“ALTYAPIYI DESTEKLEYEN MESLEK YÜKSEK OKULLARININ OLMASI GEREKİYOR”
Sektörün önemli iki sorunu olarak Kapıkule ve vize sorunlarını dile getiren Tütüncü, bir diğer önemli konu olarak da sektöre kalifiye eleman yetiştirmek için gerekli altyapının sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Detaylar haberimizde..
Rentrans’ın 1995 yılında Refik Tütüncü tarafından kurulduğunu belirterek sözlerine başlayan Tütüncü, küçük bir şirket olarak kurulduklarını şu anda ise Avrupa’ya, Amerika’ya ve birçok yere sevkiyatları olduğunu belirtiyor. Tütüncü Rentrans’a ilişkin şu detaları aktarıyor; “Özmal araçlarımız ile Avrupa hattında çalışıyoruz. Bir kısmı soğutuculu bir kısmı genişleyebilen, yükselebilen mega araçlardan oluşan çeşitli bir filoya sahibiz. Müşterilerimize destek olabilmek için filomuzda farklı çeşitlerde araç bulunduruyoruz. Bunun yanı sıra yeni başladığımız Amerika’ya hava kargo sevkiyatlarımız ve Çin’den gelen konteynerlerimiz var. Filomuzda 70 araç bulunuyor ve neredeyse tamamı 2015 sonrası araçlardan oluşuyor. Genç bir filoya sahibiz. Ağırlıklı olarak İtalya’ya çalışıyoruz. Bunun haricinde; Romanya, Bulgaristan, İsviçre, Hollanda ve Almanya gibi ülkelere daha seyrek çalışıyoruz. Fakat diğer hatlarda da güçlü ve rekabetçiyiz.”
“Her Şeyden Önce Emek Kaybı”
Sektörün performansını etkileyen sorunlara değinen Tütüncü ilk olarak Kapıkule’de yaşanan yoğunluktan bahsediyor. Kapıkule’de yaşanan yoğunluğu nakliyecilerin kanayan yarası olarak yorumlayan Tütüncü, “Tabi bu yoğunluğun bir kısmı bize bir kısmı da Bulgaristan gibi kapı komşularımıza bağlı. Ancak bizim ihracatımızı hızlandırmak adına sınır kapılarımızdaki etkinliği artırmamız gerekiyor. Çünkü bir sınır kapısını geçmek için 2 gün kaybettiğimizde müşterimiz de kaybediyor. Üretim hattına girecek birçok ham madde de zaman kaybetmiş oluyor. Bu her şeyden önce emek kaybıdır. Bunun sezonsal olarak öngörülüp önlem alınabileceğine inanıyorum. Derneğimiz bu konuda etkin bir şekilde çalışıyor. Mesela benzin istasyonunun yer değiştirilmesi ve yeni açılan peronlar gibi zamanında yaptıkları çok iyi projeler vardı. UND’nin çok güzel çalışmaları var; ancak bunların artarak devam ettirilmesi gerekiyor. Biz de Kapıkule’ye gittik; problemi yerinde gözlemlemek her zaman daha önemli oluyor.” diyor.
“UND, Çetin Bey’in Liderliğinde Sektörümüze Çok Katkı Sağlıyor”
Sektörün karşılaştığı sorunlardan bahsetmeye devam eden Tütüncü bir diğer büyük problemin şoför vizeleri olduğunu dile getiriyor. Tütüncü, “Bununla alakalı bizim UND’den bazı taleplerimiz oldu. Şoförlerimize daha sık ve rahat çalışma vizeleri verilmesinin yeşil pasaport gibi çalışma grubu oluşturulması ile çözüleceğine inandık. UND, Çetin Bey’in liderliğinde sektörümüze çok katkı sağlıyor ve biz de elimizden gelen desteği gösteriyoruz.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“Kapıkule’de Tek Durak Nokta Sistemine Geçilebilir”
Kapıkule sorunun çözümüne ilişkin olarak tek durak nokta sisteminin hayata geçirilebileceğinden bahseden Tütüncü konuşmasında, “Zemininde kantar olan bir yerde araç hem kantarını hem gümrük evraklarının kontrolünü yapabilir. Tek durak nokta sistemine geçilirse araçların bekledikleri veya girip çıktıkları noktalar azaltılmış olur. Bu sayede de Kapıkule’deki sıranın yüzde 30 azalacağına inanıyorum. Öncelikle bunun simülasyon çalışması yapılmalı ki sorunun ana kaynağı nerede görülsün. Ben Sabancı Üniversitesi mezunuyum. Sabancı Üniversitesinin UND ile Kapıkule üzerine yaptığı çok güzel bir proje vardı. Benim de bitirme tezim Kapıkule’ydi. Kapıkule'de hocalarımızla görev aldığımız dönemde durak noktalarının azaltılması gerektiğini tezimde belirtmiştim. Ancak tabii yapılanma gereği yoğunluk olduğu için durakların artması gerekiyor. Fazlası ile peron olması gerektiği için sanırım böyle bir yer imkanı olmadı. Tabii yer tahsis edilirse neden olmasın. Bulgaristan ile bizim vardiya sıkıntılarımız var. Bazen eksik personelleri olabiliyor. Gidermek için iç gümrük sistemimizi entegre edebiliriz. Bilgi akışını daha hızlı sağlayabilirsek yoğunluk sayısını o şekilde entegre edebilirler.” şeklinde konuşuyor.
“Ayrı Bir Sıra Açılması İşlemleri Hızlandıracaktır”
Tütüncü şu an Kapıkule’de Türkiye tarafında 4 peronun aktif olduğuna ve aktif olmayan peronlardan bir tanesinin frigorifik araçlara ayrıldığına da değiniyor. Bu uygulamanın sırayı azaltma da faydalı olacağını da aktaran Tütüncü, “Bence bu da sırayı azaltma adına çok verimli olacak. Çünkü frigorifik araçların soğuk zincir bozulmadan teslim edilmesi gerekiyor. Kapıkule’de veya herhangi bir yerde beklemesi büyük zararlara yol açabilir. Ayrı bir sıra açılması işlemleri hızlandıracaktır.” diyor.
“Lokal Dillerde Konuşan Ekip Arkadaşları İstihdam Ettiriyoruz”
Senelerdir taşımalarını yaptıkları firmalarla çalışmaya devam ettiklerinden bahseden Tütüncü, başarılı olmalarını da çalıştıkları ülkelerin yerel dillerinde eleman istihdam ettirmelerine bağlıyor ve “Biz spot piyasadan yük almayı sevmeyen bir firmayız. Spot piyasa bize biraz daha dalgalı gelir. Genelde pazarlama ekibimizle sabit müşteri portföyümüz üzerinden direkt yurt dışında yük alma tercihindeyiz. Yurt dışında güzel bir ekibimiz var. Pazarlama ekibimiz Türkiye üzerinden de güzel işler çıkartıyor. Lojistikte önemli olan zaman, maliyet ve güven konularını sağlamamızdaki en büyük güç aslında oradaki lokal dillerde konuşan ekip arkadaşları istihdam ettirmemiz. Lokal personellerimizle onların dillerinde toplantılar yaparak güvenlerini kazanıyoruz.” şeklinde konuşuyor.
“İntermodal Taşımacılığı Destekliyoruz”
İntermodal taşımacılığı desteklediklerini; ancak müşteri portföylerinin intermodal taşımacılık için uygun olmaması nedeni ile tercih edemediklerini aktaran Tütüncü, birçok rakiplerininse intermodal taşımacılıkta başarılı olduğunu dile getiriyor. Sürdürülebilirlik açısından güzel bir seçenek olduğuna da dikkat çeken Tütüncü, “Biz müşteri portföyümüz sebebi ile intermodal taşımacılığa hazır değiliz. Bundaki en büyük sebep taşıma yaptığımız ülkelerin demiryolu altyapılarının verimli çalışmıyor olması. Bizim müşteri portföyümüz ağırlıklı olarak İtalya. Roro kullanıyoruz; ancak devamında demiryolu hattı olmadığı için bir bacağı eksik kalıyor. Çevreciliğe çok önem verilen bir dönemdeyiz. Çevre açısından intermodal güzel bir seçenek. Biz de elimizden geldiğince Euro 6 araçlarla karbon ayak izimizi azaltıyoruz.” diyor.
“Rekabet İyidir; Müşterinin Her Zaman Daha İyi ve Ucuz Hizmet Almasını Sağlar”
İtalya taşımalarında Roro’yu kullandıklarına değinen Tütüncü Roro taşımacılığının bitecek bir sektör olmadığını belirtiyor ve şunları aktarıyor; “Roro taşımacılığı bitecek veya bizim hayatımızdan bir anda çıkacak bir sektör değil. Çünkü birçok meslektaşımız, paydaşımız Roro gemilerini kullanıyor. Açıkçası DFDS'in sunduğu hizmetin kaliteli olduğunu ve günden güne de daha kaliteli olacağını düşünüyorum. Ancak bunda eksik olan taraf; rekabetin olmadığı yerde tekelin de çok sürdürülebilir olmayacağı. Fiyat açısından rekabet iyidir; müşterinin her zaman daha iyi ve ucuz hizmet almasını sağlar. Fiyatlar bizim canımızı yakıyor. Eskiden daha ucuza daha rahat binebiliyorduk. Firmalar iyi veya kötü hizmet sunsa da bu sektörde alternatif vardı. Nakliyeci açısından da öyle. Ben rekabet edemiyor olsaydım bu şekilde iyi bir hizmet sunamıyor olurdum. Çünkü müşterim daha iyi hizmet eden birini tecih ederdi.”
“Biraz Daha Katma Değerli Üretim Yapmamız Gerekiyor”
Lojistiğin geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken lojistiğin hiçbir zaman bitmeyecek sektörlerden biri olduğunu vurgulayan Tütüncü, “Çünkü globalleşme bu şekilde devam ettiği sürece biri ham maddeyi Çin'den alacak, biri Türkiye'de üretecek. Üretilen malzemeler illaki bir yere taşınmak zorunda kalacak ve lojistik sektörü her zaman bu şekilde devam edecek. Ancak burada bize düşen görev çok fazla. Bizim de lojistikçi olarak sadece kara ya da deniz yolu nakliyesi yapmak yerine biraz daha katma değerli üretim yapmamız gerekiyor. Çünkü paketlemeden paletlemeye veya ambalajlamaya kadar birçok ihtiyaç doğuyor. Lojistikçi olarak ürünü bir yerden bir yere ulaştırmak bizim için yeterli olmayacak. Müşterilerimiz de her zaman bu şekilde zorluklar sunacak. Bu nedenle bizim de onlara çözüm ortağı olmamız gerekecek.” diyor ve ekliyor; “Lojistik sektörünün önü her zaman açık olacak; ancak yaptığımız işin belki şekli veya ekipmanları değişecek. Otonom araçlar gelecek; belki bu biraz daha lojistik sektörü için uzun bir süreç. Ancak eninde sonunda o araçları yollarda göreceğiz. İntermodal yapılar artıyor. Hyperloop sistemler geldiğinde bizim lojistik şeklimiz tamamen değişecek. Bizim de bu sisteme kendimizi hazırlıyor olmamız lazım. Sektör olarak vizeler ve şoförlerimizin karantina süreçlerinin artması ile maliyetlerimiz de arttı. Cirolarımız artmadı; fakat pandemi sürecinden çok fazla etkilenmedik. Çünkü bu lojistiğin gücünden; Avrupa'nın, Türkiye'nin ihtiyaçlarından geliyor.”
“Altyapıyı Destekleyen Meslek Yüksek Okullarının Olması Gerekiyor”
Sektöre kalifiye eleman yetiştirilmesi için gerekli altyapıyı sağlayacak lojistik okullarının olması gerektiğini vurgulayan Tütüncü bunun yanı sıra bu eğitimlerin verilebileceği liselerin de olması gerektiğini belirtiyor. Tütüncü sözlerini, “Öncelikle yapılması gereken kalifiye eleman sayısını artırmak ve kalifiye eleman yetiştirecek altyapıyı geliştirmek. Bunu sadece şirket yöneticileri veya satış ekipleri olarak düşünmüyorum. Depo yönetiminden şoförlerimize kadar çalışma arkadaşlarımızın tamamını yetiştirecek altyapıyı destekleyen okullar veya meslek yüksek okullarının olması gerektiğine inanıyorum. Bu sayede dış yatırımcıya karşı kendimizi biraz daha koruyabilmiş oluruz. Mesela Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu güzel bir okuldur. Ayrıca bu eğitimin lise seviyesine indirilmesi gerektiğini de düşünüyorum. Belki şoförlerin bu mesleğe biraz daha özendirilmesi gerekiyor. Şoförlük çok güzel mesleklerden biri. Avrupa'nın birçok yerini görebiliyorlar veya dil öğrenebiliyorlar. Bunlar yeri geldiği zaman standart bir beyaz yakanın göremeyeceği şeyler oluyor. Bunların anlatılması ve teşvik edilmesi gerekiyor. Bu bağlamda devletin verdiği teşvikler tabii ki yadsınamaz. Ancak daha fazla teşvik vermesi gerektiğini ve okulların önünün açılması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin konum ve insan portföyü olarak da çok güzel şeyler yapabileceğine inanıyorum. Bu sektör adına ülkemizin öncelikle kaliteli insanlar yetiştirmesi lazım.” diyerek sonlandırıyor.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |