabiliyorsak aynı şekilde Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinde de dolaşmamızın sağlanması gerekiyor.” şeklinde konuşuyor.
“Gemi Maliyetleri Çok Yüksek”
“Nakliyeci En Maliyetsiz Yolu Seçiyor!”
Karasu Limanı’nı kullanarak Orta Asya ülkelerine yapılabilecek taşımalar hakkında da görüşlerini aktaran Özer, bunun alternatif bir güzergâh olduğunu belirterek şunları aktardı; “Karasu Limanı veya Samsun limanı hangi liman olursa olsun Rusya’ya geçişten sonra Azerbaycan’ı transit kullanan araçlar gibi Rusya’dan Kazakistan’a, Kazakistan’dan Özbekistan’a, Tacikistan’a, Moğolistan’a, Kırgızistan’a gidilebilir. Hatlar ne kadar çok olursa bizim için o kadar iyi; hava şartlarından kapılar kapanır ya da belge sorunu olursa diğer güzergâhtan gideriz. Ancak Kazakistan’a giden nakliyecimiz Karasu’yu aktif kullanmıyor; çünkü şu an gemi maliyetleri çok yüksek. Karadan gitmek daha kârlı geliyor; çünkü nakliyeci Rusya içinde de yine karadan belli bir yol gidecek. Karasu’dan sonrası ve Rusya’nın içi de maliyetli. Yani nakliyeci en maliyetsiz yolu seçiyor! İkinci olarak ise zahmetsiz olan güzergâhı seçiyor; yapacağı kilometrenin önemine bakmıyor. Kazakistan’ın, Karasu Limanı’nda her türlü gidecek belgesi var; fakat gemi ücreti yüksek olduğu için tercih edilmiyor. Rusya’ya ambargo uygulandığı için yasaklı ürünler statüsü var. Gürcistan, Rusya’ya gidecek ürünlerin kontrolünü yapıyor ve transit gelen çoğu ürüne izin vermiyor; bunun için de gemiyi kullanıyoruz. Ancak belge sayılarına bakarak Kazakistan’a, Kırgızistan’a fazla sevkiyat olmadığını düşünüyorum. Geminin üç bin dolar gidişi var; karadan gidince Kazakistan sınırına kadar bu oran üçte biri olarak yansır.”
“Hayali Zorlayacak Projeleri Gerçekleştirmek Uzun Yıllar Sürecektir”
“Hiç Durmaması Gereken Bir Sektörüz; O Nedenle Biz Önce Ülkemizden Gidiş ve Geliş Sorunlarını Çözelim”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun, ‘yeni bir İpek Yolu’ diyerek, Basra Körfezi Faw Limanı ile Türkiye üzerinden oluşacak bir lojistik koridorundan söz etmesine yönelik görüşlerini aktaran Özer, “Suriye savaşı öncesinde bu coğrafyalara ulaşıyorduk. Ne zaman ki Suriye’deki iç savaş başladı, bu hat Hatay’dan denendi; şimdi Irak üzerinden deneneceği söyleniyor. Ancak Irak’ta da belli bir noktaya kadar gidebiliyor. Türk araçlarındaki yükler sonra Irak araçlarına aktarılıyor; çünkü güvenlik sıkıntısı var. Bu çok uzun mesafeli bir plan gibi görünüyor; bunun yerine Suriye ile anlaşmak daha kolay geliyor. Var olan ve herkesin bildiği bir hattımız vardı, ancak bir anlaşamama durumu oldu. Devletler ters düşebilir, fakat bu ebedi sürecek değil; sonuçta asıl olan devletlerin menfaatidir. Her devlet kendi menfaati doğrultusunda diğer devletle anlaşma yapabiliyor.” dedi ve sözlerine şunları ekledi; “Yetkililerimizin sektörümüze ilgilerine baktığımda hayali zorlayacak projeleri gerçekleştirmelerinin uzun yıllar süreceğini düşünüyorum. Çünkü ortalama gemiler hariç sınırlarımızdan günlük beş bin 500 araç çıkışı oluyor. Çok hareketli ve hiç durmaması gereken bir sektörüz; o nedenle yetkililerimiz sınır kapılarına giderse sınırda bekleyen araçları görürler. Yani biz ülkemizde önce gidiş ve geliş sorunlarını çözelim. Hayal kurmayalım, biz de Irak’tan Körfez’den geçeceğiz diye umut etmeyelim.”
“Yetkililer Bu Sektörü Yeterince Dinlemiyor”
“Sorunun Çözümü Bizde”
Bir sorun yaşandığında yapılan yazışmaların haftalarca, çözümünün ise aylarca sürdüğünü ifade eden Özer konuya dair; “Sektörün hızlı hareket etmesi daha fazla döviz anlamına geliyor ve burada herkes kazanıyor. Fabrika sahiplerinin ürünleri günlerce sınırlarda bekliyor; tırlar ülkelere turistik geziye gitmiyor. Ülkenin ihracatını, gelecek ithalatı taşıyor. Kısacası insanların ihtiyacını taşıyor… Para taşıyor… Yetkililerin bu sektörü yeterince dinlemediklerini düşünüyorum; yıllardır da bu düşüncedeyim. Bu sektör her ay yetkililerin gurur ile anlattığı, ülkenin ihracatını taşıyan bir sektör. Bir şey sadece üretmek değil, tüketim alanına ulaştırmak da önemli. Ulaştıracak olanlar da bizleriz, yetkililer eğer bizleri dinlerse sorunun çözümü bizde var. Bir yetkili geliyor konuya vâkıf değil, önce aylarca konuyu anlatmaya çalışıyoruz; konuyu öğrenene kadar da bizim yıllarca harcadığımız birikim gidiyor. Zaman kaybetmememiz gerekiyor ve hedefe varabilmemiz için işinde uzman yöneticilere ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.
“Para İstemiyoruz Sorunumuz Çözülsün Yeter!”
Azerbaycan’da firmaları olduğunu, ancak lojistik sektörüne verilen desteklere hiç müracaat etmediklerini ifade eden Özer şöyle açıkladı; “ Ya prosedürleri aşamıyoruz ya da kolay olacağına inanmıyoruz. Tabii ki devletimizin çok katkısı var. Ancak burada bizim gibi müracaat etmeyenlerin olduğunu düşünüyorum. Bizim sorunsuz çalışmamız sağlansın devletin desteğine ihtiyacımız yok. İhracat ürünümüzü taşırız, ithalat ürünümüzü getiririz. Ülkemize hizmet ihracatında 25 milyar dolar getiriyorsak 50 milyar dolara çıkartırız; ancak yeter ki bir ay sonra Azerbaycan’da başlayacak belge sıkıntısının önüne geçilsin. Böyle basit sorunlar ile milyonlarca dolarlık ihracat, binlerce şoför sınırlarda beklemesin! Günümüz teknolojisinde çözülmeyecek bir sorun yok; yeter ki niyet bu yönde olsun.”
“Kendi Nakliyecinizi Korumak Adına Siz de Yaptırım Uygulamak Zorundasınız!”
“Cumhurbaşkanımıza Bu Sektörün Ulaşmadığını Düşünmüyorum”
Bir ülkeden Türkiye’ye gelecek nakliyecinin, o ülkeye Türk nakliyecisinin gittiğinde karşılaştığı şartlarda gelmesini istediğini ifade eden Özer, Türkiye’ye gelen nakliyecinin Türkiye’ye rahatça girebildiğini; ancak Türk nakliyecisinin pek çok yaptırıma maruz kaldığına dikkat çekti. Özer, “Bu durumda benim o nakliyeci ile rekabet etme şansım yok. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir ülke, size yapılan yaptırımları çözemiyorsanız; kendi nakliyecinizi korumak adına siz de yaptırım uygulamak zorundasınız. Sorunları hep kendi çabalarımız ile çözmeye çalıştık, son birkaç senedir yetkililer bizi duymaya başladı. Tırlarımız ile Ankara’ya; Dışişleri Bakanlığının, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının önüne gittik ve ‘Artık bizi duyun dedik!’ Biz de Cumhurbaşkanlığında veya makamlarda ağırlanmaya layık kişileriz; çünkü bu ülkenin üretilen ürünlerini taşıyor ve ülkeye katma değer sağlıyoruz. Cumhurbaşkanımıza bu sektörün ulaştığını hiç düşünmüyorum. Ulaşmak için de Bakanlıkların önüne tır çektim; üç saat sonra sorun çözülebiliyor. Üç saat sonra çözülecek sorunu biz yıllardır yaşıyoruz.” dedi.
Özer, son olarak sözlerine şunları ekledi; “Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinde Cumhurbaşkanımızın veya Bakanlarımızın sözü ile çözülmeyecek bir sorun olmadığını düşünüyorum. Ürettiğimiz TOGG aracımız üye ülke Başkanlarına hediye ediliyor ve hepsi gurur ile biniyor; bu gurur hepimizin. Ancak bu ülkenin nakliyecilerine ülkemizde nasıl davranıyorsak, ne prosedür uyguluyorsak onlar da bize aynısını uygulasın. Hayatı zorlaştırmayalım, kolaylaştıralım! Yaşamak güzel, yaşamamız için de ihtiyaçlarımızın birbirimize ulaşması lazım.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |