Türkiye’deki lastik sektörünün durumunu bize anlatır mısınız? Türk halkı lastik konusunda yeteri kadar bilinçli midir? Türkiye bu konuda yeteri kadar bilinçlendiriliyor mu?
Lastik teknolojisi adına Türkiye’de üretim yapan Brisa (Bridgestone ve Lassa), Goodyear ve Pirelli için dünyadaki son teknolojileri yakından takip ettiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Türkiye’de ise son yıllarda özellikle kış şartlarından dolayı oluşan kış lastiği bilinci sayesinde ve F1 gibi teknolojinin son noktası olan Formula 1’in popüler olması ile artmakla beraber hala lastik konusunda tam bir bilinçlenme olduğunu söylemek zordur. Özellikle lastiğin güvenlik konusundaki önemi maalesef tam olarak anlaşılamamaktadır. Aslında lastik aracın yola temas eden tek noktası olduğu için bu önemin doğru anlaşılması çok önemlidir.
Lastik firmaları son yıllarda özellikle güvenlik sınırının altındaki lastikler (diş derinliği azalan lastikler) ve kış lastiği kullanımı konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapmaktadır. Bunun yanı sıra Bridgestone’un yaptığı “Farım da açık yolum da açık” gibi sosyal sorumluluk kampanyaları sadece lastik konusunda değil tüketicileri güvenli araç kullanımı konusunda bilinçlendirmektedir.
Türk lastik sektörünün yaşadığı sorunlar nelerdir? Biraz daha özele inilirse, lastik üretim merkezlerinin Türkiye’den Uzakdoğu, Hindistan ve Orta Avrupa ülkelerine taşındığına dair sektörde oluşmuş bir görüş h݃¢kim. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir? Bunun artan işçilik maliyetleriyle ilgisi nedir? Diğer etkenler nelerdir?
Lastik üretiminin en önemli girdileri, tabii ve sentetik kauçuk ve karbon karasıdır. Özellikle tabii kauçukta yüzde 100 ithalat bağımlılığı bulunmaktadır. Diğerlerinde ise ithalat oranı yüzde 50’nin üzerindedir. Bu nedenle, bu girdilerin fiyatlarının dünya piyasalarında dalgalanması, sektörün maliyet yapısını önemli ölçüde etkilemektedir.
Endüstrinin emek yoğun yapısından ötürü insan kaynakları yapısı da son derece önemlidir. Lastik endüstrisinde işverenler ve işçiler arasında özellikle toplu sözleşme dönemlerinde yaşanan olumlu ve olumsuz her türlü gelişme doğrudan endüstriyi etkilemektedir. Söz konusu görüşmelerinin olumsuz seyrettiği zamanlarda, bu durumun ana sebebi enflasyon ve sıkı ekonomik programın tatbik edildiği bir ortamda işçilerin geçmiş dönem enflasyonuna dayanan bir ücret artışı istemesine karşılık, işverenin hükümetin politikasına paralel olarak hedef enflasyona göre ücret artışı teklif etmesi olmaktadır.
Endüstrinin bir diğer önemli girdisini tesislerde kullanılan enerji oluşturmaktadır. Türkiye’de elektrik fiyatları birçok ülkeden daha pahalıdır. Bu yüzden, lastik üretiminde toplam maliyet içinde önemli bir paya sahip olan enerji maliyeti alınan her türlü önleme rağmen önemli bir sorun olarak ortada kalmaktadır. Bu sorunu aşmak için, endüstrideki üç büyük üretici olan Brisa, Goodyear ve Pirelli otoprodüktör enerji santrali kurmuşlardır. Ancak doğalgaza dayanan bu santraller verimli çalışması ve dolayısı ile bir maliyet avantajı sağlaması beklenirken gerek doğalgaz fiyatlarında son dönemde yaşanan aşırı yükseliş ve gerekse doğalgaz temininde yaşanan kısıntı ve güçlükler beklenen gelişmeyi engellemiştir.
Son olarak, sözü edilen tüm bu noktalara ek olarak;
݂· YTL’nin aşırı değerlenmesi ihracat imk݃¢nını azaltmakta ve ithal lastik girişini arttırmaktadır.
݂· Endüstrinin otomotivdeki gelişmelerden doğrudan etkilenmesi, otomotiv endüstrisinin krizde olduğu dönemlerde, lastik talebinin de dolaylı olarak olumsuz yönde etkilenmesine yol açmaktadır.
݂· İthal lastikler arasında kalite ve satış sonrası hizmetleri (garanti şartları) belirsiz olan markaların ithalatını kısıtlayan yasal düzenlemelerin yeterli olmaması endüstriyi zorlamaktadır. Bu yüzden, uluslararası rekabet kurallarını çiğnemeden, endüstrinin rekabet gücünü yasal zeminde artırabilecek düzenlemelerin de orta ve uzun dönemde yapılması gerekmektedir.
Lastik sektörü Türkiye’de nereye doğru gitmektedir? Gelecek yıllar için plan ne olmalıdır?
Türkiye lastik pazarı hızla büyümektedir. İç pazarda lastik talebi 2001 yılında 6 milyon iken 2006 yılı itibariyle 15 milyon adetlere ulaşmıştır. Bunun 10 milyon adedi yenileme pazarı talebi iken, 5 milyonu da Orijinal Ekipman pazarı talebidir. Üretim ise, 2001 yılı itibariyle yaklaşık olarak 16 milyon adet lastik seviyelerindeyken, 2006 yılı itibariyle 25 milyon adetlere ulaşmıştır. Üretimin yaklaşık 15 milyonu çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. Diğer yandan, lastik ithalatı da 4,5 milyon adet olarak tahmin edilmektedir.
Lastik endüstrisindeki yerli üreticiler son yıllarda ekonomide yaşanan bütün olumsuz gelişmelere rağmen Gümrük Birliği sonrasında global anlamda rekabetçi güçlerini artırmayı hedeflemişlerdir ve bunun için gerekli olan makine ve ekipmanların yenilenmesi için de çalışmaktadırlar. Makine ekipman modernizasyonun yanı sıra, kapasite arttırımı ve bilgi teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik yatırımlarla, birim maliyetleri düşürmek konusundaki çalışmalar da bir yandan devam etmektedir. Diğer yandan, Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecini yaşayan Türkiye pazarının talep ettiği yeni ebat ve desenlerde ürün yelpazesini genişletmek ve ileri teknoloji ürünü lastikleri üstün ve kaliteli bir hizmet eşliğinde tüketiciye sunmak da kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu yüzden, yerli üreticilerin etkin ve yaygın bayilik teşkilatı, servis kalitesi ve satış sonrası hizmetlerin geliştirilmesi için yaptıkları çalışmalar da devam etmektedir.
8)Ağır vasıta araçlarda lastik konusu taşıdıkları yük nedeniyle daha önemli hale geliyor. Bu nedenle bu ağır yüklere dayanıklı iyi lastiklere ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’deki lastik üreticilerinin bu konuda ortaya koydukları performansı nasıl buluyorsunuz? Bu performans yeterli midir?
Türkiye yol koşulları tüm lastik üreticilerinin test sahası olarak kullanmalarına sebep olmaktadır; çünkü Türkiye’de sorunsuz performans gösteren lastikler her türlü yol koşulunda, ağır tonajla ve yüksek hızlarda çalışabilmektedir. Bu nedenle Türkiye şartlarına uygun lastikler üretmek hem maliyet hem performans açısında çeşitli zorluklar yaratmaktadır. Özellikle ithal lastikler sadece hafif kullanım şartlarına sahip segmentlerde iddialı konumda olabilmektedir.
9)Dünyadaki lastik üretimi konusunda yaşanan gelişmeler nelerdir? Bu gelişmeler Türkiye’ye nasıl yansıyor?
Türkiye’de olduğu gibi dünyada da lastik endüstrisi büyümektedir. Dünya lastik pazarında 2004 – 2010 yılları arasında yaklaşık yüzde 20 civarında büyüme beklenmektedir.
Endüstri, son 10 yıl içinde global bir kimlik kazanmıştır. Bu yeni kimliğin gerektirdiği yapılanmanın önümüzdeki yıllarda da devam edeceği düşünülmektedir. Bu yapılanma içinde son 10 yıla damgasını vuran en önemli gelişme, büyük firmaların, küresel pazar paylarını artırmak için gerek kapasite, gerekse de teknoloji olarak kendilerinden geride olan firmaları satın almasıdır. Üç büyük üretici (Bridgestone, Michelin ve Goodyear) Dünya pazarının yüzde 55’inden fazlasına h݃¢kim durumdadır. Ancak son yıllarda özellikle Uzak doğu kökenli firmaların da rekabet avantajları sayesinde üst sıralara tırmandıkları gözlenmektedir. Türkiye’deki üç lastik üreticisi firmanın da dünyanın sözü edilen bu üç dünya devi firmayla bağlantısı olması ve en son teknolojiyle üretim yapması, Türkiye lastik endüstrisinin dünya ile rekabet etme şansını artmaktadır.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |