Kamyonum
GÜNDEMHABERLERTESLİMAT FOTO GALERİ VİDEO GALERİ YAZARLAR
Menü Arama Facebook Twitter Whatsapp İhbar Hattı
has, hastreyler, hasdorse, hastrailer, kamyon, kamyonet
tırsan
English
Pozkrone: Successful as a Krone partner in Poland for 30 years

Pozkrone: Successful as a Krone partner in Poland for 30 years

1 2 3 4 5 6
Dergi
alp özler, yılnak,
14 Şubat 2022 Pazartesi - 13:23

ÜNSPED Gümrük Müşavirliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Cahit Soysal, "İhracatçıya Güvenip Nakliyeciye Güvenilmeyen Anlayıştan Vazgeçilmeli"

Gümrük işlemlerinde firmalara bazı kolaylıklar sağlayan ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’nı İhracat hedeflerinin arttığı bu günlerde gündemimize alıyoruz.

ÜNSPED Gümrük Müşavirliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Cahit Soysal,  İhracatçıya Güvenip Nakliyeciye Güvenilmeyen Anlayıştan Vazgeçilmeli

“NAKLİYECİYE EZİYET EDİLİYOR”

“EĞER İHRACATI 500 MİLYAR DOLAR YAPMAK İSTİYORSAK BÜTÜN DÜNYAYLA BARIŞIK OLMAMIZ GEREK”

Kamyonum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nuray Pekcan; emniyet ve güvenlik standartları çerçevesinde şekillendiği ve ticaret kolaylığı sağladığı belirtilen YYS’yi  ÜNSPED Gümrük Müşavirliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Cahit Soysal ile konuşuyor. Soysal, ihracatın dinamiklerinden olan lojistik sektörünün yaşadığı sorunlara dair de değerlendirmelerde bulunuyor.

Deniz ve havayoluna göre karayolu taşımacılarının çok daha fazla sorunu olduğunu aktaran Soysal, diğer taşıma modalarına göre karayolu taşımacılarının geçtikleri her ülkenin gümrüğünde problem yaşadıklarını belirtiyor. Soysal, “Karayolunun 2001’lerde taşıyıcı beyanları daha basitti; daha az bilgi isteniyordu. Fakat 2001’de İkiz Kule saldırıları ve Pentagon’a saldırılar oldu. Sonra büyük bir panik başladı ve bu olayın iki gerekçesi olduğu kanaatine varıldı; birincisi seyahat özgürlüğü, ikincisi ise eşya taşımacılığının aşırı kolaylaştırılması. Seyahat özgürlüğünün kolaylığını giderelim dediler; çipli pasaportlar, Schengen Vizesi gibi toplu ülke düzenlemeleri ve uluslararası bilgi paylaşımı önlemleri alındı. Diğer husus da eşya trafiğiydi. Örneğin New York Limanı’na, Uzak Doğu’dan bir gemi gelse ve özet beyanında veya taşıma senedinde muhtelif elektronik eşya beyanında bulunsa, belki bu gemideki parçaları 3-5 vida ile birleştirerek bir atom bombası haline getirenler olabilir. Bunun üzerine özet beyanının taşıt araçları ülkeye gelmeden önce verilmesi yönünde uzlaşma sağlandı. Araç gelmeden analiz yapma şansı elde edildi.” diyor.

“AEO Konusunda Türkiye’de İlk Kez 2013’te Bir Yönetmelik Yayınlandı”

Soysal, 2002 krizinin başlama nedenlerinden birinin de kontrollerin aşırı derecede artması ile konteynerlerin limanlarda beklemeye başlaması olduğunu ve bununla birlikte de tedarik zincirlerinde ciddi aksamalar yaşandığını belirtiyor. Soysal sözlerini şöyle sürdürüyor; “Ekonomik krizi tetikleyen unsurlardan birisi de bu; sadece Mortgage Kredileri değil. O yüzden, ‘Tamam yine kontrollerimizi yapalım, güvenlik önlemlerimizi alalım; ancak bir de güvenilir tüccar var.’ dediler. Güvenilir tüccarların ticaretini engellememek için Authorised Economic Operator (AEO) denilen veya Türkçe’ye çevirdiğimizde ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’ ile yetkilendirdiler. 2006 yılından itibaren ABD ve Avrupa’da uygulanan AEO konusunda Türkiye’de ilk kez 2013’te bir yönetmelik yayınlandı; ancak uygulanmadı. Türkiye de ilk defa 2014’te bu konuda yeni bir yönetmelik yayımlanarak AEO uygulamasına geçildi.”

“İhracatı 500 Milyar Dolar Yapmak İstiyorsak Bütün Dünyayla Barışık Olmamız Gerek”

Nakliyeci için operasyonun eskisi gibi kolay olmadığını aktaran Soysal, gümrüğe bir özet beyan verilme yükümlülüğü olduğunu; ancak bunu taşıt aracının gelmeden önce vermesi gerektiğini aktarıyor. Soysal, “TIR’lar için beyanı, geldikten bir saat sonra verebilme şeklinde bir kolaylık getirildi. Uçaklarda bu 4 saat önce, gemide yükleme sırasında... Bu durum küresel ölçekte uluslararası eşya trafiğine getirilmiş ilave bir bürokrasidir. Yani sadece Türkiye’ye özgü değil. Bunun yanı sıra bir de Türkiye’nin özel konumu var. Bizim asıl pazarımız büyük ölçüde Avrupa, ihracatımızın yüzde 65’i oraya yapılıyor. Avrupa’ya giderken de bir çok sık sınır kapılarında bekletilme ve kontrollere tabi tutulma söz konusu; ki sadece kontroller eşya veya gümrük kontrolleri değil. Yol geçiş belgeleri, araç sürüş saatleri gibi birçok yaptırım var. Eğer ihracatı 500 milyar dolar yapmak istiyorsak bütün dünyayla barışık olmamız gerek. Yoksa başka türlü ticaret yapma şansımız yok.” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Avrupa Birliği Düzenlemesinin Özünde Dört Tane Statü Var”

Avrupa Birliği düzenlemesinin özünde; ihracatta yerinde gümrükleme, ithalatta yerinde gümrükleme, izinli gönderici ve izinli alıcı diye dört tane statü olduğuna dikkat çeken Soysal şunları aktarıyor; “Avrupa’da bu statünün dördü de nakliyeciye değil, ticaret erbaplarına sağlanmış durumda. Safety ve security denilen; emniyet ve güvenlik diye kendi mevzuatımıza tercüme ettiğimiz iki anlam var. İkisi arasındaki fark; security; bomba, uyuşturucu, göçmen gibi güvenlik önlemlerini almak ve araştırmak yetkisi veriyor. Safety de daha çok insan sağlığına aykırı ürünlere yönelik önlemler. ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’ önce güvenlik ve emniyet kurallarına uyulması gerektiğini söylüyor. Yani devletler, yetki sahibi olanların dış tehlikelere karşı koruma önlemlerine göre yapılanmasını istiyor. Bunun için de o belgeyle sertifikalandırıyor. İkincisi de ticaretin kolaylaştırılması; yani tedarik zincirinin hızı bu belgelerde ikinci sırada yer alıyor.”

“Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikasını Sadece 29 Şirket Aldı”

YYS düzenlemesinin getirileceğinin açıklanması ile sektörden çok fazla kişinin belgeyi almak istediğini; ancak  izinli gönderici hakkının tanınması ile belgeyi sadece 29 şirketin aldığını belirten Soysal,  “Sektörden büyük bir talep olmadı. Nedeni şu; birçok şey isteniyor; güvenli fiziki mekan kameralarla takip edilecek, ışıklandırma olacak, bilgisayar sistemleri kurulacak, İSO 9000 ve İSO 27001 alınacak birçok ilave maliyet gerektiren bir yatırım yapacaksınız. Peki karşılığında ne alacaksınız? İhracatta eşyanızı fiziki olarak gümrük sahasına getirmeyeceksiniz ve eşyanız fiziki olarak muayene edilmeyecek.” değerlendirmesinde bulunuyor.

“YYS Taşımacı İçin Peşinden Koşulacak Bir Belge Değil”

Gümrük BİLGE Sisteminde; kırmızı, sarı, yeşil ve mavi olmak üzere dört tane hat bulunduğundan bahseden Soysal, bu hatlara yönelen eşyanın ona göre işleme tabi tutulduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor; “Kırmızı hat, bir eşyanın hem fiziki muayenesi yapılacak hem de belge muayenesi yapılacak anlamına geliyor. Sarı hatta sadece belge kontrolü yapılıyor; ayrıca fiziki muayene yapmama talimatı anlamına da geliyor. Yeşil hatta ne belge kontrolü ne de fiziki kontrol yapılıyor. Mavi hatta da önce belge kontrolüyle işlemler hallediliyor, ihtiyaç duyulursa fiili ithalat sonrası örnekleme yöntemiyle eşya kontrol ediliyor. Sarı hatta ihracat beyannamesinde risk görülmeyen ihracatçı eşyası, fiziki muayene yapılmadan geçiyor. Şimdi ben kamyoncuyum diyelim yükü, komple yük olarak kamyona yükledim. ‘Fiziki olarak Erenköy Gümrüğüne gel.’ diyorsun. Sen ihracatçıya güveniyorsun da bana niye güvenmiyorsun. Ben bir navlun bedeli karşılığında bu taşıma işini yapıyorum. Sen önce ihracatçıya itibar ettiğini söylüyorsun, kamyona yükleyince, ‘Gel bakalım buraya’ diyorsun. Bütün sınır kapılarına X-Ray sistemleri kurulu. Kamyon zaten sınır kapısına geliyor. Bir araç hakkında ihbar varsa, sınır kapısında X-Ray sistemine sokarsın. Niye İstanbul’da şehir içinde belli bir mekana zorla sokmaya çalışıyorsun? Eğer sarı hatta yönelmiş bir eşya varsa artık kamyon hareket gümrüğüne çağırılmamalı. Yani nakliyeci ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’na fazla itibar etmedi. Son değişiklikler öncesinde nakliyecimize en büyük avantajı; Kapıkule’de kuyrukta beklemeden geçmek olmuş. Diğer orta ve küçük işletmeler, ‘Büyük işletmeler gidiyor, biz burada 80, 90 saat bekliyoruz.’deyince bu uygulama da kaldırıldı. Yani bana sorarsanız YYS taşımacı için peşinden koşulacak bir belge değil.”

 “Nakliyeciye Eziyet Ediliyor”

Bir taraftan ihracat hedefleri yükselirken bir taraftan da ihracata engeller çıktığını ifade eden Soysal, “Nakliyeci Kapıkule’den çıktıktan sonra meydan savaşına giriyor. Bulgarla, Sırpla uğraşacak, Avusturya’da trene zorla bindirilecek, Almanya’da itilip kakılacak veya ‘Doğu güzergahında yok illa Hazar Denizi’nde RO-RO’ya bineceksiniz’ denilecek… Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan hep sorun… Yani en büyük dostunuz Azerbaycan bile zorluk yaşatıyor. Uçakta bu dert yok, deniz taşımacılığında böyle sorunlar yok. Tren taşımacılığında da aslında o kadar değil. Ancak karayolunda hakikaten nakliyeciye eziyet ediliyor. İdare, yetkisini kullansa halleder. İşi memurun inisiyatifine bırakmayacaksınız. ‘Memurun karnı acıktı yemeğe gitti’; böyle mazeretle iş aksatılmamalı. İşi yoğun gümrüklerde iki vardiya, üç vardiya yaparsın işi halledersin. Yaklaşımın farklı olması gerekiyor. Sadece oradakilerin çalışma performansını yükselterek değil, aynı zamanda işlem olarak bürokrasinin de azalması lazım. Niye Türk menşeli ürün taşıyan kamyona güvenlik mührü uyguluyorsun? Avrupa’da güvenlik mührü uygulamasına son verileli 10 yıl oldu.  Sarı, mavi hatta düşmüş bir eşya taşıyan kamyonu niye hareket gümrüğüne çekiyorsun? İhracatçıya güvenip nakliyeciye güvenilmeyen anlayıştan vazgeçilmeli.” diyor.

“Global Gateway Projesi Avrupa’yı Merkeze Alıp Açılım Sağlıyor”

Global Gateway projesine de değinen Soysal, bu projeyi Avrupalıların resmi gazetelerinde 1 Aralık’ta yayınladıklarını belirterek şöyle detaylar aktarıyor; “Büyük çaplı bir üretici olduğunuzda malınızı satacak kanalları da size oluşturmak zorundalar. Bunu ilk başta Çin yaptı. Çin kendini merkeze alıp, kanallar açtı. Kendi tedarik zinciri ağını kurdu; fakat önceliği kendine verdi. Yani ihtiyaç olduğunda oradan boş konteynerleri topladı götürdü ve Amerika’ya mal gönderdi. Böylece konteyner sıkıntısı çıktı ve navlun bedelleri arttı. Güney Kore’nin yaptığı gibi 20 bin konteyner taşıyan bir gemi yapabiliyorsunuz; fakat bir yan rüzgar aldı diye Süveyş Kanalı’na sıkışıyor. Kanal 20 gün kilitlendi, yüzlerce gemi geçemedi ve tedarik zinciri koptu. Avrupa’da iki nedenden yeni bir anlayış gelişti. Birincisi; neden ihtiyaç duyduğum ürünleri  çok uzaktan getirteyim anlayışı. İkincisi; zaten bu taşıt araçları oradan buraya gelinceye kadar dünya kadar motorin yakıyor; neden daha fazla karbon salınımına yol açayım? O nedenle Avrupa Birliği’nde Kuzey Afrika, Türkiye, Ukrayna gibi yakın konumlu bir tedarik zinciri kurma planları var. İşte bu ‘Global Gateway’ yani Küresel Geçiş Projesi de Avrupa’yı merkeze alıp açılım sağlıyor. Fakat bu açılım sadece otoyol değil; o ülkelerin demiryolu, fiber optik kablo döşeme, teknolojik altyapısını geliştirme… Yani ben kendi networkümü kendim kurayım, kendi tedarik zincirimi kendime yakım konumlandırayım anlayışı ile bu proje oluşturuldu. Bu projenin hayata geçirilmesinde inşaat sektörümüze yeni iş olanakları doğabileceği gibi, ‘yakın tedarik zinciri’ anlayışı, Çin gibi Uzakdoğu ülkeleriyle mukayese edildiğinde Türkiye gibi ülkelere göreli olarak yeni olanaklar yaratacak; Avrupa Birliği’ne ihracatımız artacaktır.”

“Rusya, Moldova, Ukrayna Taşımasında Dereköy Çok Rahat Kullanılabilir”

Global Gateway yani küresel geçiş projesinin Türkiye’ye nasıl yansıyacağına dair de değerlendirmelerini aktaran Soysal, “Proje tamamlandığında Türkiye’ye bir Karadeniz bölgesi yatırımları yönünden yansır, bir de ek sınır kapıları açılabilir. Bu da çok yararlı; bir üçüncüsü de bunların inşası için yetişmiş insan gücü … Türkiye’de bu da var. Ne kadar yüklenirseniz yüklenin bir sınır kapısını belli bir kapasitenin üzerine çıkaramazsınız. Kuzeydeki Dereköy'ü saymazsak Bulgaristan’a niye iki kapımız var? Aslında Dereköy dağlık diye kullanılmıyor; eskiden 70’li yıllarda TIR trafiğine de açıktı. Bence öncelikle o kapıyı açabilirler; çünkü özellikle Rusya, Moldova, Ukrayna taşımasında Dereköy çok rahat kullanılabilir. Türkiye tarafında bölünmüş yol çok güzel, karşı tarafta da yol genişlemiş. Çok kar yağışı olduğunda Dereköy’ün müşterisi varsın iki ay az olsun. Dördüncü belki beşinci kapıyı da açmak gerek; fakat önce bu işi yapmaya niyetli miyiz? Değil miyiz? Devlet olarak bunu kendi yasal düzenlemelerimizle ortaya koyacağız.” diyor.

“Türkiye Bugüne Kadar YYS’de Karşılıklı Tanıma Anlaşmasını Sadece Güney Kore ile İmzaladı”

YYS’de belgelerin etkin kullanımında tek yolun ülkelerin birbirlerinin YYS belgelerini karşılıklı tanımaları olduğunu da sözlerine ekleyen Soysal son olarak, “Karşılıklı tanıma anlaşması yapıyorsunuz; örneğin Alman’ın verdiği YYS’ye Türk Gümrük İdaresi, Türk Gümrük İdaresinin verdiği belgeye de Alman Gümrük İdaresi itibar ediyor. Bu tüm YYS sahiplerine büyük kolaylıklar sağlar. Ancak, Türkiye bugüne kadar YYS’de karşılıklı tanıma anlaşmasını sadece Güney Kore ile imzaladı. Oysa önceliğimizi Avrupa Birliği’ne üye ülkelere vermemiz gerek.” değerlendirmesinde bulunuyor.

 

 

 
Mobil Oil A.Ş.’de Sürdürülebilirlik Odaklı Tüm Çalışmaları Eda Demir Yürütecek
 
ATA Freight Group Operasyondan Sorumlu Başkanı Matt Goker CEO Pozisyonuna Atandı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Ahmet Doğan Tanker Finans Müdürü Hatice Doğan Cav, ''Ahmet Doğan Tanker Etiketli Hiçbir Ürün Standartların Dışında Olamaz''
Üstyapı firmalarından Ahmet Doğan Tanker’e ilişkin detayları ve sektör ...
Özensel, "Gelecekte Çevreye ve İnsana Değer Veren Şirketler Var Olacak"
Daimler’in globalde başlattığı bir projenin parçası olarak Mercedes-Benz ...
UND İcra Kurulu Başkanı Alper Özel, "Kapıların Performansını Zayıf Olan Taraf Belirliyor"
Kapıkule ve Hamzabeyli sınır kapılarında yaşanan yoğun beklemelerin, oluşan ...
 
Emre Aytaş Lojistik Sahibi Coşkun Aytaş, 'Sadece Türkiye’nin Roro’yu Kullanmasının Şart Koşulması Zorumuza Gidiyor'
Lojistik firmaları ile söyleşi gerçekleştirmeye ve sektörü dinlemeye devam ...
Ford Trucks Türkiye ve Uluslararası Pazarlar Pazarlama Müdürü Emine Coşkun, "Ford Trucks Olarak Lojistik Sektörü ve Gençlere Yönelik Desteklerimiz Devam Ediyor'"
İstanbul Üniversitesi ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Genç ...
Tırsan Treyler Satış Koordinatörü Ertuğrul Erkoç, "VAN ECK İkiz Kat Aracını Kısa Süre İçerisinde Türkiye’de de Yollarda Göreceğiz"
Tırsan, 2019 yılında bünyesine kattığı ve 2021 yılı itibariyle Adapazarı ...
 
Geleceğin Lojistikçileri Genç UND Programını ve Lojistik Sektörünün Geleceğini Anlatıyor..
İstanbul Üniversitesi ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Genç ...
Ege Yurt Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Özdemir, "Sektörümüzün Bütün Paydaşlarına Fayda Sağlayacak Sistemler Üzerinde Çalışıyoruz"
Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda söyleşi gerçekleştirdiğimiz ...
"Araç Sıkıntısı ve Navlun Fiyatlarının Yükselişi Karayolunu Çıkmaza Sokuyor"
Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda Mitlog Kurucu Ortağı ...
 
Nuray PEKCAN
Nuray PEKCAN
Bunu Yazmayacaktım!
seyit usta, römort, treyler, üst yapı,
scania
YAZARLAR
Kamyonum TV
ÇOK OKUNANLAR
Güzeller
FACEBOOK'TA KAMYONUM
ANKET
Uluslararası taşımalarda karşılaştığınız en büyük sorunlar nelerdir?
 
Kamyonum Künye İletişim Abonelik ve Reklam Sitene Ekle
GüncelEkonomiİhaleGündemHaberlerTeslimatDeniz TaşımacılığıLojistikEnglish
Ağır Vasıtalarda Yeni ModellerHafif Ticarilerde Yeni ModellerÖzel Tasarım AraçlarModifiye KamyonlarTreyler GaleriÜstyapı GaleriOtobüslerde Yeni ModellerKamyon MagazinGüzeller
Yeni Araç TanıtımlarıTest Sürüşleri - KamyonTest Sürüşleri - Hafif TicariKamyon YarışlarıMonster Truck YarışlarıKamyon SimülatörleriOtobüs SimülatörleriYeni TeknolojilerKamyon Magazin
truckkamyonumtreylerkamyoncuşoförbusKamyonlkwsrc