“TÜRKİYE’NİN TIR FİLOSU AVRUPA’DA HATIRI SAYILIR BİR BÜYÜKLÜĞE SAHİP”
“Galata taşımacılık 1997 senesinde uluslararası taşımacılık sektöründe faaliyet gösterecek bir şekilde yabancı sermayeli ilk şirket olarak kurulmuştur. Bizim şirketin yüzde 50’si İtalya’nın en köklü uluslararası taşımacılık ve lojistik şirketlerinden olan Alpi World olarak tanınan Albini&Pitigliani ‘nin iştirakiyle hayata geçtik. Önümüzdeki sene 25. senemize giriyor olacağız. Bu geçtiğimiz 24 yıl içerisinde de ilk etapta karayolu olarak çalışmaya başlamış olan bir freight forwarder olmamıza rağmen bugün geldiğimiz noktada 200’ün üzerinde çalışanımız ve 5’in üzerinde de Türkiye’de yayılmış olan şube ağımızla da karayolu, havayolu, denizyolu, intermodal taşımacılık, lojistik ve katma değerli hizmetler üretiyoruz.”
“En Büyük İhtisas Konumuz Parsiyel Taşımacılık”
“Galata Taşımacılık’ın karayolundaki en büyük ihtisas konusu parsiyel taşımacılıktır. Şu anda yaklaşık 17 tane ülkeye birbirinden bağımsız, haftalık, düzenli parsiyel taşımacılık hizmeti veren bir şirketiz. 17 ülkenin 2’si Kuzey Afrika –Fas ve Tunus- geri kalanı da Avrupa ülkeleri. Tabii bunun yanı sıra komple ve proje taşımacılığında yerine göre Türki Cumhuriyetler, Rusya, Irak, İran gibi ülkelere de hizmetlerimiz var. Hava ve deniz yolundaysa çok geniş bir kapsama alanımız olduğundan gerek Albini&Pitigliani’nin Galata benzeri iştirakleri bütün dünyada, ki bunlar 60’ın üzerinde, gerek yıllar içerisinde biriktirdiğimiz acentelerimiz veya bağlı olduğumuz networkler sayesinde de çok ciddi bir kapsama alanımız var.”
“Türkiye’nin Tır Filosu Avrupa’da Hatırı Sayılır Bir Büyüklüğe Sahip”
“Türk karayolu sektörü, karayolu taşımacılık sektörü aslında ekipman donanımına baktığımızda zaten Avrupa standartlarında ve belki de üstünde bile diyebiliriz. Türkiye’nin tır filosu Avrupa’da hatırı sayılır bir büyüklüğe sahip. Fakat maalesef yıllar içerisinde sürekli olarak karayolu taşımacılığının önünde hep bazı engeller oldu. Bunlar gerek dozvola dediğimiz geçiş belgeleri olsun, gerek şoförlere uygulanan vize problemi olsun, gerek bir şekilde çözülemeyen Kapıkule sınır geçişindeki yığılmalar ve dolayısıyla gecikmeler olsun.. Şu anda yeşil mutabakat var; o noktada da bizim bundan istifade edeceğimiz gerçeği çok fazla ama eğer ki tabii bu yaptırımlarla bu yatırımları yapmaya bir şekilde teşviklenirse yatırımcılar, bizim sektörümüzün temsilcileri diye düşünmek istiyorum. Dolayısıyla bir freight forwarder olarak ve sürekli tır tedarikçileriyle hizmetimizi sürdürülebilir kılmak için, uzun yıllardır çalışan bir şirket olarak onların problemlerinin önemli bir noktada yansıması bize de oluyor. Fakat konuyla bağlı ya da bağımsız bunu söylemek zorundayım biz uluslararası taşımacılık yapanlar netice itibariyle yerine göre 4 bin euro yerine 5 bin euro 6 bin euroluk navlunlarla sırtımızda yüz binlerce euroluk Türk emeğini zamanında yetiştirmeye ve yurt dışındaki alıcıların Türkiye ile olan ilişkilerinin sürdürülebilirlik ve devamlılık göstermesi açısından çaba gösteren bir sektörüz.
“Biz Aslında Türkiye’yi Taşıyoruz”
“Biz aslında Türkiye’yi taşıyoruz. Dolayısıyla bizim sadece nakliyeciler olarak bütün bu girişimize sıkıntı yaratan noktalarda ses çıkarmamız yeterli değil. Burada Ticaret Ekonomi Bakanlığı, sektör temsilcileri, bütün STK’ların biz nakliyecilerin problemlerinin çözülmesi noktasında ses çıkarması gerektiğine inanıyorum. Çünkü ben aracımın veya uçağın tekerini yerden kesmesinin sebebi o malı oraya götürmek. Götüremediğim noktada ben bunu mücadelesini tek başıma vermemeliyim.”
“Avrupa ile İlişkilerimizin Sürdürülebilirliği Açısından Belli Noktalarda Belki Bazı Tavizler Vermeliyiz”
“Vize noktasında burada bir konsensüs yaratılması lazım ve bizim artık muhtemelen en büyük pazarımız olan Avrupa ile ilişkilerimizin sürdürülebilirliği açısından belli noktalarda belki bazı tavizler verip, karşılığında bazı tavizler isteyerek gerçek bir politik ortamda bu işi çözmemiz lazım. Bu dönem dönem ortaya çıkan problemler sonra bir şekilde gene dönemsel çözümlerle bizi ileriye taşıyamaz diye düşünüyorum.
“Bizim En Büyük Özelliğimiz; Şoförlerimiz”
Şu anda gündemde olan şoför sorununu değerlendirecek olursak Türkiye’de böyle bir sorun yok. Bizim en büyük özelliğimiz; şoförlerimiz. Bunu kabul etmemiz lazım. Şoförlere yeterince yatırım yapılıyor mu! ‘Şoförlerin aldıkları sorumluluklar karşısında beklentilerinin karşılığını onlara veriyor muyuz?’ diye soracak olursak bence vermiyoruz. Ben 31 senedir bu sektöre emek veriyorum, bu 31 senenin 24 yılında da kendi şirketimi yönetiyorum, yöneticilerimle beraber, benim gözlemlerime göre vermiyoruz.”
“Albini&Pitigliani’nin Lojistik Gücü Avrupa İçerisinde Çok Büyük”
“Bizim Avrupa’daki en büyük özelliğimiz hemen hemen bütün Avrupa ülkelerindeki acentelerimizin Albini&Pitigliani’nin iştiraklerinin ya da direkt onların olması. Albini&Pitigliani’nin lojistik gücü Avrupa içerisinde çok büyük. Hemen hemen her ülkede istisnasız Albini&Pitigliani’nin önemli sayıda ofis yatırımları var. Türkiye’de de böyle yani bir ülkeye gidip bir tane ofis açtıktan sonra ben o ülkede varım demiyor. O ülkenin endüstriyel dağılımı o ülkenin büyüklüğüne göre oturmuş bir yapı var. Nitekim biz de Türkiye’de İstanbul, Bursa, İzmir, Mersin, Antalya, Ankara’da varız. Almanya’da 5 ofisi var, İngiltere’de 4 ofisi var gibi değerlendirebiliriz. Hal böyle olunca bilhassa Albini perakende sektöründe çok fazla söz sahibi olduğu için şu an ufak ufak iç dağıtım yatırımlarını elektrikli araçlar üzerinden yapmaya başladı.”
“Türkiye’de Elektrikli Araç Gerçeği İçin Altyapı Oluşturulmalı”
“Türkiye’de elektrikli araç gerçeği için bizim maalesef devletin bu araçların cazip olması için, yatırım yapılabilir şekilde olması için hatta bizim bireysel olarak da sürdürülebilir sosyal sorumluluk veya çevrecilik anlamında bu araçları günlük kullanımda da kullanabilmemiz için zaten bir altyapı oluşturulması lazım. Bu araçları diğer araçlardan cazip şekle sokması lazım ve bence bunun için çok gecikmemesi lazım çünkü biz kendi elektrikli aracımızı üretiyoruz şu anda inşallah birkaç senede de yollarda göreceğiz. Dolayısıyla Türkiye için şarj üniteleri vs gibi konularda bunu çok iddialı görüyorum. Avrupa’da biz partnerlerimizin yaptıkları yatırımları Türkiye’deki müşterilerimize satışını cazip kılmak adına ve gücümüzü göstermek adına zaten sunmaya başladık. Ama Türkiye gerçeği çok soru işareti. Bir de tabi şöyle bir gerçek de var bu şarj üniteleri istasyonlar lazım? Çünkü eğer ki İstanbul’u baz alacak olursak biz yeditepeli bir şehirde yaşıyoruz. Şimdi bu elektrikli araçların şöyle bir özelliği var; kataloglara baktığınızda size bir km veriyor, bu araç 400 km gider diye. Fakat içeriye yüklediğiniz insan sayısı veya kilo, farları ne kadar kullandığınız, klimaları ne kadar kullandığınız, ne kadar yokuş çıktığınız otomatik olarak aynı bataryadan beslendiği için etkileme yapıyor. Bu sefer 400 km’lik araba 300 km/280 km gidiyor. O zaman bizim bu sistemi çalışır ve vakitlice dağıtımlarımızı yapabilmemiz için arabalarımızı bir şekilde şarj etmemiz gerekecek. O yüzden biz Galata olarak sürdürülebilir işler yapıyoruz. Önemli boyutta çevreci bir şirketiz. Ama galiba elektrikli araçlar doğrultusunda biraz daha temkinli ve bekleyerek hareket edeceğiz.”
“Lojistik Hayat Demek”
“Biz Türkiye’de lojistik yapmıyoruz, Türkiye’de lojistikçilik oynuyoruz. Lojistik 7/24 çalışan bir kavramdır. Pandemi döneminde –ki saygıyla eğiliyorum bütün sağlık sektörü çalışanlarına iyi ki varlar- fakat bizim sektörümüzün performansının bizim o sokağa çıkma evde kalma gibi noktalarda, konforumuzun sürdürülmesi noktasında en önemli sektörlerden biri olduğunu ve hayatımızın içerisinde olduğunu bir kere daha gördük. Lojistik hayat demek. Lakin Türkiye gibi bir ülkede lojistik gerçekten gerçek anlamda yapılmıyor. Sınırlı sayıda rakip arkadaşımızın cesur bir şekilde yaptıkları milyon dolarlık yatırımlar, gıptayla her fırsatta onların ismini zikrederek konuşarak ve takdir ederek konuşuyorum.. Türkiye lojistik gerçeğini yansıtıyor diyemeyiz. Birilerinin yapıyor olması Türkiye’de lojistik var anlamına gelmiyor. Türkiye’de lojistik yok. Buna Galata Taşımacılık da dahil. Öğrenmemiz gereken çok şey var. Bu sektör 7/24 çalışmamız gereken bir sektör. Maliyetlerimizi iyi analiz etmemiz lazım; dolayısıyla müşterilerin bizi tercih etmesini sağlamamız lazım.”
“Türkiye’de Yatırım Yapmak Çok Pahalı”
“Birçok şirket tekrar içeride inhouse lojistik yapmaya başladı. Yani biz out source edin, bu sabit masraflarınızdan kurtulun, depo yatırımları yapmayın, biz sektör olarak buradayız diye bağırırken bir şekilde birçok sektör içeride lojistik yapmaya başladı, bunu sorgulamak lazım. Doğru yatırımlar yapılması lazım. Bugün bu faiz oranlarıyla Türkiye’de yatırım yapmak çok pahalı. Bizim yapacağımız sektörümüzün yatırımları 5-10 milyon dolar. Araziler pahalı. Deponuz ne kadar büyükse birim maliyetleriniz o kadar düşer o kadar rekabetçi olursunuz. Ama bu konuda herhangi doğru dürüst bir teşvik yok. Ben bu sektördeysem rahatlıkla depo yatırımı yapıp sektöre yeni depom ikinci depom diye çıkmalıyım.
“UTİKAD’ın ‘TİO Belgesi Şart Değildir’ Açıklaması Sektörümüz İçin Büyük Bir Talihsizliktir”
“STK’larımızın dört dörtlük çalıştıklarını düşünmüyorum. Bizim bağlı olduğumuz UTİKAD’ın ‘TİO belgesi şart değildir’ gibi bir açıklama yapması sektörümüz için büyük bir talihsizliktir. Çünkü Galata Taşımacılığın bugün 250’ye yakın çalışanı var. Dört dörtlük bir iş veren sistemi var. Biz iki defa Türkiye’de çalışılabilecek en iyi şirket seçildik. Türkiye’de kadınlar için en iiy iş yeri listesine girdik. Çünkü bizim çalışanlarımız çok önemli. Bizim İSO belgemiz hatta TSE belgemiz bile var. Bu bizim sektörümüzde bir ilk. Bütün belgelerimiz var, çünkü biz uluslararası taşımacılık yapıyoruz. Müşterimizin karşısına çıktığımızda sigortamız, kapsama alanımız, altyapımız ve finansal gücümüzle ‘burada sizin için varız’ diyoruz. Biz sonuçta yurt dışında Türkiye’yi temsil ediyoruz. Bizim bağlı olduğumuz derneğin Ulaştırma Baknalığının bu işi icra etmek için TİO diye bir belge koyuyor ve ben alıyorsam ve benim derneğim bu belgeden başka şeyler gerekli diyorsa o başka şeyler nedir! Arkasını doldurması gerekiyor.. Bulut teknolojisi.. Bulut teknolojisi o kadar kolay bir şey değil. Biz pandemiden birkaç yıl önce teknolojik dönüşüme yatırım yaptık. Pandemi de çok işimize yaradı. Bu yatırım 3-4 milyon liralık bir yatırım. Bu yatırımı bir şirkete ‘yap’ diyorsun; ancak Bakanlığın ‘al’ dediği belgeye ‘gereksiz’ diyorsun. 31 yıldır bu sektörde ekmek yiyen bir kişi olarak söylüyorum.
“Bugün Portekiz’e Ardahan’dan Daha Kolay Mal Gönderiyorsam Bunda Bir Problem Vardır”
“Lojistikte de bizim 7/24 çalışmamız lazım. Bugün Portekiz’e Ardahan’dan daha kolay mal gönderiyorsam bunda bir problem vardır. Benim Türkiye’nin her tarafına rahat bir şekilde ulaşmam lazım. O zaman İzmir’den, Bursa’dan ‘çıkın gelin Anadolu’yu kalkındıralım’ dersin. Teşvik verilir tamam; ama altyapı yok. Mersin katlanarak büyüyen bir liman. Oradaki havaalanları da kalkınsa geriye karayolu kalıyor. Antep, Kayseri, Maraş’tan komple araçlar dışında parsiyel mallar çıkıp İstanbul’a gelip buradan yükleniyorsa bu da bir maliyet. Oraya yatırım yapıp ham maddeyi İstanbul gümrüklerinden ithal edip götürecekse bu da bir maliyet. Ama götüremiyorsa isterse bedava olsun. 21. Yüzyılda dijitalleşme ile lojistiğe ciddi anlamda eğilmek lazım.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |