Uluslararası çalışmalar konusunda son günlerde iki konu gündemde. Bunlardan biri Avrupa Komisyonu’nun 2008 yılına ait İlerleme Raporu; diğeri ise geçtiğimiz günlerde Cenevre’de yapılan BM Karayolu Çalışma Grubu Toplantısı. Bu konuları ve ülkeler arası geçiş belgeleri ile kota uygulamalarına ilişkin son durumu Kara Ulaştırması Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz ile konuştuk.
Öncelikle AB uyum sürecinde gelinen noktayı ve bu konuda yapılan çalışmaları bir değerlendirelim. Neler yapıldı ve neler yapılacak?
AB uyum süreci ile ilgili şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; kara ulaştırma sektörü AB’ye uyum açısından en ileride olan sektörlerden biridir. Hatta bazı konularda AB’den daha ileri durumda olduğumuzu da söyleyebiliriz.
Ancak AB en son yayınladığı İlerleme Raporunda Türkiye’ye ilişkin bir değerlendirme yapmış ve buna ilişkin ilerleme raporunda bazı noktalara parmak basmıştır. Bunlardan biri ADR konusundadır. KUGM’nin Tehlikeli Maddelerin taşınmasına ilişkin yeni bir birim kurduğu ancak gerekli izleme ve kontrol standartlarına ulaşamadığı, ikinci olarak da yurtiçi taşımacılarına mesleki ve mali yeterlilik konusunda uluslararası taşımacılara nazaran daha yumuşak tedbirler getirildiği, bir diğer konuda takografla ilgilidir. Türkiye’de taşımacılık sektörünün mevcut yapısı, büyüklüğü, çeşitliliği ve ülke ekonomisindeki yeri dikkate alındığında bugüne kadar yapılanların yanında, İlerleme Raporu’nda değinilen hususların çok uç noktalarda kaldığı ve AB’ne üyelik için kesinlikle engel oluşturamayacağı aşikârdır. Bilindiği gibi, Türkiye’nin özellikle 4925 Sayılı Kanunla başlayan yeni döneme uyum için yaşadığı bir geçiş süreci var. Bu geçiş sürecini en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Zaten bütün değişikliklerin aynı anda olması beklenmez; bir geçiş sürecinin yaşanması gerekiyordu. O nedenle bu geçiş sürecinde, il içi taşımalarda bazı istisnalar tanındı. Bugün için şehirlerarası ve uluslararası taşımalarda konulan mevzuat hükümleri aynen uygulanmaktadır. Bununla ilgili denetimler de yapılıyor. Aynı kapsamda AB’nden almış olduğumuz teknik destekle de hem araç muayene istasyonları, hem de yol kenarı denetimleriyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Burada önemli olan husus denetimlerin sadece Bakanlık personeliyle değil; aynı zamanda ilgili tüm kolluk kuvvetleriyle de yapılıyor olmasıdır AB tarafından yetersiz görülen hususların giderilmesi çok zor olmamakla beraber bu hususların AB ülkelerinde bile halen devam eden ve belli bir sürece bağlı olan gelişmeler olduğunu hatırlatmakta fayda vardır.
AB İlerleme Raporu’nda yurtiçi taşımacılık yapanlar için istenen mali ve mesleki yeterlilik şartlarının yeteri kadar zorlayıcı olmadığı yönündeki değerlendirme konusunda özellikle ne söylemek istersiniz?
AB’nin bunu anlaması biraz zor; çünkü Türkiye’nin coğrafi yapısı ve mevcut konumu AB ülkeleri ile kıyaslanamaz. Yapısı itibariyle uluslararası taşımacılık ile yurtiçi taşımacılık faaliyetleri aynı kefeye konulan AB ülkeleri ile büyüklüğü ve çeşitliliği ile oldukça farklılık arz eden ülkemizi kıyaslamak oldukça yanlış olur. Nitekim yıllardan beri ülkemizde uluslararası taşımacılık belli bir sisteme oturtulup sürdürülürken, 2003 yılına kadar henüz kapsamı, özelliği, taşıt ve taşımacı sayısı tespit edilemeyen yurtiçi taşımacılığın kapsama alınarak, tanınır hale getirilmesinden sonra bugüne kadar hiç olmayan bir takım mesleki ve mali şartların getirilmiş olması bile hiçbir AB ülkesinin bir çırpıda yapamayacağı gelişmelerdir. Dolayısıyla uluslararası taşımalardan farklı şartlarda telakki edilmesi gerekirdi. Ve öyle de oldu. Yani mevcut sektörde bulunanlar için hiç yoktan bazı zorlaştırıcı şartlar getirildi; bunların daha da ağırlaştırılması düşünülemezdi. Her şeye rağmen bu sektörün de belli bir dönem sonra kendisini yenileyeceğine ve kurumsallaşacağına inanıyorum.
Tehlikeli eşyaların karayolu ile taşınmasına ilişkin ADR Konvansiyonuna taraf olunmamasına olumsuz vurgu yapılmış. Sizin bu konuyla ilgili nasıl bir değerlendirmeniz var?
Teknik bir çalışma; henüz neticelendiremedik. Bakanlığımız üstüne düşeni bu konuda yaptı. Halen de yapıyor. Şu an ADR Konvansiyonu ekleri ile birlikte tercüme edilmiş; ancak malum çok teknik bir konu o nedenle şu anda Bakanlığımızda oluşturulan bir redaksiyon grubunun incelemesinde bulunuyor. Kısa zamanda tamamlanmasını bekliyoruz. Bu yılsonuna kadar da umarım TBMM’den geçecektir.
Raporda ayrıca dijital takograf ve hız sınırlarına ilişkin cihazlara yönelik çalışmaların hızlandırılmasına yönelik görüşler var. Bizim de dijital takografların uygulanmasının ötelenmesine yönelik taleplerimiz var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bildiğiniz gibi AB ülkeleri 2010 yılında takograf uygulamasına geçiyor. Dolayısıyla AB dışındaki ülkelerin de Avrupa’ya yapacağı taşımalarda bir zorunluluk doğmaktadır. O nedenle bu talepler AB üyesi olmayan ülkelerden geliyor. Sektörümüz tarafından da bu talepler gündeme getirilmekle beraber AB uyum sürecinde olan ülkemizin bu konuda biraz daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.
AB raporundaki bir diğer yorum ise kombine taşımacılık ve uydu taşıma seyrüsefer alanında yeterli gelişme sağlanamadığı yönünde. Bu konuda bir değerlendirmeniz olacak mı?
Özel sektör kendini yenilediği sürece bunlara daha rahat ve daha kolay uyum sağlayabilir. Burada bize düşen taşımacılığın diğer modlara da kaydırılması suretiyle çok modlu taşımacılığın geliştirilmesini sağlayacak yasal altyapıyı kurmaktır.
Bunlardan bir tanesi de demiryolu taşımacılığında özel sektörün işletmeci olarak devreye girmesini sağlayacak yasal düzenleme çalışmasıdır. Bu çalışmaları arttırdığımız ve de yasa haline getirdiğimiz zaman taşımacılık piyasasının daha esnek ve adil bir rekabet ortamında işleyeceğini söyleyebiliriz.
Tabi ki kombine taşımacılığın daha etkin bir şekilde uygulandığını uluslararası taşımalarda görüyoruz. Nitekim mevcut karayolu-demiryolu, karayolu-denizyolu kombinasyonlarına her geçen gün yenileri ekleniyor ve taşımacılık zamanla buna göre yön ve şekil değiştiriyor. Bu konuda en son geliştirilen İstanbul-Halkalı-Weltz arası Demiryolu Projesidir. Taşımacılarımız için önemli bir gelişmedir. Ancak halen çözülemeyen sorunları olduğunu biliyoruz. Bunun dışında Ro-Ro hatları bizim için çok önemli. Özellikle İtalya üzerinden yapılan Ro-Ro hatları ayrı bir önem taşıyor. Hazar Gölü’nü feribotla geçmek suretiyle Gürcistan, Azerbaycan üzerinden Türkmenistan ve Kazakistan gibi ülkelere ulaşım imkanı sağlayacak yeni alternatif yollar da düşünülmektedir.
Haksız taşıma kotalarını çözmeye yönelik sizin de bir takım geçmişe yönelik haklar ve anlaşmalar çerçevesinde girişimleriniz başladı. Bu sürecin değerlendirmesini ve beklediğiniz sonucu sizden öğrenebilir miyiz?
Haksız kota uygulamalarının yanı sıra kota artış talepleri de sık sık gündeme geliyor. Çünkü Türkiye’nin dış ticareti büyük ölçüde gelişiyor; taşımacılık da buna paralel olarak büyüyor. Dolayısıyla her geçen gün Türkiye’nin daha fazla kotaya ihtiyacı olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ancak bu güne kadar uluslararası taşımacılığımızı engelleyecek şekilde geçiş belgeleri tükenen bir iki ülke dışında hiçbir sıkıntımız olmadı. Son iki yıldır da kotamızın tükendiği hemen hemen hiçbir ülke yok. Zira her ülke ile yılda en az bir kez bir araya geliyoruz, biraz sorun yaşadığımız ülkelerle ise Sayın Bakanımızın Bakanlar ve başbakanlar düzeyinde yüz yüze yaptığı görüşmeler başta olmak üzere, heyetler halinde birkaç kez, örneğin sadece Bulgaristan’la bir yıl içerisinde 5–6 kez bir araya gelmek durumunda kaldık. Bu konuda taşımacılarımızın gayretini de söylemeden geçemeyiz. Evet, bugün başta Rusya olmak üzere Kazakistan, İtalya gibi ülkelerin yanı sıra tren kullanımından elde edilen bonus temini konusunda anlaşmayı bizler imzaladık, ancak araç yüklemelerini ve çektirmeleri sektör büyük bir gayret ve özveri içerisinde yapıyor. Kısaca bu belgeleri kolay elde etmiyoruz. Bu çabalarımız sonucu bugün elimizde her ülkenin belli bir miktar kota belgesi var ve Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan Geçiş Belgesi Esasları çerçevesinde taşımacılara verilen bu belgeler sayesinde taşımalar düzenli bir şekilde devam ediyor. Tüm bunlara rağmen taşımacılarımız ve dernekler kota ihtiyacını sürekli güncel tutmakla aslında görevlerini yapıyorlar.
Ülkelerin haksız uygulamaları elbette saymakla bitmez, Özellikle AB ülkelerinin kota uygulamasındaki haksız uygulamalarını ikili toplantılarda sürekli gündeme getirmekle kalmıyoruz. Konu çok taraflı uluslararası platformlarda da ağırlıklı olarak gündeme getiriliyor. Ve bu amaçla çalışmalar başlatılıyor, Bazen de diplomatik yollardan yazışmalara konu oluyor.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |