“Bizim sektörle beraber ön görümüz 2012 yılına kadar iki milyon araç üretimiydi; ancak Amerika’da başlayıp dünyaya yayılan bir kriz söz konusu. Finansal olduğu söylenen; ama giderek reel sektörü de kapsayan bir krizle karşı karşıyayız. Bizim en büyük pazarımız olan AB’yi de önemli ölçüde etkiledi. Trafiğe çıkan taşıt araçlarında % 26’lık bir düşüş var. Trend aslında Haziran-Temmuzdan itibaren kendini göstermeye başlamıştı; ancak 2008’in son çeyreğinde çarpıcı olarak yansıdı. En son Kasım ayı rakamları açıklandığında % 26’lık düşüş bizi çok derinden etkiledi.”
Otomotiv sektörü krizden nasıl etkileniyor?
Bildiğiniz gibi Türkiye’deki otomotiv sektörü son 6–7 yılın en hızlı büyüyen sektörlerinden birisisi oldu. Bu sektör, 2000 yılından itibaren hem üretim hem de ihracat açısından en hızlı büyüyen sektörlerden birisi haline geldi. Bu büyüme bizim gözlem ve tespitlerimize göre 2008 yılının üçüncü çeyreğine kadar devam etti.
Türkiye’de toplam 17 tane ana sanayide üretim yapan firma var. Bunlar hafif ticari araç, otomobil, kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs tarzında üretim yapıyor. Türkiye’de bu kadar hızlı büyüme neden oldu diye bir soru akla gelebilir. Bir kere Türkiye coğrafi açıdan AB ülkelerine son derece yakın bir konumda bulunuyor. Bizdeki ana sanayide çalışan firmalarımızın Ar-Ge yeteneğinde müthiş bir gelişme oldu. Son dönemde hakikaten gözle görülür bir ilerleme kaydedildi. Küresel ölçekte faaliyette bulunan birçok firmanın üs olarak görmesi ve gelip burada yatırım yapmasının ana nedenlerinden birisi de bu. Ar-Ge yeteneği gelişmiş bir otomotiv sektörünün olduğunun farkındalar. Bir diğer üçüncü konu iş gücündeki verimlilik. Verimliliğin yanı sıra firmalarımızda işçi sadakatinin önemli oluşu. Türkiye’de faaliyette bulunan firmalarda büyük bir sadakat söz konusu. Bunlar bir araya gelince son 7-8 yılda Türkiye’de ana sanayide üretim yapan firmaların sayısında artış oldu. Belli başlı firmalar Ford, Hyundai, Toyota, Honda, Renault gibi; ayrıca otobüs ve kamyon üreten Man, Mercedes gibi güçlü firmaların Türkiye’de üretimleri mevcut.
Türkiye’de hem yatırımlar açısından, hem üretim açısından, hem de ihracat açısından artış sağlandı. Bizim sektörle beraber ön görümüz 2012 yılına kadar iki milyon araç üretimiydi; ancak Amerika’da başlayıp dünyaya yayılan bir kriz söz konusu. Finansal olduğu söylenen; ama giderek reel sektörü de kapsayan bir krizle karşı karşıyayız. Bizim en büyük pazarımız olan AB’yi de önemli ölçüde etkiledi. Trafiğe çıkan taşıt araçlarında % 26’lık bir düşüş var. Trend aslında Haziran-Temmuzdan itibaren kendini göstermeye başlamıştı; ancak 2008’in son çeyreğinde çarpıcı olarak yansıdı. En son Kasım ayı rakamları açıklandığında % 26’lık düşüş bizi çok derinden etkiledi. 2008 yılı için üretim açısından bir milyon 400 bin gibi rakamlar telaffuz ediliyordu; ancak son gelişmeler ışığında gördük ki; bu rakamlar yakalanmayacak.
“Benim tahminim 2009 yılının 3. ve 4. çeyreğinden itibaren bir iyileşmenin olacağı yönünde.”
Ana sanayide yaşanan bu kriz yan sanayiyi de etkiliyor. Yan sanayi firmalarımızın birçoğu ana sanayi ile çalıştığı gibi, Türkiye dışında çalışan firmalarla çalışanlar da var. Bundan tüm dünyanın etkilendiği gibi Türkiye de etkilendi. İhracatta yaşadığımız ölçüde olmasa da; iç piyasada da bir tedirginlik ile karşı karşıyayız. İç piyasada da talepte bir miktar azalmalar söz konusu olmaya başladı. Benim tahminim 2009 yılının 3. ve 4. çeyreğinden itibaren bir iyileşmenin olacağı yönünde.
“Hiçbir ana sanayi firmasının Türkiye’yi terk edeceğini düşünmüyorum. Pazara yakınlık, mühendis kalitesi, ücretler, işgücü gibi artı değerleri göz ardı edeceklerini düşünmüyorum.”
Otomotiv sektöründe yaşanan bu krizin iç piyasaya etkileri ne oranda olur? Özellikle üretime ara veren firmaların vereceği zararı değerlendirirseniz neler söylersiniz?
Talebin olmadığı yerde üretim yapmanın bir anlamı yok. Şu aşamada talep düşüşünden dolayı firmalar kendilerince önlemler alıyor. Kimileri üç dört haftalığına üretime ara veriyor; kimi fabrika içi revizyona gidiyor; bazıları daha radikal kararlar alıyor. Kısa süreli olarak işçi çıkarma, işçi çıkarmadan ücretsiz izin gibi bir takım kararlar alıyorlar. Bence hiçbir firma Türkiye’den kapısına kilidi vurup da gitmeyi düşünmeyecek. Çünkü Türkiye’de üretim yapıp yapmamayla ilgili bir sorunla karşı karşıya değiliz. Sorun talepten kaynaklı. Yani insanlar yaşanan bu ekonomik kriz nedeniyle üretim taleplerini geciktiriyor. Hiçbir ana sanayi firmasının Türkiye’yi terk edeceğini düşünmüyorum. Pazara yakınlık, mühendis kalitesi, ücretler, işgücü gibi artı değerleri göz ardı edeceklerini düşünmüyorum.
“Üretiminizin % 70 kadarını ihraç ediyorsanız, ihracat yaptığınız ülke gruplarında bu durum uzun sürecekse, bizde de bu durum uzun sürecektir. Onlardaki toparlanma ne kadar hızlı olursa; bizde de o kadar hızlı olur.”
Firmaların üretime ara verme gibi önlemlerini uzatması bizim krizin etkilerini uzun süre hissetmemiz sonucunu doğurur mu?
Fabrikaların üretim yapmadan duruyor olması, ekonomik büyümenin olmadığı anlamına gelir; ekonomik aktivite olmadığı sürece harcama olmaz; çark dönmez. Üretiminizin % 70 kadarını ihraç ediyorsanız, ihracat yaptığınız ülke gruplarında bu durum uzun sürecekse, bizde de bu durum uzun sürecektir. Onlardaki toparlanma ne kadar hızlı olursa; bizde de o kadar hızlı olur. Çünkü bu entegre bir sanayi.
“Ben Türkiye’deki firmaların bu süreci “nasıl teknolojiler geliştirebiliriz?” gibi sorulara cevap arayıp, araştırma geliştirmeye yönelik bir süreç olarak kullanmalarını öneriyorum.”
Otomotiv firmaları bu sancılı süreci nasıl atlatacak sizce?
Bence bu sancılı süreçte diğer ülkeler ne yapıyorsa bizim de onları yapmamız gerekir. Örneğin Amerika bazı firmaları desteklemek için paketler hazırlıyor. Amerika’da sanırım 17 milyon dolarlık bir destek paketi açıklandı. Bir takım giderlerini kısmak, gelir gider tablolarını devletin belli birimlerini açmak ve yeni teknolojilere yatırım şartıyla bu desteği verdi. AB’nde de benzer bir destek paketi açıklandı. Orada da dört yıllık, her yıl üst üste dört milyar Euro olmak üzere, 16 milyar Euro’luk bir destek paketi açıklandı. Onların da bu destek paketini nasıl kullandıracakları şartlara bağlandı. Bunlar arasında çevreye duyarlı üretim, daha az yakıt tüketen araçlar gibi konularda yatırım yapmaları konularına yer verildi. Ben Türkiye’deki firmaların bu süreci “nasıl teknolojiler geliştirebiliriz?” gibi sorulara cevap arayıp, araştırma geliştirmeye yönelik bir süreç olarak kullanmalarını öneriyorum.
“Bildiğim kadarıyla Ekonomik Koordinasyon Toplantısı’nda bu konu tartışıldı. Birkaç Bakanın, Müsteşarların, otomotiv sektörü temsilcilerinin, TAYSAD ve OSD temsilcilerinin katıldığı bir toplantı oldu. Bu toplantının sonucunda bu oluşan duruma bir tepki verileceğini düşünüyorum; ama nasıl önlemler alınır bunu kestirmek zor. Bir şeyler yapma arzusu var.”
Türkiye’de böyle bir destek paketi gündemde mi?
Bildiğim kadarıyla Ekonomik Koordinasyon Toplantısı’nda bu konu tartışıldı. Birkaç Bakanın, Müsteşarların, otomotiv sektörü temsilcilerinin, TAYSAD ve OSD temsilcilerinin katıldığı bir toplantı oldu. Bu toplantının sonucunda bu oluşan duruma bir tepki verileceğini düşünüyorum; ama nasıl önlemler alınır bunu kestirmek zor. Bir şeyler yapma arzusu var.
Bu tarz krizlerden neden en çok otomotiv sektörü etkileniyor?
Nedeni bence olmazsa olmaz bir tüketim maddesi olmaması. Bireyler diğer ihtiyaçlarından kısamıyorlar; ama mevcut otomobillerini yenileme, değiştirme yoluna gitmiyorlar.
OSD Verilerine baktığımızda segmentlere göre krizden etkilenme de farklılık gösteriyor. Siz ne diyeceksiniz?
Ben birilerinin kaybedip birilerinin daha şanslı çıkacağını düşünmüyorum. Yaşadığımız dönem herkesi etkiliyor. Bireysel tüketicileri ve firmaları da etkiliyor. Sektörün belli bir segmentini değil de, hepsini etkileyecektir. Türkiye’de özel sektörün borçlu olduğunu biliyoruz. Yeni teknoloji ve kapasite genişletmek için özellikle yan sanayimizde çok ciddi yatırımlar oldu. Bunlar bir takım kredilerle karşılandı. Bu sektöründe bu kredileri çevirmek için maddi desteğe ihtiyacı olduğu bir gerçek.
Firmalara finansal destek sağlandığında tabloda neler değişir?
Birden üretim patlaması beklemek yanlış olur. Ancak kredi ve benzeri borçlanmalarına destek olacağı için biraz nefes alırlar.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |