“Ayakta Durmaya Çalışıyoruz”
Konya’daki en eski kooperatiflerden biri olduklarını belirten S.S. 24 No’lu Özbaşak Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Ahmet Ekinci “Kooperatifimizin 200 üyesi bulunuyor. Panplast, Torku ve Konya Şeker’in yatırımlarıyla ayakta durmaya çalışıyoruz. Özelleştirmeler ile devletimiz kar etti görünüyor ancak zarar eden biz olduk. Tuz Gölümüz satıldı ve ne yazık ki bizim oradaki işlerimiz elimizden alındı.” dedi.
"Dijital Takograf ile İstanbul’a Bir Araç 2 Günde Varıyor”
2020 yılı ile birlikte lojistik sektörünün gündeminde bir hayli yer tutacak olan dijital takograf konusunda açıklamalarda bulunan Başkan Ekinci “Dijital takograf bizlere artı bir maliyet. Kazanç olarak Avrupa’daki nakliye şirketlerinin seviyesine gelmeden onların kullandığı sistemi kullanmaya çalışıyoruz. Dijital takografı çıkaran yetkililere sormak istiyorum: “Antalya’dan saatli yük yükleniyor, sabah İstanbul’da olmazsanız para ödenmiyor. Dijital takograf ile İstanbul’a bir araç 2 günde varıyor. Biz bu durumda ne yapacağız?” Tamam, biz dijital takografın her kuralına uyalım ancak biz de buna göre nakliye ücretimizi alalım.” diye konuştu.
“Konya’nın Çıkışında Kantar Var ama Girişinde Yok. Neden Yok?”
Konya girişinde bir kantarın bulunmadığını belirten Başkan Ekinci, yetkililerin bu durumdan haberdar olmadığını aktardı. Kantar konulması hususunda bir engellemenin olabileceğini ifade eden Ekinci “Konya’nın çıkışında kantar var ama girişinde yok. Neden yok? Kimler engel oluyor? Bu konuların derinine inmek lazım. Belki yukarıdaki yetkililerin bu işten haberi yoktur ama bu kantar yaptırılmıyor. Denetimlerde de eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Mesela; emniyeti arıyorum, fazla tonajlı aracı şikâyet ediyorum ama o araçları yakalattıramıyorum. Yoldaki denetimi bırakın, ben bildirdiğim halde sonuç alamıyorum.” dedi.
“Federasyonumuza Bunu Defalarca Dile Getirdik ancak Taksiciler ve Minibüsçüler Hariç Biz Üvey Evladız”
Lojistik sektörünün bir diğer kanayan yarasının K1 Belgesi olduğunu dile getiren Başkan Ekinci, nakliye sektörüne sahip çıkılmadığını belirtti. Belge fiyatlarında yaşanan düşüşlere dikkat çeken Ekinci “K1 Belgesi ilk çıktığında çok umutluyduk. Eski taşımacılara çok cüzi bir miktarda verildi. Sonrasında meblağ artırıldı; fakat yine de çözüm olmadı. Fabrikacının 25 tane aracı var ama tek belgeyle işini görüyor. Benim de tek aracım var ve aynı parayı ödüyorum. Devletin bunun önüne geçmesi lazım. 20 bin lira olan belge 10 bin liraya düştü. Neden? Sebebi neydi? Kimler baskı yaptı? Taksi plakasının fiyatını düşürüyorlar mı? Buna kimin gücü yeter? Bizim sektörümüzde ise maalesef sahip çıkanımız yok. Federasyonumuza bunu defalarca dile getirdik ancak taksiciler ve minibüsçüler hariç biz üvey evladız. Federasyon niye bunlara engel olmadı, olmuyor? Belgenin fiyatı 50 bin olsun, 100 bin olsun! Her önüne gelen kişi gidip belge alıp sektöre giriyor. Biz böyle böyle yok olup gideceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Tonaj Kurallarına Göre Gitmeye Çalışıyorum ama Başkası 50 Ton ile Benden Ucuza Gidebiliyor”
Yıllardır tonaj kurallarına uyulmadığından söz eden Başkan Ekinci, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Devletin bize verdiği bir destek yok. Lojistik firmalarına verilen destekler bizlere verilmiyor. Belli bir araç sayısından sonra onlara indirimli yakıt veriliyor. Maalesef biz bundan faydalanamıyoruz. Biz tüm maliyetlerin altından kalkmaya çalışıyoruz. Memleketin tüm yükünü sırtlıyoruz. Yetkililere yansıtılması gereken çok sorun var. Bu sorunlardan biri de, tonaj. Tonaj sorunu sadece evrak üzerinde kaldı, yıllardır buna uyulmuyor. Kimse uyuluyor gözüyle bakmasın. Çoğu firma 50 ton yük götürüyor, ben ise 25 ton götürüyorum. Ama kooperatif olarak biz hep kötüyüz. Niye? Kanunlara uyuyoruz. Tonaj kurallarına göre gitmeye çalışıyorum ama başkası 50 ton ile benden ucuza gidebiliyor. Bu sorunların yetkililere anlatılması lazım!”
“Nakliye Ücreti Yeterli Gelmiyor”
30 yıldır sektörün içerisinde bulunan S.S. 24 No’lu Özbaşak Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Üyesi Kerem Özel, 20 yıldır kooperatif bünyesinde şoförlük yapıyor. Dijital takograf saatlerine uyamadıklarını kaydeden Özel “Günde 9 saat veriliyor, bu da bize yetmiyor. Ayrıca bu saatlere uyduğumuzda aldığımız nakliye ücreti yeterli gelmiyor. Nakliye ücretlerimiz dijital takografa göre düzenlensin istiyoruz!” dedi.
“Dijital Takografı Nasıl Çalıştıracağımızı da Bilmiyoruz”
Dijital takograf konusunda altyapının yetersiz kaldığını belirten S.S. 24 No’lu Özbaşak Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Üyesi Hanifi Yılmaz, akşam yemeği için duracak bir park bile bulamadıklarından yakındı. Çoğu polis memurunun dijital takograftan rapor alamadığını iddia eden Yılmaz “Öncelikli olarak dijital takograf için ülkemizde bir altyapı yok. Dijital takografı nasıl çalıştıracağımızı da bilmiyoruz. Çoğu arkadaşımız doğru şekilde kullanamıyor. Aracımızı çalıştırıp ofisin sırasına giriyoruz ve 4 saat bekliyoruz. Avrupa’da böyle bir durum yok. Randevu ile gidip yük alınıyor. Biz ise durduğumuz zaman takografı beklemeye alıyoruz, polis de bu duruma itiraz ediyor. İşin gerçeği polis arkadaşımız da bilmiyor. Raporu çıkartmayı bile bilmeyen polis arkadaşlarımız var. Sonuç olarak bir altyapısı yok. Sistem zorunlu kılınmadan önce bir eğitim ya da bilgilendirme olması gerekiyordu.” şeklinde konuştu.
“Yurt Dışına Çıkan C2 Belgeli Lojistik Firmaları Ucuz Akaryakıt Alabiliyorlar”
Son olarak 35 yıldır bu işi yapan S.S. 24 No’lu Özbaşak Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Üyesi Tahsin Akdemir, yurt dışına çalışan firmaların ucuz akaryakıt elde edebildiğini ve bu durumun rekabeti olumsuz etkilediğine vurgu yaparak “Her araç için K1 Belgesi aldık ama lojistik şirketleri bir K1 ile 20 araç çalıştırıyor. Biz bunlarla rekabet edemiyoruz. Önceden K1 Belgesi olmayana yük verilmeyecekti. K1 Belgesini bugüne kadar soran da olmadı. Yurt dışına çıkan C2 Belgeli lojistik firmaları ucuz akaryakıt alabiliyorlar. Biz onlarla rekabet edemiyoruz. K1 Belgesi kağıt üzerinde var. Bize aldırıldı ve hiç uygulanmadı.” dedi.
“Sektörde Plaka Tahdidi Uygulansa Bu Durum Çözülecek”
Taksi, dolmuş ve servis araçlarına uygulanan plaka tahdidinin yük taşımacılığında da uygulanması gerektiğini söyleyen Akdemir, yıllarca çalışan insanların bu sayede emekliye rahat bir şekilde ayrılacağını ifade etti. Emekli maaşlarının yeterli gelmemesinden dolayı çoğu kişinin mesleği bırakamadığını söyleyen Akdemir “Emekli maaşları zaten Türkiye’de belli ve yetmiyor. Yetmeyeceğini herkes de biliyor. Ben de emekliyim ve çalışıyorum. Ben çalıştığım sürece ne olacak? Yeni gelen nesil iş bulamayacak. Bizim bir kenara çekilmemiz gerekiyor. Sektörde plaka tahdidi uygulansa bu durum çözülecek. Çünkü emekli olduğum zaman bana para kalacak. Hakkımı devredip rahatça emekli olacağım. Şu anda gençlerden de bu mesleğe bir talep yok. Çünkü istikrar yok. Ben 57 yaşındayım, bu yaştan sonra hangi işte çalışabilirim? Bugün aracı satsam, maliyeye olan borcuna gidecek. Bana bir şey kalmayacak.” diye konuştu.
“Yaklaşık 35 Milyon Yıllık Ciromuz Var”
R1 Yetki Belgesi’ne sahip S.S. 75 No’lu Çumra Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi, ağırlıklı olarak Konya Şeker ve Torku’nun yüklerini taşıyor. 2000 yılında kurulan kooperatif, aynı zamanda 40’a yakın firmayla da işbirliği yapıyor. Kooperatifin yaklaşık 35 milyon yıllık cirosu olduğunu belirten kooperatif mensubu Murat Çınar “İç Anadolu Bölgesinde sayılı kooperatiflerden bir tanesiyiz. 103 üyemiz ve 156 adet özmal aracımız bulunuyor. Özmalımız olan 13 bin metrekarelik yerimizde hizmet veriyoruz.” dedi.
“Takip Sisteminin Şifrelerini Müşterilerimizle Paylaşıyoruz”
Kooperatif bünyesinde hizmet veren 156 aracın tamamında takip cihazının takılı olduğunu aktaran Çınar “Bu cihazlarla araçlarımızın 7/24 nerede olduklarını takip edebiliyoruz. Bu müşterilerimiz için de avantajlı bir durum. Takip sisteminin şifrelerini müşterilerimizle paylaşıyoruz. Bu sayede güvenerek yüklerini bize teslim edebiliyor. Takip cihazlarının maliyeti yaklaşık 100 bin liraydı ve kooperatifimiz karşıladı. Çok kısa zamanda da bu yatırımın olumlu geri dönüşlerini aldık. Kooperatifimiz müşteriler için tercih sebebi oldu.” diye belirtti.
“Ülkemizde ise Park Alanları Çok Az ve Bu Parkların Çoğu Güvenli Değil”
Kamyoncunun dijital takograf konusunda bir kıskacın içerisinde yer aldığını ifade eden Çınar, “Yüzde 90 oranında araçlarımızda dijital takograf takılıdır. Dijital takograf sağlıklı bir sistem, öncekilere benzemiyor; fakat kamyoncular ve denetimi yapan yetkililer sistemin tam olarak ne olduğunu ve nasıl işlediğini bilmiyor. Herhangi bir kurs, eğitim ya da seminer olmadan bu takograflar takıldı. İlerleyen tarihlerde eğitimler eşliğinde uygulamaya geçilmesi mantıklı oldurdu. Ayrıca altyapının da tamamlanması gerekiyordu. Avrupa’ya uymaya çalışıyoruz ancak altyapımız buna hazır değil. Avrupa’da 30-40 kilometre aralıklarla şoförlerin dinlenebileceği parklar yapılmış. Ülkemizde ise park alanları çok az ve bu parkların çoğu güvenli değil. Dört buçuk saat giden kamyoncu durmak zorunda ve 5 dakika geçirirse cezai işlemi var. Park alanları bu sürelere göre ayarlanamıyor. Bunun yanı sıra bazı akaryakıt istasyonları kamyoncuyu durdurmak istemiyor. Kamyoncu ne yapacak peki? Mecburen gitmek zorunda kalıyor ve ileride trafik polisi ceza yazıyor. Kamyoncu hep bir kıskacın içerisinde kalıyor.” şeklinde konuştu.
“K1 Yetki Belgesi’nin Başka Kişilere de Devredilebilmesi Gerekir”
Kamyonculuğun önemli bir meslek dalı olduğunu fakat Türkiye’de değerinin bilinmediğini ileten Çınar “K1 Yetki Belgesi’nin sadece varislerine bırakılabilmesi durumu var. K1 Yetki Belgesi’nin başka kişilere de devredilebilmesi gerekir. Ayrıca fiyatının 10 bin lira olmasından dolayı herkes alabiliyor. Bu belgeyi almadan da çalışan çok. Piyasada 2 bin 500 liraya C Belgesini kiralayıp çalışan firmalar var. Bu durum Çumra Taşıyıcılar Kooperatifi olarak bizi pek etkilemiyor ancak sektörde etkilenen çok arkadaşımız var. Yurt dışından geldikleri için ucuz akaryakıt da kullanıyorlar. Bundan dolayı rekabet de edilemiyor. Bu konuda boşluk çok. Devletimizin bu konulara tam anlamıyla bir çözüm üretmesi lazım.” ifadelerine yer verdi.
“Çalınan Yükün Bedeli Olan 98 Bin Lirayı Kooperatifimiz Ödedi”
Başlarından geçen bir hırsızlık olayının kendilerine çok zarar verdiğini, hırsızlığı yapan kişinin halen başka bir yerde şoför olarak çalıştığını ve herhangi bir yaptırımın uygulanmadığını vurgulayan Çınar, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Biz aldığımız nakliyelerin tamamını kendi araçlarımızla yapamıyoruz. Dışarıdan araç tedarik etmek zorunda kalıyoruz. Bu noktada da referans almadan iş vermiyoruz; çünkü bizim taşıdığımız yükler her zaman değerlidir. Bu konuda talihsiz bir olay yaşadık; üyemiz olan bir arkadaşımız şoför çalıştırıyordu ve bu şoför taşıdığı bir araç dolusu şekeri Konya’da bir firmaya sattı. Nakliyecilerin en büyük korkusu budur. Biz bu durumun farkına 3-4 gün içerisinde varabildik. Savcılığa şikayette bulunduk. Bu kişi bir araç dolusu şekeri aldı, götürdü ve sattı. Ardından da yarım saat ifadesi alındı. ‘Ben ödeyeceğim’ dedi ve hiçbir yaptırımda bulunulmadı. Sadece Görevi Kötüye Kullanma Suçundan bir mahkeme 8-9 aydır devam ediyor. Şekerin bedeli olan 98 bin lirayı kooperatif olarak mecburen biz ödedik. Hırsızlık yapan şahıs şimdi Konya’da bir başkasının aracında çalışıyor. Belki onun da canını yakacak; çünkü böyle bir durumda yaptırım uygulanmıyor.”
“Dinlenme Yerleri Denk Gelmiyor”
İşlerin durgun olduğunu vurgulayan Konya S.S. İçeri Çumra Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi üyesi Muharrem Durmuş, dijital takografın kendilerine getirdiği olumsuzluklardan bahsetti. Durmuş “Işıklar Ambalaj’ın ürettiği kağıt torba ürünleri Türkiye geneline taşıyoruz. İstanbul, İzmir, Adana, Mersin ağırlıklı işlerimiz var. Şu anda Çumra Şeker Fabrikası’na pancar çekiyoruz. İşlerimiz iyi olsa şehir dışına gideceğiz. Ben dijital takografımı 3 yıl önce aracımı aldığımda taktım. Dijital takograf nakliyeciler için büyük sıkıntı. 4,5 saat sürüp ara veriyoruz sonra 4,5 saat daha gidiyoruz. Dinlenme yerleri denk gelmiyor. Mesela firmanın yükünü alıyoruz, ‘Sabah burada olacaksın’ diyor. Normalde bizim dinlenmemiz lazım. Takografı söylediğimizde, ‘Ben bilmem’ diyor. İster istemez kurallara uyamıyoruz. Takografa tam uymamız için nakliye piyasasının yüksek olması lazım.” diye konuştu.
“Zenginlerin Yükünü Mazot Parasına Taşıyoruz”
Nakliye sektöründe belirli bir fiyatlandırmanın olmamasından yakınan Durmuş “Türkiye genelinde herkes istediği nakliyeyi yapabiliyor. Kendi bölgemizdeki fiyatlara bile müdahale edemiyoruz. Belirli bir fiyat olmadığı için dönüş yüklerinde zenginin malını mazot parasına taşıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Avrupa Yakasına Gitmiyorum”
Köprü geçişlerinde kendi başından geçen olayları anlatan Muharrem Durmuş, “2017’de Osmangazi Köprüsü’nden geçtim. Kameralar geçişi okumadı. Normalde bunların 15 gün süresi var. Yani 15 gün içerisinde parayı yatırabiliyoruz. Dönüş istikametimde Adapazarı Gişelerde durdum. Sorduğumda, ‘Kameraların okumasında sıkıntı olabilir’ diyorlar. Okuması bir yana para yatıracağımız zaman da HGS sistemi bozuk olabiliyor. Bu yüzden son 2 gün kala ben çok ceza yedim. 15 gün diyorlar, 14. gün para yatırmak istiyorum, ‘HGS sistemi 48 saatte ücretini alır’ diyorlar. Otomatik olarak cezalı duruma düşüyorum. Bundan dolayı nakit ödeme yapıyoruz ve işimizi takip ediyoruz. Takip etmediğimiz zaman yüksek cezalar ödüyoruz. Ben artık Avrupa yakasına gitmiyorum. Kilometremiz arttı ve geçiş ücretleri katlandı. İstanbul’da nereye gitsek para alıyorlar. Biz bu paraları nakliye fiyatlarına yansıtamıyoruz. Firmalar ‘İşine geliyorsa git’ diyorlar.” açıklamasında bulundu.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |