“BİRTAKIM MUAFİYETLER VE TEŞVİKLER OLMALI Kİ DOĞAL GAZ KULLANIMI YAYILSIN”
Doğal gaz kullanımının sağladığı faydaları ve Reysaş Lojistik’in çevreci uygulamalarını aktaran Boztepe, “Avrupa’da karbon salınımını azaltan düzenlemeler için teşvikler ve artıranlar için de kısıtlamalar olacak. Bununla ilgili karbon sertifikasyonu var; vergilerle ve otoban indirimi ile teşvik ediliyor. Karbon emisyonunu ne kadar azaltabiliyorsak azaltmalı ve bununla alakalı uygulamalar getirmeliyiz. Senelerdir altyapı yapılamadığı için çok fazla yayılamadı ve sadece otobüslerde kaldı. Birtakım muafiyetler ve teşvikler olmalı ki yayılsın” diyerek konuya dikkat çekiyor.
Söyleşimizin detayları;
“Reysaş Lojistik 1990’lı yıllarda kurulmuş ve oto taşıma ile başlamış. Uzunca bir süre sadece taşımacılık faaliyetleri ile uluslararası nakliye, dahili nakliyeler, yurt içi dağıtım ve soğuk zincir dağıtım işleri ile uğraşmış. Reysaş ilk halka açık lojistik şirketi. Sonrasında depo yatırımlarına ve demiryolu yatımlarına ağırlık vermeye başladı. 2 milyon metrekarenin üzerinde depolama alanı ile Türkiye’de depolama kapasitesi en büyük şirket. Depo yatırımlarını halka açılan Reysaş GYO şirketimiz üzerinden yürütüyoruz. Kiralık depo kullanmıyoruz; kendi depolarımızı alıyoruz, işletiyoruz veya işletimi için başka firmalara kiralıyoruz. Bunun haricinde demiryolunda ciddi yatırımlar yapıyoruz. Sadece ekipman yatırımı değil; vagon, üstyapı ve aynı zamanda da istasyon yatırımlarımız var. Demiryolu karbon salınımını azaltmak açısından çok önemli bir taşımacılık şekli.”
“Demiryolu Taşımacılığına Ağırlık Verip Mümkün Olduğunca Karayolunu Azaltmaya Çalıştık”
“Son dönemlerde demiryolu taşımacılığına ağırlık verip mümkün olduğunca karayolunu azaltmaya çalıştık. Uluslararası taşımacılığı sadece demiryolu ile yapmaya devam ettik. Yurt içinde ciddi lojistik faaliyetler gerçekleştiriyoruz; bunu da 800 adet özmal araçla yapıyoruz. Bunun dışında yürüttüğümüz projelerde taşeron ve kooperatiflerle yaklaşık 2 bin’e yakın bir araç parkı düşünebiliriz.”
“Depolarımızın Üzerlerinde Güneş Enerjisi Sitemleri Kurduk”
"Amacımız elektrik üretimi yapıp depoların elektrik üretimini karşılamak sonrasında şebekeye elektrik satarak ek gelir sağlamak. Bu da karbon salınımını azaltan çok ciddi bir faaliyet. Bugün itibari ile 15 mw’tayız; fakat bu seneki projelerimiz ile bunu 21 mw’a çıkartacağız. Yıllık 30 kw/sa elektrik üretimimiz olacak. Bununla 14 bin 100 ton karbon salınımı azaltılmış olacak. Türkiye genelinde kurulu 6600 mw’lık bir güneş enerjisi var; bunun binde üçüne sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.”
“İstasyonların Sayısı Artınca Çift Yakıtlı Araç Sayımızı Artırmaya Başladık”
“2007 yılında kullandığımız çekicilerde çift yakıt; yani doğal gaz ve motorini birlikte kullanalım dedik. 2007 yılında Türkiye’de bunun için gerekli teknoloji yoktu. Çekiciyi Amerika’ya gönderdik ve hem LNG hem motorinle çalışır hale getirdik. Tek başına bu araçları çevirmek yeterli olmuyor; bu yeni bir pazar. Ülkemizde daha istasyon yokken bu araçları çevirmiştik. Doğal gazı her yerden ikmal edemediğimiz için belli kısıtlarda kullanabiliyoruz; çift yakıtı bunun için tercih ettik. Çift yakıtta araç, doğal gaz bitince motorinle devam edebiliyor. İstasyonların sayısı artınca çift yakıtlı araç sayımızı artırmaya başladık.”
“Doğal Gaz Petrol Türevi Yakıtlara Göre Çok Daha Az Karbon Salınımı Yapıyor”
“İstasyon ağı başlangıç için iyi; fakat şu an yeterli değil. Dünyadaki tüketime bakınca Çin’de LNG ve CNG birlikte yapılıyor; orada LCNG istasyonu deniyor. 1300’ler mertebesinde istasyon var. Bizde onlu sayılarda. Sadece ekonomik tasarruf sağlaması değil; dönüşümün de bir maliyeti var. Belli bir süreçte dönüşü oluyor; ancak bunlar karbon salınımını azaltan uygulamalar. Doğal gaz, petrol türevi yakıtlara göre çok daha az karbon salınımı yapıyor. Ayrıca NOX değerlerinde, karbonmonoksitte daha düşük rakamlar görülüyor. Bu konuda en hassas olan ülke Avusturya ve İsviçre. Euro standardı ile başlayıp geçiş saatlerini ona göre standardize eder. Yeşil motorlarda Euro standardına uymayanları belli saatlerde geçiriyorlar; hatta geçişine izin verilmeyen kısıtlamalar getiriyorlar. Karbon salınımını direkt motorine göre azaltan bir sistem; bu nedenle bu tip araçlara otoyol geçiş indirimi ve vergi indirimi sağlanıyor. Tabii bizim ülkemizde henüz bu noktaya gelinmiş değil.”
“Çift Yakıtlı Araçta İkmal Sorunu Yaşamıyorsunuz”
“Çift yakıtlı araç bir geçiş dönemi; yani istasyon ikmal ağı az olduğunda lazım. Bu aslında yeni bir durum değil. Kullanım oranına baktığımızda da Arjantin, Brezilya, İspanya, Hindistan, Pakistan ve Çin gibi kalabalık ülkelerde uzun zamandır yaygın. Bu geçiş döneminde ikmal sorununuzun olmaması lazım; bunun için de istasyon ağının yaygın olması gerek. Bizim ülkemizde geç başladı; teşvik edilmedi ve bu projeye kimse de el atmadı. İstasyon tarafı yatırım için yeterli sayıda aracı; öteki taraf da bizleri bekliyordu. Kısıtlı sürelerde değerli yükler de taşıyoruz bu nedenle ikmal sorunu yaşama gibi bir durumumuz olamaz. İkmal problemi öncelikle çözülmüş olmalı. Çift yakıtlı araçta ikmal sorunu yaşamıyorsunuz. Doğal gazı kullandığınızda hem tasarruf hem de egzoz emisyon değerinde düşüş sağlıyor.”
“Normal Bir Aracı Çift Yakıtlıya Çevirdiğinizdeki Yatırımı Bir Senede Geri Kazanabiliyorsunuz”
“Doğal gazlı araçlarda ikmal sorununun haricinde bir sorun daha var. Dizel ve benzinliyi karşılaştırdığımızda dizel araçlar daha pahalı, benzinli araçlar daha düşük maliyetlidir. Doğal gazlı araçların da çalışma prensipleri aynı olduğu için motorinli araçların fiyatlarının üzerine çıkmamalı. Standart bir çekiciye göre doğal gaz ile çalışan araçta 25-30 bin euro fark ödüyorsunuz. Bu çok yüksek bir rakam. Doğal gazlı araçlar daha az üretildikleri için birim maliyeti yüksek. 30-35 bin euroluk farkı amorti etmesi 3-4 seneye dayanıyor. Normal bir aracı çift yakıtlıya çevirdiğinizdeki yatırımı bir senede geri kazanabiliyorsunuz ve ikmal sorunu da yaşamıyorsunuz.”
“Yılda 9 Milyon 265 Bin Ton Karbonmonoksit Azaltımı Sağlıyor”
“İstasyon sayısı şu an 8-10 mertebesinde ve gittikçe de artıyor. Çift yakıtlıyı belli rotalarda kullanırken doğal gaz, depolama ile ilgili hacim problemi olduğu için çok daha önce bitiyor. Araç bir istasyon bulana kadar motorin ile çalışmış oluyor. Çok randımanlı ve her yerde kullanamıyorsunuz; ancak az da kullansanız çok da kullansanız kilometrede bugün on kuruşlar mertebesinde bir tasarruf sağlıyor. Tabii yüzde 100 doğal gazlılar çok daha fazlasını sağlıyor. Bu arada motorin ve doğal gaz fiyatlarını da dikkate almak lazım. Çünkü motorin fiyatları çok daha yukarlardaydı; bir düşüş yaşandı. Doğal gaz ile motorin fiyatı arasındaki makas daralır; ancak motorin hiçbir zaman doğal gazdan ucuz olamaz. Dünyada petrol rezervleri ile doğal gazı karşılaştırdığımızda doğal gaz rezervi daha çok. On kuruşlar mertebesinde bir tasarruf küçük bir rakam gibi görülebilir. Ancak 5 milyon 200 bin hafif ve ağır ticari vasıtaya 700 bin civarında otobüs ve minibüs ilave ettiğinizde Türkiye’de yaklaşık 5 milyon 900 bin araç var. Bu araçların hepsi doğal gazı kullanabilir. Bu kadarlık bir araç parkı yılda 425 milyar kilometre yapıyor. Bu on kuruşluk tasarruf ile Türkiye ekonomisine yıllık 42 buçuk milyar lira tasarruf; yılda 9 milyon 265 bin ton da karbonmonoksit azaltımı sağlıyor. Lojistik ve ulaşım sektörünün çevre kirliliğine olan etkisi yüzde 23 mertebesinde. Bu araç parkının yüzde 10’u çevrilse 4.2 milyar liraya iniyor. Hem çevrecilik hem tasarruf için önemli bir konu.”
“Bütün Taşıma İşlerini Karayolunda Çözmeyi Beklemek Yanlış”
“Avrupa hattına kendi vagonlarımızla haftada 2-3 katar tren sevkiyatımız var. Kara nakliyesi yapmıyoruz. Araç sayımızı 2 bin 200’den 800’e indirdik. Demiryolu ve depoculuk üzerinde büyüdük. Tedarik zincirinin bütün halkalarına bakmak lazım; depoculuk bunun bir parçası. Bütün taşıma işlerini karayolunda çözmeyi beklemek yanlış. Bizde taşımacılığın yüzde 90’ı karayolu üzerinden yapılıyor. Hem maliyet hem çevre hem de karayolları trafiğinin oluşturduğu riskler açısından bu yükün karayolundan alınması gerekiyor. Demiryolu ve denizyolu taşımacılığının payını artırabilmek için bunların birbirilerinin içinden geçen merkezler haline gelmesi gerekiyor. Taşıma modları birbirleri ile entegre edilemezse taşımacılık bizdeki gibi karayolu üzerine yığılır. Özel sektör yatırım yapıyor; ancak bu kadar vagon ve üstyapı yatırımımızı efektif kullanamıyoruz. Yine TCDD’ye lokomotif ve hattı için bağlısınız. Buraların altyapılarının geliştirilmesi, büyütülmesi gerekiyor ki karayolunun üzerindeki yük dağılsın. Bu aynı zamanda maliyet düşüklüğü de sağlayacak. Devlet altyapı için teşvik edici uygulamalar getirmeli. Birtakım uygulamalar yapılıyor; ancak yeterli değil.”
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|
|
||||||||||||||||||||
|
|
|
||||||||||||||||||||
|
|
|
||||||||||||||||||||