Uluslararası nakliyecilik yapan firmanızı bizlere tanıtır mısınız?
Firmamız 2001 yılında kuruldu. Ağır nakliye ve low-bedlerle başlattık; normal araçlarla da devam etmekteyiz. Genelde Asya ülkeleriyle ve Irak ile çalışıyoruz. ABD’nin Irak’a girişiyle birlikte Irak ağırlıklı olarak çalışmaya devam ediyoruz.
“Tır karnesine karşılık TOBB 50 milyar lira teminat istiyor. Vergisini ödeyen, diğer şartları yerine getirenleri 50 milyar mı teminat altına alacak?”
Sektöre ilişkin sıkıntılarınız noktasında neler söylersiniz?
Ulaştırmanın yeni çıkardığı kanunlardan sektör şikayetçi. Çünkü çıkan yasalar olumlu şekilde uygulanmadı. C belgesi sahibi 13 araç ile şirketi kuruyor. 13 araç demek yaklaşık 2,5 trilyon servet demek. 2,5 trilyon servetini riske koyan biri olmaz zaten. Buna rağmen tır karnesine karşılık TOBB 50 milyar lira teminat istiyor. Vergisini ödeyen, diğer şartları yerine getirenleri 50 milyar mı teminat altına alacak?
Teknoloji değişti, dünya değişti; ama biz hala E-5’in üzerinde çalışıyoruz. Low-bedcilere otoban yasak. Mecburen E-5’ten gidiyoruz; E-5’in çoğu yolları da büyük araçlara kapalı durumda. Ne yapacağız peki?
Yasaların uygulanmasında eksiklikler var.
“Bürokraside bayağı bir kopukluk yaşanıyor; koordinasyon eksikliği yasaların uygulanmasını zorlaştırıyor.”
Neden uygulanmıyor sizce?
Bürokraside bayağı bir kopukluk yaşanıyor; koordinasyon eksikliği yasaların uygulanmasını zorlaştırıyor.
Ben 13 tane low-bed ile başladım; dört tane de normal aracım var. C Belgesini vermiş; dört senede kırk milyar yatırdım. Geçenlerde bana “Bu low-bedleri tonajdan saymayacağız; sen normal araçlarla tonajını kur; low-bedlerin de öyle dursun.” diyorlar. Bu ne demektir? Ben C belgesini alırken zaten low-bedlerim varmış.
Siz tır karnesi sistemini eleştirdiniz ancak TOBB’un verdiği tır karnesi sayısı sürekli artış gösteriyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Mecburi tutmalarından kaynaklanan bir artış var. Kişilerin adını lekeleyen duruma ilişkin daha mahkeme kararı sonuçlanmadan tır karnelerine tedbir konuluyor. Kişiler aklansa bile itibarlarının zedelenmesi ve zararları yanlarına kar kalıyor.
Krizin etkileri konusunda neler söyleyeceksiniz?
NATO işi bittikten sonra Avrupa’ya çalışan arkadaşlarımız yüzünü Asya’ya döndü. İthalat çoğalıp, ihracat azalınca buradan ucuz gidiyorlar; denge sağlanamıyor. Biz ayrıca ihracatın önünü tıkadıkça tıkıyoruz. Örneğin Irak’tan gemiyle 3.500 ton buğday geliyor; buğday izni olmadığı için limanda bekletiliyor. Mersin bir liman kenti; zarara uğratırsak bir daha gelmez; Suriye’ye gider, gemisini Basra’ya çeker, oradan getirir. Bakanımız ihracatın patladığını öne sürüyor; keşke patlasa, ama patlamadı.
“Mersin Limanı’nı satmamız iyi oldu aslında; ancak o limanın önüne bürokrasi engellerini koymayalım.”
Son olarak iliniz ile ilgili söylemek istedikleriniz neler?
Bu sıkıntılı günlerde devletimiz insanların yüreğine bir su serpsin; umutlandırsın. Mersin Limanı’nı satmamız iyi oldu aslında; ancak o limanın önüne bürokrasi engellerini koymayalım. İşçilerin iş durumuna göre alınması sonucunda işverenler de zor durumda kalıyor. Liman işçileri sendikalaşmak için eylem yapıyorlar ondan sonra. Altı aydır Mersin Limanı’nın önünde sürekli eylem oluyor; işçileri suçlamıyorum; ancak işveren de zor durumda. Son olarak yasaların uygulanmasını ve ticaretin önündeki bürokrasi engellerinin kaldırılmasını istiyorum.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |