Dünya genelinde ekonomik güç elde etmenin vazgeçilmezi olarak kabul edilen enerji için güvenlik çalışmaları hız kazanmaktadır. Global örgüt olan NATO, her ne kadar Sovyet tehdidine karşı ortak savunma anlaşması olan Brüksel anlaşması sonrasında kurulmuş olsa da oluşma amaçları arasında enerji güvenliği ana amacı arasındadır.
Küresel anlamda en önemli güvenlik endişeleri arasında yer alan enerji güvenliği çalışmaları kapsamında ülkeler enerji bağımsızlığını hedeflemektedir.
Enerjide karşılıklı bağımlılık söz konusudur ve özellikle küresel güçler bu bağımlılığı enerji güvenliği başlığı altında ele almaktadır.
Enerji bağımlılığı ve güvenliği arasında denge unsurunun sağlanmaması sebebiyle ulusal güvenlik tehdidi ile karşı karşıya kalınmaktadır.
Ulusal güvenlik tehditlerinin oluşması sebebiyle küresel bağlamda stratejik projelerini uygulamaya koyan NATO, güvenlik ve savunma konularında enerji güvenliğini alt başlık olarak gündeminde en üst sıralarda bulundurmaktadır.
Enerji güvenliği endişelerinin artması sebeplerinden ötürü 2001 yılından bu yana Akdeniz’de enerji güvenliği için aktif şekilde görevlerde bulunan NATO’nun Ukrayna savaşı sonrasında görev alanlarını genişletmek üzere birtakım çalışmalar yaptığı da bilinmektedir.
Güvenlik endişeleri konusunda Rusya’nın sert güç kullanmasının aksine NATO’nun yumuşak güç yaklaşımını tercih etmesi gelecekte yumuşak güç dışı uygulamaları tercih etmeyeceğini göstermemektedir.
Afganistan ve Irak işgalleri nasıl bölgede huzursuzluk ve acılar yaşattıysa enerji güvenliğinin gündemde olduğu bugünlerde tarafların yumuşak gücü bir kenara bırakıp, uluslararası hukuk kurallarını göz ardı ederek savaşı tercih etmesi dünyamızın geleceğine atılan bir dinamit olacaktır.
1939 yılında başlayan 2. Dünya savaşında Kırım, Karadeniz’e hakim olmak isteyen Hitler ve Stalin’in mücadelesine sahne olmuştu. Şimdi ise Karadeniz’de tek söz sahibi olmak amacında olan güçler Ukrayna’da benzer bir savaşa sebep olmuşlardır.
Enerji güvenliğini sağlayan ülkeler gücü elde etmiştir ve bu nedenden ötürü süper güç olarak kabul edilen devletler geleneksel enerji stratejileri yerine kolektif enerji yaklaşımını benimsemişlerdir.
Avrupa ülkeleri de ortak bir dış siyaset ve enerji güvenliği politikaları oluşturmuşlardır. Kuzey Atlantik Anlaşma Örgütü’de ortak hazırlanan projelerin uygulanmasında önemli roller üstlenmiştir.
Ciddi enerji potansiyelini elinde bulunduran Rusya’nın bu avantajını politik bir güç unsuru olarak kullanmaktadır. Enerji’de dışa bağımlılığı ve özellikle de Rusya’ya bağımlılığı her geçen gün biraz daha artan Avrupa Birliği ise bu durumdan ciddi anlamda etkilenmektedir.
Yaşanan savaşların ve geri planda gerçekleşen mücadelelerin ana nedeni de tam olarak budur.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |