İnadına Kanal İstanbul!

Bir süredir adeta sumen altı edilmiş, çokça dillendirilmeyen proje aslında ufak ufak yürütülmeye başlanmış Bakanlık yetkililerinden alınan bilgilere göre.

2024 yerel seçimi yaklaştıkça konu ile ilgili muhalif söylemlerin kimilerince seçim propagandası olarak daha da fazla kullanılacağını düşünmek pek yanlış olmaz kanımca.

Bu projenin aslında birbiri ile çelişen iki farklı sonucu var bildiğiniz üzere. Öncelikli olan ve muhalefetin üzerinde hassasiyetle durduğu nokta; bu devasa inşaatın doğaya vereceği zarar. Ve yine muhalif kesimlerin altını çizerek iddia ettiği; bunun bir rant projesi olduğu ve yandaş kesim ile özellikle Araplar olmak üzere yabancılara sağlanacak imtiyazlar.

Projeye destek verenlerin ise savunma gerekçeleri; yıllık gemi geçişi sayısının 50 bini aştığı ve hatta 2050 yılında iki katına yaklaşacak olan bu miktarın İstanbul boğazı trafiğini çok zorlayacağı, şu anda günlük 500 bin yolcunun taşındığı iki yaka arasındaki gemi trafiğinin de aynı şekilde yarın ve şu an dahi büyük riskleri barındırdığı… Bu ve benzer nedenlerle Kanal İstanbul’un bir zaruret haline geldiği yönünde.

Diğer taraftan dünya ticaretinin büyük bir çoğunluğunun deniz yoluyla gerçekleştiği ve Türkiye ihracatının da % 60’nın denizyolu ile yapıldığı da bir başka gerçek.

Dünya ticaretinin gerçekleştiği yollar üzerinde ve çevresinde yaşanan, sosyal, siyasi ya da olağandışı olaylar nedeniyle başka arayışların olduğu konusunu da unutmamak lazım.

Türkiye’nin lojistik çerçevede konumunun önemini her gün bir vesileyle anlıyoruz mutlaka. Yeni gelişme ve durumların yarattığı fırsatları da görüyoruz sanırım. Orta Koridor alternatifinin altı hep çiziliyor. 

Evet konuyu biraz dağıttım farkındayım. Neden? Çünkü benim kafam da dağınık!

Bu arada Süveyş Kanalına kimler karşı çıkmıştı?