Teknoloji hızla gelişiyor ve bu gelişmenin yansıması en etkili haliyle ağır vasıta sektöründe de kendine yer buluyor. Gelişen teknolojinin olmazsa olmaz kriteri doğayla barışık olmasının yanında güç, tasarruf ve konforunun da olması önemli etkenlerin başında yer tutuyor. Günümüzde gelişen yeni teknolojiler mutlaka doğayla barışık çözümleri sektörün hizmetine sunmalı. İşte bahsettiğimiz bu teknolojilerden biri ve en dikkat çekeni Çift Yakıt Sistemi “Dual System”. CNG ve dizel teknolojisini bir arada sunan bu teknolojiyi sizler için mercek altına aldık. A’dan Z’ye tüm yönleriyle deşifre ettik. Bu önemli fırsatı sektörün hizmetine sunan SOCAR, geleceğin teknolojilerine bizi bir adım daha yaklaştırıyor. Dünyanın en büyük petrol ve gaz şirketlerinden biri olan Azerbaycan devlet şirketi SOCAR, bu önemli teknolojiyi geliştiren ve kullanıma sunan tek kuruluş olma özelliğini taşıyor.
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR, dizel araçların hem normalde olduğu gibi motorin, hem de daha ekonomik olan CNG’yi birlikte tüketmesini sağlayan “DUAL SYSTEM” teknolojisini geliştirdi. DUAL SYSTEM teknolojisi taşıyan araçlarda, aracın dizel özelliğini kaybetmeden CNG tüketilmesi sağlanıyor. Motorin ile birlikte ve aynı anda tüketilen CNG yakıt giderlerinde önemli derecede tasarruf edilmesi sağlanıyor.
Geleceğin yakıtı CNG dönüşümünde ‘teknolojik devrim’ olarak adlandırılan “Dual System” nedir? SOCAR kimdir? Dual System, ülkemize ve sektöre ne kazandıracak? Bu önemli sistemi, sektöre daha doğru anlatabilmek ve haberdar edebilmek için A’dan Z’ye ye deşifre ettik. Nasıl bir sistem? Dual System’in faydaları neler, risk barındırıyor mu? Yakıta ulaşım kolay mı? Kullananlar sistemle ilgili ne diyor? Maliyetlere yansıması nasıl oluyor?
Tüm merak edilenleri ve bilinmeyenleri en yetkili ve uzman kişilerden, birinci ağızdan dinledik, uzman görüşleri, firma yetkilileri ile özel röportajlar ve tabii ki test sürüşleriyle Dual System’i sizler için mercek altına aldık. Tüm detaylar dosyamızda…
Motorin Tüketiminde Yüzde 70’e varan oranda azalma
Dual System, aracın tükettiği motorin yerine CNG kullanılmasını sağlayarak ekonomi sağlıyor. Dizel araçlarda %70’e varan oranda gaz tüketen sistem, kalan yüzde 30 için yine motorin tüketiyor CNG birim maliyet açısından diğer yakıtlara göre daha ucuz olduğu için toplamda önemli bir maliyet avantajı getiriyor.
Menzil Sıkıntısına Son
Dual System’in sağladığı en önemli özelliklerden biri de menzil sorununun olmaması. Sistem aracın orijinal menzilini daha da uzatarak motorin + CNG yakıt kullanımıyla 600 km’ye kadar CNG ikmali yapmadan yol yapmayı mümkün kılıyor. Ayrıca istenirse araç sadece motorin kullanılarak orijinal performansıyla çalışmaya da devam edebiliyor.
Cebinize Dost Bir Sistem
CNG’nin geleneksel yakıtlara göre daha temiz ve daha verimli yanan bir yakıt olması sebebiyle kalıntı ve siyah duman bırakmıyor bu sayede bakım süreleri uzuyor ve servis giderleri dolayısıyla işletme maliyeti düşüyor.
Çevreci ve Temiz Yakıt
CNG insan sağlığına en büyük hasara yol açan partikülleri üretmeyen bir yakıt. Kilometre başına yüzde 20 oranında daha düşük CO2 salınımına sahip. Egzoz emisyonlarında büyük bir düşüş sağlıyor. Sera etkisi gazlarında yüzde 20 oranında bir azalmaya sebep oluyor.
VOLKAN ERDOĞAN: DUAL SYSTEM İLE MÜŞTERİLERİMİZ YÜZDE 25 TASARRUF SAĞLIYOR
Dünyanın önde gelen Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’dan devrim niteliğinde bir yenilik! Ağır vasıta araçlarda dizel motorlarda tüketilen motorinin bir kısmı yerine doğalgaz (CNG) kullanılmasını ve motorinle CNG’nin birlikte tüketimini sağlayan DUAL SYSTEM, yeni ve yüksek teknolojisiyle büyük tasarruf sağlarken menzil sıkıntısını da ortadan kaldırıyor.
DUAL SYSTEM teknolojisi taşıyan araçların, dizel özelliğini kaybetmeden CNG tükettiğini belirten SOCAR Doğal Gaz Satışları Müdürü Volkan Erdoğan, SOCAR CNG istasyon ağıyla Türkiye’yi kapsadıklarını kaydediyor.
DUAL SYSTEM teknolojisinin güvenli, çevreci ve aracın motorin tüketimini yüzde 70’e varan oranlarda azalttığına vurgu yapan Volkan Erdoğan, DUAL SYSTEM’in hem tasarruflu hem de çevre sağlığı açısından önemli bir yenilik olduğunu söylüyor.
Müşterilerin tek noktadan değil; 360 derece DUAL SYSTEM’in avantajlarından yararlanabildiğini ifade eden Volkan Erdoğan’dan A’dan Z’ye DUAL SYSTEM teknolojisini dinledik:
Dünya çok farklı bir yere gidiyor. Artık teknolojiyle birlikte insan ve çevre unsuru daha çok öne çıkmaya başladı. Elektrikli araçlar daha çok gündemde, AB’nin aldığı bir takım kararlar var. Belirli bir zaman sonunda şehir içinde mazotlu araçlar kullanılmayacak. Elektrikli ve doğalgazlı araçlara dönüş olacak. Böyle bir gelişme sürecinde doğalgaz da ciddi bir alternatif yakıt olarak gündeme gelmiş durumda. Siz de bu teknolojiyi Türkiye’ye getiren önemli bir kuruluşlardan birisiniz. Öncelikle kuruluşunuzun yapısından bahseder misiniz? Hangi konularda nasıl bir yapılanmanız var? Firmanızın orijini nedir, kaç yıllık bir firma?
20 Milyar Dolar Yatırım
SOCAR, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi’dir. Türkiye’ye ilk defa PETKİM’in özelleştirmesiyle giriş yaptı. SOCAR 2008’den buyana da ciddi yatırımlara imza atıyor. Bunlardan bir tanesi de son iki yıldır devam eden Star Rafinerisi projesidir. Devreye aldığımız PETLİM ve bununla beraber elektrik santrali ve inşaatı devam eden, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) var. Bu projeyle doğalgaz, Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelecek. Socar, Türkiye’ye 20 milyar dolarlık bir yatırımı olan ciddi, köklü kurumlardan. Socar Dağıtım şirketi ise 5 yıl önce kurulmuş, ürünlerin dağıtımının ve satışının yapıldığı bir şirkettir. Socar Dağıtım; denizcilik, havacılık sektörlerine toptan akaryakıt, endüstriyel fabrikalara, otellere, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) satışları yapıyor. 2015’ten beri ağır ticari araçlarda CNG projesinin kullanımının yaygınlaştırılması projesiyle ilgili çalışıyoruz. Önümüzdeki iki yıl içinde çok daha fazla erişim imkânı olacak ve istasyonlarla beraber yayılacağız.
10 İstasyonla Türkiye Genelinde Hizmet
Türkiye’deki yapılanmanızdan bahseder misiniz? Kaç istasyonunuz var? Bunun yanında depolama olarak başka yerlerde de yapılanmanız söz konusu mu?
İstanbul çıkışından Mersin’e kadar ve yine İstanbul çıkışından İzmir’e kadar olan taşımacılık sektörünün yüzde 60’ını içinde barındıran temel hatlardır. Biz bu hatları ‘Mavi Hat’ olarak adlandırdık. Bu ana hatta AB’nin Blue Coridor projesini tamamlayan bir rota diyebiliriz. Bu hatlarda 8 tane istasyonumuz hizmet veriyor. Kayseri ve Konya’da da iki istasyonumuz an itibariyle aktif olarak çalışıyor. Toplamda 10 istasyonla Türkiye genelinde hizmet sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemlerde müşterilerimizden gelebilecek taleplerle birlikte yeni açılacak istasyonlar olacaktır.
“DUAL SYTEM Menzil Problemini Ortadan Kaldırıyor”
Önümüzdeki birkaç yıl içinde erişmiş olacağınız istasyon hedefiniz nedir?
Birinci faz olarak baktığımız noktada müşterilerimizle görüşerek aldığımız kararlar neticesinde Gaziantep, Kayseri, Afyon, Antalya, İstanbul Avrupa Yakası ve Trakya gibi önemli noktalardan taleplerin gelmesiyle birlikte istasyon çalışmaları sürüyor. İlk fazda 15 istasyon kurmayı hedeflemiştik, 10 istasyona ulaşmış durumdayız. Bahsettiğim ana noktalarda istasyonların açılmasıyla istasyon ağının ilk fazını tamamlamış olacağız. DUAL SYSTEM’in en büyük avantajı menzil problemini ortadan kaldırmasıdır. Araç, doğalgazın olmadığı yerlerde motorinle de devam edebildiği için ikmal problemi yaşamıyoruz. İşi maksimize edebilmek adına ve doğalgazın devamlı motorinle beraber gitmesini sağlamak anlamında da ana hatlarda bulunan istasyonlarımız müşterilerimizin işini görüyor. İstasyonlar sistemle birlikte paralel olarak artacaktır.
Son yıllarda özellikle araç üreticileri bağlamında ya da sizin gibi yakıt teknolojileri üzerine çalışan firmalarının da bu sisteme yönelik birtakım girişimleri var. Belli markaların CNG ile çalışan araçlarının Türkiye’ye girdiğini ve böyle bir yapının oluştuğunu görüyoruz. Sistemi tam olarak anlatabilmek açısından değişik görüşler mevcut. Motorinle çalışan araçların, modifiye edilerek dönüştürülmesi ya da başka sistemler oluşturulması noktasında sistemi anlatır mısınız?
Öncelikle dünyadaki bu tip çalışmalar konusuna değinmek istiyorum ki bu noktada bizim sistemimizin önemi bu noktada öne çıkıyor. Scania, Volvo, Renault, Iveco gibi üretici firmaların hem LNG hem de CNG konusunda ciddi yatırımları var. Sizin istasyonunuz yok ise o araçların burada satılabiliyor olması mümkün değildir. İstasyonlarımızın yaygınlaşmasıyla beraber bu tür firmalarla da görüşmelerimiz devam ediyor. SOCAR, ‘Türkiye’nin Enerjisi’ sloganıyla yola çıktığı için akaryakıt ve doğalgaz satışlarında ön planda olmak durumunda. Bununla birlikte istasyonlar açarak OEM firmalarının CNG ve LNG’li araçlara tamamen dönene kadar ki geçiş sürecinde DUAL SYSTEM’i ön plana çıkardı.
Akaryakıtta Yüzde 25 Tasarruf
DUAL SYSTEM, doğalgaz ile beraber motorini aynı anda kullanan çok başarılı bir sistem. Sistemin içerisinde her zaman motorin var ve bu iki yakıt birbirine alternatif değil beraber çalışan bir sistemin parçası. Sistem, hem bizim açımızdan hem de müşterilerin kullanımı açısından çok büyük avantajlar getiriyor. Türkiye şartlarında uzun süredir müşterilerimizle beraber yaptığımız test çalışmalarında normal motorin kullanımın üçte bire düştüğünü, geriye kalan üçte ikilik bölümünün de doğalgazla sağlandığını gördük. Doğalgazın birim fiyatının motorin fiyatına göre ciddi oranlarda düşük olmasının ciddi avantajlar sağladığı kanıtlandı. Bu sistemle birlikte ortalama yüzde 25’e varan tasarrufları şu anda müşterilerimiz yaşıyor. Yine yaptığımız testlerde yaklaşık yüzde 25’e varan oranlarda karbon emisyonlarının düştüğünü görüyoruz. Aynı zamanda doğalgazlı motorlar ya da doğalgaza dönüştürülmüş motorlar ses anlamında çevreye daha duyarlı oluyor. Sistemin gerek tasarruf, gerekse de çevre sağlığı açısından ciddi önemi var. Müşterilerimiz tek noktadan değil; 360 derece ile sistemin faydasından yararlanabiliyor.
Üst Düzey Güvenlik Önlemleri Dual System’de
Güvenlik açısından binek araçlarda da düşünülen durumlar acaba ağır vasıta da olabilir mi? Bu da neticede bir gaz ve bir kaza esnasında büyük patlamalara sebep olabilir mi? Bunları önlemek yönünde nasıl bir sistem oluşturuldu?
Doğalgaz havadan daha hafif bir üründür. Herhangi bir kaçak olduğunda diğer akaryakıt ürünlerindeki gibi aşağıya doğru çökme yapmaz. Türkiye’de gaz diye tabir edilen petrol gazının sıvı hali olan LPG’de de havadan ağır olduğu için yere çökmelerden dolayı ciddi kazalar yaşanabiliyor. İşin özeti uğraştığınız ürün yakıt olduğundan dolayı doğasında bir tehlike zaten var. Doğalgaz tarafında herhangi bir kaçak anında havadan hafif olduğu için uzaklaşabiliyor. DUAL SYSTEM’in özelinde ise şu ana kadar dünyada CNG ile ilgili bir kaza örneği yok. Biz bu sistemi Türkiye’de yeni yeni uygulamaya başladık. Özellikle Amerika, Avrupa ve Uzakdoğu’da ciddi CNG’li araç örnekleri var. 20 yıldır dünyada ciddi oranlarda artış gösteriyor. Bununla ilgili de güvenlik önlemleri de alınmış durumda. Kullanılan bütün ekipmanlar Avrupa normlarında ECR 110 Sertifikası’na sahip ve bütün montajlarda bu norma göre yapılıyor. Konu emniyet ve yasal sürece gelince de montaj yapıldıktan sonra Makine Mühendisleri Odası’nın sızdırmazlık raporu var. Bundan sonrada TÜV’den ruhsata işleme aşaması var. Yapılan işlemler A’dan Z’ye gerek ekipmanlar kısmında, gerekse de yasal süreç içerisinde tam güvenliği sağlayacak ekipmanlar olarak nitelendirilebilir.
Kontrollü Valfler ile Otomatik Kontrol
Kaza esnasında sistemin kendi kendine gazı kesmesiyle ilgili bir sistemden bahsedildi. Bu sistemin işleyişi nasıl olmaktadır?
Her tüpün başında elektro valf dediğimiz kontrollü valfler var. Bu valfler sistemin herhangi bir noktasında dışarıda kaza anında çarpma da dahil olmak üzere herhangi bir çatlak olduğunda basınç düşüyor. Basıncın düşmesiyle ve dört tüpünde birbiriyle bağlı olmasından dolayı sistem tamamen kendi kendini kapatıyor. Doğalgazın tanklardan dışarıya çıkışını engelliyor.
“Bir CNG Tankının Dünyada Şu Ana Kadar Kaydedilmiş Bir Patlama Kazası Yok”
Tanklarda kullanılan materyaller, malzemeler ne kadar ısıya dayanaklı? Yıpranma ve aşınmasıyla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
CNG Sistemi’nin üzerindeki her şey ECR 110 sertifikasına dahildir. Gazın depolandığı tanklarda bu normlara uygun olarak imal edilir. Bu tüplerin içine 200 bar ile dolum yapılıyor. 600 bara kadar test edilmiştir. Üretim esnasında düşme testleri, kurşun geçirmezlik testleri, yangın içerisinde kalabilme süreleri gibi testlerden geçirildikten sonra üretime alınıyor. Avrupa’dan getirdiğimiz bu tanklar sertifikalara sahip ve tüm güvenlik testlerinden geçmiş tanklardan oluşuyor. Bir CNG tankının dünyada şu ana kadar kaydedilmiş bir patlama kazası yok.
DUAL SYSTEM için müşterilere garanti vermeniz söz konusu mu?
İşin en güzel taraflarından bir tanesi de budur. Türkiye’de gaz dediğiniz zaman akla LPG geldiği için LPG tankları ortalama 10 yılda bir değişmek zorundadır. Değişen mevzuatlarla birlikte CNG tanklarının değişim süreleri 20 yıllık bir süreyi kapsıyor. Bu tüplerin üzerinde üretim esnasında vurulan markaları var. Hangi tarihe kadar da geçerli oldukları da tüplerin üzerinde yer alıyor.
20 Yıl Geçerli Sızdırmazlık Belgesi
SOCAR’da DUAL SYSTEM üzerine test ve Ar-Ge çalışmaları yapan Erol Avşar, tüm testlerin başarı ile tamamlandığını belirterek sistemin sorunsuz şekilde çalıştığını ifade etti. Avşar, “ Sızdırmazlık Belgesi montajdan sonra Makine Mühendisleri Odası’nın verdiği bir belgedir. Sistemde en ufak bir hata olsa bu belgeyi almanız mümkün değildir. LPG ve CNG’li bütün araçlarda bu belge verilir. Bu belgenin 20 yıl geçerliliği var. Bu süre sarfında bu araçlar sadece rutin muayene işlemine tabi oluyor, sızdırmazlık raporunun her yıl yenilenmesi söz konusu değil” dedi.
Muayane istasyonlarının bu konuda bir alt yapısı var mı?
Muayene istasyonlarında doğalgaz sistemlerinin tam denetimden geçtiğini söyleyen Avşar, “TÜV yetkilileri her yıl muayene esnasında tüm kontrolleri özellikle yapıyorlar. Sistemin işlenmiş numaraları titizlikle kontrol edildikten sonra; ancak muayene onayı alınabiliyor. Aksi takdirde muayene belgesini alamıyorsunuz.”
“Araçlar Bir Günde DUAL SYSTEM’e Dönüştürülüyor”
OEM’ler direkt fabrika çıkışlı sisteme sahip CNG’li araçları da üretiyor; ancak motorinle çalışan bir aracın da bu sisteme dönüştürülmesi mümkün. Nasıl bir dönüşüm gerçekleştiriliyor, bu dönüşüm sistemi ne derece etkiliyor? Sistemi dönüştürmek maliyetli mi?
Dönüşüm için örneğin Mercedes-Benz Actros 1841 modeli ya da Renault Trucks 420 serisinde olduğu gibi her markanın farklı modeli için geliştirilmiş Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Bu Ar-Ge süreci yaklaşık 3 hafta sürüyor. Modelin Ar-Ge’si tamamlandıktan sonra araç montaj için teslim alınıyor. Makina Mühendisleri Oda’sından sızdırmazlık belgesi ve TÜV’den ruhsat işlemlerinin sonunda aracın montajı bir gün içinde tamamlanarak müşterimize teslim ediliyor. Daha önce Ar-Ge’si yapılmış modellere yönelik hazır kitlerimizle bugün aldığımız aracı yarın teslim edebiliyoruz.
Araç ya da firma sahibi böyle bir yatırım yaptıktan sonra, yatırımını ne kadar sürede amorti edebiliyor?
Amortide işin maliyet ve tasarruf tarafı önemli bir yer tutuyor. Bugün Türkiye’deki önemli firmalarının aldığı motorin iskontolarıyla beraber DUAL SYSTEM’de elde ettiği tasarruflara baktığınız da 7 ile 8 ay gibi bir sürede kendini çeviriyor. Bununla birlikte firmalarımıza ödeme kolaylığı ve gaz ile birlikte sunduğumuz bazı opsiyonlar sunuyoruz. Firmaların ilk günden itibaren tasarruf edebileceklerini sağlayan ödeme sistemlerini kullanıyoruz.
Mevcut sistemi Dual Sistem’e çevirmek her ne kadar prosedür ve teknik anlamda basit olsa da bu aracın kullanımı esnasında oluşabilecek birtakım servisle alakalı sıkıntılara, daha komplike bir probleme sebep oluyor mu? Bunun çözümü noktasında neler söyleyebilirsiniz?
Projeye başladığımız ilk dönemlerde Ar-Ge kısmında sistemin geliştirilmesi anlamında ciddi emek verildi. Aracın yürümesiyle ilgili olarak hiçbir sorunla karşılaşmadık. DUAL SYSTEM’de aracın doğalgaz sisteminde herhangi bir sıkıntı çıksa dahi bu sistemi devre dışı bırakarak araç motorinle yola devam edebiliyor. DUAL SYSTEM’de motora bir müdahale asla etmiyoruz. Motorda bir revizyon yapmadığımız için aracın doğalgaz sisteminde arıza çıktığında dahi motorinle yoluna devam edebiliyor. Eğer aracın kendi sisteminden kaynaklı bir arıza yok ise yolda kalma gibi bir problem söz konusu değildir. Bu özelliği de sistemin en güçlü taraflarından bir tanesi diyebiliriz. Çıkan arızalar, servislerimiz tarafından çok kısa bir süre içinde yapılabiliyor.
Yeni Yönetmelik ve Tonaj Avantajı
2016’da çıkmış Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik’in Mayıs ayı itibariyle yürürlüğe gireceğinden söz ettiniz. Doğalgaz kullanımında tonajda artı 1 ton gibi bir avantaj sağlandığından bahsettiniz. Bu sistem araca artı olarak ne kadarlık bir yük getiriyor? Kullanıcı buradan da bir destek sağlayabiliyor mu?
2016’da çıkmış Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik çerçevesinde ‘alternatif yakıt’ tabiri bu yönetmeliğin içinde yer aldı. Elektrik, CNG, LNG gibi doğalgazlı sistemlerin araçların üzerinde yapılan tadillerle beraber varlığından ilk defa bahsedildiği yönetmelik oldu. Bu yönetmelikte iki dingil ve üç dingilli araçlara basar tonajda artı 1 ton artış olduğuna kanaat getirdiler. Yönetmeliğin yayınlandığı tarihten 6 ay sonra da sistemin devreye gireceğinden bahsediliyor. Normal şartlarda 2017’nin Mayıs ayı itibariyle başlamış olacak. Aracın toplam basar ağırlığı 42 tonsa bu 43 tona çıkarılmış oluyor. Bizim sistemde 4 tüpü takıp, aracın üzerine monte ettiğimiz sistemlerde 300-350 kg civarında bir artış olabiliyor. Bir ton ilave yükle bu sistemin içinde kaldığı için ekstra bir yükte avantaj sağlanabiliyor.
Her 250 km’de İstasyon
Araca kaç tüp takılabiliyor? Bunların sağladığı menzil avantajı nedir?
Tüp sayısı araçların modellerine göre değişebiliyor. Araçların akü yerleşimleri hava dengeleme tanklarının konumu modellere göre değiştiği için Ar-Ge sürecinde belirleniyor. Genel itibariyle araçlarda 4 tüp taktığımız modeller var. Bu modellerde araç 400-450 km civarında DUAL SYSTEM ile devam edebiliyor. Bu aralıktan sonra araç motorinle yoluna devam edebiliyor. Mercedes-Benz Axor Türkiye’de pazar payı yüksek modellerden bir tanesidir. Bu aracın Ar-Ge’sinde 4 tüpten 8 tüplü modele geçebildiğimizi gördük. Bu modelle de 900 km gibi bir mesafeye çıkılabiliyor. Bu da tasarrufu maksimize edebilmek adına çok avantaj sağlıyor. İstanbul’dan çıkıp Mersin’e gittiğiniz zaman bu mesafe yaklaşık 980 km’dir. Bu rota içerisinde ya da İzmir’e gittiğiniz de yaklaşık 650 km’lik rota içerisinde her 250 km’de bir istasyonlarımız var. Araçlar bu istasyonlarda ikmalleri gerçekleştirerek tamamıyla bu rotaları kat edebiliyor. Türkiye’yi kuzeyden güneye ve batıdan doğuya kapsamış durumdayız.
Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’nde böyle bir yatırım planlamanız var mı?
Müşterilerimizden gelecek taleplere göre göre belirlenen rotalarda hizmet veriyoruz. Mevcut 10 istasyonumuzun bugün varlık sebeplerinde en önemli kısım da müşterilerden gelen taleplerdi. Gebze Şekerpınar İstasyonu SOCAR’ın ilk istasyonudur. İstanbul’un çıkışı olduğu için önemli noktalardan bir tanesini oluşturuyor. Bu noktada müşterilerimizin ciddi talepleri olduğu için ilk adımı bu noktadan attık. Buradan çıkarak taşımacılık sektörünün yoğun olduğu bölgelere doğru yayıldık. Taleplere istinaden Karadeniz tarafına ve Güneydoğu ve Doğu Bölgeleri’ne doğru da açılımlarımız olacak.
Kullanıcılar Teşvik Edilmeli
Mevzuatla birlikte devletin getirdiği dolaylı avantajdan söz ettiniz. Neticede bu yapının hem çevreye hem de ekonomiye çok ciddi katkıları var. Hem sizin tarafınızdan hem de kullanıcı tarafından bunu teşvik etmek adına devletin bir desteği olabilir mi? Ya da böyle bir beklentiniz var mı?
AB Kriterleri’ne baktığınız zaman, özellikle de Paris Konferansı’ndan sonra çevrecilik konusunda Avrupa’da ciddi teşvikler var. Aracın doğalgazlı ya da alternatif yakıtlı araçların alınması esnasında olduğu gibi daha sonra otobanlardaki vergi avantajları gibi ya da yakıtta vergi ödendikten sonra verginin iade edilmesi gibi modeller var. Henüz ülkemizde bu konuda bir gelişme olmamakla beraber hükümetimizin bu konuda çalışmalar yaptığını da biliyoruz. Bu noktada ülke tasarrufu anlamında hem de çevre kriterleri gereği bunlarla ilgili teşvikleri ilerde yapacaklardır diye düşünüyorum. Bugünkü dünyaya baktığınızda çevre ve tasarruf konularında DUAL SYSTEM ciddi avantajlar sağlıyor. Bu sistemlerle ilgili bir adım atıldığında kullanıcıları çok daha teşvik edici olacaktır.
Doğal Gaz’da Büyük Değişim ve Dünyada Doğalgazlı Araçlar
Özellikle Amerika’nın; kaya gazı rezervlerinin fazlalığı ve bu rezervlere yapılan yatırımın yüksek olması Kaya gazını yerel yakıt olarak görmeye başlaması ve bu bakış açısını ülkesinde yayma çalışmaları doğalgazın konut ve sanayiden sonra araçlarda da kullanımını gündeme taşımıştır.
2035’te Kuzey Amerika’daki kamyon ve otobüslerin kullandığı petrolün yüzde 37sinin Doğal Gaza dönüşeceği tahmin edilmektedir. Mevcut durumda Amerika’da 150.000 doğal gazla çalışan araç olup, 1.450 CNG ve 150 LNG istasyonu bulunuyor.
Avrupa Birliği’nin «Blue Corridor» Projesi de araçlarda doğal gaz kullanımını teşvik etmektedir. Proje kapsamında 52 istasyon bulunmaktadır. U.S EIA Annual Energy Outlook 2013 raporuna göre 2011-2040 arasında yıllık yüzde 14,6 büyüme ile nakliye sektörü 2040 yılında 1 milyon MMBTU seviyesine ulaşacak. Dünyada doğalgazlı araç sayısı 25 milyon civarında olup, bu sayı büyük bir hızla artmaktadır. Dünyada faal doğalgaz istasyonu 27.000 civarında olup, yaklaşık 5.000 istasyon inşaa halindedir. Söz konusu istasyonlardan araçlara satılan doğalgaz miktarı ülkemizin toplam doğalgaz kullanımının yarısını geçmiştir.
Montajdan Ruhsata Süreç Aşamaları
İnşallah bu sistem gelişerek Türkiye’de de yaygınlaşır. Dediğiniz gibi birçok avantajı içerisinde barındıran bir sistem. Sizi de bu konuda öncü olduğunuz için tebrik ediyor ve kolaylıklar diliyoruz.
EKOL LOJİSTİK, DÖNÜŞÜMÜ BAŞLATTI
CAVİT DEĞİRMENCİ: “DUAL SYSTEM DOĞRU BİR MODEL”
Cavit Değirmenci, Ekol Lojistik olarak kuruluşlarından bugüne kadar müşteri ve çevre odaklı çalıştıklarını belirtiyor. Yatırımlarıyla farkındalık yaratan, filosunu genç ve dinamik tutan, çevreci felsefeye sahip bir anlayışla hareket ettiklerini söyleyen Değirmenci, hem sessiz hem de daha az karbon salan araç yatırımlarına önem veren bir anlayışın sonucunda Dual System’i tercih ettiklerini ifade ediyor.
Konuşmasında SOCAR ile yapılan işbirliğini ve Dual System projesini çok önemsediğini vurgulayan Cavit Değirmenci, sistemin henüz çok yeni ve geçiş aşamasında olduğuna dikkat çekiyor. Yurt içi araç filolarının tamamına yakınını Dual System’e geçirmeyi planladıklarını açıklayan Değirmenci, hali hazırda 11 araca Dual System takıldığını ifade ederken, sistemin handikapları olarak gördüğü ‘tedarik’ ve istasyon ağının yetersizliğine işaret ediyor.
SOCAR Enerji’nin sisteme yeni soktuğu CNG ve motorinin bir arada kullanıldığı Dual System’i tercih eden ve bu işe öncülük eden firmalardan birisiniz. Ekol Lojistik’i herkes biliyor, Türkiye’nin medarı iftiharı kuruluşlardan biri; ancak Ekol’ü sizden de dinlemek isteriz. Kuruluşundan bugüne nasıl bir süreç izlendi ve neler yapıyorsunuz? Şu an hizmetleriniz arasında neler var?
Lojistik Sektöründe Bir ‘Ekol’
1986 yılında kısmı zamanlı olarak öğrenci iken çalışmaya başladım. İTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduğumda kendimi sektörün göbeğinde buldum. 2002’den beri de Ekol Lojistik’te görev yapıyorum. Filo Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve üç aydır da Ekol Lojistik’in Yönetim Kurulu Başkanlığı olmak üzere lojistik sektöründe yüksek pozisyonda yöneticilik tecrübesine sahibim. Ekol Lojistik 90’lı yıllardan itibaren hizmete başlayan ve bu andan itibaren de sektörde iz bırakan, ilgi uyandıran, farklı yaklaşımlarıyla herkesin ilgisini çeken bir kuruluş. Ekol, 1990-1993 yılları arasında, uluslararası kara taşımacılığında forwarder olarak hizmet vermeye başladı. 1994’de Türkiye'de bir seferde yapılan en büyük filo yatırımını gerçekleştirdi, hava & deniz taşımacılığı ve gümrüklemeyle hizmet ağını genişleterek sektörde ‘ekol’ olduğunu gösteren bir firmadır.
1996 yılında ilk defa Almanya’da kendi tesisini kurdu. Ondan sonrada her Türk insanın görmesi gereken Hadımköy Orkide Tesisleri’ni kurdu. Sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da sayılı tekstil üslerinden biri konumuna geldi. Otomasyon alanında da Ekol’ün yapmış olduğu ilk yatırımlardan birisidir. Orası bizim için çok ciddi bir know how oldu. Ekipman ve yazılım olarak tamamen dışarıdan tedarik edilen bir tesisimizdi. Hem kolili hem de askılı olmak üzere otomasyonla hareket edebilen aynı zamanda da konvansiyonel hareketleri de olan bir tesisimizdir. Ondan sonraki kurulan tesislerimizde bize örnek olan bir tesistir. Ekipmanları haricinde bütün yazılımları ve sistemleri kendimiz yapar hale geldik.
2002 yılında da Lavinya Tesislerini de içine alan yeni tesisler yaparak organik ve inorganik büyümesini devam ettirmiştir. Sektörün özellikle İngiltere tarafındaki hatta ciddi potansiyeli olan Unok / Unatsan firmaları da bünyemize katıldı. 2003 yılında da şu an kullanmış olduğumuz Ekol IT ekibi tarafından geliştirilen "quadro ERP" sistemi kullanılmaya başlandı. Bu sistem ile tamamen kendi ihtiyaçlarımızı uluslararası ve ulusal kısmı da dahil olmak üzere bütün sistemsel hareketlerimizi karşılayan bir yazılımdır.
Bütünleşik Hizmet Anlayışı
Her yıl yüzde 25 oranında büyüyen bir yapımız vardı. 2004’te de filomuzdaki araç sayısını artırarak yatırımlarımız devam etti. Aynı yıl içerisinde ISO 9001:2000 sertifikalarımız da tamamlandı. Gebze'de Nilüfer ve Samandıra'da Defne Lojistik Merkez'lerini 2005’te faaliyete geçirdik. Teknolojik yatırımlarımızı sürdürdüğümüz 2006 yılında kurumsal süreçler için "SAP R/3"ü kullanılmaya başlandı. 2007 yılında Gebze Lilyum ve Hadımköy Begonya tesislerinde 3PL faaliyetlerini arttırarak devam ettirdik. SAP BI" sistemini devreye aldık. Ulusal dağıtım faaliyetleri için Türkiye genelinde çok sayıda transfer merkezi açtık. Lojistik hareketleri içinde bütünleşik hizmet veriyoruz. Dağıtımın son ayağında üçüncü partilerden hizmet alıyorduk. Ciddi bir potansiyelimiz vardı ve zincirin kopmaması adına da yurt içinde dağıtım alanında yapılanmaya başladık. Bu sistemin kurucularından ve hayata geçirenlerden birisiyim. Şu an hizmet vermiş olduğumuz müşterilerin tamamının ürünlerini bütün süreçleri bittikten sonra tedarik zinciri ayağında yurt dışı nakliye, antrepo, gümrükleme, depo süreçleri sonrasında sevkiyat, sipariş hazırlama ve dağıtım ayağında gerek B2B gerekse de B2C’de son kullanıcı dışında da daha çok endüstriyel ürünlerin dağıtımını yapmaya çalıştık. Şu anda yapıyoruz ve bu bizim için çok önemli bir argüman.
Doğu Avrupa Hattı'nda Yüzde 300 Büyüme
Gelişen Pazar ihtiyaçları doğrultusunda Modena kentinde kurulan Ekol İtalya ile İtalya - İstanbul arası transit süreleri gerek Ro-Ro hareketleri gerekse de kara hareketleri daha kısa sürelere indirildi ve depolama hizmeti sunmaya başladık. Yatırımlarımızı sürdürerek Türkiye'nin en büyük mümessillik ecza deposu Tuzla Logipark Kampüsü'nü hizmete açtık. Uluslararası yatırımlarımızı sürdürerek Ekol Romanya kurduk; 2011 yılı içerisinde Doğu Avrupa Hattı'nda yüzde 300 büyüme kaydettik. 2012’de başarılarımızın ödüllendirildiği bir yıl oldu. Avrupa Eco Performance Ödülü'ne layık görüldük. Bizim için de çok onur verici bir ödüldür. Yarışmaya birçok ülkeden katılım vardı; ancak tek Türk firması Ekol’dü. Bu ödülde ıntermodal taşımada yaptığımız yatırımlar etkili oldu. Intermodal taşımayı Avrupa’da en etkili kullanan firmalardan bir tanesiyiz. Intermodal taşımada taşınan yükün, aracın değişmediği, yükün hareket etmediği taşıyan aracın hareket ettiği bir sistemdir. Karadan araçlar yükleniyor ve kendi Ro-Ro gemilerimizle İtalya Trieste Limanı’na ya da Fransa’nın City Limanı’na taşımalarımızı yapıyoruz. Trieste tarafında Almanya tarafına giden blok tren hattımız var. Yine aynı şekilde Çekya’da blok tren hattımız var. Fransa’dan da Paris’e kadar giden bir blok tren hattımız var. Araçlar trenlere binerek bu terminallere transfer ediliyor. Bu işi 4x100 bayrak yarışına benzetiyoruz. Zamanında koşacaksın, zamanında varacaksın ve arkadaşına bayrağı teslim edeceksin. Bu işin en büyük esprisi maliyet avantajını ortaya çıkarmaktır. İkincisi çevreye olan duyarlılığı oldukça önemli ve en önemlisi de ülkemize çok ciddi katkı sağlıyoruz. Karayolu ile gittiğimizde her ülkeden geçişimizde geçiş belgelerini alarak gidebiliyoruz. Ve bu belgeler sınırlı sayıdadır. Bu belgelerin süresi bittiği anda araçlarımız park durumuna geçiyor. Intermodalda ise geçiş belgesine ihtiyaç kalmıyor. Trieste’den sonra araç trene bindiği için trenle ilgili geçiş belgesi alınmıyor. Her bir blokta 16 vagon var. Her vagonda iki treyler var. Toplamda 32 treyler var. Bu belgeleri kullanmadığımız için havuzda kalmasını sağlıyoruz. Bu belgeleri ülkemizdeki diğer firmalarımız kullanıyor. Kısıtlı olan kota sayısını efektif kullanıyoruz. Böylelikle de sektöre ciddi bir katkı sağlıyoruz. Günümüzde öyle bir süreç var ki gemide giden araç, karada giden araçtan daha hızlı gidebiliyor. Örneğin; Bulgaristan’da çiftçi krizi çıktığında direkt kapıyı kapatıyor. Referandum’dan dolayı kapılar kapandı. 48 ile 60 saat arasında sınır kapılarında beklemeler olabiliyor. Intermodal burada inanılmaz bir farkındalık yaratıyor.
“Yalova Ro-Ro Terminali, Alternatif Bir Çıkış Kapısı Olacak”
Yalova Ro-Ro Terminali ülkemiz adına çok önemli bir sınır kapısı olacak. Ülkemiz için alternatif bir çıkış kapısı olacak. Ro-Ro hareketlerine biz ‘deniz otogarı’ diyoruz. Önümüzdeki günlerde Kapıkule’de olan sorunlardan ve yoğunluktan dolayı Romanya ve Köstence tarafına da bir hat kurmayı planlıyoruz.
Türkiye ekonomisine yatırımlarınız ve girişimleriniz ciddi katkılar sağlıyor. Bu çalışmalarla ilgili devletten teşvik alıyor musunuz?
Biz ülke ekonomisine çok ciddi katkılar sağlıyoruz. Kendimizi biraz da karda önde yürüyen gibi hissediyoruz. Karda önce yürümek zordur. Ekonomik anlamda bir katkı aldığımızı söyleyemem. Bürokratik anlamda hızlanmamız için açıkçası o desteği bekliyoruz. Bunu da şu ana kadar çok yakalayabildiğimizi söyleyemeyeceğim. Niyetlerin pozitif olduğunu biliyorum; ancak son yıllarda bu bürokratik işlemler biraz hızlandı. Ekonomi Bakanlığı’nın hizmet ihracatçılarını teşvik etmek adına bir uygulaması yoktu. Bu bağlamda teşvikler açıldı. Hizmet ihracatçıları içinde de bu belgeyi alacak ilk firma olacağız. Nasıl katma değerler yarattığımız yeni yeni görülmeye başlandı.
Ro-Ro Taşımacılık Hizmeti
2013 yılında Ro-Ro taşımacılığına başladık. Bu hacmimizde büyüyerek devam ediyor. Bizim Ro-Ro gemilerimizi koymamız dış ticaret erbabına inanılmaz katkı sağladı. 94 yılında UND Ro-Ro olarak kurulmuştu. UND Ro-Ro, pazarda tek oyuncuydu. Şimdi rekabetin getirdiği kaliteden dolayı bir fiyat avantajı oldu. Bu avantajdan dış ticaret oyuncusu faydalandı. Navlunun düşmesi, global rekabette firmaların elinin daha da güçlenmesi anlamına geliyor.
“Lojistikte Artık Her Şey Hız Demektir”
Devletin son dönemlerde ihracata yönelik bir takım teşvikleri var. Değişik girişimler, ülkelerle bir takım anlaşmalar, Eximbank’ın garantileri, teşvikler vs yapılıyor. Bu teşviki hizmet sektörü ile birlikte desteklemediğiniz zaman çok manası da olmuyor; çünkü avantajlı hale gelebilmek adına hizmet sektörünü de burada aynı şekilde motive edebilmeniz lazım değil mi?
Şu an Ekonomi Bakanlığı’nın ihracatçılara ilişkin navlun desteği çalışması var. Bu teşvik yeni çıktı ve bir takım kriterler koyarak getirdiler. Katkı olacaktır; ama çok ifade edeceğini düşünmüyorum. Esas biz sinekleri değil de bataklık tarafını kurutarak bu yolları nasıl açabiliriz bunlara odaklanmamız önemlidir. Bir ürün istediği kadar kaliteli ve ucuz olsun, lazım olduğunda elinizde değilse bir anlamı yoktur. Lojistikte artık her şey hız demektir. Bu hızı yakalayabilmek için de mevzuatsal, kanun, yönetmelik ne gerekiyorsa engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu yolların açılması gerekiyor. Mesela İspanya’da Zara, Mango gibi markalar Türkiye’den artık ihracat malı almaktan vazgeçmeye başlamışlardı. Bunun en büyük sebebi de malın ellerine geç ulaşmasıydı. Siparişi verdikleri andan itibaren ortalama 72 saatte malın ulaşmasını bekliyorlar. Bu siparişler Türkiye’ye verildiğinde siparişler 54 saat boyunca çıkamıyor. Bunlar Afrika ülkelerine kaymaya başlamıştı. İspanya ile görüştükten sonra neler yapılabilir diye kafa yormaya başladık, yönetim kurulu başkanımız Ahmet Bey’in de fikri ile İzmir Alsancak Limanı’ndan Fransa’nın Sete Limanı’na Ro-Ro hattı kurduk.
Dünyanın En Hızlı Feribotu: Ayşe
Bizim bütün gemilerimizin ismi bayan adıdır. Bu hatta da çalışan feribotun adı Ayşe’dir. Ayşe dünyanın en hızlı feribotudur. Alsancak’tan Sete Limanı’na çalışan bir feribottur. 48 saatte Fransa’ya ulaşıyor. 52-54 saatte Barcelona’ya ulaşıyoruz. 74 saatte Zaragoza’ya ulaşıyoruz. Kara’da çift sürücü koysanız bu saatleri yakalayamazsınız. Dolayısıyla da burada çok ciddi bir farkındalık yarattık. Bu operasyona başladığımız zaman ilk etapta yüzde yüz dolulukla çalışmadık. Bu hattı 2 yıl boyunca finanse ettik. Ulaştırma Bakanlığı ya da Ekonomi Bakanlığı veya Kalkınma Bakanlığı tarafından bu hattın fonlanması gerekirdi. Onlar bu işin ne kadar sürdürülebilir olduğunu görmek istediler. Geldiler limanı incelediler. Şu an üçüncü yılındayız. Dolulukta sağlanmış durumda. Ekonomi Bakanlığı’ndan bir katkı almadık; ama teşekkür ettiler. Bu takdir de bizim için önemlidir. Bütün bu adımlar ülkemizin ekonomisine katkı sağlıyor. Daha gidilecek çok yolumuz var.
Müşteri Odaklı Anlayış
Ekol olarak kuruluşumuzdan bu yana müşteri odaklı çalıştık. Bunu yaparken de rekabete çok önem verdik. Rekabetin kaliteyi artırdığını düşündük. Bizim bütün kapılarımız rakiplerimize dahi açıktır. Onlara bir katkı sağlayacaksak kapılarımızı açmaktan çekinmiyoruz. Bizim tesislerimize üniversitelerden farklı kurumlardan ve kuruluşlardan insanlar ziyarette bulunur. Lojistik sektöründe olsun, olmasın her Türk insanının bu tesisleri görmesi gerekir. Şu an sektörde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edilmiş, TUBİTAK tarafından fonlanan kendi bünyesinde Ar-Ge’si olan ilk şirketiz. 130 dolayında çalışanımız burada hizmet veriyor.
“Ekol Olarak 15 Ülkede Varız”
Hem Türkiye’de hem yurt dışında sizin inovatif yaklaşımla oluşturduğunuz verdiğiniz hizmete ilişkin tamamen size ait olan sektörünüze ilişkin bir uygulamanız var mıdır?
Ar-Ge, yük ve filo takibi bunlardan birisidir. Günün sonunda hangi teknolojiyi yaparsanız yapın bütün işi bir sürücüye teslim ediyorsunuz. O sürücünün performansı yaptığınız o işin yatırım kalitesini ortaya çıkaracaktır. Bütün bu inisiyatifi kendi adına bırakmamak adına teknolojik yatırımlar yaparak farklılık yaratmak önemlidir. Intermodal’ı Avrupa’da en doğru kullanan ve bunu da daha geniş yelpazeye yayan bir yapıya sahibiz. Avrupa içinde bir Türk markası doğdu. Ekol olarak 15 ülkede varız. 15 ülkede farklı tenlere ve dillere sahip ülkenin insanlarının kalbi Ekol diye atıyor. Bu bize inanılmaz bir mutluluk veriyor. Şu an 6.500 çalışanımız var. Almanya, İtalya, Fransa, Romanya, Yunanistan, Ukrayna, Bosna-Hersek, Macaristan, İspanya, Polonya, Bulgaristan, Çekya, Slovenya ve İran’dayız. Bu yerlerde toplam kapalı depolarımız da 750 bin metrekareye ulaşmış durumda. Şu an İran’da büyük bir depo yatırımımız devam ediyor. Unilever’in bütün depolama ve İran içerisindeki dağıtımının tamamını Ekol olarak biz yapacağız. İran’daki yatırımımız aşağı yuları 25 milyon Euro civarında olacak.
“Türkiye’de 21 Noktada Varız”
Merkezimiz İstanbul’dur. Yalova Ro-Ro Terminali’nin faaliyete geçmesiyle İstanbul’dan çıkmak istiyoruz. İstanbul sürekli büyüdüğü için sanayi bölgeleri şehir içinde kalmaya başladı ve sanayi kuruluşları şehir dışlarına taşınmaya başladı. Yalova terminalinin yüzde 70 hacmi İç Anadolu Bölgesi’nden geliyor. Şu anda Haydarpaşa Ro-Ro Limanı’nı kullanıyoruz. Araçlar şehir içinde kalmaya başladı. Şehir içi olduğu için giriş yasakları var. Hem süre kaybediliyor hem de trafik felç oluyor. Bundan sonra bizim merkezimiz tamamen Yalova olacak. İstanbul içindeki tesislerimizi yavaş konsolide ederek taşıyacağız. Yurt içi dağıtım için 21 noktada transfer merkezlerimiz var. Lojistik; çok değişen, gelişen ve yaşamımızı biçimlendiren bir yapıya sahip. Kaliteli bir yaşam için doğru bir lojistik planlama yapmak zorundayız.
“DUAL SYSTEM’E DÖNÜŞÜMÜ TÜRKİYE’DE SOCAR İLE EKOL BAŞLATTI”
Cavit Değirmenci, A’dan Z’ye Dual System’i değerlendiriyor:
Karayolunda seyreden filonuzdan bahsedecek olursa kaç aracınız var?
Aşağı yukarı 5.500 civarında bir araç filomuz var. Bu yabancı, yerli plaka olmak üzere ve bize bağlı kontratlı çalışan araçlar da dahil geniş bir taşıma materyalimiz var. Lojistikte ki en büyük maliyet kalemlerin başında yakıt geliyor. Bunu ne kadar doğru yönetebilirseniz, ne kadar kontrol altında tutabilir ya da ne kadar aşağı çekebilirseniz rekabette sizin elinizi güçlendirir. Dolayısıyla yakıt konusuna çok önem veriyoruz.
Çevreci ve Hayvan Dostu Firma
Sizin verdiğiniz hizmetin kalitesini yüksek tutmak açısından mutlaka filonuzdaki araçlarınızın da yeni, çevreye duyarlılık açısından Euro 6 motorlara sahip, hem şoför konforu hem de sağladığınız hizmetin daha da nitelikli olmasını sağlamak açısından bu tarz yatırımlara da önem veriyorsunuz. Burada yakıt maliyetlerinin etkilemesinin yanı sıra yurt dışından aldığınız bu çevre ödülünü de önemsiyorum. CNG ve motorinin birlikte kullanan Dual System’in en önemli özelliklerinden biri de çevreye olan duyarlılığıdır. Bunu da hassasiyetlerinizin bir uzantısı olarak görüyorum. Araçlarınızı son teknolojiye sahip araçlar olarak dönüştürmeye yönelik bir yatırım tarzınız, tavrınız var mı?
Biz çevre ve hayvan dostu bir firmayız. Web sitemizde yapmış olduğumuz uygulamalardan dolayı çevreye saldığımız karbon salınımının ne kadar minimize edildiğini, ne kadar ormanı kurtardığımızı görebilirsiniz. Ekol hatıra ormanımız vardır, çalışanlarımızın ve müşterilerimizin doğum günlerinde onlar adına fidan dikilir ve sertifikaları kendilerine gönderilir. Müşteri nezdinde de çevreye olan duyarlılığın artması mutluluk vericidir. Tekliflerde, ihalelerde bunları şart koşmaya başladılar. Çevreci araçların olması dikkat edilen konuların başında geliyor. Filomuzun yaş ortalaması 2,5’tur. Sürekli filosunu genç dinamik tutan, çevreci bir felsefeye sahibiz. Şu anda yapacağımız ve yapmış olduğumuz bütün araçlarımız doğal olarak Euro 6 araç olma durumundadır.
“Dual System Projesini Çok Önemsiyoruz”
Biz bunları yapmış olduğumuz araç yatırımlarında yeşil motor dediğimiz hem sessiz hem de daha az karbon salan araç yatırımları, Intermodal uygulamaların haricinde elektrikli ya da yüzde 30 dizel, yüzde 70 CNG gibi uygulamalara da önem veriyoruz. SOCAR ile yapmış olduğumuz işbirliğinde onlara ciddi desteklerimiz oldu. Dual System projesini çok önemsiyoruz. Bu projeye sosyal sorumluluk projesi olarak da bakıyoruz. Maliyetlerinde hissedilir biçimde tasarruf sağlaması adına da önemsiyoruz. Henüz geçiş aşamasında olan bir proje. CNG’li uygulamayı Türkiye’de SOCAR ile biz başlattık.
“Montaj Sürelerinde İlk Başlarda Bazı Handikaplarımız Oldu”
CNG ve LNG konusunda Türkiye’de daha önce girişimler de oldu. İstenilen geri dönüşler pek sağlanamadı. Dual System tamamıyla farklı bir uygulama. Oradaki tereddütler CNG ve LNG’ye rahat ulaşılamaması ve sistemin getirdiği başka riskler söz konusuydu. Dual System’de CNG ve dizelin bir arada kullanılıyor olması da bir avantaj olarak değerlendiriliyor. Siz Dual System’i nasıl değerlendiriyorsunuz? İşin ekonomisi ve çevreye duyarlılığı noktalarının dışında geçiş kararını rahat verdiniz mi?
Dual System’e geçmek kolay ve rahat verilebilir bir karar değildi. Bu sisteme geçilmesine inandığımız için de katkımız olması anlamında da Dual System’i denemeye aldık. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekol olarak bazı projelerde kol kola çalışıyoruz. Her türlü bilgi ve birikimimizi aktarırız. Yetkilileri yurt dışına götürerek oradaki uygulamaları ve doğru olan sistemi göstermeye, anlatmaya çalışırız. CNG’li araç geçiş aşamasına da bu açıdan baktık. Başlar başlamaz hemen verim alacağız, ekip hemen biçeceğiz gözüyle de projeye bakmadık. Montaj sürelerinde ilk başlarda bazı handikaplarımız oldu.
Montaj süresi ne kadar sürede oluyor? Kolay geçiş yapamadınız mı?
İlk başlarda bu sistemin montajı bir haftada ancak yapılıyordu. Şimdi bu süre iki güne kadar düştü. Bir haftaya kıyasla bu iki günlük süre çok iyi gibi görünüyor; ama 1000 aracı bu şekilde yapmaya çalışırsak bu bile uzun bir süredir.
Dual System’de Ortalama Menzil 350 Kilometre
Dual System şu anda kaç aracınıza monte edildi?
Şu an bizim için çok yeni bir sistem. 11 aracımıza Dual System takıldı. Kağıt üzerindeki performans rakamlarını reelde çok aldığımız söylenemez. Bazı handikaplar devam ediyor ve bunların aşılmasını bekliyoruz. Tedarik ve istasyon konusu bu handikapların başında geliyor. Menzili çok kısa, ortalama 300-350 km gibi bir menzile sahip. İstanbul’dan çıktığınızda Ankara’ya girmeden gişelerin orada yeniden yakıt almak durumundasınız. Orada da istasyon olmadığı için yeniden dizele dönüyorsunuz. Ya da güzergah üzerinden almak isterseniz de istasyon E5 üzerinde var; ancak TEM’de yok. Yakıt almak için E5’e girip çıkman gerekiyor. Bu ciddi zaman kaybettiriyor. Lojistikte her şey hız üzerine kurulu. Bu anlamda bir handikap. Menzilin kısa olması noktasında sürücüyü bu noktada motive etmede zorlanıyoruz. Yakıt alabilmek için E5’ten çıkmak istemiyorlar. İlk başlarda bu noktalarda bir direnç oluyordu. Sürücü anlamında bu noktalarda sürücülerimizi bilinçlendirdik. Şu an bir sıkıntımız yok. İlk başlarda konuya sürücüler de şüphe ile baktı; ancak bu bir süreçti ve şu an bunlar aşıldı.
Başlarda insanlarda gaz olduğu için tehlikeli algısı oluyordu; ama zaman içerisinde buna alışıyorlar. Sürücünün bütün yaşam alanı kullandığı çekicinin içerisidir. Tüp yakmayacak, yanına yaklaşmayacak vs vs. Dual System’deki sürücülerimize artı bir fark vererek çalıştırıyoruz. Onlardan bir fedakarlık bekliyoruz ve bu fedakârlığı karşılamak durumundayız. Normal sürücülerde sefer primleri vardır. Normalde 5 saatte gidecekse, 6 saatte gidiyor. Bunlar handikaplardır.
“10 İstasyon Yetersiz”
Bu istasyon ağlarının ciddi anlamda genişletilmesiyle ve doğru noktalara ve güzergahlara kurulmasıyla hem çevreye hem de kullanıcısına inanılmaz katkı sağlayacaktır. Üçüncü bir riskte; birçok firma bu tür araçların tesise girmesine sıcak bakmıyor. Aracı riskli gördüğü için uygun görmüyor. SOCAR, bu firmalara riskin olmadığını anlatarak bu engeller aşılabiliyor. En büyük sorun bugün nedir deseniz ‘tedarik’ derim. Toplamda 10 istasyon olduğu için tedarik noktasında yetersiz kalınabiliyor.
“Yaklaşık 400 Aracımızı Dual System’e Geçirmeyi Düşünüyoruz”
10 aracınızın dışındaki diğer araçlarınızı da Dual System’e geçirmek istiyor musunuz? Bu süreci ne zaman başlatacaksınız?
Tabii ki hedefimiz yurt içi ayağındaki araçlarımızın tamamına yakınını Dual System’e geçirmeyi düşünüyoruz. Yurt dışı kısmında tedarik sorunu daha fazla olacağından şimdilik yurt içindeki yaklaşık 400 aracımızı Dual System’e geçirmeyi düşünüyoruz; ancak öncelikle istasyon altyapısının geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Micro dağıtım yapan küçük araçlarımızı da sistem altyapısı buralara kadar kurulursa onları da Dual System’e geçiririz. Gerçekçi olmak gerekirse mevcutları da etkin kullanamıyoruz. Emekleme dönemi olan, yeni doğmuş bir proje ama istikbali olan bir proje…
“Yüzde 20 Tasarruf Öngörüyoruz”
Dual Systen’in maliyetlerinize ne kadarlık bir katkısı oldu?
Kağıt üzerinde yüzde 20, yüzde 25 civarlarında denildi; ancak şu an yüzde 10 civarında bir tasarruf sağlamış durumdayız. Bu oranın düşük olmasının sebebini de istasyonların yetersizliği nedeniyle aracın dizelde gitmesine bağlıyoruz. İstasyon ağının yaygınlaşmasıyla tasarruf oranlarının yüzde 20 olacağını öngörüyoruz. Umuyoruz ki bu altyapı biran önce kurulur. SOCAR da zaten montaja ve istasyonları yaygınlaştırmaya ilişkin birtakım çalışmalara hız verdi.
“SOCAR’a Desteğe Hazırız”
Dual System’i doğru bir model olarak görüyoruz. Sektör bizi izler ve takip eder. ‘Ekol yapıyorsa bildikleri vardır’ düşüncesi hakimdir. Dolayısıyla genel bir sonuç alınabilmesi için önce istasyon ağının hızlı bir şekilde genişletilmesi gerekiyor. Türkiye çapında 10 istasyonla bugün istenilen performans alınamaz. SOCAR’a çok destek veriyoruz; her türlü desteği de vermeye hazırız. Ekol olarak tüm şoförlerimize sistemi anlatıyor ve kullanımını sevdirmeye yönelik eğitimler veriyoruz.
Davut İrhan
“Dual System, Bakım Maliyetlerini Düşürdü”
Filo Bakım & Onarım Yöneticisi Davut İrhan, Dual System’e yönelik değerlendirmesinde: “Dual System’de teknik açıdan bir problem yaşamıyoruz. CNG’li aracın rampalarda bir viteslik performans kaybı yaşadığını gözlemledik. Bakım maliyetlerini düşüren, motorun ömrünü uzatan bir sistem” ifadelerini kullandı.
Bu sisteme şoförler nasıl yaklaşıyor?
Filo Müdürü- Dizelden CNG’li araca geçişe şoförler ilk başta alışkanlarında da bir takım değişiklikler olacağı için kuşkulu baktılar. Aracın performansına yoğunlaştılar. Şoförlerle birlikte araçları test ederken rampalarda dizel ile CNG arasında yaklaşık bir vites kadar bir performans kaybı yaşandığını gözlemledik. Şoförler bunları ön plana getirmeye başladılar. Bu yeni bir hayat ve bu hayata da bizim alışıyor olmamız lazım. Buradaki bir viteslik performans kaybı bizim sürecimizi çok olumsuzlaştıran bir faktör değil. Şoförün alışmasıyla daha da verimli olacaktır. Teknik açıdan herhangi bir problem yaratmayan, bakımla alakalı maliyetleri de düşüren bir sistem. Kromlaşmayı engelliyor ve motor ömrünü uzatıyor. Bütün bu faktörleri topladığınızda rampalarda bir viteslik performans hadisesi bizi olumsuzlaştırmayan bir etken. Şoförlere bunların eğitimleri veriliyor. Dual System’e geçen bir araç şoför arkadaşa teslim edilmeden önce CNG ile alakalı hem teorik hem de yolda uygulamalı olarak sürüşün nasıl olması gerektiği noktalarında sürüş eğitimleri veriliyor. Eğitimlerle birlikte CNG’li araç kullanımını şoförlere sevdirmeye çalışıyoruz.
“LPG Gibi Tehlikeli Bir Yakıt Değil”
Dual System’de güvenlikle alakalı ciddi teknolojilere sahip bir sistem. Güvenlik açısından herhangi bir risk barındırmıyor doğru mu?
Filo müdürü- -Kesinlikle doğru; ama bazı kuruluşlar tarafından algılanma hataları var. Kapalı alanlarda LPG’li araçlar gibi görünüyor; fakat CNG sıkıştırılmış bir yakıt. LPG gibi tehlikeli bir yakıt değildir. Bu algının değiştiriliyor olması lazım. Aracın yük götürdüğü bazı firmaların yöneticilerinin de oradaki bilincini değiştiriyor olmak gerek. SOCAR tarafının bir görevi de bu algıyı yıkmak olmalıdır. Biz firmalarla bunun tehlikesiz olduğunu paylaşmaya çalışıyoruz; bu aşılacak bir konudur. İstasyon ağı yeterli olduğunda bunlar kolaylıkla halledilebilir.
ARKAS LOJİSTİK, DUAL SYSTEM İLE DAHA ÇEVRECİ DAHA KARLI
ONUR GÖÇMEZ
“DUAL SYSTEM GURUR DUYDUĞUMUZ BİR PROJE”
Türkiye’nin öncü Lojistik firmalarından Arkas Lojistik, CNG dönüşümünde ‘teknolojik devrim’ olarak adlandırılan SOCAR “Dual System” teknolojisini ilk kullanan firmalardan biri.
Dual System’i gurur duydukları bir proje olarak niteleyen ARKAS Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Onur Göçmez, Dual System ile çevreye daha duyarlı hale dönüşmüş araçlarla toplam kalite hedeflerinde bir üst noktaya geçtiklerini ve maliyetlerini de düşürdüklerini belirtiyor.
Dual System’in güvenlik ve test sonuçlarının da çok başarılı olduğunu vurgulayan Onur Göçmez, sistemin sürücü ve çevre güvenliğini tehdit edecek bir risk taşımadığını kaydediyor. Göçmez, “SOCAR Dual System teknolojisi, mazot tanklarının delinip çevresel zarara neden olabileceği tehlikeden çok daha az risk barındırıyor” diyor.
Sizin ve firmanız Arkas Lojistik’in dünden bugüne kronolojik geçmişi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Arkas Lojistik Hizmetleri Grubu altında bulunan; Arkas Ulaştırma, Arkas Anadolu Lojistik, ARDEP depoculuk ve ARFOR şirketlerimizi müşterilerimize daha hızlı hizmet verebilmek ve artan sinerjiyle yatırımlarımızı artırmak amacıyla 2015 yılında birleştirerek Arkas Lojistik’i kurduk. Geçmişten bugüne kısa bir özet yapmak gerekirse;
Arkas Lojistik 450 Tır İle Hizmet Veriyor
Lojistik hizmetlerinin temeli ilk olarak 1989 yılında Arkas Ulaştırma’nın kurulmasıyla atıldı. Deniz taşımacılığında müşteri memnuniyetini artırmak amacıyla kara nakliyatının gerekliliğinden yola çıkarak konteyner ön ve son taşımalarını yapmak üzere 15 TIR ile kurulan kara nakliyat filosu bugün 450 TIR ile hizmet veriyor. 2002 yılına gelindiğinde yine müşteri ihtiyaçları ve gereklilikler göz önüne alınarak uluslararası deniz, hava, kara taşımacılığında ve depolama dağıtım hizmetlerinde yapılanmamıza devam ettik. Arkas Lojistik’in bünyesinde halen İstanbul, İzmir, Bursa, Mersin, Konya, Kayseri, Gaziantep ve İskenderun’da olmak üzere 365 bin metrekarenin üzerinde açık konteyner sahası ve 12 bin metrekare kapalı depo tesisleri bulunuyor.
Kombine Taşımacılık Hizmetleri
Anadolu’nun gelişimi için ulaştırma maliyetlerinin daha ekonomik hale gelmesi gerektiği gerçeğinden hareketle ve Intermodal taşıma sistemine olan inançla 2003 yılında Türkiye’nin ilk özel demiryolu taşımacılık firmalarından olan AR-GÜ’yü kurduk. Limanlar ve demiryolu istasyonları arasında ithalat ve ihracat konteynerleri taşıyarak müşterilerine limandan kapıya ve kapıdan limana kombine taşımacılık hizmeti sağlıyoruz. AR-GÜ Irak ve Orta Asya BDT ülkeleri ile yapılan ithalat ve ihracat taşımaları içinde direkt ve aktarmalı çözümler sunuyor. 2016 yılında küresel ekonomide yaşanan belirsizlikler ve yavaşlamaya rağmen Arkas Lojistik olarak dolar bazında yüzde 15, TL bazında ise yüzde 31 karımızı arttırdık. 2017 senesi için dolar bazında en az yüzde 15 büyümeyi hedefliyoruz.
“Tüm Dünyaya Ulaşım Sağlıyoruz”
Bugün gelinen noktada hizmet alanı ve türleri hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Müşterilerimizin ihtiyaçlarına özel çözümler sunabilmek için hizmet ağımızı hem ekipman yatırımı yapmak, hem de daha geniş bir coğrafyada hizmet vermek üzerine kurguluyoruz. Türkiye’de; İzmir, İstanbul, Bursa, Mersin, Ankara, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Konya, Samsun, Trabzon, Denizli, İskenderun ve Antalya’daki ofislerimizde 1000’den fazla çalışanımızla hizmet üretiyoruz. Yurtdışında da hızlı, güvenilir ve kaliteli lojistik hizmeti sağlayan global bir lojistik şirketi olma vizyonumuzla yatırım yapıyor ve Arlogic markası adı altında yapılanıyoruz. Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Kazakistan, Azerbaycan, Çin ve Yunanistan’da faaliyet gösteren 12 ofisimizde 93 kişiye istihdam sağlıyoruz. Ofisimizin olmadığı ülkelerde ise 100’e yakın acente ağıyla tüm dünyaya ulaşım sağlıyoruz. Hizmetlerimizde çeşitliliği ve ulaşılabilir olmayı çok önemsiyoruz.
Geniş Hizmet Ağı
Arkas Lojistik olarak 5 ana alanda hizmet veriyoruz: Uluslararası Forwarding, Yurtiçi ve Uluslararası Taşımacılık, Konteyner Terminal ve Depo Hizmetleri, Demiryolu Hizmetleri, Ağır yük ve proje taşımacılığı hizmetleri. Yurtiçi ve Uluslararası Taşımacılık uzman olduğumuz en önemli alanlardan. Yurtiçi taşımacılıkta geçtiğimiz yıl kendi kamyonlarımız ve tedarikçiler aracılığı ile toplam 305 bin taşıma gerçekleştirdik. Standart taşımacılıktan özel donanımlı konteyner taşımacılığına, ağır ve büyük yüklerden FTL & LTL taşımacılığı, tedarik lojistiği, sevkiyat lojistiği ve milk run taşıma çözümleri gibi her türlü kara taşımacılığına yönelik geniş bir hizmet ağımız bulunuyor. Uluslararası taşımacılık kapsamında ise Avrupa ülkeleri, CIS/Orta Asya ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerine ve bu ülkelerden tek yön ve gidiş-dönüş taşımacılık yapmaktayız. Uluslararası Forwarding kapsamında Deniz FCL, Deniz LCL ve Hava servislerimiz mevcut.
“Müşterilerimize Fark Yaratan Çözümler Sunuyoruz”
Terminal ve Depo hizmetleri dahilinde 8 lokasyonda 11 terminalimizde gümrüklü ve gümrüksüz depolama hizmeti vermekteyiz. Dolu ve boş konteyner depolama, dökme yük konteyner dolum ve boşaltma, konteyner & reefer konteyner bakım onarım, tank konteyner depolama ve ısıtma ana terminal hizmetlerimizdir 26 adet dolu ve 20 adet boş konteyner istif makinaları, 13 forklift, 6 ağır tonajlı forklift ve 3 kepçe bulunmaktadır. Arkas Lojistik olarak alt yapımızda bulunan konteyner, çekici, özel dorseler, vagon ve yükleme- boşaltma ekipmanları ile müşterilerimize fark yaratan çözümler sunuyoruz. Bu çerçevede mermer, maden, seramik, tekstil ve boru depolama taşımacılığında önemli proje ve başarılarımız bulunuyor.
Yıllık 1,5 Milyon Ton Taşıma Kapasitesi
İç bölgeler ve limanlar arasında yerel demiryolu hatlarında da taşımaları geliştiriyoruz. Filomuzdaki 706 vagon, 1,250 open top konteyner ile yıllık 1,5 milyon ton taşıma kapasitesine sahibiz. Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğumuz konteyner terminali ile bölgedeki demiryolunu yeniden çalışır hale getirerek Mersin ve İskenderun limanlarına konteyner taşımalarını başlattık. Ardından da İzmit Körfezi’ndeki limanlara yönelerek burada da taşımalarımızın ilkini Kütahya’dan İzmit Evyaport’a gerçekleştirdik. Bölgedeki diğer iller için de harekete geçmiş durumdayız.
Van Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan depomuz 2500 m² kapalı, 4500 m² üstü açık alana sahip olup 6 isçiyi istihdam etmektedir. Depo Van üzeri İran'a demiryolu ile yapılacak taşımalar için kurulmuş olup ürün grubu; çinko, seramik, mdf ürünlerini kapsamaktadır. Çinko toprağı dökme gelerek depomuzda bigbag’lenmektedir. Van İran İhracat-İthalat çok önemli bir noktaya sahip olup Arkas İran ihracat hacmini kurulan depo ile en üst seviyeye çıkarmayı hedeflemektedir.
Ağır Yük Ve Proje Taşımacılığında Arkas Damgası
Ağır yük ve proje taşımacılığında başlıca Kuzey Afrika, Avrupa ve Orta Asya’da hizmet vermekteyiz. Taşıma büyüklüğü, kalite standartları ve güvenlik şartları nedeniyle referans niteliğinde olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) borularının taşıması, biri Libya’da diğeri Türkmenistan’da olan iki enerji santralinin kurulmasında kullanılacak ekipmanların taşınması ve 3. Boğaz köprüsü inşa çalışmaları sırasında kullanılan kalıp ve destek materyallerinin limandan şantiye alanına taşınması; Arkas Lojistik olarak gerçekleştirdiğimiz ağır yük ve proje taşımaları arasında dikkat çekiyor. Büyük taşıma projelerine imza attığımız bu yılın ardından 2017’de de gücümüzü ve farkımızı gösteren TANAP gibi referans projelerimizin sayısını artırmayı istiyoruz. TANAP projesi dışında, Türkiye’nin önde gelen boru üreticilerine 3.Havalimanı, çeşitli illerdeki doğalgaz ve su, kanalizasyon boru hatlarını için taşıma ve elleçleme operasyonlarını içeren lojistik hizmetler sunuyoruz.
Ayrıca demir çelik sektöründe faaliyet gösteren bir çok müşterimize de rulo sac taşımaları başta olmak üzere mamül, yarı mamül, hammadde operasyonları için depolama da dahil olmak üzere en uygun ve en verimli lojistik çözümler üretmeye devam ediyoruz.
Yurtdışı ofislerimizde de faaliyetlerimizi büyütme hedeflerimiz mevcut. Türkiye’den, ofislerimizin bulunduğu ülkelere (Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Azerbeycan, Kazakistan, Yunanistan) deniz, kara yolu ve tren yolu taşımalarını artırmanın dışında bu ülkeler arasındaki ticarete ve yük trafiğine de katkıda bulunmak istiyoruz. Altyapımız ve ekibimiz buna hazır. Ayrıca Afrika ve Orta Asya’daki projeler içerisinde de yer alma planımız var.
Geniş Araç Yelpazesi
Karayolu Filonuz; sayı, nitelik, model ve hizmet alanı olarak hangi araçlardan oluşuyor?
Filomuz; 60 adedi ADR sertifikalı olmak üzere 500 adet çekici, 20 adet teleskopik yarı römork, 20 adet damperli şasi, 12 Sidelifter, 300 adet yarı römork, 14 Tipping Şasi, 10 adet ADR sertifikalı yarı römork, 123 adet jeneratörlü yarı römork, 50 kapaklı yarı römork ve 11 adet tenteli olmak üzere 540 adet yarı römorktan oluşmaktadır.
Kurumsal olarak hizmet kalitenizi oluşturan ana unsurlar nelerdir?
Arkas Lojistik olarak filo ve ekipman gücümüzün yanı sıra 2015 yılında şirketlerimizi birleştirerek yarattığımız sinerji ile güçlenen yapımız, sürdürülebilirlik projelerimiz, innovatif hizmet çözümlerimiz ve deneyimli insan kaynağımızın hizmet kalitemizi oluşturan temel unsurlar olduğunu söyleyebiliriz.
“Arkas Lojistik Olarak Teknolojiyi Odağımızda Tutuyoruz”
Arkas Lojistik olarak teknolojiyi odağımızda tutuyoruz. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz Lojistik Portal ile bütün süreçlerin uçtan uca izlenebildiği, entegre bir sistem oluşturuyoruz. Bilginin anlık olarak işleneceği ve görüntüleneceği bu sistemde, müşterilerimiz yüklerini, depodaki konteynerlerini anlık olarak takip edebilecek. Lojistik operasyonlarda kullanılan araçların bakım onarım faaliyetleri akıllı planlama ile gerçekleştirilecek ve araçların maksimum kullanım oranı minimum arıza hedefleri anlık olarak yönetilecek. Mobil platform desteği sayesinde reefer hizmeti gibi operasyonların lokasyondan bağımsız halde gerçekleştirilmesine de olanak sağlayacağız. Müşterilerimizi odağımıza alarak her türlü talep, öneri ve şikayetlerini en hızlı şekilde profesyonelce yönetmek üzere bu yıl “0850 222 75 27 numaralı Çağrı Merkezimizi” devreye aldık.
Fark Yaratan İK Politikası
Tüm bu yatırımların, büyümenin ve gücün arkasında insan kaynağımız yatıyor. Lojistik kavramının aşamaları olan tedarik zinciri, kalite yönetimi, iş geliştirme süreçleri, bilgi sistemleri ve insan kaynakları yönetiminin bir bütün olarak değerlendirilmesi sektörde yeni bir bilinç düzeyi oluşturmuştur. Hizmet sektörü olmamızı nedeniyle de insan kaynakları yönetiminin tüm fonksiyonlarının eksiksiz uygulanması şirketler arasında fark yaratacak kadar önemli bir konu olduğunu düşünüyoruz. Çalışanlar açısından güvenilir olmak, takım çalışmasına uygunluk, sürekli gelişim, müşteri ve başarı odaklı olmak şirket kültürü ile bütünleştirilerek, işe alım süreçlerinde uygun niteliklere sahip çalışanların istihdam edilmesi kurgulanıyor. Bu sinerji, Arkas Lojistik’in devamlılığı ve gelişimi için önemli bir süreçtir.
Lojistikte 2016’nın En Başarılı Markası: Arkas Lojistik
2016 yılı Arkas Lojistik açısından rakamsal büyümenin yanında çalışmalarının ödüllendirildiği başarılı bir yıl oldu. Marketing Türkiye “The One Awards Bütünleşik Pazarlama” ödüllerinde lojistik sektörü içinde yılın en başarılı markası seçilmesi başta olmak üzere, demir yolu taşımacılığı, uluslararası deniz yolu taşımacılığı alanlarında iki “ATLAS” ödülüne layık görüldü. Bu ödüller hizmetlerimizin çeşitlendirilmesi ve kalitesinin daha da artırılması yönünde motive edici oldu. Müşterimizin bize daha hızlı ulaşmasını sağlayacak iletişim kanallarımızı da çoğaltma gayreti içindeyiz.
Teknoloji ve yenilikleri, araçlarınıza ve hizmetinize nasıl entegre ediyorsunuz?
Yakıt sarfiyatı takibi, araç takibi, araca ait güvenlik bilgilerini araçla ve şoförle entegre çalışan sistemler sayesinde takip edebiliyoruz. Bu verileri dijital verilere dönüştürerek her bir sipariş özelinde takip edebilir hale gelmek üzere kendi otomasyon sistemlerimize entegre olması noktasında projeler geliştiriyoruz. Kendi bünyemizde geliştirdiğimiz projemize faydası olduğunu düşündüğümüz ürünlerin proje incelemelerini yapıp kendi ERP ve SAP’mize entegre edecek şekilde güncellemeler yapıyoruz. Kaynak planlama, verimlilik artışı, araç optimizasyonu gibi konularda özellikle GPS verileri ve yakıt sarfiyatı gibi verileri dönüştürerek anlamlı çıktılar elde ediyoruz.
“DUAL SYSTEM’DE ÜÇÜNCÜ YILIMIZDAYIZ”
Onur Göçmez tüm yönleriyle Dual System’i değerlendiriyor:
Doğalgaz ve Motorin ile çalışan çift yakıt sistemi SOCAR “Dual System”e sahip kaç aracınız var? bu sistemi araçlarınıza entegre etmeye nasıl karar verdiniz? Öncesinde çekince ve tereddütleriniz var mıydı? Bunlar nelerdi? Geçişe nasıl ikna oldunuz?
“Ürünlerin Güvenlik Ve Test Sonuçları Çok Başarılı”
Araçlarımızdan 9 tanesi Dual System’e dönüştürüldü. Bir yıllık test süreci sonrasında birçok açıdan fayda sağladığını görebildik. Elbette bazı çekincelerimiz vardı. En önemlisi sürücü ve çevre güvenliğini tehdit edecek bir unsur olup olmadığıydı. Ürünlerin güvenlik ve test sonuçları çok başarılıydı. Mevcutta mazot tanklarının delinip çevresel zarara neden olabileceği tehlikeden çok daha az risk barındırıyordu. Ayrıca mazot giderlerinin düşürülmesinde de kendini ispatladı.
“Dual System, Gurur Duyduğumuz Bir Proje”
Araç dönüşüm süreci nasıl ilerledi? Ne kadar süredir bu sistemi deneyimliyorsunuz? Bu güne kadar ki sizin ve filo şoförlerinizin sisteme ilişkin yorumları neler olmaktadır?
İlk etapta bir araçla bir yıl deneme yapıldı, sonrasında 5 araç dönüştürüldü, memnuniyetin devam etmesi ile 9 araca kadar çıktık. Dual System’de üçüncü yılımızdayız. Biz sürdürülebilir çevre konusunun bu kadar önemli olduğu günümüzde bu projeye inandık. Mazotlu aracın CNG’ye dönüşümüne başlangıçta sürücüler önyargı ile yaklaştı. Ancak çevreye ve şirkete faydası ispatlandıkça gurur duyduğumuz bir projeye dönüştü.
Çevreci ve Tasarruflu
Bu sistemin size, kurumunuza, hizmet kalitenize, maliyetlerinize ve şoförünüze katkıları neler olacaktır? Bu konudaki beklenti ve görüşleriniz nelerdir?
Yenilikleri deneyimleyip tam olarak kavramak, değişimin öncüsü olmak, sürekli öğrenme mottomuzda tam yerini bulan bir proje olması açısından özel bir değere sahip. Çevreye daha duyarlı hale dönüşmüş araçlarımızla toplam kalite hedefimizde bir üst noktaya geçmiş olurken maliyetlerimizi de düşürdük.
Bu sistemin genel ekonomiye ve çevre sağlığına etkileri konusunda neler dersiniz?
Çevre sağlığı konusunda sorumluluk sahibi olan bir firma olarak bu girişimi sadece maliyetler açısından ele almayıp en büyük kazancın çevre sağlığına olan katkısında olduğunun bilincindeyiz. E-şirketlerin teknolojik çözümlerle öne çıktığı ve elbette çevreye duyarlılıkları ile fark yarattığı rekabet ortamı ülkemiz açısından çok kıymetli sonuçlar doğuracaktır.
Bildiğiniz gibi SOCAR CNG istasyonlarını Türkiye’nin ana ticaret rotaları üzerinde konumlandırma projesini hemen hemen tamamladı. İstasyonlardan aldığınız hizmetten memnun musunuz?
İstasyon sayısının artışının sistemin yaygınlaşmasının anahtarı olacaktır.
Bu sistemi daha yaygın olarak araçlarınızda kullanmayı düşünüyor musunuz? Böyleyse ileriye ilişkin planlamanız nedir?
Güzergah planlamalarımıza göre istasyon sayısının artışı bizim dönüşüm yaptırma ivmemizi hızlandıracak.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|