Ankara’nın meşhur ayazında çıkıyoruz bu sefer test sürüşüne… Derecelerin eksiyi gösterdiği Ocak ayı insanın kanını donduran cinsten bir günü yaşatıyor bizlere… Yola çıkarken sohbetimizin ısıtmasını diliyoruz.
Test sürüşümüzdeki şoför konuğumuz İsmail Yeşilyurt… Deneyeceğimiz araç ise BMC 1142 (4X2) Çekici… Şoförümüz İsmail Yeşilyurt Murhak Uluslararası Nakliye firmasında direksiyon sallıyor; yolu Avrupa ülkelerine…
Şoförlüğe nasıl başladığını kendisinden dinliyoruz; “1981 yılında okulu bıraktıktan sonra kuyumculuk yaptım. 1989 yılına kadar kuyumculuk yapmayı sürdürdüm; askerden geldikten sonra ise otobüs şoförlüğünü kendime meslek edindim. Daha sonra Reysaş firmasında taşımacılığa başladım. Ortadoğu ülkelerine ve Türki Cumhuriyetlerine araç taşımacılığı yaptım. Çadırlı araç kullanmaya 1995 yılında başladım; bu tarihten beri de sürekli Avrupa’ya çalışıyorum. Almanya, Hollanda, İsveç, Danimarka ve Romanya’ya yük taşıyorum.”
Şoförümüzle önce BMC Ankara Bölge Müdürlüğü’ne gidiyoruz; orada bizi BMC Ankara Bölge Müdürü Gürcan Bulut ile Ankara Bölge Satış Sorumlusu Ender Erol karşılıyor. Sıcak çaylarımızı içerken iç piyasadaki satışlar ve taşımacının beklentileri üzerine konuşuyoruz. Şimdi test sürüşüne doğru yola çıkma zamanı… Aracımız Dumlupınarlar Hafriyat Nakliyatta bizi bekliyor. Firma sahibi İsmail Dumlupınar araç hazırlanana kadar bizi sıcak sobasının etrafında konuk ediyor.
“Türkiye çekici pazarına birden girdi”
Aracımıza doğru yola çıkarken İsmail şoförün daha önce hiç BMC araç kullanmadığını öğreniyoruz; yanımızda Ankara Bölge Satış Sorumlusu Ender Erol bize eşlik edecek. Yola çıktık şimdi; iyi yolculuk temennilerinin ardından Ender Erol ile Türkiye’deki çekici pazarının kısa bir değerlendirmesini yapıyoruz. Ender Bey Türkiye’nin çekici pazarına hazır olmadan girmek durumunda kaldığını söylüyor ve şöyle devam ediyor; “Türkiye çekici pazarına birden girdi. Kamyondan gelen yük taşıma geleneği birden çekici+treyler kombinasyonuna döndü. Biz daha ziyade yurtiçi nakliyeyi düşünerek çekici üretmeye başladık; çünkü tonaj kanunu belliydi; daha fazla yük taşımanın yolu çekiciden geçiyordu. Biz yurtiçi taşımacılığın gereklerine göre araçlarımızı ürettik. İthal markalar ise uluslararası çekicilerini Türkiye’de pazarlamaya başladılar.”
Aracın ar-ge çalışmalarında nasıl bir yol izlediklerine dair ise Erol şunları söylüyor; “Biz ürünü geliştirirken insanımızın beklentilerine yönelik anket formları hazırladık. Hedef kitle ne kullanıyor? Kullandığından ne kadar memnun? Kullandığı ürünün nesinden memnun değili içeren anketi üç kere tekrarladık. Bu anketi antrepolarda şoförlere yaptık. O anket sonuçlarında hangi aracın, hangi özelliğinin ön planda olduğunu tespit etme şansımız oldu; bizim imkânlarımız onların ihtiyaçlarını ne kadar karşılayabilirin cevabını almaya çalıştık.”
BMC olarak tecrübelerini de ön planda tuttuklarını belirten Ender Bey insanımızı yakından tanımanın avantajlarını da yaşadıklarının altını çiziyor ve maliyetleri göz ardı edemediklerini belirtiyor; sözlerini şöyle sürdürüyor; “Biz üretim yaparken maliyeti göz ardı edemiyoruz. Türkiye dünyanın en pahalı mazotunu kullanan ülke. İthal markalarda satın alırken pahalı alıyorsunuz; işletirken de konfor ön planda… Ama yerli üretimde maliyetler ilk planda olmak durumunda. Benim aracım az yakacak; parçası ucuz olacak ve servis imkânları yeterli olacak. Biz müşteri ve pazar odaklı çalıştığımız için ürünümüz pazara daha uygun. Daha iyi detay analizi yapabiliyoruz; daha iyi süzgeçten geçiriyoruz. Paranın satın alamayacağı tecrübeyi de ortaya koyabiliyoruz.”
İlk izlenim… Aynaların konumlandırılması ve yerleri çok güzel dizayn edilmiş. Koltuğun oturma rahatlığı uygun.
Şoförümüz iç piyasaya hitap edecek aracımıza yönelik izlenimlerini paylaşmadan önce bir şoförün araçtan ne beklediğinin ve araca bindiği dakikadan itibaren hangi özelliklerini baz alarak o aracı alacağına karar vereceğinin cevabını veriyor; “Aracın direksiyonuna oturduğum zaman ilk olarak sürüş rahatlığına bakarım. Aracın yola çıktığındaki kullanım kolaylığı, viteslerin rahat değiştirilebilmesi, seri hareketlerdeki kolaylık, aracın yol tutuş hâkimiyeti, manevra kabiliyetinin iyi olması diğer dikkat edeceğim özelliklerdir. Bu araçta ilk gördüğüm olumlu özellik aynaların konumlandırılması ve yerleri çok güzel dizayn edilmiş. Koltuğun oturma rahatlığı uygun.
İlk eleştiri geliyor şimdi de; direksiyon mesafesi uygun değil…
Soğuk hava bizi etkilemiş olacak ki, ilk dikkatimizi aracın vebostası çekiyor. Kuru tip vebosta kullanıldığını söyleyen İsmail şoför vebosta ayrımı ve özelliklerini sıralıyor bizlere… “Kuru ve sulu tip olmak üzere iki çeşit vebosta var. Genelde kuru tip vebosta kullanılıyor. Sulu ile arasındaki fark sabaha kadar yaktığınızda gecenin bir yarısı sizi uyandırmaz. Kuru vebostada boğazın kuruyor; genzin yanıyor. Ama sabah uyanıp marşa bastığında aracın aküsünde herhangi bir zorluk yaşamazsın; mazotun sana kalır. Sulu vebostada ise uyurken geniz yanması olmaz; ancak sabah uyandığında büyük bir mazot ve elektrik sarfiyatı ile karşılaşırsın.” Ve ekliyor; “Aracın kalorifer düzeni tam oturtulmuş.”
BMC yetkilileri aracımızın 100 km’de 36 litre yaktığı bilgisini veriyorlar bizlere… Diğer bazı özellikleri ise aracımız 16 vitesli (2 geri vites)… Direksiyonumuz ayarlanabiliyor… Çift yatak konulmuş…
Yolculuğumuz devam ettikçe buharlaşan camlar dikkatimizi çekiyor ve İsmail şoförden bir eleştiri daha geliyor; “Soğuk havalarda buharlaşmayı engelleyen yan cam reflektörleri yok. Ön taraftaki camın buz çözme ve buharı engelleme düzeneği iyi konumlandırılmamış. Daha cama dönük ve üzerleri filtreli gibi olmalıydı. Böylece daha etkili olurdu ve tozun kaçması da engellenirdi. Ön tarafa yatık ve üzeri kapalı, toz geçirmeyecek şekilde dizayn edilmesi daha etkili olurdu.”
“Manevra kabiliyeti çok üstün… Aracın yol kavrayışı gayet güzel; çekişi seri”
Yolculuğumuz kavisli yollarda sürerken İsmail şoför beğenilerini sıralamaya başlıyor; “Manevra kabiliyeti çok üstün… Aracın yol kavrayışı gayet güzel; çekişi seri… İç piyasada ve ağır nakliyede aracın çekişinin güçlü olması önemli. Ayrıca motor güçlü… Araç yüklüyken rampa çıkarken kendini yıkmadığına kanaat getirdim; aracın çekişi çok güzel… Şanzımanın ZF olması da seri olmasını ve tasarrufu sağlıyor. Yakıtı çok ekonomik duruma getiren bir şanzıman… Araçta kullanılan bu şanzımanın yakıtı düşüreceğinden de eminim. Çekiş gücü kuvvetliyse araç kendini yığmayıp yakıt tasarrufu da sağlıyor. Bolu Dağı gibi dik rampalarda bu araç yüklüyken 5. vitesdeyken rahatlıkla çıkar. Aracın motor sesi gayet düşük… 28 tonla rampa aşağı inerken hem yakıt tasarrufunu kontrollü harcar; hem de fren sistemi güvenli…”
Araçta motor freninin önemine dikkat çeken İsmail şoför; “Motor freni balatanın ömrünü de uzatır. Motor freni açık tutulduğu zaman araçlarda genelde hararet yapar. Bu araçta istediği kadar basılı tutulsun araçta hararet olmasını sağlayan düzenek var.” diyor.
İsmail şoför araç tasarlanırken şoförün rahat hareket edebilmesi ve dikkatinin dağılmaması gibi unsurlara dikkat edilmesi gerekliliğini vurgularken bu anlamdaki önerilerini paylaşıyor bizimle; “Göstergeler şoförün rahatlıkla görebilmesi açısından biraz daha yatay ve şoföre dönük dizayn edilebilir. Göğüs bölümü daha şoföre çevrilirse hem düğmelere rahat ulaşıp kumanda etmesi kolay olur; hem de dikkati dağılmaz. Takograf şoförün elinin altında baş hizasına konsa daha uygun olurdu. Ayrıca silecek ve sinyal kollarını biraz daha büyük tasarlayabilirlerdi. Güneşliğin sadece şoförün yanındaki camda olması da bir eksiklik; yan taraftaki koltuk tarafının camına da güneşlik konulmalı. Ön taraftaki güneşliklerde perde sistemli olursa hem görüşü engellemez; hem de daha pratik olur. Motorun üzerindeki vites kolunun biraz daha estetik ve alçakta dizayn edilmesi daha iyi olabilirdi. Kullanıcıyı yormayacak şekilde tasarlanması şoförü de sevindirir.”
Aracımızın yolda dur-kalktaki performansına bakmaya geldi sıra…
Dur kalklarda fren açısından başarılı bir sınav veren aracımız şoförümüzü de memnun ediyor. “Böylece şoförün yakıt tasarrufuna katkı sağlarken diğer taraftan motorun ne kadar güçlü olduğunu anlıyoruz.” diyor.
Virajda çok iyi bir yol tuşuna sahip; aracımız savrulmuyor ve hemen kendini toparlama özelliğine sahip.
İsmail şoför aracı inceledikçe gördüğü özellikleri sıralamaya devam ediyor; “Aracın estetik görünümü dışarıdan bakıldığında çok hoş ve görkemli… Aracımızın şasi aksamına baktığımda güvenli olduğunu gördüm. İç piyasada gidilebilecek güzel bir araç. Kabinin genişliği ve rahatlığı da yolculuğun iyi geçmesini sağlıyor. Yerli aracımızı başarılı buldum; yol kavrayışı çok güzel…” Ve şöyle sürdürüyor sözlerini; “Göstergelerin iç aydınlatması da iyi. Çamurda yükünü alıp çıkacağı zaman ASR sistemi otomatik olarak devreye giriyor. Arka defransiyeli, fren körükleri Avrupa aracı aratmayacak şekilde güzel bir sistemde yapılmış.”
BMC Yetkililerinden klimayı opsiyon olarak sunduklarını ve yakıt masrafından dolayı firmaların bazen istemediğini öğreniyoruz.
İsmail şoför aracın her yerini incelerken gördüğü bazı olumsuz özellikleri de söylemeden geçemiyor; “Şasinin arkasındaki hava tüpünün dışta olması bence yanlış; hava tüpü iç tarafa alınabilir. Dışarıda olması güvenli değil. Arka taraftaki yedek yatağın malzemesinin yatacak kişi için iyi olmadığını ve rahat edemeyeceğini gördüm. Yatağın rahatlığı şoför için önemli. Ayrıca tavanın elle açılması yerine elektrikli olmasını tercih ederdim. Böylece yerinden kalkmadan müdahale edilebilirdi; ayrıca cam tavan olması da hem havayı yakından takip etmesini sağlarken, hem de güzel bir görüntü verirdi. Bir de yakıt deposunun krom olmasını tercih ederdim.”
Aracı aldıktan sonra satış sonrası hizmetlerin kalitesi ve servis yaygınlığı da tercih sebebi olduğuna dikkat çeken BMC yetkilileri; “Bizim 176 yetkili gezici servisimiz var; hepsi 24 saat görev yapıyor.” diyor.
Test sürüşümüzün sonuna geldik. Araçtan inmeden önce İsmail şoför; “Üstüne basa basa tekrar söylüyorum; Aracın motor freni çok güzel…” demekten kendini alamıyor.
“Bence BMC”
Aracımızı firmanın şoförüne teslim ederken yaklaşık bir haftadır aracı kullandığını öğrenerek, onun da izlenimlerini alıyoruz; “Aracın yüklü durumdaki performansı çok iyi. Zorlanmadan yüksek motor gücüyle çıkıyoruz. İnerken de frene basmadan rahatlıkla inebiliyoruz; direk motor freniyle inebiliyoruz.”
Ve son sözü yine İsmail şoföre bırakıyoruz… O, “Bence BMC” derken biz de bir test sürüşünü daha tamamlamanın keyfiyle, aklımız yazacağımız haberde olarak ayrılıyoruz…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |