ALC Lojistik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çiçekli; Lojistik Sektörü ‘Ayakta Durabilme’ Mücadelesi Verdi

2024 yılında küresel bir ekonomik durgunluk yaşandığını ifade eden Çiçekli, bu süreçte bütün ülkelerin ve neredeyse bütün global şirketlerin daha muhafazakar bir ekonomik yönetim modeli benimsediklerini söyledi. Sınır kapılarında yaşanan uzun tır kuyruklarının kangren haline gelen bir vaka olduğu şeklinde konuşan Çiçekli, “Mevcut sınır kapılarını fiziki olarak tevzi etmek ya da yeni sınır kapıları ihdas etmek yaşanan sorunu kökünden çözülebilir” iadelerini kullandı. Türkiye’ye yapılan yabancı yatırımlarla ilgili düşüncelerini de okuyucularımız için paylaşan Çiçekli; “Gelen yabancı yatırımcıların tekel yaratmak hedefinde olmaması gerekli” dedi.

“İhracatçı Yurt Dışındaki Rakipleriyle Rekabet Edemez Duruma Geldi”

Lojistik sektörünün 2024 yılını değerlendirerek sözlerine başlayan Çiçekli şöyle konuştu; “2024 yılı genel olarak çok kötü geçmedi lojistik sektörü açısından. Ama çok da parlak değildi açıkçası. Bu yıl sektör daha çok stabil bir seyir izledi diyebiliriz. Çünkü baskılanmış kur politikası yüzünden ihracatçılarımız zor bir yıl geçirdi. İhraç ürünlerinin girdi maliyetlerinin artması ve buna paralel olarak kurların artmaması ihracatçıyı üretemez duruma getirdi. Üretse bile, maliyetleri yüksek olduğundan yurt dışındaki rakipleriyle rekabet edemez duruma geldi. Bu yüzden Türk ihracatçıları bir miktar pazar kaybına uğradı. Önemli bir kısmı ise üretimlerini, işgücü ve enerji maliyetlerinin daha ucuz olduğu, Mısır, Afrika, Uzak Doğu gibi ülkelere kaydırdı. Keza finansmana erişim zorluğu ve kredi faizlerinin aşırı yüksek olması bir başka olumsuzluk yaratmaktadır. Doğal olarak lojistik sektörü dış ticarete bağlı ve hatta dış ticaretin mütemmim cüz’üdür. Böyle olunca da lojistik sektörü olarak bu yıl zorlu geçti diyebiliriz. Hem yeterli yük olmaması hem de taşımacılıktaki maliyet girdilerimizin (yakıt, lastik bakım, onarım, yedek parça, ücretler vs..) artması sektör olarak bizleri olumsuz etkilemiştir. Halk deyimiyle bu yıl lojistik sektörünün ‘ayakta durabilme’ mücadelesi verdiği bir yıl oldu desek pek yanlış olmaz diye düşünüyorum.”

“Çekici ve Treyler Yatırımlarımız Oldu”

“Yeni Lojistik Tesisimizin İnşaatına Başladık”

Ekonomideki durağanlık ve sektörel olumsuzluklara rağmen, ALC Lojistik olarak bu yıl yatırımlarını durdurmadıklarını ve ertelemediklerini belirten Çiçekli yaptıkları yatırımları şu şekilde açıkladı; “Bu bağlamda yenileme kapsamında çekici ve treyler yatırımlarımız oldu. Keza lojistik hizmetlerimizi tek bir çatı altında ve tek bir merkezde toplamak üzere, içerisinde 5000 m2 kapalı depo olan yeni lojistik tesisimizin inşaatına başladık ve hızla devam ediyoruz. İklim şartları izin verirse 2025 yılının ilk çeyreğinde bu tesisi faaliyete geçirmeyi planlıyoruz.”

“Mevcut Sınır Kapılarını Fiziki Olarak Tevzi Etmek ya da Yeni Sınır Kapıları İhdas Etmek Yaşanan Sorunu Kökünden Çözülebilir”

“Sürücülere Özel Bir Schengen Vize Sistemi İhdas Edilmeli”

“Pandemi sonrasında dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ve olmadı da. Bu çerçevede 2023 yılında başlayan ve 2024 yılında artan küresel ekonomik durgunluk dönemi yaşandı ve halen devam ediyor.” ifadelerini kullanan Çiçekli 2024 yılının gündem maddelerini değerlendirerek devam etti; “Bu süreçte bütün ülkeler ve neredeyse bütün global şirketler daha muhafazakar bir ekonomik yönetim modeli benimsediler. Yani daha çok içlerine kapandı işletmeler. Önemli bir kısmı şöyle bir strateji izledi: Miktar olarak üretimi azaltıp karlılığı daha yüksek tutmayı benimsediler. Bu modelle hem daha çok üretmenin getireceği yüksek maliyetlerden hem de risklerinden kaçınıldı. Tabii tüketicilerin daha az tüketme yönelimine girmesi de doğal olarak talebi azaltmıştır.

 “Sorun Bulgaristan’dan Kaynaklı’ Deyip Hasır Altına Süpürerek Boş Vermemek Gerekir“      

Sınır kapılarında yaşanan uzun tır kuyrukları maalesef sektörümüzün geçmişten gelen ve her nedense bir türlü çözülmeyip kangren haline gelen bir vakadır. Özellikle Batı sınır kapılarımızda yoğun olarak yaşadığımız bu kuyrukların hem kendi ülkemizden hem de karşı komşu ülkelerden kaynaklanan kısımları vardır. Ancak bu sorunu işte, ‘sorun Bulgaristan’dan kaynaklı’ deyip hasır altına süpürerek boş vermemek gerekir. Şüphesiz sorunun bir kısmı Bulgaristan tarafından kaynaklanıyor ama önemli bir kısmının da bizim taraftan olduğunu kabul etmek gerekir. Soruna bu şekilde ve samimi olarak yaklaşılırsa pekala çözüme ulaşılabilir. Ne yapıp edip ve akılcı, bilimsel ama karşı komşu ülke otoritesiyle de koordineli olarak çalışılırsa kısa vadede ve mevcut fiziki altyapılarıyla bile pekala günlük geçiş sayıları artırılabilir. Orta ve uzun vadede ise ya mevcut sınır kapılarını fiziki olarak tevzi etmek ya da yeni sınır kapıları ihdas ederek pekâlâ bu sorun kökünden çözülebilir. Yeter ki samimi ve güçlü bir irade ortaya konulabilsin. Türkiye güçlü bir ülkedir ve pekâlâ bunu başarabilir. Böylece milyonlarca dolar değerindeki dış ticaret ürünleri pazara daha hızlı ulaşır ve bu lojistik avantajdan dolayı ihracatçılarımız daha rekabetçi olup pazardan daha fazla pay alabilirler.

Yıllardır çektiğimiz kapı geçişlerindeki kuyruklara ek olarak bu yıl sürücülere Schengen vizesi temininde çok ciddi sıkıntılar yaşadık ve halen yaşıyoruz. AB ülkeleri maalesef Türk vatandaşlarına vize verme konusunda gittikçe katı bir tutum takınmaktadır. Ne var ki, Gümrük Birliği anlaşmasına göre, AB içinde dolaşımı serbest olan Türk ihraç ürünlerini taşıyacak Türk taşıtları ve sürücüleri geçiş belgesi kotası ve vize engeliyle karşılaşmaktadır. Sürücülere vize başvurusundaki randevu talepleri bazen birkaç ay ötesine veriliyor ve vize taleplerinin önemli bir kısmı da hiçbir gerekçe gösterilmeden ret edilmektedir. Tabii bu durum öncelikle sürücünün çalışma hürriyetini yok etmekte ve işsiz kalmasına sebep olmaktadır. Diğer yandan taşımacıların da araçlarının bir kısmının atıl kalmasına ve tabii mağdur olmalarına sebep olmaktadır. Oysa sürücüler yük taşıyan araçlarda çalışıp sürekli yurt dışına çıkış giriş yapan çalışanlardır. Bunların AB’ye fazladan bir külfeti olmadığı gibi o ülkelere sığınma ya da iltica etme gibi bir riskleri yoktur. Bu nedenle sürücülere özel bir Schengen vize sistemi ihdas edilmeli ve vizeye erişim kolaylaştırılarak çok daha kısa zamanda olmalıdır."

“Bu Sektöre Ciddi Anlamda ve Sektörü Ateşleyecek Ölçüde Teşvik Verildiğini Düşünmüyorum”

“Bu Sektöre; Yenileme ve Entegre Yatırım Teşviki Başta Olmak Üzere Ek Teşvikler Sağlanmalıdır”

Lojistik sektörüne verilen teşvikleri değerlendiren Çiçekli; “Lojistik sektörüne teşvik mi var? Teşvik var da ben mi bilmiyorum acaba? Tabii bu işin esprisi bir yana ama bu sektöre ciddi anlamda ve sektörü ateşleyecek ölçüde teşvik verildiğini düşünmüyorum. Verilen tek teşvik -ki bu teşvik sayılır mı bilmem- ihracat yükü taşıyan araçlara yurt dışına çıkarken sınır kapılarında tahsis edilen 900 litre vergisiz akaryakıt. Bu tabi ki önemli ama zaten bu verilmese idi biz taşımacılar yurt dışına döviz ödeyerek buradan aldığımız 900 litreyi ikame edecektik. Bunu alarak milyonlarca dolar tutarındaki dövizin ülkemize kalmasını sağlıyoruz. Bu sektöre; yenileme ve entegre yatırım teşviki başta olmak üzere, sürücü temini, istihdamı ve sosyal destekleri ile diğer vergisel ve diğer ek teşvikler sağlanmalıdır. Keza başta İstanbul gibi lojistik yoğun bölgelerde oluşturulacak lojistik kümelenme merkezleri ile lojistikçilere destek verilmelidir.” dedi.

“Yeterli Sürücü Bulunamamakla Birlikte Kalifiye Sürücü Sayısı da Az”

“Meslek Cazip Hale Getirilmezse Sektör Olarak Önümüzdeki Orta Vadede Çok Daha Büyük Sıkıntılar Çekilecek ve Filoların Bir Kısmı Sürücüsüz Kalacaktır”

Sürücü sorununun sektörün son yıllarda yaşadığı en büyük sıkıntılardan birisi olduğunu belirten Çiçekli; bu sorunu ikiye ayırmanın doğru olacağını söyleyerek şu ifadelerde bulundu; “Birincisi yeterli sürücü bulunmaması. İkincisi de kalifiye sürücünün az olması. Maalesef yeni nesil, tır sürücülüğü mesleğine yeterince ilgi göstermemekte ve bu nedenle alttan yeterli yeni sürücüler yetişmemektedir. Bunun için kamu-özel sektör işbirliği ile kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirip bir eylem planı ortaya konulması kaçınılmazdır. Öncelikle mesleği cazip hale getirecek çeşitli teşvik ve sosyal destek projeleri hayata geçirilmelidir. Buna ilaveten, mesleği özendiren çeşitli argümanlar ile iş garantili programlarla gençlerin bu mesleğe ilgisi çekilmelidir. Aksi halde korkarım ki sektör olarak önümüzdeki orta vadede çok daha büyük sıkıntılar çekilecek ve filoların bir kısmı sürücüsüz atıl kalabilecektir. Unutmamak gerekir ki, lojistik hayatın can damarıdır. Zira en kaliteli ürünleri üretseniz bile bunları tüketim pazarına ve zamanında ulaştıracak lojistik zinciriniz yoksa o ürünlerin bir değeri ve anlamı kalmaz. Tabii son zamanlarda kadınların tır sürücülüğüne nadir de olsa girmiş olması çok sevindiricidir. Bu bağlamda, kadın sürücü istihdamı daha çok özendirilmeli ve fazlasıyla teşvik edilip desteklenmelidir. Biz şirket özelimizde mesleğe yeni başlayan istekli sürücülere yurt dışı deneyimi kazandırmak konusunda özel gayret gösteriyoruz. Tabii kapılarımız da kadın sürücülere sonuna kadar açıktır. Tır sürücülüğü mesleğinin güçlükleri olmakla birlikte, keyifli yönleri de çoktur. Ve en önemlisi de bu meslek kutsal bir meslektir.”

“Gelen Yabancı Yatırımcıların Tekel Yaratmak Hedefinde Olmaması Gerekli”

“Eşit Şartlarda ve Haksız Yıkıcı Rekabet Yaratmadan, Ülkemize Katkı Sağlayacak Her Türlü Yabancı Yatırımcıya Saygı Duyarız”

Yabancı yatırımcının gelmesinin ülkemiz ekonomisi açısından her zaman iyi olduğunu ifade eden Çiçekli, ancak sektör bazında ele alacak olursak, gelen yabancı yatırımcıların tekel yaratmak hedefinde olmaması gerektiğini belirtti ve ekledi; “Zira Türk taşımacılık sektörü kadim bir geleneği olan ve yüzbinlerce insana istihdam sağlayan, çok geniş alana yayılmış dinamik bir sektördür. Gelen büyük yabancı yatırımcıların sektörün bu dinamiklerini bozacak dengesiz çalışma içerisinde olmamasına özen gösterilmelidir. Bu konuda kamu ve sivil toplum kuruluşlarına ciddi görev ve sorumluluk düşmektedir. Serbest piyasa ekonomisi, piyasadaki dengeleri alt üst edecek bir serbestlik anlamına gelmez, gelmemelidir. Bu konuda gerekli kontrol süreçleri mutlaka ve etkin bir şekilde işletilmelidir. Eşit şartlarda ve haksız yıkıcı rekabet yaratmadan, ülkemize katkı sağlayacak her türlü yabancı yatırımcıya saygı duyarız ve işbirliği yaparız. Bundan mutluluk duyarız. Ama özellikle küçük ve orta ölçekli lojistik işletmelerimizi zora sokacak faaliyetlerde bulunan yabancı yatırımcıyı da hoş görmeyiz açıkçası.”

“2025 Yılının Zorlu Geçmesi Beklenmektedir”

“Ortadoğu’da Gelişecek Duruma Göre Yeni Hatlar Açabiliriz”

Son olarak 2025 yılı öngörüleri ve hedeflerini paylaşarak sözlerini sonlandıran Çiçekli şunları söyledi; “Mevcut ekonomik göstergeler ve beklenen büyüme oranı ile yapılan açıklamalar ışığında 2025 yılının da zorlu geçmesi beklenmektedir. En azından yılın son çeyreğine kadar çok fazla olumlu bir gelişme beklemiyoruz. Tabii bölgemizdeki hızlı gelişmeler, Suriye meselesi ve benzeri bölgesel etmenler de sektörümüzü yakından ilgilendiren konulardır. Bu bölgesel sorunlar sektör lehine olabileceği gibi olumsuz etkileri de olabilir. Umarım ve dilerim ki bölgemiz barış ve huzura kavuşsun ki, biz de sektör olarak bölgede daha etkin lojistik hizmet verebilelim.

Biz ALC Lojistik olarak gelecek yıl hem depo ve lojistik merkezimizi tamamlamak hem de bazı yeni ek araç yatırımları yapmayı hedefliyoruz. Ortadoğu’da gelişecek duruma göre yeni hatlar da açabiliriz. Daha doğrusu eskiden uzman olduğumuz Suriye ve Suriye ardı ülkelere olan hattımızı yeniden canlandırabiliriz.”