Kamyonum Dergisi olarak Kurban Bayramı öncesinde Türkiye’de canlı hayvan taşımacılığının hangi şartlar ve koşullar altında yapıldığına dikkat çekmek adına OKT Trailer iş birliğiyle ülkemizdeki taşımacılığın durumunu ele aldık.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan, 28152 sayılı ve 24 Aralık 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği’nde yer alan düzenlemeler ışığında hayvan sevkiyatlarının işleyişini ve hangi koşullarda yapıldığına tanıklık ettik.
Bir tarafta; hayvanların taşımaya uygun olmayan araçlarla, sağlıksız ve korunaksız bir şekilde nakledildiğine tanıklık ederken diğer tarafta; Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması başlıklı yönetmeliğin tüm gereklerini yerine getiren, son teknoloji iklimlendirme ve aydınlatma ile hayvanların konforlu, güvenli ve hijyenik bir yolculuk yapmasını da olanaklı kılan Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın üstün özelliklerini ve faydalarını bizzat gözlemledik.
Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın teknik özelliklerini ve hayvan sektörünün son durumunu OKT Trailer Genel Müdürü Hakan Maraş ve OKT Trailer Satış & Pazarlama Müdürü Murat Bakırcı’dan dinledik. Ürünün faydalarını, yatırımcısına olan avantajlarını ve hayvanlar üzerindeki etkisini aracı satın alan çiftlik sahipleri ve bu araçları kullanan şoförlerle konuştuk.
Taşıma sırasında hayvanların korunmasını sağlayan, araç ve yol durumuna bağlı oluşabilecek sarsıntılarda birbirlerine olan temaslarını ve zarar görmelerini engelleyen ileri teknoloji ve seperatörlerle donatılan, küçükbaş ve büyükbaş çiftlik hayvanlarının bir arada taşınmasına imkan sağlayan, hayvanların doğal hareketlerinde hiçbir kısıtlama olmaksızın bir yolculuk yapmasını sağlayan bu özel aracın üstün özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Hayvanların iniş-binişini kolaylaştıran ve hızlandıran donanım
Portatif yan bariyerler ile yönlendirme ve koruma sağlayan, kaymayı engelleyen yükleme rampası ya da lifti, hayvanların araca kolay ve hızlı bir şekilde iniş – binişini sağlıyor.
Hafif ve korozyona dayanıklı alüminyum gövde
Tamamı alüminyum malzemeden imal edilen Canlı Hayvan Taşıma Aracı bu özelliği ile hafif, darbelere dayanımlı, korozyona karşı korumalı, uzun ömürlü ve hijyen koşullarına uygun.
Kaymaz zemin
OKT Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın tüm zeminleri, özel çizgi desenli yassı levhadan imal edilerek, hayvanların gerek iniş-binişi gerekse nakli sırasında kaymaları engelliyor.
Çok katlı taşıma imkânı
Hayvan cins ve boylarına göre, hidrolik sistem ile yukarı-aşağı hareketi ayarlanabilen, yük dengesini sağlayan, hareketli ya da sabit kat platformları ile ergonomik kullanım sağlıyor.
Hayvanların güvenliğini sağlayan bölme kapıları ve seperatörler
Taşıma sırasında araç ve yol durumuna bağlı oluşabilecek sarsıntılarda hayvanların birbirine olan temasını, yaralanmalarını ve zarar görmelerini engelliyor.
Birbirinden bağımsız ön ve arka çatı
Araç gövdesi ile bütünsellik sağlayan, yalıtımlı, sabit ya da isteğe göre hidrolik sistem ile yükseltilebilen, yükseltildiğinde doğal havalandırma sağlayan çatı, taşıma kapasitesini de arttırıyor.
Kilit mekanizmalı gözetleme pencereleri ve kızaklı pencere kapakları
Hayvanların araçtan düşmesini önleyecek ve hareketliliğin yarattığı zorlamalara dayanabilecek özellikte tasarlanmış veteriner gözetleme pencereleri. Açık, yarı açık, kapalı pozisyona alınabilen kızaklı pencere kapakları ile doğal havalandırma sağlıyor.
Özel havalandırma fanları
İklim koşullarının uygun olmadığı zamanlarda elektrik kontrollü sistem ile devreye alınabilen özel havalandırma fanları temiz hava ihtiyacını kesintisiz olarak sağlıyor.
Sulama sistemi
Yükleme kapasitesine uygun, alüminyum gövdeli su tankı ve gövde üzerine yerleştirilmiş su besleme ve emzikleme hattı, hayvanların su ihtiyacını taşıma sırasında da karşılıyor.
İdrar ve dışkı sızıntısını asgariye indiren çıkışlar
Zemin döşemesi, idrar ve dışkı sızıntısını asgariye indiren özel kanal ve çıkışlara sahiptir. Aynı zamanda, hayvanın idrar ve dışkısından etkilenmeyecek özelliktedir. Böylelikle hayvan sağlığı nakil sırasında da korunmuş oluyor.
Hayvanların kontrol, bakım ve güvenlikleri için aydınlatma imkânı
İç aydınlatmada led lambalar, dış aydınlatmada projektör lambalar, gerek hayvanların iniş-binişi sırasında gerekse hayvanların kontrolü ve bakımı sırasında yeterli aydınlatma sağlıyor.
Kumanda Paneli
Kat platformları ve çatıyı kumanda eden hidrolik sistem.
Araç; ağırlık ve cinslerine göre; 40-90 adet büyükbaş, 280-300 adet küçükbaş hayvanın nakline imkân sağlıyor.
HAKAN MARAŞ
“2007’YE KADAR CANLI HAYVAN TAŞIMA ARAÇLARI TÜRKİYE’DE BİLİNMİYORDU”
Türkiye’de hayvan lojistiği konularında ciddi problemler olduğunu dile getiren OKT Trailer Genel Müdürü Hakan Maraş, hayvanların uygun olmayan şartlarda taşınmasını ve telef olmasını toplumun kanıksadığını belirtiyor. OKT Trailer olarak bu algının değişmesini istediklerini vurgulayan Maraş, Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın sektöre getireceği avantajların önemine dikkat çekiyor.
Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği’nin her an yürürlüğe girebileceğine dikkat çeken Hakan Maraş, yönetmelikle birlikte ürüne olan talepte patlama olabileceğini vurguluyor.
Ev taşımacılığı işinin sahip olduğu düzenin hayvan taşımacılığında da bir düzene kavuşturulması gerektiğine inandıklarını söyleyen Hakan Maraş, Hayvan Taşımacılığı Kooperatiflerinin kurularak sadece bu işi yapmalarının gerekliliğine işaret ediyor.
“Türkiye’de Canlı Hayvan Lojistiğinde Sıkıntılar Var”
Canlı Hayvan taşımacılığı konusunda etkilenen birçok taraf var. Sondan başlayacak olursak; vatandaşın kendisi, bunu işleyenler, taşıyanlar ve tabii ki sizin gibi taşımaya uygun araç üretenler, devlet ve diğer sosyal gruplar. Hayvanı doğru şartlarda taşıyan ve işleyen kesimlerin bu hizmeti vatandaşa yönetmeliğin belirttiği şartlarda sunması önemli bir unsur. Ekonomiye etki eden diğer olumsuz unsurları da bir araya topladığınız zaman hayvan hakları, insani unsurlar ve diğer duygusal faktörleri de eklediğinizde olması gereken bir ürün ortaya çıkıyor. Bütün bu olgular ışığında Türkiye’de hayvan lojistiği nasıl işliyor?
Mevcut durumu şu şekilde ele alıyoruz: Bir tarafta hayvanın yetiştirildiği çiftlik, diğer tarafta nihai tüketiciye sunulduğu yerler. Popüler bir örnek verecek olursak Nusret’in Steak’ları. Bu hayvanın yetiştirildiği yerle tüketildiği yer arasındaki mesafeler genellikle birbirinden uzakta bulunuyor. Hayvanın yetiştirildiği, kesimhaneye getirildiği ve işlendiği daha sonra tezgaha geldiği ve buradan da tüketim için sunulduğu aşamalar söz konusu. Günümüzde et kültürü kasaptan alınan bir durumdayken birçok ‘steak restoran’ açılmaya başlandı. Et tüketim kültürü farklılaşmaya doğru gidiyor. Etin sunumu ve pişirilmesinin yanında IPARD destekleri ile birlikte Türkiye, hayvanların yetiştirilmesi noktasında mesafe almaya başladı. Daha doğru hayvan yetiştirmeyi öğrenmeye başladı. Modern çiftliklerde hayvanın minimum strese, minimum kalori yakmasına dikkat ediliyor. Yemlenmesi, stresi ve dinlenmesi için her şey optimal şekilde ayarlanıyor. Yine IPARD destekleriyle hayvanın işlendiği mezbahalar da son derece modern ve hijyenik entegre tesislere dönüşmeye başladı. Eskiden kesimler uygun olmayan şartlarda yapılıyordu. Hayvanın yetiştirilmesi, işlenmesi ve nihai tüketiciye sunulması noktasında ülkemiz belli bir aşama kaydetti. Burada sıkıntılı olan yer; hayvanların aradaki lojistiğidir. Hayvan nakillerinde iki farklı lojistik söz konusudur. Birincisi; köylerde ya da meralarda yetiştirilmiş hayvanların bireysel olarak nakli. İkincisi de hayvanların toplu olarak nakledilmesidir. Toplu şekilde kesime giden ya da damızlık denilen hayvanların yetiştirilme noktasına sevk edilmesi, yurt dışından gelmiş hayvanların belli bir süre beklediği karantina bölgesinden sevki, Batı bölgelerinden Erzurum gibi bölgelere hayvanların sevki gibi hareketler hayvanların topluca taşındığı operasyonlardır. Tüm bu hareketler arasında büyük bir lojistik söz konusudur. Günümüzde canlı hayvan taşımacılığı lojistik ağı haline gelmiş durumdadır. Bizim üzerine çalıştığımız kısım da bu lojistik ağıdır.
Bir diğer lojistik ağı da kesim tesislerinden kasaplara ya da sunumun yapıldığı yerlere etlerin sevkidir. Burada da soğutucu araçlar (ATP) devreye giriyor. Bu aşamada soğuk hava zincirini yaratmak zorundasınız. Hayvan kesildiği anda soğuk şekilde nakle giriyor. Bu işin bir ayağında da frigorifik araçlar vardır. Örnek veriyorum; kesim yerinden karkas haline getirilen etler satış ve tüketim noktalarına frigodan başka hiçbir araçla götürülemez.
“Bakanlık İkinci El Canlı Hayvan Taşıma Aracının İthalatını Yasakladı”
Türkiye’de bu sistemin henüz bir literatürü yok. Bu noktada bizim belli kıstaslarla elde ettiğimiz veriler, rakamlar mevcut değil. Ayrıca bu konuda bir kamuoyu da oluşmadı. Kurban Bayramlarında hayvanların sevki sırasında yaşanan manzaralar üçüncü sayfa haberi olarak yayınlanıp geçiyor. Bir köpeğe bir yerde işkence yapılsa herkes ayağa kalkar; ama yediğimiz etlerde ve bu hayvanların taşınması esnasında çektiği işkenceyi kimse görmüyor. Şu an ayyuka çıkmış bir durum olmadığı için canlı hayvan sevkiyatının bu kısımları ya da yaşanılan sorunlar pek bilinmiyor. Bazı noktalara derinlemesine nüfuz edemiyoruz. Ülke sanayimizin gelişmesi ve yerli üretimin desteklenmesini sağlamak üzere Ekonomi Bakanlığı kullanılmış aracın ithaline ilişkin talepleri geri çevirmektedir. Ürünün konumu faydalı; ama hem sayılar az ilerliyor hem de yapılan yatırımlarının geri dönmesini bekliyoruz.
“Büyük Firmalarla Ürünün Pazarlanması Noktasında Görüşüyoruz”
Bu ürünün hem büyük üreticilere hem de bireysel üreticilere cevap verebilmesi adına çözümlerimiz hazır. Bu hayvanların meralardan yetiştirilme tesisine getirilmesinde ya da yurt dışından gelen hayvanların iç nakliyesinde ya da içerdeki çapraz lojistikte sorun var. Bu işin müşterilerine ya da nihai noktada kullanıcılarına bakacak olursak; bu ürünün müşterisi yetiştirme tesisi olamaz. Bu işi arada alıp satan, hayvanları toplayıp kesip satanlar ya da kendisi için toplayıp kendisi için kesenler var. Bu etlerin kesim ve karkas aşamasında ciddi bir ticaret hacmi var. Bu yerlere etlerin ulaştırılmasında ara nakliyeyi, ticari hacmi yüksek firmalar ya da kişiler yapıyor. Bu firmalarla ve buralara hayvan tedarik eden büyük çiftlik sahipleriyle ürünün pazarlanması noktasında görüşmeler yapıyoruz. Bu firmalar işi ticaret noktasında yaptıkları için lojistik konusunda bazı konuları halletmişler, uygun aracı almışlardır. Diğer firmalara gittiğiniz zaman kişiler aracın fiyatını sorguluyor. Bu ürün alüminyum olduğu için düşürülemeyecek bütçeleri söz konusu. Araçta maliyeti düşürecek alanlar çok az. Aracın belli standartları olduğu için maliyetlerle oynayamıyoruz. Bu işi yapan ana firmalar, hayvanların taşınması için belli bir standart oluşturmadığından burayı tetiklemek gerekiyor. Türkiye’de resmi kayıtlara göre ikinci el ithal edilmiş canlı hayvan taşıma aracı sayısı 70’tir. 2015 sonu itibariyle aktif olarak kullanılabilen araç sayısı ise 30’dur.
Söz konusu bu araçlara sahip olan firmalar hangi motivasyonla bu aracı kullanıyor? Burada onlara sağladığı faydalar nelerdir?
Bir dönem canlı hayvan ithalatı serbesti. Bu dönemde yurt dışından çok fazla hayvan ülkemize getirildi. Bu sirkülasyon olduğunda sınırdan bu tarafa getirirken sıkıntı yaşıyorlardı. Bu araçların fonksiyonel olarak kullanımı işletmecilere tatlı geldi. Canlı hayvanda ara operasyon yapan (alıp-satan) insanlar belli ticari hacme ulaşmış kişilerdir. Bu insanlar yurt dışından hayvan getirirken bu araçların sağladığı fayda maliyetini görmüş kişilerdir. Bu nedenle bu kişiler bu araçları Türkiye’ye gümrükten sokmaya başladılar. Alıcı Bulgaristan’dan aldığı hayvanları bu araçla Çankırı’daki çiftliğine dört dörtlük bir şekilde taşıyor. 45 adet 500 kg ağırlığındaki hayvanı tek bir araçla rahatlıkla taşıyabiliyor. Yurt dışından ithal edilen hayvanın nakliye maliyetinin de yüksek olması nedeniyle bu araçları aldılar. Tek seferde 4 aracın yapabildiğini bir araçla rahatlıkla yapabiliyorlar.
“2007’ye Kadar Canlı Hayvan Taşıma Araçları Türkiye’de Bilinmiyordu”
2000’li yılların başında kim ne kadar et tüketiyordu? Türkiye o dönem krizde olduğu için et, bazı evler için lüksün de ötesinde ulaşılamaz durumdaydı. Bazıları evine 1 kg alıyorsa, yarım kiloya düşürmüştü. Bizim bölgemizde et tüketimi minimal düzeydeydi. Herkes sebze tüketiyordu. 2000 krizinden sonraki ekonomik ivmelenme ile birlikte 2007 kriz dönemine kadar refah düzeyinde bir artış oldu. Et tüketimi de bu yıla kadar ciddi artış gösterdi. Sonradan et fiyatları yeniden yükselme trendine girdi. Biz et tüketimimizi Almanya ile aynı nüfus yoğunluğunda olduğumuz için genelde onlarla kıyaslamaya gidiyoruz. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) verilerine göre bizim et tüketimimiz hala çok düşük seviyelerdedir. Kişi başı et tüketiminde gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye ile aralarında iki, üç kat fark vardır. Fiyata göre sıralandığında dünyada kg başına en pahalı hayvan sıralaması; balık, sığır eti, küçükbaş hayvanlar, domuz ve son sırada da tavuk vardır. 2008’e kadar (kuş gribinin olduğu dönem) tavuk tüketimi patlamıştı. Kuş gribinden sonra bir anda tavuk tüketimi çöktü ve kırmızı ete yönelme oldu. Kırmızı ete yüklenme olunca 2015’e kadar Türkiye’de refah düzeyi daha da arttı. 2009’un başı itibariyle hayvan ithalatının önü açıldığından canlı hayvan taşıma araçları Türkiye’ye girmeye başladı. O dönem ete ciddi bir talep vardı. Bir dönem yetiştirmek için hayvan getirilirken; ithalat bir anda kesimlik hayvana döndü. İthal hayvan daha ucuza mal edildiğinden yurt dışına doğru bir kayma oldu. 2007’ye gelindiğinde bu canlı hayvan taşıma araçlarını kimse bilmiyordu.
“Ürüne Talepte Patlama Olabilir”
Devletin birçok sektörde konsantrasyonu söz konusu. İyileştirmelerle paralel olarak bazı destekleri ve teşvikleri söz konusu. Besiciliği ya da süt üretimini yapmak için her türlü destek verilirken bu hayvanların lojistiği neden düşünülmüyor? Devletin konuyu bir bütün olarak ele alması gerekmez mi?
Canlı hayvan taşımacılığında yaşanılan sorunların aynısını süt taşımacılığında da görüyoruz. Süt inekleri dışarıdan ithal edilmiyor. Burada da süt fiyatlarıyla ilgili bir sorun yaşanıyor. Sütün kilogramı neredeyse sudan bile ucuz. Üreticiler ciddi sıkıntı içindeler. Bu nedenle düve kesimi yasaklandı. Adetler konusunda bu işin sirkülasyonunda bir kontrol mekanizması ihtiyacına gelindiği zaman bir talep patlamasını oluşturabilir. Bu talep patlaması da aynı ADR’de yaşanan sürece benziyor. Şu an iki firmaya satışı gerçekleşen araçlara ilişkin diğer firmaların yoğun talebiyle karşılaşma durumunun önünde ilerliyoruz.
“Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği Her An Yürürlüğe Girebilir”
Canlı hayvan taşıma aracına kamuoyunun dikkatini çekmek için Kurban Bayramı en ideal zamandır. Hayvanların uygun olmayan şartlarda taşınarak telef olmasını toplum kanıksamış durumda. OKT olarak bu algının değişmesini istiyoruz. “Bu araç nedir, kullanıcısı bu aracı niye alır, sunduğu avantajlar nedir, hayvanın refahı ve sağlığı konusunda ön plana çıkardığı durumlar nelerdir, ekonomi anlamında Türkiye’ye getirisi ya da götürüsü nedir?” gibi başlıca noktalara dikkat çekmeye çalışıyoruz. Kurban Bayramları’nda hayvanların telef olmasına göz yummak ya da bu kabullenilmişlik sendromunun yanlış olduğunu anlatmak gerekiyor. Bu işin bir düzene girmesi gerektiği algısının oluşturulması lazım. Bizim ürünümüze yatırım yapan müşterilerin elde ettikleri faydaların ilgili kesimlerce çok iyi görülmesini amaçlıyoruz. Erzurum’dan hayvan pazarına gelen adamın çilesi nedir, bunun nakliyesini yapan kişinin sorunları neler, bu işi ne kadar paraya yapıyorlar, tenteli araçlarla taşıyıp onun temizliği ile nasıl uğraşıyorlar veya o araçla bu taşımacılık yapılabilir mi? Belki böyle bir durumun ve yasanın farkında değil. Belki de bir yerde kargo yük var ve ben onu bir yerden bir yere götüreceğim mantığıyla hareket ediyor. Bütün bu olumsuz koşulların bir an önce iyileştirilmesi gerekiyor; çünkü Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği her an yürürlüğe girebilir, bunu da herkesin bilmesi lazım.
“Hayvan Taşımacılığı Kooperatifi Olmalı”
Bu ürünlerin nihai tüketimini yapan insanların bu işin lojistiğinin nasıl yapılması gerektiğini bilmesi lazım. Kurbanda tek sorun ulu orta kesim yapılması değil, ayrıca o hayvanın oraya nasıl getirildiği de büyük bir sorundur. Pazarda kurban kesimine ortak giren kişilerin aldığı hayvanın taşınması bile bu konunun içerisinde. Hayvan taşımacılığı kooperatifi olmalı ve sadece bu işi yapmalıdır. Ev taşımacılığı işi nasıl bir düzene girdiyse hayvan taşımacılığının da bir düzene girmesi gerekiyor. Hayvan pazarına nakli yapılacak hayvanın ya da kesimhanelere taşınan hayvan lojistiğinin tümüyle bir ağının oluşturulması lazım. Ve bu işi yapan kişiler, uygun şartlarda hayvanı taşımazsa cezasının da olduğunu bilmelidir.
Kullanıcılar bu ürünü sıfır olarak yurt dışından da satın almayı tercih edebilir; ancak en ufak bir arızada servis maliyetleri, aracın nakliyesinde katlanılan ekonomik yük ve kur farkı gibi etkenler ürünün maliyetini daha da yukarı çekmektedir.
MURAT BAKIRCI
“TEK BİR ARAÇLA 50 ADET BÜYÜKBAŞ HAYVAN TAŞINABİLİYOR”
Canlı Hayvan Taşıma Aracı ile ülkemizde canlı hayvan naklinin artık daha yüksek standartlarda ve daha düşük birim maliyetlerle yapılabileceğine dikkat çeken OKT Trailer Satış & Pazarlama Müdürü Murat Bakırcı, Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği’nin 2011’de Resmi Gazete’de yayımlanmasına ve aradan geçen 6 yıla rağmen mevzuatın halen yürürlüğe girmediğini söylüyor.
Türkiye’de hayvanların standart ahşap kasalı ya da metal kasalı 8x2 kamyonlar aracılığıyla geleneksel yöntemler ile sevk edildiğine vurgu yapan Murat Bakırcı, Türkiye’de hayvan taşımacılığının sağlıksız bir şekilde yapıldığını belirtiyor.
Bakırcı, Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın yatırımcılara olan faydalarına yönelik şunları kaydediyor: “İki ayrı şoför, iki ayrı kamyonla yapacağınız taşımayı tek bir araçla kolaylıkla yapabiliyorsunuz. Bu da yatırımcıya ciddi bir mali avantaj sağlıyor. Bu araçlarla bugün kesimlik diye tabir edilen ortalama 450 kg’lık 49-50 adet büyükbaş hayvanı taşıyabiliyorken aynı araçta besilik diye tabir edilen 90 hayvanı Karayolları Taşıma Yönetmeliği’nce belirlenen yasal tonajlar çerçevesinde taşıyabiliyorsunuz. Yine aynı ürünü boş kalmaması için 450 adet küçükbaş hayvanı da 3 kata da yükleyebiliyorsunuz.”
Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği 2011’de Yayımlandı
Türkiye’de hayvan taşımacılığı ve buna ilişkin çalışmalar çok büyük önem arz ediyor. Hayvanın beslendiği yerden alınıp kesimhanelere ve diğer yerlere götürülmesi sürecinde Türkiye’de hayvan taşımacılığı nasıl bir sistemle işliyor? Genel bir tablo çizer misiniz?
Bu konuda özellikle Avrupa Birliği (AB) yönetmeliklerinde de yer alan ve uyum çerçevesinde gerekli görülen ‘Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği’ çalışması ilgili bakanlıklarca da çalışması yapılarak 24 Aralık 2011 tarihli, 28152 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Aradan geçen 6 yıla rağmen bu yönetmelik yürürlüğe girmemiştir. Bu yönetmelikle hayvanların hem dünyada hem de Türkiye’de korunma altına alınması amaçlanmıştır. Özellikle son günlerde gündemde olan; et fiyatları, Türkiye’deki et yetiştiriciliği ya da bunun tüketiciye sunulması noktasındaki tüm kalemlerle ilgili doğan maliyetler, doğrudan tüketicinin bütçesine ve cebine yansıyor. Hayvanların naklinden kaynaklı maliyetler, yüksek fiyatların oluşmasında en önemli faktörlerden biridir. Araç üreticisi bir firma olarak bu yönetmeliğin bize bakan tarafı; hayvanın yetiştirilerek kesim aşamasına gelmesine kadarki geçen süreçte hayvanların nakli ve sevkinin yapıldığı araçların uygunluğu ve ihtiyaca yönelik doğru araçların üretilmesi ve pazara sunulmasını kapsıyor.
Yüksek Hacimli Hayvan Taşımacılığı
Türkiye’de canlı hayvanların taşınmasına yönelik ciddi bir nakliye potansiyeli mevcut. Bu hayvanların beslendiği yerden alınarak ilgili yerlere nakline yönelik rakamsal veriler mevcut mu? Türkiye’de ne kadarlık bir hayvan sevkiyatı gerçekleşmektedir?
Hayvanların küçük çiftçilerden ya da beslenme noktasından alınması, hayvan pazarlarına sevki, bunların el değiştirmesi ve ilgili mezbahalara gitmesi noktasında ya da yıllık tüketimini ortaya çıkaran rakamların tespitini yapmak çok zor. Bu verilere ilgili bakanlıklardan ulaşılabilir; ancak verilerin sağlıklı dönmediğini söyleyebilirim. Kırmızı Et Üreticileri Birlikleri, Damızlık Hayvan Yetiştiriciliği Birlikleri gibi kuruluşlarda hayvanların küpe sistemi ile takipleri yapılıyor. Aslında kayıt altına alınan rakamlar var; ancak bunun içerisinde kayıp-kaçak ya da hayvanın doğru kesilip kesilmediğiyle ilgili Türkiye’de hala taşların yerine oturmadığı noktalar söz konusu. Bu nedenle sağlıklı verilere ulaşmak zor olabilir. 1 Ocak 2017’den itibaren Türkiye’ye ithal getirilen hayvanların limanlardan ya da gümrük kapılarından Türkiye’nin iç bölgelerine yapılan transferlerindeki sayılar bile bu hayvanların karayolu taşımacılığındaki kapladığı hacmi gösteren önemli bir tablodur.
“Hayvanlar Mevzuatlara Uygun Olmayan Araçlarla Taşınıyor”
Hayvan taşımacılığı şu anda Türkiye’de nasıl ve kimler tarafından yapılıyor? Hayvanların nakli ne tür araçlarla gerçekleşiyor?
Köylü yetiştirdiği ve pazarda satacak olduğu hayvanını küçük pick-uplar vasıtasıyla hayvan pazarlarına sevk ediyor. Hayvanlar burada el değiştirdikten sonra bildiğimiz standart ahşap kasalı ya da metal kasalı 8x2 kamyonlarla belirli bir toplanma alanına götürülüyor. Burada da perdeli treyler ya da açık kasa farklı ürünlerle şu an için mezbahalara ya da ana toplanma merkezlerine hayvanların transferleri yapılıyor. Bunların dışında Türkiye’ye zamanında ikinci el olarak girmiş mevzuata uygun canlı hayvan taşıma araçları da hayvan taşımacılığında kullanılıyor. Bu araçlar da mevcut potansiyelin yüzde 10’luk kısmını ancak taşıyor. Yüzde 90’lık kısmı eski usul ya da mevzuatlara uygun olmayan araçlarla taşınıyor.
“Sağlıksız Nakilden Kaynaklı Bir Hayvan Yüzde 10 Kilo Kaybediyor”
Bu yüzde 90’ı bulan araçların yaptığı nakil esnasında hayvana verilen eziyet başta olmak üzere oluşabilecek riskler, hayvanın hayati tehlikesi ve maddi zararlar gibi durumlarla birlikte ne tür olaylarla karşılaşılıyor?
Bu konuyla ilgili yönetmelikte toplam 11 konu başlığı altında, bu işle iştigal eden tüm sorumlu kişilere görevlerini pay etmiştir. Yönetmeliğin özellikle 9. ve 10. bölümlerinde ‘Nakiller ve Nakiller Esnasındaki Konular’ belirtilmektedir. Hayvanların taşınması esnasında sağlıksız koşullardan dolayı ve taşıma mesafelerinin uzunluğuna bağlı olarak hayvanlarda çok ciddi kayıplar meydana gelmektedir. Uygun şartlarda taşınmayan hayvanlar ya ölüyor, ya kilo kaybediyor ya da yol stresine bağlı olarak sağlığını kaybediyor. Ortalama 8 saatlik bir yolculukta hayvanların sağlıksız naklinden dolayı bir hayvan yaklaşık yüzde 10 kilo kaybediyor. Özellikle taşıma esnasında uygun olmayan koşullara bağlı ve kullanıcıların sertifikasız oluşu, bu hayvanları taşıyabilecek statüde ve eğitim seviyesinde olmaması sebebiyle de hayvanların ani frenlere bağlı olarak birbirlerinin üzerine yığılmaları suretiyle de yine kayıplar meydana geliyor. Bunların tamamı ciddi anlamda bir risktir. Aracın, ilgili mevzuatta da belirtildiği üzere taşıma alanında (hayvanın taşındığı yerde) herhangi bir kimyasal, boya veya türevlerinin kesinlikle kullanılmaması gerekiyor. Seyir esnasında hayvansal atıklarla kimyasal tepkimeye giren gazlar sonucu hayvanların zehirlenme ve oksijensiz kalma durumları sık karşılaşılan sorunların başında geliyor. Hayvanlar bu faktörlere bağlı olarak telef oluyor. Bunların yanında rahatsızlanan hayvanın kesilerek etinin bizim önümüze gelmesine kadar onlarca farklı olumsuz koşulla karşılaşılıyor. Taşımanın uygun koşullarda yapılmaması insan sağlığını da doğrudan etkileyen önemli bir sorundur.
“Taşıma Maliyetleri Et Fiyatlarını Yükseltiyor”
Yüzde 90’lık bir taşıma hacmine sahip olan kötü ve uygun olmayan taşıma uygulamalarının başta insan sağlığına ve ekonomiye getirdiği zararlar noktasına nelerden söz edebilirsiniz?
Meydana gelen zararlar aslında işin kümülatifinde tamamen bizlerin, halkımızın cebinden çıkıyor. Hayvanların yüzde 9’a varan oranlarda kilo kaybını hayvanı satan, yetiştiren ya da satın alan kişi nakliye esnasındaki bu kaybı ister istemez hayvanın satış fiyatındaki kilogram birim fiyatı üzerine koyuyor. İşin tamamında ortaya çıkan maliyet ister istemez et fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Bu hayvanlar; sağlıklı koşullarda, doğru yöntemlerle taşınmış olsa ezilmeye bağlı telef olan hayvanların zararı kesinlikle yatırımcısına, sevk edene yansımayacaktır. Bugün; taşıma esnasında zarar gördüklerinde üretici zarar etmesin diye hayvanlara sigorta yapılıyor. Bu sigorta maliyetleri bile milli bir ekonomik kayıp yaratıyor.
Uygun olmayan taşıma sistemlerinin engellenmesi ve belli bir standarda ulaştırmak devletin vazifesidir. Bu noktada Resmi Gazete’de 2011 yılında yayımlanan ‘Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği’ hakkında bilgi verir misiniz? Bu yönetmelik neleri kapsamaktadır?
24 Aralık 2011 tarihli, 28152 Sayılı Resmi Gazete’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca yayımlanan Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği’ndeki amaç; özellikle yurt içinde canlı omurgalı hayvanların nakilleri ve bunların taşınma sırasında korunması ve uyulması gereken usul ve esasları kapsamaktadır. Yönetmelik birçok farklı bölümden oluşuyor. Kısaca bu yönetmelik hayvanların coğrafi koşullardan dolayı mevsimsel göçlerini (hayvanın daha sağlıklı yağlanması için soğuk alanlara taşınması, gelişimini tamamlayan hayvanların kesilmesi için Batı’da yer alan pazarlara taşınması gibi) yani canlı hayvanların taşınmasıyla ilgili konuları kapsıyor. Yine bu yönetmelikte hayvanların nakline ilişkin genel şartlar belirlenmiştir. Nakliye sırasında gereken belgeler ve hayvan nakil planlarıyla ilgili yükümlülükler saptanmıştır. Hayvan taşımacılığında kullanılan nakil araçlarının özellikleri yönetmeliğin 9. bölümünde yer alan 34. maddede tamamen tanımlanmıştır.
“Yönetmelik 6 yıldır Yürürlüğe Girmedi”
Bu yönetmelikle ilgili gelinen son durum nedir?
Bu yönetmelik normal şartlarda 2011 yılında Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasına rağmen halen ötelenmektedir. 6 yıldır bu yönetmelik yürürlüğe girmedi. Türkiye’de ciddi anlamda hayvan taşımacılığı yapılıyor. Bu taşımacılık gerçekten sağlıksız bir şekilde yapılıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri bu konuya oldukça vakıftır. Konunun ötelenmesi önlerine her sene gelir ve konu eski düzen devam eder. İlk başta bir istisna yaşandı ve yönetmeliğin yayımlanmasından sonraki ilk dönemde Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri’ne ilgili hayvan taşıması ve kontrolleriyle ilgili yönetmeliğin ertelenmesine yönelik resmi yazının gelmemesi üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri’ne bağlı teknik ekipler, veterinerler araçların standartlara uygun olup olmadığını denetledi. Denetlemeler sonucunda belirlenen hayvanlar şehir dışına çıkamaz denilerek mühürlendi. Buranın tetiklediği reaksiyonla hayvan nakli birden kesildi. İl Müdürlükleri uygun ve doğru taşıma standartları sağlanmadığı için hayvanların taşınmasına izin vermedi. Böyle olunca ortalık toz duman birbirine girdi ve bu çevrelerin devreye girmesiyle yönetmelik 5 Ocak’ta ötelenerek bir yıl daha uzatıldı.
“Yönetmelik A’dan Z’ye Her Şeyi Ortaya Koyuyor”
Bu yönetmelikte veteriner denetimi ve kontrolü de yer alıyor. Yönetmelik veteriner kontrolüne nasıl bir düzenleme getirmiş durumda?
Hayvanın taşınacağı kilometre ya da güzergahı ilk önce çıkış noktasından itibaren Tarım İlçe Müdürlükleri’ne beyan edilerek izin alınıyor. Buradaki yolun kilometresi hesaplanıyor. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak; hayvan Aydın’dan Ağrı’ya gidecek. Arada 1.200 km mesafe farkı var. Yasa gereği bu hayvanların 8 saat sonra 3 saatliğine beslenmesi, yayılması, dinlendirilmesi gerekiyor. Ancak bugün çoğu kişi çıkış noktasından marşa bastığı gibi varış noktasına gidiyor. Bunun önüne geçebilmek adına belli güzergahlarda veteriner gözlem noktaları vardır. Veterinerler aracın başına geldiği zaman gerek aracın içerisine girerek, gerekse de gözetlemek suretiyle kontrollerini yapar. En küçük hususa kadar her detay bu yönetmelikte yer alıyor. Türkiye’de sektörel anlamda hakimiyeti olan herkesin bildiği; ama birbirlerine söylemediği birçok gerçek vardır. Bugün veteriner denetimine uygun olmayan ürünlerden kaynaklı yolda seyir esnasında telef olmuş bir hayvanın bizim sofralarımıza gelip gelmediğinin bir garantisi yok. Yönetmelik A’dan Z’ye her şeyi ortaya koymuş; ancak ciddi bir ihtiyaç olmasına rağmen yürürlüğe girmiyor.
Kolay Kullanım Özelliği
Gelişmiş ülkelerde bu işler nasıl yapılıyor? Gelişmiş ülkelerde canlı hayvan taşımacılığı sistemi oturmuş vaziyette mi?
Şu an bu yönetmelikteki tüm esaslar aslında Avrupa’da kullanılan, tamamen çözümlenmiş ihtiyaçların doğru noktada belirlenen konuların resmileşmiş halidir. Hayvanların Avrupa’da da taşınması, refahı ve korunmasına varıncaya kadar tüm unsurlar aslında dünya genelinde standarttır. Avrupa’da da bu standartlar eksiksiz uygulanıyor diyebiliriz. Bu anlamda ülkemiz model olarak AB’ye uyum çerçevesinde bu yasayı aldı; ancak uygulamayla ilgili ciddi handikaplar var. Avrupa’daki ürünlerde aracı kullanan şoför ile sistemi kullanan operatör farklı kişiler olabiliyor. Türk kullanıcısının, yatırımcısının aynı anda bu üründe personel istihdam edemeyeceğini de göz önünde bulundurarak aracın kullanımını basitleştirdik. Uluslararası standartlardan ödün vermeden kullanım kolaylığı ile tek bir şoförü hem hayvanı indirme-bindirme hem de tüm sistemleri kullanma noktasında tek bir kişinin yönetebileceği hale getirdik.
Standartlara Uygun Tek Üretici OKT Trailer
Hayvan taşımacılığında mevzuatta yer alan standartları taşıyan araçları Türkiye’de üreten kaç firma var?
İlgili mevzuatlara ve standartlara uygun olarak üretim yapan sadece OKT Trailer var. Türkiye’de bazı üreticilerin olduğunu biliyoruz; ancak onların kullanmış olduğu sistemler, ekipmanlar ya da kullanılan malzemelerin yönetmelikte yer alan standartlarla bağdaşmadığı biliniyor. Bu ürünler uygun fiyata çözüm noktası olmak suretiyle şu anda kullanılıyor.
Canlı hayvan taşıma aracının, ADR ve ATP mevzuatları gibi uluslararası alanda geçerli olan bir mevzuatı var mıdır?
Bu sistemin doğrudan tanımlanmış bir ismi yok; ancak ilgili mevzuatta aracın özellikleri belirlenirken bu araçların standartları konmuştur. Yönetmeliğin 9. bölümünde araçta olması gereken özellikler açıkça belirtilmiştir. Aracın iç kısmında boya ya da kimyasal bir maddenin olmayışı, araç içindeki havalandırma sirkülasyonun tam sağlanması, hayvanın seyir halinde su içebilecek kabiliyete sahip olması ve inme-binme rampa açısına kadar bu mevzuatta standartlar açıkça yer almakta. Bizim ürünümüz şu anda tüm detayları ile yönetmelikte yer alan standartları karşılıyor.
İkinci El Hayvan Taşıma Araçlarının Türkiye’ye Girişi Yasaklandı
Bu ürünün üretimine ne zaman başladınız? Şu an gelinen noktada nasıl bir pazar oluşturabildiniz?
İlk defa 2012’de fizibilite ve ihtiyaçların belirlenmesi noktasında çalışmalarımız yapılmıştı. Yönetim Kurulu’muzun desteği ile gerekli araştırmalar, pazar ihtiyacı, Türkiye’deki bu araçların miktarı, kaçı sıfır olarak alınmış, kaç tanesi ikinci el olarak ülkeye giriş yapmış bunlarla ilgili altyapı çalışmalarını tamamladık. İkinci el olarak Türkiye’ye getirilmiş olan araçların Türkiye’de sağlıklı kullanılabilirliğini, kaç tanesinin arıza yapmış olduğunu ve arızası giderilemeyerek atıl duruma düşmüş araçları inceledik. Fiyatları yurt dışında pahalı olduğu için genelde ikinci el araçlar ithal ediliyor. Orada belli bir ekonomik ömrünü tamamlamış olan bu ürünlerin bakımı, onarımı için Türkiye’de uzman ekipler olmadığından ülkemiz ikinci el atıl araç toplama merkezi konumuna düşüyor. Siz Türkiye’ye bu aracı ikinci el olarak getiriyorsunuz. Bir yıl bile doğru düzgün kullanamadan yaşanan hidrolik arızaları, katların sıkışmasını ya da kazadan kaynaklı arızaları giderecek bir servisin yokluğu nedeniyle araç hurdaya çıkıyor. Türkiye de böylelikle canlı hayvan taşıma aracı mezarlığına dönüyor. Devletimiz bunun önüne geçmek için mevzuatla beraber ikinci el araçların girişini yasakladı. Bu anlamda 2014 yılında TIR EXPO Fuarı’nda hem aracın lansmanını hem de ilk teslimatını yapmıştık. Üç yıldır ürünün günlük yaptığı kilometreyi ve macerasını çok yakından takip ediyoruz.
“Tek Bir Araçla 50 Adet Büyükbaş Hayvan Taşınabiliyor”
Bugüne kadar OKT Trailer olarak kaç araç ürettiniz? Üretilen araçların özellikleri ve taşıma kapasiteleri birbirinden farklı mı?
Bugüne kadar 4 araç ürettik. Ürettiğimiz araçlarımızın özellikleri tamamen aynıdır. Bu araçlarımızda hayvanlar da kendi içlerinde ayrılır. Bu mevzuatta da yer alır. Kesimlik diye tabir ettiğimiz büyükbaş hayvanlar, ortalama 400-500 kg ağırlığındadır. Besilik diye tabir ettiğimiz gelişen hayvanlar 250 kg civarındadır. Bir de küçükbaş hayvanlar vardır. Bizim aracın en önemli özelliğinden biri, Türk yatırımcılarını da düşünerek tek bir hayvan grubunu değil, aynı araçta farklı hayvan gruplarını da eş zamanlı taşıyabilmesidir. Araçta katlar birbirinden bağımsız ve hareketli olarak üç katlı tasarlanıyor. Ara seperatörle hayvanların belli alanlarda yığılmalarını önleyecek güvenlik tedbirleri var. Siz bu araçlarla bugün kesimlik diye tabir edilen ortalama 450 kg’lık 49-50 adet büyükbaş hayvanı taşıyabiliyorken aynı araçta besilik diye tabir edilen 90 hayvanı Karayolları Taşıma Yönetmeliği’nce belirlenen yasal tonajlar çerçevesinde taşıyabiliyorsunuz. Yine aynı ürünü boş kalmaması için 450 adet küçükbaş hayvanı da üç katta taşıyabiliyorsunuz. Domuz taşımacılığında kullanılan araçlar 4 kata çıkabiliyor. Bu anlamda yatırımcının tek bir satın alma maliyeti ile ihtiyacına daha çok nasıl cevap verebilirizin çözümünü yaptık. Türkiye’de bu ürünü üretme aşamasında olan bazı markalar bu ürünü iki katlı tasarlıyor. Biz şu an üç kat olarak bu ürünü pazara sunuyoruz.
“Aracı Alan Müşteri İkincisini Sipariş Ediyor”
Ürünleriniz 4 farklı müşteriye mi verildi?
OKT Trailer olarak ürünlerimizin ayrı ayrı müşterilerde olmasını isterdik; ama satın alma esnasında ciddi yatırım maliyeti doğurması sebebiyle çekincesi olan bir yatırımcının satın aldıktan sonra elde ettiği fayda maliyetle anında gelip ikinci aracı almasıyla ortaya çıkan bir satış durumu oluştu. Şu anda iki farklı müşterimize ikişer ürün verdik. Müşterimiz Kurban Bayramı ile beraber dördüncü aracın siparişini onayladı.
İki Kamyonun Taşıdığı Hayvanı Tek Bir Araçla Taşıma Avantajı
Ürünlerinizi satın alan müşterilerin sizin araçlarınız haricinde kaç aracı var?
Müşterilerimiz bugüne kadar sal dorse ya da tenteli diye tabir edilen kayar perdeli araçlarda hayvanlarını taşıyorlardı. Bir taşımada; hayvanların dengesi, pozisyonu, üst üste 2 katlı olarak taşınması gibi durumlar olduğu zaman 20 ya da 22 hayvanı tek seferde taşıyabiliyor. Bugün Türkiye gerçeği de ortalama bu rakamlarla dönüyor. Bu sayılar treyler araçları için geçerlidir. Kamyon üstü araçlarda bu rakam 17’lere kadar düşüyor. İki ayrı şoför, iki ayrı çekici, iki ayrı motorin maliyeti anlamında iki ürünle yapacağınız taşımayı bizim tek bir ürünümüzle kolaylıkla yapabiliyorsunuz. Bu da ciddi bir fark yaratıyor.
Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgeleri’ndeki taşıma standartlarını orada yaptığımız araştırmalarda öğrendik. Örnekle açıklayalım; bir çiftçinin ya da hayvan yetiştiricisinin limana gelmiş 1.000 adetlik bir hayvanı var. Bu hayvanların çiftliğe nakledebilmesi için yüzlerce kamyonu olması lazım. Nihayetinde nakliye tutarak bu hayvanları taşıyor ve çok fazla nakliye tutması gerekiyor. Hayvanları 15’li ve 20’li gruplar halinde ancak taşıyabiliyorlar. Bu hayvanları limanda bekletmesine de izin verilmiyor. Taşıma operasyonu için çok fazla filonun hazır olması gerekiyor. Bu şartlarda nakli yapılan hayvanlar çalınıyor ya da kamyonlarla beraber ortadan yok oluyor. Kaybolan bu hayvanların sayısının şu anda bir istatistiği yok. Bu hayvanları taşımak için kiralanan 50 aracın İstanbul Limanı’ndan Çankırı’daki çiftliğe ulaşıncaya kadarki süreçte kontrolünü nasıl sağlayacaksınız? Yatırımcının her 5 kamyona eskort bir araç takması gerekiyor. Hayvan kayboldu, çalındı, bulunamadı sonra ne olacak? Bu hayvanlar kayıp-kaçak yollardan kesilmek suretiyle restoranlara farklı yerlere ucuz maliyetlerle satılarak yine bir ekonomik kayıp oluşturuyor.
“Hayvanların Daha Profesyonel Taşınmasını İsteyen Ciddi Bir Kurumsal Yapı Doğuyor”
Besicilik konusunda kurumsallaşma noktasında Türkiye henüz yetersiz bir seviyede mi? Ülkemizde besiciliğin durumu nedir?
Türkiye hayvan yetiştiriciliğinde kurumsallaşma anlamında çok iyi bir noktaya doğru gidiyor. Özellikle Ege Bölgesi’nde ve Türkiye’nin bazı yerlerinde büyük hayvan tüccarları var. Bunlar köylünün yetiştirdiği ya da kesilme aşamasına gelmiş hayvanları hayvan pazarlarından topluyor. Araçlarımızı verdiğimiz müşterilerimizde bu şekilde çalışıyor. Bu kişiler; hem kendi yetiştirme çiftliklerine hem de kendi kesimhanelerine sahip oldukları gibi bunu toptan kurumsal büyük marklara tedarik eden üretici konumunda da bulunuyorlar. Bu firmalar özellikle Et ve Süt Kurumu’na ya da önde gelen perakende zincirlerinin tedarikçisi konumunda olan markalardır. Türkiye’de hayvan besiciliği artık daha profesyonel olarak yapılmaya başlandı. Özellikle Türkiye’nin öncü et üreticileri ya da perakende sektörünün temsilcilerinin Türkiye genelinde kurmuş oldukları ve devletin desteklediği daha profesyonel yönetilen, daha sağlıklı verilerin alınabildiği büyük hayvan çiftlikleri kuruluyor. Bu çiftlikteki hayvanların sağlıklı, veteriner kontrolünde yetişmesinden doğru noktalarda kesilmesine kadar ve bunların tüm verilerinin kaydedilmesi gibi birçok konuda standartları yakalamış durumdalar. Bu kişiler ya da firmalar hayvanların eski usulle taşınmasını da istemiyorlar. Hayvanların daha profesyonel taşınmasını isteyen ciddi bir kurumsal yapı yavaş yavaş doğuyor. Bu tür çiftliklerde 5 bin 10 bin civarında hayvan bulunuyor. Bu rakamlar Avrupa’ya göre küçük rakamlar gibi görünse de Türkiye için potansiyel bir değer yaratıyor. Bu firmaların hayvanlarını sattıkları Et Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumu gibi kurumların varlığı ciddi bir potansiyelin mihenk taşıdır. Bunların yanında; Kırmızı Et Yetiştiricileri Birliği, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği gibi kuruluşlar ciddi potansiyele sahiptir. Kırmızı Et Yetiştiricileri Birliği’nin bölgesel anlamda gerek kooperatiflerine gerekse üyelerine hizmet vermelerine yönelik, hayvan taşımacılığında neler yapılabilir noktasında bizi davet ettiler. Biz de ilgili makamlarla bir araya gelerek fikir paylaşımında bulunduk. Sektörün ihtiyacı belli ve onlar da bu ihtiyaca çözüm olabilecek bir arayış içindeler.
“Canlı Hayvan Taşıma Aracı Teşvik Kapsamına Alındı”
Devletin hayvan yetiştirilmesine yönelik ciddi destekleri söz konusu. Hayvanların taşınmasına yönelik bir teşvik var mı? Hayvan yetiştirilmesine yönelik verilen teşviklerin içinde bu da yer alıyor mu?
Bu anlamda IPARD ya da IPARD 2 olarak bilinen Tarımsal Kalkınmayı Destekleme Kurumları var. Bu kurumlara AB’den proje destekli hayvan çiftliklerine yönelik ve bu çiftliklerde ihtiyaç duyulan ürünleri kapsayan bir proje hazırlanıyor. Buralara ilgili teşvik kapsamında başvuru yapılıyor ve buradan çıkan sonuca göre teşviklerden yararlanılıyor. OKT Trailer olarak biz de hayvan taşıma aracının bu teşvikler kapsamına alınmasına yönelik başvurularda bulunmuştuk. Aracımız bu listeye girdi; henüz çiftlik projesi AB Destek Fonları tarafından onaylanmadığı için ürünün satışı da bu kapsamda gerçekleşmedi. İlk başlarda aracımız motorsuz araç kapsamında olduğu için proje kapsamına alınmamıştı. Bu aracın işlevini ve mantığını anlattığımızda araç proje kapsamında değerlendirildi ve teşvik verilen araçlar arasında yer almaya başladı.
“Hayvanlar Ahşap Kasalı Kamyonlarda Taşınıyor”
Bugüne kadar bu hayvanların sevkiyle ilgili hem üreticiler hem de bu işle ilgili kuruluşlar kendi çözümlerini üretmiş. Devlet, ‘sen bu çözümü üretirken belirlenen kıstasların dışına çıkamazsın’ diyor. Bu güzel bir yaptırım noktası; ancak uygulama ve denetleme noktasında çalışmalar yetersiz kalıyor. Yine bir Kurban Bayramı’na geldik. Geçen sene Kurban Bayramı’nda İstanbul’da otoyol kenarlarına atılan büyükbaş hayvanların cesetlerini medyadan takip ettik. Taşınan hayvanlar tırnaklı olduğu için zemine tutunması çok önemlidir. Bu hayvanlar ahşap kasalı kamyonlarda taşınıyor. Ahşabın ömrünün sağlanması için bir şekilde kimyasal koruyucularla boyanıyor veya koruma altına alınıyor. Bu çok kaygan bir zemindir. Hayvan taşımadan önce sadece toz talaş ya da saman serpiliyor. Hayvan bu kaygan zeminde taşınırken buraya dışkısını (ürik asit) yapıyor ve bu zeminde yer alan vernik ya da boyasındaki kimyasalla bu ürik asit tepkimeye giriyor. Hayvan 35-40 derece sıcakta, seyir esnasındayken o havasızlıkta bu kimyasal gaza maruz kalıyor. Ortaya çıkan o kokuya hiçbir canlı dayanamaz. Bu tepkime sonucunda araç içerisinde hayvanlar çıldırıyor. Hayvanların bu tepkisini azaltmak için hayvan çok sıkı bir şekilde bağlanıyor. Çoğu hayvan bağlandığı noktalardan ciddi yaralanmalar alıyor. Bunun gibi örnekleri çok etüt ettim, altı ay et yiyemedim.
“Avrupa’da Hayvanın Refahlı Bir Şekilde Nakledilmesine Önem Veriliyor”
Bu hayvanlar Avrupa’da da doğuyor, çiftliklerde, belli bölgelerde ya da köylerde yetişiyor ve satılıyor. Bu satılma esnasında ilgili mezbahaya bu hayvanlar sevk ediliyor. Avrupa’da hayvanın refahlı bir şekilde nakledilmesine önem veriliyor. Ülkemizde son yıllarda ‘steakhouse’ kültürü yayılmaya başladı. Burada ‘dinlendirilmiş et’ mottosu öne çıkıyor. Peki, bu et neden dinlendiriliyor? Hayvanın kesim öncesindeki; mezbahaya taşıma koşulları, hayvanın burada çektiği eziyet ve buna bağlı olarak hayvanın kendini kasması sonucu birbirine giren kasların ve dokuların kesim sonrası dinlendirilmesi suretiyle birbirinden ayrılması ve etin yenir hale getirilmesi sağlanıyor. Hayvan eziyet görmeden bu süreci atlatsa etin dinlendirilmesine de gerek kalmayacak.
“Ürünün Yaygınlaşması İçin Çalışıyoruz”
Şu anda Türkiye’de size potansiyel teşkil edebilecek büyük üretim çiftliklerinin dışında; nakliye firmalarına nasıl ulaşıyorsunuz? Ürününüzü ve kendinizi nasıl anlatıyorsunuz?
İşin kamu ayağında özellikle hayvan yetiştirme birlikleriyle ilgili bir sürece dahil olduk. Buralarda ilgili kooperatiflerle gerek münferit gerekse de üyeleriyle birlikte ürünün daha makul satın alma maliyetlerinin ortaya çıkması için görüş alışverişinde bulunduk. Bölgesel taşımaların desteklenmesi için de bazı birliklerle bakanlık nezdinde alınacak ek teşviklerin bu ürünleri daha çok yaygınlaştırılmasıyla ilgili bir çalışma yürütüyoruz. Büyük çiftlik sahipleri zaten bizim ürünlerimizi biliyor. Bizleri çok yakından tanıyorlar; ama yönetmelik tam uygulanmaya başlayana kadar ek yatırım maliyetine katlanmak istemiyorlar. Yoksa herkes neyin ne olduğunu artık çok daha iyi biliyor.
“Hayvan Taşıma Aracı Türkiye İçin Kanıksanamaz Bir İhtiyaç”
Üniversitelerin, STK’ların size bu konuda bir desteği söz konusu mu?
Özellikle hayvancılıkla ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çalışmaları, üniversiteler, veterinerlik fakülteleri, birlikler, Türkiye Et ve Süt Kurumu gibi birçok kurumun bir araya geldiği 2013 sonrasında üçe yakın büyük çalıştay yapıldı. OKT bu çalıştaylara katıldı. Bu çalıştaylarda ürünümüzün yarattığı faydaları anlattık, hatta ürünümüzü oralarda sergiledik. Çalıştaylardan çıkan ortak bildiride bu ürünün ‘Türkiye için kanıksanamaz bir ihtiyaç olduğu’ belirtildi. Herkes Bakanlığın bu konudaki yönetmeliği hazırlamasındaki memnuniyeti dile getiriyor. Hayata geçirilmesi noktasında günümüz konjonktüründe biraz daha zamana yayılıyor.
“Ürün Kısa Bir Sürede Yüzde 80 Kendini Amorti Ediyor”
Yönetmeliğin uygulamaya geçirilmesi birbirine bağlı birkaç farklı sürecin başlayabilmesi ile hızlanabilir. Sizin bu konuda nasıl bir öngörünüz var?
Sonuçta biz bir üretici olarak bunun belli bir noktaya kadar fayda maliyetini, sunduğu artıları anlatmakla mükellefiz. İhtiyaç sahiplerinin bir araya gelerek ‘bu ürünü nasıl daha kolay edinebiliriz’ diye çalışma yapması gerekiyor. İşin bu tarafında katiyen kendi kurumsal yapımız ve ilkelerimiz doğrultusunda karışamayız. Devletin, Kamu İktisadi Teşekkülü olarak kurmuş olduğu, yeri geldiğinde sivil toplum kuruluşu olarak kabul edilen, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı Kırmızı Et Yetiştiricileri Birlikleri’nin, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri’nin, Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birlikleri’nin genel merkez anlamında bir araya gelmesi ve işin daha uygun alınabilmesine yönelik; devlet hangi konularda teşvikler verebilir, nasıl desteklemeler yapabilir, bunu sadece IPARD’a ya da Avrupa’dan gelecek bir desteğe bağlı kalmadan kendi içimizde nasıl yaygınlaştırabilir ve bu ihtiyacı karşılayabilirizi planlaması gerekir. Ürün bir ya da bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede neredeyse yüzde 80 kendini amorti ediyor. Aracı satın alan müşterimiz ikinci yatırımını yaptı. Bu denenmiş ve etüt edilmiş bir başarıdır. Bunun yaygınlaşmasını sağlamak için ilgili kurumların bir araya gelmek suretiyle bu çözüm noktalarını kendi arasında yaratıp ya da daha sonra bunu satın alma arzı ile bizlerin önüne getirmesi gerekiyor.
Şimdiye kadar toplamda kaç firmaya ulaştınız? Ulaştığınız görüştüğünüz firmalar nezdinde ürüne yönelik nasıl bir görüş var?
Türkiye’deki yaklaşık 8 bin, 10 bin, 14 bin baş hayvanı olan çiftliklerin tamamına ulaştık. Zaten onlara biz ulaşmaya kalmadan kendileri firmamıza ulaşıyor. 2013’ten bugüne baktığınız zaman söz konusu ürünün; niteliği, ekipman seviyesi ve kalitesi için kullanılan malzemelere bağlı olarak döviz endeksli bir araçtır. Dövizdeki yükseliş satın alma maliyetlerini zorladı. Bu süre zarfında Türkiye’de hepimizin bildiği ithal hayvanlar ya da hayvanların yeterli olmayışı ister istemez yatırımcıları zorladı. Yasanın yayımlanmasına rağmen yürürlüğe alınmamasından doğan boşluktan dolayı da yatırımcılar bugünkü ihtiyacı çözebilme noktasına gidiyor.
“Hayvanın Seyahati Esnasında Kendi Alanında Suya Erişimini Sağlıyoruz”
Birtakım parçaların ithal olmasından söz ettiniz. Ürünü deşifre edecek olursanız nelere değinmek isterseniz?
OKT Trailer; en az kaynakla, en az birleşimle söz konusu ürünün daha yekpare, uzun ömürlü ve yatırım maliyetlerine cevap veren bir üretim kültürüne sahip. Ürünü; hayvanların taşındığı gövde bölümü ve işin yürüyüş grubu olarak iki bölümde değerlendirebiliriz. Aracımız üç katlıdır. Bu üç katta hayvanların sıkışmadan rahat ve konforlu yolculuk yapabilmesi için tasarım gereği yükselen ve alçalabilen bir çatı sistemine sahip. Yukarıda sıcak ya da soğuk alana yakın bir yer doğuyor. Her şeyden önce çatı sisteminde ısı izolasyonu kullanıyoruz. Hayvanların bugün güneşin altında ya da naylon bir çadırın içerisinde havasız gitmesi gibi bir durum söz konusuyken biz, çatı kısmında izolasyon mantığı ile hayvanın sıcaktan korunması gerektiğini biliyoruz. Her kata uygun yeteri sayıda havalandırma ve aydınlatma ile hayvanların temiz havaya erişimini sağlıyoruz. Hayvanın seyahati esnasında kendi alanında suya erişimini sağlıyoruz. Hayvanın taşınması sırasında zeminde daha rahat tutunmasını ya da ani bir frenlemede onlarca 500 kg hayvanların öne doğru yığılmasıyla oluşacak olan zararı bertaraf eden ara koruyucu seperatörlerle hayvanları 4’lü veya 5’li gruplar halinde ezilmesini önleyen sistemler geliştirdik. Bunları üretirken kaliteden ödün vermeden, maksimum verimlilikte nasıl hayata geçiririz bunları planladık. Kurguladığınız sistemin Türkiye genelini de göz önünde bulundurursanız çabuk erişebilir ya da arıza durumunda çabuk çözümlenebilir bir sistem olması gerekiyor. Devletin ilk başlarda sağladığı desteklerle Türkiye’ye gelen ikinci el araçların bu arızalarıyla baş edemediği için birçok insan bu araçlardan kaçtı. En baştan doğru teşvik ve desteklerle insanlar bu aracı daha çabuk erişebileceği yerli üreticiden satın alsaydı garanti süreleri devreye girmiş olacaktı. Böylece daha farklı bir sonuç elde edilebilirdi.
OKT olarak sizin en verimli şekilde aracı hem üretip hem de o teknolojiyi maksimum düzeyde sağlayacak bir altyapınız mevcut. Aracın parçalarının tümü yerli üretim mi?
Parçaların çoğunu alüminyum malzemeden imal edip kaynaklı konstrüksiyon kullanarak kendimiz üretiyoruz. Ancak belli hidrolik sistemlerini, özellikle yol vibrasyonunun araca yansıması ile hayvanın yol stresini yaşamaması adına daha uygun süspansiyon sistemlerinin tercih edilmesi gibi işin mühendislik konusunda da belli noktalarımız var. Arka kapakların, yükleme rampasının dayanımı, stratejisi, tasarımıyla ilgili konularda da kendimizi sürekli geliştirdiğimiz noktalar mevcut.
“Ürüne Yönelik Türkiye ile Birlikte Yurt Dışında da Ciddi Bir Potansiyel Var”
Ürünün ihracat potansiyeli için neler söylersiniz? Buna ilişkin bir planınız var mı?
Kesinlikle böyle bir potansiyel görüyoruz. Özellikle yurt dışı fuarlarında edindiğimiz tecrübeler bizi daha da zenginleştiriyor. 2016’da bu konuyla ilgili bir görüşmemiz oldu. Bu anlamda Avrupalı üreticilerin sağlamış olduğu belli avantajlar var. Bizim bu ürünü Avrupa’ya satma şansımız düşük. Avrupa’daki üreticinin maliyetleri ile Türkiye’de üretilen araç arasında bir maliyet farkı var. Özellikle Ortadoğu’da bu ürünlere bir talep mutlak surette zaten söz konusu. Ortadoğu’da da konuyla ilgili bir mevzuat yok ancak; üreticiler bu ürünleri görünce ihtiyaçlarını bugünden belirleme noktasındalar. 2016’da birçok firma ile görüşme yaptık. 2018’den itibaren de geri dönüşleri bizler de bekliyoruz. Türkiye ile birlikte yurt dışında da ciddi bir potansiyel olduğunu görüyoruz. Bu ürünü dünyada tedarik eden ve yabancı ülkelere bu ürünleri gönderen birçok üretici mevcut. Ürünlerin yaygınlaşması ya da üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik alacağımız desteklerle yurt dışındaki pazarlardan da ciddi anlamda pay alıp ihracat noktasında ülkemize olan girdiyi artırabilmek için üzerimize düşeni yapacağız.
Mevzuatların durumu açısından bu ürün Türkiye’de cesaret gerektiren bir yatırım konumunda olmasına rağmen siz bu cesareti gösterdiniz ve ciddi bir yatırım yapmış durumdasınız. İhracata devletin çok ciddi destekleri var. Bu ürün açısından devletin bir desteği söz konusu mu?
Bu ürünün ciddi bir yatırım maliyeti oldu. Biz ısrarla kendi içimizdeki bu enerjiyi korumak için gayret gösteriyoruz. Yasanın bir şekilde uygulamaya geçmemesi ya da belli noktalardaki denetleme, değerlendirme veya kıstasların henüz konmaması sebebiyle bugüne kadar bu projeden çok kolay vazgeçebilirdik. Her gün, her akşam ya da haftada en az iki kez tüm ulusal ve yerel televizyon kanallarındaki ana haber bültenlerinde et fiyatları, et fiyatlarının düşürülmesine yönelik alınabilecek tedbirlerle ilgili haberleri hepimiz izliyoruz. Yine çiftçiye ucuz mazot haberlerini izliyoruz. 500 hayvanın naklini 10 araçla yapmakla 25 araçla yapmak arasındaki maliyeti düşünün. Et fiyatlarını düşürmek için sadece hayvanını pazara götüren köylüye ‘sen biraz daha maliyetlerini düşür ya da aman aracılar daha az para kazansın veya bu hayvanı yetiştiren büyük çiftlikler siz aman biraz ucuza mal edin’ gibi bir şey olamaz. Biz diğer maliyet unsurlarını da nasıl minimize ederek bu et fiyatlarını aşağı çekmeliyizi birilerinin artık görüp bir şeyler yapmasını bekliyoruz. ‘OKT Trailer’in ticari kaygıları olduğu için bununla uğraşıyor’ algısını oluşturmamak adına çok fazla sesimizi çıkartmıyoruz. Biz, ilgili kurumlara ya da birliklere gittiğimiz zaman bunun fayda maliyetinin denendiğini ve kullanıldığını buradan hareketle verilerin kullanıcıdan alınması suretiyle ilgili kurumlarca bir rapor hazırlanmasını ve fayda maliyetinin ortaya çıkarılmasını diliyoruz. Kimsenin kafasında tereddüt kalmaması için satın alıp kullanan kişilerle yapılacak çalışmaların raporlanması adına ilgili makamlara sadece tavsiyelerde bulunuyoruz.
Mevzuattaki Standartları Karşılayan Bir Araç
Devletin ciddi çalışmalar sonucu ihtiyaç olarak belirlediği ve Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde hayata geçen bu yönetmeliğin, hayvanı besleyen köylüden, daha profesyonel olarak bu işi yapan çiftliklere, bunun taşımasını yapandan kesimini yapana kadar tüm grupları kapsadığının bilinmesi ayrıca yönetmeliğin 9. ve 10. bölümlerinde bu ürünle ilgili ihtiyacın, hayvanların korunmasına yönelik hususların bizim ürünümüzle vücut bulduğunun görülmesi ve farklı bir noktaya konumlandırılması bizim için en önemli noktadır.
Biz, bu aracın yatırımcıya ve ekonomiye sağlayacağı faydayı çok iyi biliyoruz. Kullanıcısı da biliyor. Türkiye’de et tüketimi artmaya başladı. Bu tüketim arttıkça ihtiyaç daha da çoğalacaktır. Büyüyen, girişime açık, genç bir ülkeyiz. Sonuç itibariyle bu refahın farklı yansımaları olacaktır.
Türkiye İçin İhtiyaç
Bu yönetmelikte yer alan bütün detayların yeterli olduğundan bahsettiniz. Standartların daha da yükseltilmesi adına eklenecek başka hususlar yok mu?
Mevzuat günümüz koşullarında bu şekliyle kesinlikle yeterli. Artı bir hususa ya da maddeye gerek yok. Çünkü; söz konusu canlı hayvan taşıma aracının ne amaçla kurgulandığı, hayvanlara karşı nelerin yapılması gerektiği, nelere dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili tüm başlıklar, belgelendirmeler, ihtiyaç unsurları, sorumlular ve görevleri yer alıyor. Bu yönetmeliğin içerisinde araçta olması gereken kriterlere varıncaya kadar her şey mevcut. Dediğim gibi bu ihtiyacı doğru okuyabilmek, yorumlayabilmek ve hayata geçirebilmek çok önemli. Önümüzdeki dönemlerde beklentimiz, bu ürünün kullanımında aktif rol oynayacak; ilgili kurumların, kamu iktisadi teşekküllerinin, sivil toplum kuruluşlarının bu ürünün bir ihtiyaç olduğunun, ülkemiz için gereklilik olduğunun farkına varmalarıdır. Buradan da hareketle kullanıcılara ne tür teşvikler verilmeli, karşılıklı herkes taşın altına elini nasıl sokmalı bunlara odaklanmalıyız. Bu aracın fayda maliyetleri sonucunda ülke ekonomisine, nihai kullanıcının bütçesine, et fiyatlarının düşmesine, daha sağlıklı etlerin soframıza gelmesine kadar çok geniş bir yelpazede ürünün değerlendirilmesini istiyoruz.
SELİM BORAN
“KIRMIZI ET BİRLİKLERİ BU ARAÇTAN ALMALI”
Ege Bölgesi’nin önde gelen çiftçilerinden Boran Hayvancılık Sahibi Selim Boran, Aydın’daki çiftliğinde yaklaşık 7 bin büyükbaş hayvana bakıyor. OKT Trailer tarafından üretilen Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nı ilk satın alanların başında gelen Boran, üründen gördükleri faydaları saymakla bitiremiyor.
Canlı Hayvan Taşıma Aracı ile 40-45 büyükbaş hayvanı tek seferde taşıyabildiklerini ifade eden Selim Boran, aracın firmalarına getirdiği maliyet avantajının yanında hayvanın refahı için de en doğru araç olduğunu sözlerine ekliyor.
Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nda havalandırmadan, aydınlatmaya ve sulama alanlarına kadar her şeyin düşünüldüğünü belirten Selim Boran, bu araç sayesinde hayvanların rahat, güvenli ve stressiz şekilde yolculuğunu tamamladığını belirtiyor.
Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın yaygınlaşması için devlet desteğinin önemine vurgu yapan Boran, “Her ilde en az iki aracın olması gerekiyor. Kırmızı Et Birlikleri’nin en azından birer adet bu araçlardan edinmesi lazım” şeklinde konuşuyor.
“Tek İşimiz Hayvancılık”
Türkiye’de her zaman duyuyoruz, dinliyoruz devletin birtakım teşvikleriyle besicilik gelişmeye başladı. Sizin bu tesisinizde de biz bunu görmüş olduk. Hakikaten Avrupa standartlarına uygun bir çiftlik kurmuşsunuz. Bu işe ne zaman ve nasıl başladınız? Bugüne kadar gelinen süreçte neler yaptınız?
Çiftçilik baba mesleğimizdir. Dedemizden beri hayvancılıkla uğraşıyoruz. Üç kardeş birlikte çiftliği işletiyoruz. Babamın döneminde elimizde sadece 5-10 civarında hayvan vardı. İşleri bize devrettikten sonra çiftliği hızlıca büyütmeye başladık. Tek işimiz hayvancılık olduğundan tamamen buraya konsantre olduk. Her geçen gün çiftliğimiz büyüdü ve bugünlere kadar geldik. Günlük giriş-çıkışların devam etmesiyle birlikte şu an 5.500-6.000 civarında hayvanımız var. Çiftliğimiz 185 dönüm arazi üzerine kurulu.
Bu çiftliğin dışında başka yerlerde de bu tarz tesisleriniz var mı?
Buranın dışında damızlık çiftliği kuruyoruz. Bu çiftlikte damızlık hayvan yetiştireceğiz. 3.000 düveyi ilk etapta yetiştirmeyi hedefliyoruz. Hedefimiz burada 5.000’e kadar hayvan yetiştirmektir. Tüm doğumlar bu çiftlikte olacak. Avrupa’dan hayvan getirmeyeceğiz. Andus düve çiftliği kuracağız.
Sizin gibi büyük besi çiftlikleri var; bunun dışında daha küçük besicilik yapanlar da mevcut. Burada sizin sisteminiz nasıl işliyor? Hayvanı nasıl ve nerden alıyorsunuz, nereye sevk ediyorsunuz?
Hayvanları genelde bu bölgeden topluyoruz. Ayrıca ithal ediyoruz. Et ve Süt Kurumu’na yazıldığımızda oradan gelen danaları burada yetiştiriyoruz. Doğu bölgelerinden, örneğin Kars’tan hayvan getiriyoruz. Bu hayvanları çiftlikte yetiştirip kesimhanelere ve et ihtiyacı olan yerlere gönderiyoruz.
“Hayvanın Refahı İçin En Doğru Araç”
Daha önceki yıllarda bu hayvanları ne tür araçlarla topluyor ve taşıyordunuz?
Eskiden canlı hayvan naklini kamyonlarla yapıyorduk. Kamyonlara en fazla 15 tane hayvan sarabiliyorduk. Doğrusu yaptığımız işten bir şey öğrenemiyorduk. Ama şimdi OKT Trailer’den aldığımız canlı hayvan taşıma aracı ile 40-45 büyükbaş hayvanı tek seferde taşıyoruz. Buzağı da ise bu sayı 80’e kadar çıkıyor. Bu araç bize müthiş bir maliyet avantajı sağladı. Ayrıca; hayvanın refahı için en doğru araç. Hayvanlarımız bu araçlarda hasta olmuyor, kayma yaşamıyor, kaburgası ya da ayağı kırılmıyor. Kullanım ömrü uzun olduğundan kolay kolay arıza yapmıyor.
“Artık Etin Kalitesi Bozulmuyor”
Yeni araçla birlikte hem maliyetleriniz etkilendi hem de hayvanlara refah sağlayan bir sistemle taşımaya geçtiniz. Önceki taşımalarınızda nelerle karşılaşıyordunuz? Eski usul taşımanın hayvana ve maliyetlerinize etkisi nasıl oluyordu?
Eskiden bir kamyona 15 tane hayvanı yüklediğiniz zaman içinde yatıyordu, kaldırması çok zor oluyordu. Şimdi bu dorse de ayrı ayrı bölümler var. Hayvanları buralara beşerli ya da altışarlı şekilde rahatlıkla koyup taşıyabiliyoruz. Yolda hayvan yatmıyor, yatsa dahi hiçbir hayvan birbirini rahatsız etmeden seyahatini yapıyor. Hayvanların çiğnenmesi gibi sıkıntılar yaşanmıyor. Artık etin kalitesi bozulmuyor. Kamyonda taşındığında hayvan çiğneniyor ve hayvanda bereler oluşuyor. Bere olan kısımların eti kalitesiz olduğu için kullanılmıyordu ve et kayıpları yaşanıyordu. Yeni araçlarla birlikte bu kayıpların önüne geçtik.
“Canlı Hayvan Taşıma Aracımızda Her Şey Düşünülmüş”
Çoğu kez haber bültenlerinde de görüyoruz. Hayvanlar kötü şartlarda taşındığı için çok fazla miktarda hayvan telef oluyor. Bunun yanında hayvanın uygun şartlarda taşınmasının etin kalitesi üzerinde nasıl bir etkisi oluyor?
Karayolunda tonaj sınırı olduğu için 40 tondan fazla yük taşıyamıyoruz. Bu sınırda hayvan taşıdığımız için hiçbir zayiat olmuyor. Hayvanın refahı taşıma esnasında çok önemlidir. Sıcak havalarla birlikte hayvan strese giriyor. Bu da etinin lezzetine yansıyor. Canlı hayvan taşıma aracımızda havalandırma, aydınlatma, sulama alanlarına kadar her şey düşünülmüş. Hayvan nakli esnasında çok rahat ve stressiz şekilde yolculuğunu tamamlıyor.
“Yeni Araç Yatırımlarımız Olacak”
Boran Hayvancılık olarak canlı hayvan taşımacılığında tamamen yeni bir teknolojiye geçtiniz. Sizin şu anda kaç tane OKT Trailer tarafından üretilen Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nız var? İlerleyen zamanlarda bu araçlara yeni yatırımlar düşünüyor musunuz?
Bu işi yapan herkes eninde sonunda bu tür araçlara geçmek zorunda kalacaktır. Bu araçların rahatlıklarını ve sağladığı faydaları gören çiftçi en yakın zamanda bu araca sahip olmak isteyecektir. Bizim çiftliğimizde iki adet canlı hayvan taşıma aracımız hizmet veriyor. Bu özel araçların dışında 10’a yakın diğer kamyonlar var. Uzun yollarda bu araçları kullanıyoruz. TIR’lar köylere giremediği için muhakkak kargoyla küçük araçlarla girebiliyoruz. Doğu’dan getirdiğimiz hayvanları ya da İzmir’e, Bursa’ya gönderdiğimiz hayvanların sevkini bu dorseler ile yapıyoruz. Yine böyle konfor sağlayan kısa mesafeler için üretilmiş araçlar olsa onları da tercih ederiz. Çiftlik büyüdükçe ihtiyaçlar artacağı için yeni araç yatırımlarımız da muhakkak olacaktır.
Siz şu anda bu aracın faydasını ve diğer uygulamanın zararlarını çok iyi tespit etmiş durumdasınız. Sizin gibi diğer firmalarda da bu bilinç var mı, bu konuda nasıl bir gözleminiz var?
Bir insan eğer bu hayvancılığı gerçek manada yapıyorsa o kişilerde bu bilinç vardır. Ama hayvancılığın yanında başka bir sektörde çalışıyorsa bu işi yapamaz. Mesela; bugün bir çiftlik yapan kişi bir yandan inşaat sektörüyle uğraşıyorsa bu işi yürütemez.
“Çiftçi Aracın Rahatlığını Gördükçe Kendiliğinden Bu Aracı Zaten Alacaktır”
Hayvanların nakilleri sırasında refahı ve korunması için standartları belirleyen önemli bir mevzuat var. Yönetmelik 2011’de yayımlandı; ancak henüz yürürlüğe girmedi. Bu yönetmelik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yönetmelik çok önemli ve belli konularda önemli standartlar getiriyor. Bu standardın tüm sektöre bir şekilde sirayet etmesi lazım. Özellikle canlı hayvan taşıma araçlarının yaygınlaşması gerekiyor. Her ilde en az iki aracın olması gereklidir. Kırmızı Et Birlikleri’nin en azından birer adet bu araçtan edinmesi lazım. Dışarıdan ithal hayvan getiren araçları saymazsak Türkiye’de toplasan bu araçlardan 4 ya da 5 tane ancak vardır. Kesinlikle bu standartlar zorunlu hale gelmelidir. Çiftçi aracın rahatlığını gördükçe kendiliğinden bu aracı zaten alacaktır.
Doğru şekilde doğru araçla hayvanları taşıyarak malınızın kalitesini de belli bir seviyede tutmuş oluyorsunuz . Müşterinize de daha kaliteli ürün sunmuş oluyorsunuz. Peki müşteriniz bu şekilde yapılan taşıma ile ben bu ürünü alayım noktasında mı?
Müşteri için hayvanın nasıl taşındığının çok fark etmediğini görüyorum. Hayvan gelsin de nasıl gelirse gelsin tavrındalar. Ama şimdi onlar da dönüşüme başladılar. Yavaş yavaş araçlarını değiştirmeye başladılar.
Yurt dışı ile karşılaştırma yaptığınız zaman sizin standartlarınız hem üretim olarak hem de lojistik olarak Avrupa standartlarını yakaladı diyebilir miyiz?
Yüzde 70 oranında Avrupa standartlarını yakaladık. Onlarda yeşillik bol, ot bol buradan ciddi avantajları var. Biz de yeşillik ve mera yok. Bu nedenle yüzde 30’luk bir zararımız söz konusu. Onlar hayvanları meraya salabiliyor. Bizim öyle bir imkanımız olmadığı için hayvanlara çiftlikte bakıyoruz.
“Devlet Teşvik Edici Adımlar Atmalı”
İşin lojistik kısmında devletten destek beklentiniz var mı?
Kırmızı Et Birlikleri’ne birer tane araç alınmalı. Yaklaşık 60-70 tane Kırmızı Et Birliği var. En azından herkes ihtiyacını görebilmeli. Doğu’dan Batı’ya hayvan sevki yapılırken bu araçlarla taşımayı yapmalıyız. Türkiye’nin tamamında bu araçların kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Devlet de bu noktada teşvik edici adımlar atmalıdır.
“Üründen Memnunuz”
Araçla ilgili söylediğiniz gibi diğer araçlarla kıyasla her bakımdan konforlu ve iyi araçlar. Bu araçlar için şu da olsaydı daha da iyi olurdu diyeceğiniz bir detay var mı?
Şu anda öyle bir detay karşımıza çıkmadı. Olursa da zaten söylüyoruz. OKT, tamamen isteğimize talebimize uygun araç üretebiliyor. Hem firmadan hem araçtan çok memnunuz.
“Satış Sonrası Hizmetler Noktasında Çok İyiler ve Her Zaman Yanımızdalar”
Sizin yaptığınız işte araca ilişkin herhangi bir arıza olma durumu büyük problem oluşturabilir. Bu tarz durumlarla karşılama söz konusu oldu mu?
Bu işin en güzel yanlarından biri de OKT’nin servisteki hızı ve başarısıdır. Herhangi bir arıza oluştuğunda nerede olursak olalım çok kısa sürede ulaşıp çözüyorlar. Örnek vermek gerekirse; bir defasında Afyon’dayken aracım bozuldu ve servis üç saat içerisinde sorunu giderdi. Parça bekleme gibi durumlardan kaynaklı yollarda zaman kaybı yaşamıyoruz. En kısa sürede yapılması gerekenler OKT tarafından yapılıyor. Satış sonrası hizmetler noktasında çok iyiler ve her zaman yanımızdalar. Hayvanlarımız yollarda arızalardan kaynaklı beklemiyor.
ALİ ACUN
“HAYVANLAR BİZDEN DAHA HAVADAR TAŞINIYOR”
30 yıldır canlı hayvan taşımacılığı üzerine şoförlük yapan Ali Acun, Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nda sevk edilen hayvanların bu araçlarla rahat, korunaklı ve sağlıklı bir şekilde seyahat ettiğini söylüyor. Eski usulde hayvan taşımacılığı yapmanın riskli olduğunu belirten Acun, “Önlemlerin faydası olmuyordu. Hayvanlar virajlarda ya da ani bir frenlemede birbirlerinin üzerine yığılıyor ve düşüyordu. Kaymaların sonucunda kaburgası kırılan ve ölen hayvanlarla eskiden çok karşılaşırdık” diyor.
Yeni nesil canlı hayvan taşıma araçlarında hayvanın telef olma riskinin yüzde bire kadar düştüğüne dikkat çeken Ali Acun, hayvan taşımacılığı işini yapan herkesin bu aracı alması gerektiğini söylüyor.
Önce sizi tanıyalım, kaç yıldır şoförlük yapıyorsunuz?
30 yıldır şoförlük yapıyorum. Uzun süre yurt dışında domuz taşımacılığı yaptım. 9 yıldır da Türkiye’de hayvan taşımacılığında direksiyon sallıyorum.
“OKT Trailer’in Araçları Kullanım Açısından Güzel”
Yurt dışında hayvanlar nasıl taşınıyor? Oradaki standartlardan bahseder misiniz? Şu an taşıma yaptığınız OKT Trailer’in araçları ile yurt dışındaki araçları kıyasladığınızda bu araçların konforuna yönelik neler söylersiniz?
Türkiye’de hayvan taşımacılığı uygun araçlarla yapıldığı için günümüzde çok rahat ve konforlu bir şekilde yapılmaya başlandı. Orada olduğum dönemde araçlar şimdiki gibi pompalı ve hidrolik değildi. Yurt dışında daha çok halatlı araçlar kullandım. Buradaki hayvan taşıma aracının içi ve dizaynı kullandıklarımdan daha farklı. Önceki kullandığım araçta orta bölmelerde problem vardı. Bu bölmeler sabitti ve araç 5 kattan oluşuyordu. OKT Trailer’in araçları kullanım açısından daha güzel. Dorsenin malzemesi daha kaliteli.
“Aracın Temizlenmesi Çok Kolay”
Hayvanın içerde konumlandırılması, bindirme-indirme açısından OKT Trailer’in Canlı Hayvan Taşıma Aracı işinize ne tür bir kolaylık sağlıyor?
Bu üründe taşınan hayvanların bizden daha rahat seyahat ettiğini ifade edebilirim. Yolculuk esnasında yeri geliyor biz daralıyoruz, bunalıyoruz; ancak hayvanlar bizden daha havadar seyahat ediyor. Aracın temizlenmesi çok kolay. Yurt dışındaki araçların çok bir fonksiyonu yoktu. Standart bir taşıma aracıydı. Bu dorsede suluk sistemine kadar düşünülmüş. Saati geldiğinde hayvanları çok kolay bir şekilde suluyoruz. Hayvanların nakli sırasında yemden çok sulanması önemlidir. Hava basınçlı otomatik su sistemi sayesinde hayvanlar ihtiyaçları olduğunda kendiliğinden su içebiliyor.
“Yeni Nesil Canlı Hayvan Taşıma Araçlarında Hayvanın Telef Olma Riski Yüzde Bir”
Hayvanların uygun olmayan koşullarda ve yetersiz araçlarda taşındığı zaman hayvanlar açısından ne tür riskler oluşuyor?
Eski usulde hayvan taşımacılığı yapmak çok risklidir. Mesela; normal bir kamyon kasasında hayvanı taşıdığınızda hayvanın yatma riski buna bağlı olarak ölme riski yüzde 90’a kadar çıkmaktadır. Bunun örneklerini çok gördüm. Yeni nesil canlı hayvan taşıma araçlarında bu risk yüzde bire kadar düşüyor. Aralarında dağlar kadar fark var.
“Kaymaların Sonucunda Kaburgası Kırılan ve Ölen Hayvanlarla Eskiden Çok Karşılaşırdık”
Hayvan taşınırken bir yere tutunma ihtiyacı oluyor. Hayvanlar ahşap kasalarda taşındığı için hayvanın kaymaması için zemine kum, saman, toz talaş serpiliyor. Hayvanın dışkısı ahşap zemine karıştıktan sonra kaymalar kaçınılmaz oluyordu. Önlemlerin faydası olmuyordu. Hayvanlar virajlarda ya da ani bir frenlemede birbirlerinin üzerine yığılıyor ve düşüyordu. Kaymaların sonucunda kaburgası kırılan ve ölen hayvanlarla eskiden çok karşılaşırdık. Kullandığım dorsenin zemini kaymaz olduğu için ne kuma ihtiyaç duyuluyor ne de hayvanlar telef oluyor. Bu araçta taşınan hayvanlarla 30 saat yola gittiğimde bile en ufak bir olumsuzlukla karşılaşmadım. Hem hayvanın konforu açısından hem de bizim rahatımız açısından bu araçlar mükemmel. Arkada hayvan yattığında ya da bir problem olduğunda biz rahatsız oluyoruz, onu kaldırmak zorundayız. Hayvana işkence edemeyiz. Bu araçta öyle bir problemimiz yok.
“Hayvan Taşımacılığı İşini Yapan Herkesin Bu Aracı Alması Gerekiyor”
Siz kendi açınızdan bu işi yapanlara bu aracı tavsiye eder misiniz?
Bu aracı patronumuz Selim Bey’e alması için ben önerdim. Aracı aldık, sağladığı avantajlar görülünce bir dorse daha alındı. Hayvan taşımacılığı işini yapan herkesin bu aracı alması gerekiyor düşüncesindeyim.
“40 Hayvanı Ancak 5 Kamyona Sarabilirdik”
Yollarda hayvan taşımacılığı ile ilgili bir denetim oluyor mu?
Genelde evrak denetimleri oluyor. Bir aracın taşıma kapasitesi 20 olarak belirlenmişse ve siz 21 hayvan taşıyorsanız çok hayvan sarmaktan ceza yazılır. Bu tür denetimlerle karşılaşıyoruz. Bunların dışında hayvanı şu araçla taşıyacaksın gibi ya da hayvanın genel durumuna ilişkin bir denetim yok. Hayvan refahı için taşıma sayıları bellidir. Bunların üzerine çıkamazsınız. Devlet denetimlerde kamyonlara 20 tane hayvanı taşıyamazsın diyor. ‘Hadi ben 5 tane fazla yükleyeyim nakliye maliyetini düşüreyim’ deme şansınız yok. Devlet bununla ilgili kolluk kuvvetlerine denetleme yetkisini verdi. Hayvanların refahı için sıkı bir denetim yapılıyor. Ayrıca 2,5 araçla taşıyacağınız 40 hayvanı tek bir seferde, tek operatör maliyetiyle, tek yakıt maliyetiyle taşıyorsunuz. Bugün yüklediğimiz 40 hayvanı ancak 5 kamyona sarabilirdik. Bu da işletmeciye üç kat fazla maliyete neden oluyor. Bu araçlara yükleme süreleri de çok kısadır. Canlı Hayvan Taşıma Araçları maliyetleri ciddi anlamda düşürüyor.
YÜCEL EŞİYOK
“CANLI HAYVAN TAŞIMA ARACINI ALMAKTA ÇOK GEÇ KALMIŞIZ”
Aydın’ın Çine İlçesi’nde hayvan yetiştiriciliği sektöründe Ege Bölgesi’nin bir diğer önemli firması Eşiyok Hayvancılık’ın Sahibi Yücel Eşiyok ile OKT Trailer tarafından üretilen Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın firmalarına sağladığı avantajları konuştuk.
Canlı Hayvan Taşıma Aracını almakta çok geç kaldıklarını belirten Yücel Eşiyok, eskiden dört kamyonla yaptıkları hayvan naklini yeni araçlarıyla tek bir seferde yaptıklarını söylüyor.
Müşterilerin hayvanlarının bu araçla taşınmasını talep ettiğini açıklayan Yücel Eşiyok, araçta bir hayvanın konforlu şekilde naklini sağlayacak her türlü donanımın olduğuna dikkat çekiyor.
Sizi tanıyabilir miyiz, kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
1994’den beri hayvancılık işiyle uğraşıyorum. Bu meslek bize babamızdan kaldı. Çocukluluğumdan buyana hayvancılığın içindeyim. Eskiden 3-5 tane hayvanımız vardı. Zaman içinde işlerimizi büyüttük ve hızlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz.
Çiftliğiniz ne kadarlık bir alan üzerine kurulu ve kaç hayvanınız var?
15 dönüm bir alan üzerine çiftliğimizi kurduk. 6 dönümü açık alana sahip. Çiftliğimiz 1.500 hayvan kapasitesine sahip. Elimizde şu an 1.000-1.200 adet büyükbaş hayvan var. Normalde bu çiftliği sadece stok alanı olarak kullanıyoruz. Müşterinin talebine göre her türlü hayvanın satışını buradan yapıyoruz.
Türkiye’de kimlerle çalışıyorsunuz? Elinizdeki hayvanları hangi bölgelerden topluyorsunuz?
Erşan Et, Maret, Migros, Pınar ve Ege Et gibi büyük firmalarla çalışıyoruz. Talep edilen hayvanları köylülerden, pazarlardan, üreticilerden hem toplu olarak hem de tek tek topluyoruz. Topladığımız bu hayvanları besliyoruz ve ticaretini yapıyoruz.
Hayvanların lojistiği için kullandığınız kaç aracınız var?
4 adet kamyonumuz ve bir adet de pick-up aracımız var. Köylüden aldığımız birkaç hayvanı küçük araçlarla topluyoruz. Tek tek topladığımız bu hayvanların sevkiyatını OKT’den aldığımız yeni aracımızla yapıyoruz.
“Yeni Aracımız Maliyetlerimizi Dörtte Bire Düşürmüş Durumda”
OKT Trailer tarafından üretilen Canlı Hayvan Taşıma Aracı’ndan kaç adet aldınız? Yeni aracın size iş manasında sağladığı faydalar neler oldu?
Şu an bir adet canlı hayvan taşıma aracına sahibiz. Bu aracın firmamıza çok faydası oldu. Aracı almakta çok geç kalmışız. İlk aracı alalı yedi ay oldu. Yeni bir araç alımı yapmayı da düşünüyoruz. Tek araç artık bize yetmiyor. Önceden Bilecik’e hayvan naklini dört kamyonla yapıyorduk. Yeni aracımız dört kamyonun yüklediği hayvanı tek başına taşıyabiliyor. Rakama vurduğunuz zaman her bir kamyonu 1.700 TL’den kiralıyorduk. Dört aracın kirası 6.800 lira tutuyor. Yeni aracımızla gönderdiğimizde sadece 1.700 liralık mazot parasına işimizi halledebiliyoruz. Yeni aracımız maliyetlerimizi dörtte bire düşürmüş durumda. Üstelik hayvanı taşıyacak kamyon bulmakta da sıkıntı yaşıyorduk. Yeni canlı hayvan taşıma aracımız hem daha rahat hem de hayvanın konforu için çok faydalı.
“Hayvanın Konforu İçin Her Şey Düşünülmüş”
Taşıma esnasında hayvanların telef olma haberlerini sık sık duyuyoruz. Bu araçlarla hayvana ciddi anlamda konfor da sağlanıyor. Bu konuda siz neler söylemek istersiniz?
Araç bir hayvanın konforlu şekilde naklini sağlayacak her türlü donanıma sahip. Dorsenin içinde hayvanın sulukları ve yemlikleri bile var. Hayvanlar rahat bir şekilde gölgede gidiyor. Hayvanlar karda, soğukta çok konforlu taşınabiliyor.
“Müşteriler Hayvanların Yeni Araçla Taşınmasını İstiyor”
Konforlu ve uygun araçlarla taşınan hayvanların etleri daha sağlıklı ve lezzetli oluyor. Sizin müşterileriniz bu bilince sahip mi? Satın aldıkları hayvanların konforlu ve modern bir araçla taşınmasını talep ediyorlar mı?
Müşterilerimiz yeni aracımızdan çok memnunlar ve hayvanlarının sürekli bu araçla taşınmasını talep ediyorlar. Örneğin; Migros aldığı hayvanların yeni aracımızla getirilmesini talep ediyor. Hayvan yeni aracımızla taşındığı zaman dinlenmiş oluyor. Eti daha sağlıklı ve lezzetli oluyor. Hayvanın sıkışık gitmesi farklı rahat gitmesi farklı.
Sektörünüzün genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim sektörümüz şu anda iyi bir seviyede; ancak ithal hayvan ya da et geldiği zaman elbette üreticiye bazı sıkıntılar yansıyor. Normalde karkas dana etin kilogramını 26 liradan satıyoruz. Aracı kuruluşlar bu eti nihai tüketiciye 70-80 liraya sunuyor.
Çiftçi Çözüm Bekliyor
Aracı kuruluşların fiyatı yükseltmesini bir şekilde dizginlemek ya da belli bir standarda getirmek mümkün değil mi? Bu konuda devletten bir talebiniz var mı?
Tabii ki mümkün. Şimdi besici, üretici para kazanmıyor. Yem girdileri pahalı. Devletimizin yapacağı en doğru iş aradaki üreticiyi sıkıştırmak olmalıdır. Mesela şu anda karkas etin kilosu 28 liraydı bir anda 26 liraya düştü. Üreticinin kazandığı zaten 1.000 lira gibi bir para. 250-300 kilogram dana gelse toplamda 300 bin lira kazancı oluyor. Bu çiftçi 6 ay en az besi yapıyor. Kemik payı yüzde 17-18 düşüyor, devletimizin yüzde 8 KDV’si var. Diğer taraftan tüketiciye de bu durum olumsuz yansıyor. Devletten her iki tarafın da mağdur olmayacağı şekilde çözüm ve destek bekliyoruz.
“Herkesin Canlı Hayvan Taşıma Aracını Alması Gerekiyor”
Yeni araçlar sizin maliyetlerinizi çok düşüren bir avantaj sağlıyor. Dolayısıyla bu araçlarla hayvan lojistiğinin yapılması fiyatları etkileyecektir. Bu yönde devletten ne bekliyorsunuz? Canlı hayvan taşıması standartlarını belirleyen bir mevzuat hazırlandı; fakat henüz yürürlüğe girmedi. Bunun yürürlüğe girmesini ve bu standartlara uygun taşıma yapılmasını istiyor musunuz? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Elbette istiyoruz. Çünkü dört kamyonla taşıdığımız hayvanı bir araçla daha güvenli ve konforlu bir şekilde taşıyoruz. Firma olarak nakliye masraflarından çok sıkıntı çektik. Masrafımızı düşürmek için bu araca yatırım yaptık. Bu işle uğraşan herkesin canlı hayvan taşıma aracını alması gerektiğini düşünüyorum. Kendimize de tüketiciye de halkımıza da faydamız olsun. Ayrıca aracın sağladığı ekonomi ile kısa sürede kendini ödüyor ve yatırım maliyeti de sağladığı faydanın yanında azdır diyebilirim.
“OKT Her Zaman Yanımızda”
Canlı hayvan taşıyorsunuz herhangi bir problem olduğunda derhal müdahale edilmesi gerekiyor. O konuda firmanın servis gücünü nasıl buluyorsunuz?
Herhangi bir problemde firmayı arıyoruz hemen müdahale ediyorlar. Arızanın olduğu yere geliyorlar ve kontrol ediyorlar. Her konuda bize yardımcı oluyorlar ve yanımızdalar. OKT bize bunun garantisini verdi. Aracın bakımı geldiğinde bir gün önceden arıyoruz; sabahtan gelip hemen tüm bakımlarını yapıyorlar.
MENDERES EŞİYOK
“CANLI HAYVAN TAŞIMA ARACI OLMADAN BU İŞİ ARTIK YAPAMAYIZ”
Eşiyok Hayvancılık Sahibi Yücel Eşiyok’un oğlu ve aynı zamanda firmanın İşletmecisi Mutlu Menderes Eşiyok ise Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın hem hayvan sağlığı açısından hem de ekonomik açıdan kendileri için vazgeçilmez olduğunu kaydediyor.
7 ayda bu araç sayesinde 500 bin lira yakıt karımız oldu diyen Menderes Eşiyok, “OKT Trailer’e Türkiye’de buna ön ayak olduğu için teşekkür ediyorum. Belki satılmayacaktı; ama risk alıp bu araçları üretmeye başladılar. Canlı Hayvan Taşıma Aracı geleceğin en çok satılan araçlarından biri olacaktır” diyor.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Babanızla ne kadar süredir çalışıyorsunuz?
Üretim Sistemleri Mühendisiyim. Babamla küçük yaşlardan beri çalışıyorum. Eşiyok, hayvancılıkta en eski firmalardan biridir. Bu yörenin hayvanlarını satın alıp, yetiştirerek; Namet, Migros, Erşan Et gibi büyük müşterilere hayvan tedarik ediyoruz. Şu an çiftliğimizde olan hayvanların büyük bir kısmı satılmış durumda. Devlet yeni bir kararnameyle canlı hayvan ithalatını serbest bıraktı. Biz de ithalata yöneleceğiz. Detaylar üzerinde çalışmalarımız sürüyor.
“7 Ayda Bu Araç Sayesinde 500 Bin Lira Yakıt Karımız Oldu”
Üretim Sistemleri Mühendisliği eğitimi, yaptığınız bu işe nasıl bir katkı sağlıyor? Aracın rakamsal değer olarak size sağladığı faydalar nelerdir?
Üretim Sistemleri Mühendisliği’nin temel prensibi işletmeyi daha karlı ve kullanılabilir hale getirmektir. Yeni ekipman alımı bu karlılıkta önemli bir yatırımdır. Yıllardır babadan beri devam eden, eski kamyonlarla hayvanları taşıyorduk. Bu da bizim için ciddi maliyeti olan bir yüktü. Haftalık 100-150 hayvan taşıyoruz. Standart bir kamyonla en fazla 15-16 hayvan taşıyabiliyorsunuz. Bu da 10 kamyon demek. Sadece haftada bu hayvanların sevki için katlanılan yakıt maliyeti 17 bin lirayı buluyor. Yeni araçla aynı adette hayvanı üç seferde taşıyoruz. Haftalık şirketin kasasında 9 bin lira yakıt parası kalıyor. 7 aydır bu aracı kullanıyoruz; aracın sayesinde sadece yakıttan 500 bin lira karımız oldu. Burada; insan gücünden, ekstra masraflardan, kamyon bulamamaktan, hayvanın yolda ezilmesinden ya da telef olmasından bahsetmiyorum bile. Normal standartta araç 45-50 civarında hayvan taşıyabiliyor. Bu yeni araç, hem hayvan sağlığı açısından hem de ekonomik açıdan bizim için vazgeçilmez oldu.
“OKT Trailer’e Türkiye’de Buna Ön Ayak Olduğu İçin Teşekkür Ediyorum”
Siz bu aracın alımında nasıl bir rol üstlendiniz? Dorse fikrine nasıl ulaştınız? Yurt dışında bu iş böyle yapılıyor ben de bu şekilde yapmalıyım mı dediniz?
Yurt dışında da bu tür araçların olduğunu biliyoruz; ama bu aracı Selim Bey’in sahibi olduğu Boran Hayvancılık’ta gördük. Aracın kapasitesine, yaptıklarına ve çok ekonomik olduğuna bizzat tanıklık ettik. Bu noktadan sonra dorsenin alımına karar verdik. OKT Trailer’e Türkiye’de buna ön ayak olduğu için teşekkür ediyorum. Belki satılmayacaktı; ama risk alıp bu araçları üretmeye başladılar. Canlı Hayvan Taşıma Aracı geleceğin en çok satılan araçlarından biri olacaktır. Bu ürün, maliyetleri azaltmak adına önemli bir ihtiyaç. Rekabet koşullarını Türkiye’de herkes biliyor. Aldığınız bir ürünü çok makul fiyatlarla satabiliyorsunuz. Bu sefer de rekabet edebilmeniz için teknolojiden faydalanmanız lazım. Bizim de amacımız buydu ve bunu da başardık. Yeri geldiğinde aracı başka firmalara kiralıyoruz. Hayvancılık sektöründe herkes er ya da geç bu araca yönelecek. Bu 10 yıl olur 15 yıl olur bilemeyiz; ancak bu süreyi kısaltmak adına devletin bazı destekleri ve teşvikleri olmalı.
“Canlı Hayvan Taşıma Aracına Yüzde 50 Devlet Desteği Verilmeli”
Canlı Hayvan Taşıma Aracı’na devlet hangi konularda destek verebilir?
Tarımsal Kalkınma ve Destekleme Kurumu aracılığıyla bu araç makine ekipman listesine alınmalı ve yüzde 50 oranında desteklenmelidir. Devlet bu adımı atarsa bu araç kesinlikle çok kısa sürede satılır. Devletin ekonomik geri kazancı da akaryakıttan ve maliyetten olur. Devlet şu anda et fiyatlarını düşüremiyor. Bu fiyatların düşmesi için hayvan girdisi maliyetinin aşağılara çekilmesi lazım. Bu da; araç desteğiyle, yem desteğiyle ve diğer teşviklerle elde edilir.
Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın yaygınlaştırılması ve desteklenmesi adına sizin ilgili kamu kurumlarıyla iletişiminiz oldu mu? Özel teşebbüsler ya da STK’lar nezdinde önerilerde bulundunuz mu?
Söylediğimiz tek nokta hayvancılığa doğru destek verilmesi lazım. Hayvancılığa doğru destek verildiği takdirde bu işler düzelir. Bu destek; makina ekipmanı olur, insan kaynağı olur, üretim yeri olur… Devletten destek geliyor; ancak bu destekler nokta atışı yapılmıyor. Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın desteklenen makine ekipmanının içerisine alınması noktasında Çine’nin milletvekillerine kadar konuyu ifade ettik.
“Artık Bu Araç Olmadan Bu İşi Yapamayız”
Müşterilerden aldıkları hayvanların bu araçlarla taşınması talebi oluşmaya başlarsa bu talep sizin gibi firmaları nasıl etkiler?
Eşiyok Hayvancılık olarak bu aracın bize sağladığı rahata alıştık. Artık bu araç olmadan bu işi yapamayız hatta hayvancılık noktasında sıkıntıya düşeriz düşüncesindeyim. Artık hayvanlarımızı müşterilerimizden talep gelmese bile bu araçlarla taşıyacağız.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |